Şimdi Ara

Başarı Başaranın Başarısı mıdır?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
27
Cevap
1
Favori
1.029
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
3 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Arkadaşlar bir şey sorucam, dün çocukluk arkadaşlarımla buluştum ve bir şey dikkatimi çekti: Başarı, başaranın başarısı mıdır? Yoksa kişinin bu başarıyı elde etmesindeki seçimlerini etkileyen faktörlerin,koşulların bir araya gelmesi midir ki bu da şans oluyor. Çocukluk arkadaşlarımın hepsi TikTok'ta canlı yayın dilencilerini izlerken ve en büyük hayalleri TikTok fenomeni olmak iken benim bu insanlardan ne farkım vardı da benim hedeflerim daha farklı oldu? Biraz derin düşününce aslında kendi başarılarımdan tut, başkasının başarısızlıklarına kadar her şeyin aslında bir şans olduğuna kanaat getirdim ve bir anda her şey anlamsızlaştı gözümde ve sadece 1 gün içerisinde oldu bu olaylar. Belki tesadüfen elimize geçen bir romandaki bilgiler bilinçaltımıza girdi veya dışarda gezerken birkaç insanın kendi aralarında konuştuğu bir muhabbete kulak misarifi olarak farklı bir bakış açısı kazandık, belki de internette veya tv'de farklı videolarla, farklı insanlarla karşılaştık ve kafa yapımız buna göre şekillendi. O zaman her şey tamamen şans olmuyor mu? Misal benim abimden tut, çocukluk arkadaşlarıma kadar bir kişi bile okul okumadı, hepsi okuldan atıldı. Ben 7/24 bu insanlarla olmama rağmen nasıl oldu da okula devam edebildim? Ders çalışmak yerine lay lay lom gezmenin sonu pişmanlık evet ama bunu hepimiz de biliyorduk. Buna rağmen neden sadece ben ders çalışabildim? "Çalışkanlık" dediğimiz şey zaten ilerde pişman olacağını bilerek veya amaca ulaşmanın tek yolunun çalışmak olduğunu bilmek, konfor alanının dışına çıkıp eğlenceden feragat etmek, beynin dur emri vermesine rağmen devam edebilmek değil midir? Çalışkanlık dediğimiz şey, ya gerçekten "zorunluluk" hisseden kişilerde ya da doğuştan buna sahip olan kişilerde bulunmuyor mu? O zaman başarılı insanı, başarısız insandan ayıran şey şans değil midir? Başarısız insan nasıl ki çalışmamayı gayet normal bir şekilde "SEÇ"iyorsa, çalışkan insan da gayet normal bir şekilde çalışmayı "SEÇ"iyor. Yani bu seçim işlemi tamamen kişinin elinde olmayan koşulların etkisiyle oluşuyor. Hatta birçok insan uzun yıllar ailesinin etkisinde kalıp, tamamen ailesinin imkanları dahilinde ailesinin yönlendirmesiyle toplum gözünde başarılı veya başarısız biri olarak görülüyor. Bunları düşündüm ve 1 gün içinde kendimi zorlamayı, zorlayarak çalışmayı "ÖZEL" bir insan olma yolunda adım atmak olarak görürken, aslında bu adımı atabilmemin sebebinin tamamen elimde olmayan koşulların bir araya gelmesi ve benim bu koşullar dahilinde bir zorunluluk hissederek seçim yapmam olduğunu düşünmeye başladım. Başarıya ulaşsam bile o başarının hiç bir zaman benim kutsal emeklerimden dolayı olmayacağını, tamamen bu kutsal emeklerin benden çıkmasını sağlayacak koşulların bir araya gelmesinden dolayı başarılı(!) olabileceğimi düşündüm. Yani aslında kendimi artık bir piyon gibi hissediyorum, gözümde değersizleştim. İnsanın özgür iradesi olduğuna inan(a)mıyorum, herkesin insan olarak yaratıldığı bir dünyada bir insanı diğer insandan üstün kılacak özellikleri barındıran insanların, barındırmayan insanlara göre daha az bir orana sahip olması evrenin insana adaletsiz davrandığını düşündürtüyor. Başarıyı da geçtim, önceden cezaevlerine giren insanların kader bahanesi altına sığınarak vicdanlarını rahatlatmasıyla dalga geçerken, aslında onların bilinçsiz de olsa doğru bir bakış açısına sahip olduğunu düşünmeye başladım. Ne alakası var, ben istesem şu an birini öldürebilirdim ama öldürmüyorum tamamen benim elimde her şey diyebilirsiniz ancak bu kişilerin suç işlemesindeki etkenlerin basit bir seçimden çok çocukluktan itibaren büyüdükleri çevreden ve doğuştan sahip oldukları ailelerinin yetiştirme biçimlerinden etkilenerek bu yola girdiğini, arkadaşını seçemeyecek yaşta iken seç(!)tiği arkadaşlarının gözünde var olabilmek için tıpkı onlar gibi davranmaları ve bilinçsiz seçimlerinin sonucunda kendilerini içinde buldukları hayatı yaşarken bulmaları gibi aslında her şeyin "TAMAMEN ŞANS" olduğunu ve artık başarılı-başarısız, zeki-aptal, dindar-dinsiz tüm insanların ne yaparlarsa yapsın, ne başarırlarsa başarsın, ne başaramazlarsa başaramasın, ne suç işlerlerse işlesin ki bu suç bana karşı bile olsa bunların bir tesadüfler zincirinden başka bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Bu korona yüzünden karantinayı yapanların a... s.... Ne hale geldim ben awk, önceden 2-3 karı-kız görür kafamız dağılır bir şey düşünmezdik. Awk karantinası yüzünden intihar edicem awk. Bunları söylediğim halde hala ders çalışmam da ayrı bir ironi anasını satayım.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-33247115E -- 12 Ocak 2021; 21:54:59 >







  • Def2easy ihl mezunu tıp öğrencisinden selamlar:D

  • durumumuz yoktu okuyamadım. hem dolaylı hem doğrudan büyük oranda şanstır
  • Destan yazmış

  • Yazım tarzını beğendim her hafta bir kitap okur musun genelde

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Başlık "Müdür müdür müdür?" gibi olmuş 

  • Hocam genelde şu tedx vs başarılı insanlar konuşma yaptığında hep şunu söylüyorlar Hayatınız sizin elinde siz hayatınızı yönlendireceksiniz vs diyorlar başarılı insanların büyük çoğunluğunun bu düşünce tarzına sahip olduğunu düşünüyorum geri kalan insanları ise çok büyük oranda dediğin gibi çevreleri şekillendiriyor mesela tiktokçular, sosyal medyada aynı şeylere gülen zevkleri birbirine çok yakın gene aynı şekilde olaylara yaklaşım şekilleri vs. sanki kendi fikirleri olmayan aynı kalıpta insanlar bu insanlar genelde hayatta hep tekdüze ilerliyor ve toplumun büyük çoğunluğu böyle yani sürü gibi işte kendilerini tamamlayacak bir şeye adayamıyorlar. Onlar toplumla olduğu zaman, birlikte hareket ettiği zaman insan gibi hissediyorlar. Galiba bu doğal bir şey. Mesela 5 tane kardeş hayvan atıyorum 5 kurt düşün hepsi aynı ortamda aynı anneden babadan avlanmayı öğreniyor aynı şekilde büyütülüyor sadece 1 i lider çıkıyor bence temelde bu var. İnsan da ise düşünme faktörü işin içine girdiğinden bir şeyler başarıp toplumda yer edinebileceğine inanan insan bir yerlere gelebiliyor çünkü onu bu tamamlıyor diğerleri ise topluma göre hareket ederek toplumda yer bulabiliyor bulamayan kitle ise sorunlu olarak sınıflandırılıyor koruma mekanizması gibi. Yani varmak istediğim nokta beni etkileyen sebepler bir başkasını etkilemiyor olabilir sen diyorsun ki benim çalışmamı seçmem şanstı ben doğduğumdan itibaren yaşadığım olaylar bana bunu seçtirdi ama aynı olaylar bir başkasına yaşatılsaydı kesin senin seçimini yapacak diye bir şey yok beyinlerimiz aynı şekilde çalışmıyor aynı uyartılara aynı tepkileri vermiyor bu uyartılar tepkilerimizi çeşitlendiriyor evet ama herkeste aynı şekilde çeşitlendirmiyor eğer senin dediğin gibi olsaydı binlerce yıl içinde çeşitlilik değil tekdüzelik olurdu toplumda(küresel ölçekte) ama seçimlerimizi etkileyen en büyük çarpan mı desem artık sebeplerden biri çevremiz buna katılıyorum ama yüzde yüz katılmıyorum 3 yaşında hep aynı şeyleri yiyip hep aynı olayları yaşayan 2 tane ikiz ilk defa gördüğü bir cismi farklı şekillerde algılayabilir.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi The-xx -- 18 Ocak 2021; 0:2:54 >




  • Müdür müdür müdür ?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: The-xx

    Hocam genelde şu tedx vs başarılı insanlar konuşma yaptığında hep şunu söylüyorlar Hayatınız sizin elinde siz hayatınızı yönlendireceksiniz vs diyorlar başarılı insanların büyük çoğunluğunun bu düşünce tarzına sahip olduğunu düşünüyorum geri kalan insanları ise çok büyük oranda dediğin gibi çevreleri şekillendiriyor mesela tiktokçular, sosyal medyada aynı şeylere gülen zevkleri birbirine çok yakın gene aynı şekilde olaylara yaklaşım şekilleri vs. sanki kendi fikirleri olmayan aynı kalıpta insanlar bu insanlar genelde hayatta hep tekdüze ilerliyor ve toplumun büyük çoğunluğu böyle yani sürü gibi işte kendilerini tamamlayacak bir şeye adayamıyorlar. Onlar toplumla olduğu zaman, birlikte hareket ettiği zaman insan gibi hissediyorlar. Galiba bu doğal bir şey. Mesela 5 tane kardeş hayvan atıyorum 5 kurt düşün hepsi aynı ortamda aynı anneden babadan avlanmayı öğreniyor aynı şekilde büyütülüyor sadece 1 i lider çıkıyor bence temelde bu var. İnsan da ise düşünme faktörü işin içine girdiğinden bir şeyler başarıp toplumda yer edinebileceğine inanan insan bir yerlere gelebiliyor çünkü onu bu tamamlıyor diğerleri ise topluma göre hareket ederek toplumda yer bulabiliyor bulamayan kitle ise sorunlu olarak sınıflandırılıyor koruma mekanizması gibi. Yani varmak istediğim nokta beni etkileyen sebepler bir başkasını etkilemiyor olabilir sen diyorsun ki benim çalışmamı seçmem şanstı ben doğduğumdan itibaren yaşadığım olaylar bana bunu seçtirdi ama aynı olaylar bir başkasına yaşatılsaydı kesin senin seçimini yapacak diye bir şey yok beyinlerimiz aynı şekilde çalışmıyor aynı uyartılara aynı tepkileri vermiyor bu uyartılar tepkilerimizi çeşitlendiriyor evet ama herkeste aynı şekilde çeşitlendirmiyor eğer senin dediğin gibi olsaydı binlerce yıl içinde çeşitlilik değil tekdüzelik olurdu toplumda(küresel ölçekte) ama seçimlerimizi etkileyen en büyük çarpan mı desem artık sebeplerden biri çevremiz buna katılıyorum ama yüzde yüz katılmıyorum 3 yaşında hep aynı şeyleri yiyip hep aynı olayları yaşayan 2 tane ikiz ilk defa gördüğü bir cismi farklı şekillerde algılayabilir.

    Hocam aslında benimle aynı görüştesin ama farkında değilsin. Bak beyinlerimiz farklı algılıyor diyorsun, 2 tane ikiz kız ilk defa gördükleri şekilleri farklı algılayabilir diyorsun. Peki bu bizim elimizde mi sence? Bu bahsettiğin şeyler de şans. Senin tiktokçu olmamanın sebebi de şans. Bir başkasının tiktokçu olmasının sebebi de şans. Başarılı insanlardan bahsetmişsin ancak emin ol o başarılı insanların başarılı olmasının sebebi de şans. Özgür irade tamamen bir illüzyon. Bir kitap vardı adını hatırlamıyorum, başarı ile ilgili kitaplar yazarsan google'a ilk 10 kitap içerisinde bulursun. Dediği şey şuydu ki çok haklıydı: Başarılı insanların neredeyse hepsinin geçmişi aynı. Farklı coğrafyalarda yaşasalar da aslında hep aynı bakış açılarına sahip olduklarını, başarılı bir çevreden geldiklerini anlatıyor. Şimdi diyebilirsin; Aziz sancar veya bir başka fakir çocuğu nasıl oluyor da başarılı oluyor diye. O da şans :) Aziz sancar köyünde koyun otlatırken Okul diye bir şeyden haberdar olmasaydı hala çobandı. Okul diye bir kavramdan haberdar olduktan sonra da okumaya devam etmesi de bir şanstı. Kendisine örnek teşkil eden birilerini tanıdı veya her insan gibi saygı görme ihtiyacını karşılamak için bir yol seçti o yol da okuyup başarılı olmaktı. Bu seçtiği yol da şanstı, şöyle: Bu adam mardinde doğdu, özellikle doğuda ve karadenizde saygı görme ihtiyacı kavgayla dövüşle sağlanır. En gözü kara adam en saygın adamdır. En korkulan da adamdır. Özellikle suça meyilli gençlerin büyük çoğunluğunu Kürt ve Karadenizli gençler oluşturur. Bu tamamen aile yapısından kaynaklı bir durumdur. Laz ve Kürt ailelerin akşam sohbetlerinde olmazsa olmaz konu geçmişte yapılan bir kavga ve o kavgada gözü karalığıyla öne çıkmış bir kişidir. Bu tip gözü kara kişileri öyle met ederlerki o ortamda bulunan erkek çocuklarının idölü bu adam olur. Kız çocukları da bu tip adamlarla evlenmek isterler. Ne alaka diceksin şimdi (Tamamen tahmin başka bir şeyde olabilir ama o şey de emin ol şans). Belki de Aziz Sancar gözü kara olabilecek bir çocuk değildi, belki korkak bir çocuktu. Belki kavgadan dövüşten korkan bir çocuk olarak dünyaya gelmişti veya birini öldürüp cezaevine giren bir kişinin 2 aileyi de perişan ettiğini gördükten sonra o korkusu oluşmaya başladı ve o da saygı görmek için okuma yolunu seçti ki bu da şans. Bunları g..mden uydurmuyorum ha dostum bu konulara çok muvafık biriyim. Yani demem o ki bir insanın başarılı olup olmayacağı %99 taaaa çocukluğundan belli olur. Çocuklukta oluşan düşünceler büyüdükçe gelişir, yeni düşünceler de bu düşünceler etrafında şekillenir. Bak onu da geçtim bizim mahallede bir çocuk vardı, yıllarca bomba gibi gezdi mahallede, gelene geçene sataşır her günü kavgayla geçerdi. Sonra bu sofiler falan var onların arasına girdi sakin bir insan oldu. Bu duruma gelince biz de artık bunla konuşabilecek hale geldik, arada bir kahveye gelir nasihat falan verir kafa açardı baya. O arada sorardık buna işte: "Abi niye bu kadar kavga ediyordun eskiden diye". Adam şunu dedi: "Tipsizdim, insanlar küçükken hep dalga geçiyordu burnumla. Kızlar da bakmıyordu. Öyle öyle psikolojim bozuldu sosyopat oldum." Bak mesela bu adamın güncel toplum tarafından tipsiz olarak kabul edilecek fiziksel özelliklere sahip olması ve bu özellikleriyle dalga geçen kişilerle çocukluk geçirmesi ve bunu takiben bu insanın saygı görme ihtiyacıyla(daha çok saygı zannedilen bir korku aslında) bir sosyopata dönüşmesi ve bu kişinin bir sofiyle karşılaşıp kendini dine verip toplumdan çekilmesi tamamen ŞANStı. Hocam bu liste uzar gider, şu konuyu da uplamayın daha fazla da unutayım. Kendimi bırakayım dünyanın akışına. Şans mans, 3 günlük ömrüm var onu da cevabını bulamayacağım sorular için harcayamam. En güzeli grup sex.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-33247115E -- 18 Ocak 2021; 1:38:6 >




  • Hocam diyelim ki sen çok şanslı bir insansın Aziz Sancarla karşılaştın orta okulda bu adamı gördün ve o yaşta dedin ki ben de nobel ödülü kazanacam bunu kafaya koydun çok çalışmaya başladın güzel bir liseye geldin karı kız ortamı gördün arkadaş ortamı gördün ama sen kendini bunlardan uzak tuttun çünkü kafanda ileride çok başarılı olmak var değil mi evet bu fikir hayatın da şans eseri mi girdi evet ama bunu gerçekleştirmek için bu kararı mı aldın evet bu karar senin özgür iradenle alınmış bir karar işte çünkü sen buna inandın karşına çıkan olayları artık bu hedef doğrultusunda şekillendiriyorsun eğer dersen benim onları seçmemem şanstı diye hayır kafanda artık şansa girmiş olan bu düşünce var ama artık yaptıkların bu düşünceyi gerçekleştirmeye yönelik ben çalışmayı seçersem buna yaklaşabilirim diyorsun ve çalışmayı seçiyorsun(inanmayıp öngöremeyip farklı yöne de gidebilirsin bu senin seçimin) burada çalışmayı seçmen işte özgür irade kendi beyninle bunu öngörüyorsun ilerisi için şansını kendin yaratıyorsun. Bak demek istediğim sen X şehrine gitmek istiyorsun bu istek şans olarak kafana girdi X şehrinin kuzeyde olduğunu biliyorsun elinde pusula var kuzeye doğru gidersen X şehrine ulaşacağını biliyorsun X şehrinin yolu kıvrımlı dağlık pislik bir yol diğer yolları seçebilirsin ama artık şansta olsa kafana bu girmiş sen kuzeye yürümeye devam ediyorsun bu senin özgür iraden işte şansla başlasa bile senin seçimin o yola girmek veya girmemek burada seçimin başlıyor işte bunu 10 kişiyle yaptığını düşün hepsinin kafasına farklı bir şekilde X şehirne gitmek girmiş (hepsinin şansına X şehrine gitme fikri gelmiş) farklı şekillerde olsa bile X şehrine gidebilirler yolda başlarına gelecek şeyler şans olabilir ama bu başlarına gelebilecek şeyleri tahmin edip ona göre de hazırlıklı da olunabilir vs bu uzar gider yani hocam seninle aynı şeyi düşünmüyorum.Herkes hayata şansla başlar, hayatta fırsatla(şans) karşılaşır ama kendi iradesiyle bu şanstan olabildiğince yararlanabilir tam olarak aynı fikirde değiliz hocam anlatabilmişimdir umarım kendimi. GANGBANG böyle şeyleri tartışmayı seviyorum hayata bakış açımı öğreniyorum




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi The-xx -- 18 Ocak 2021; 11:28:46 >




  • The-xx T kullanıcısına yanıt
    Hocam inan sonu gelmez bu düşüncelerin ve ikna olmayiz. O X yolunda başlarına gelebilecek şeyleri öngörebilme yetileri gelişmiş olanlar aslında yine şans eseri edindikleri tecrübeler veya gelişmiş olarak doğmalari yani genetik. Ben artık başarıli başarısız kimseyi özel olarak görmüyorüm, ben dünyayı bir makine, içindeki her tipten türden insanı da o makinenin işlemesini sağlayan küçük küçük parçaları olarak görüyorum. O yüzden "insana göre" başarılı veya başarısız olan her kişinin görevini başarıyla yerine getirdiğini düşünüyorum. Aynı mahallede büyüdüğüm 10larca arkadaşımdan ben dahil sadece birkaçının somut hedefleri ve bu hedeflere ulaşabilecek imkanlara ve disipline sahip olmasını tamamen şans olarak görüyorum. Belki de bir başkasına göre şanssız olan biziz, şanslı olan onlardır. Bunlar hep subjektif düşünceler. Bakalım ölümden sonra ne olacak çok merak ediyorum




  • Hocam bir daha oku yazdığımı .d mesele kimin daha şanslı kimin daha şansız olduğu değil kimi çok şanslı olarak dönüm noktasına geliyor kimi pislik içinde seçimleri sonuca götürüyor isterse x yolunda 2 ayağı olmasın doğuştan şansız değilse,şansla başlıyor sende bitiyor şans yok demiyorum yüzde yüz değil diyorum senin seçimin de işin içine giriyor 10 larca arkadaşın aynı noktaya farklı şanslarla geliyor devam etme kararı alan devam ediyor kimi başka yöne gidiyor orada şansını yaratacağına inanıyor tamam yeter konu başka yöne gidiyor :D




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi The-xx -- 18 Ocak 2021; 13:34:48 >
  • Başarıyı yazdığın gibi farklı ve dış faktörlerin etkilediği sabit bir bilgi. Ancak buradan ‘şans’ sonucuna varmak çok fazla indirgemeci ve aslında soruyu cevapsız bırakan bir yaklaşım. Belki de bütün bunları 1 gün içinde düşünmen seni buraya yöneltmiştir. Şans kavramı sosyal bilimlerde ama özellike tarihte reddedilmemesi gereken bir kavram orası kesin. Determinizmin de kısır olduğu tıkandığı konular oluyor. Rastlantısallığı tamamen dışlayamayız. Ama olayı ‘şans’a da bağlayamayız. Açıkçası neden şans dediğini de tam anlamadım çünkü yazının tamamında neredeyse şans dışı faktörlerden bahsediyorsun. Fakir-sosyoekonomik/kültürel olarak dezavantajlı bir aileye doğmuş olmak bir şans olabilir ama bu sadece bir toz zerreciği. Öncelikle bu toz zerreciğinin görüşümüzü kapattığı bir ön sebep var. Neden bu aileler dezavantajlı durumdalar? Bu ön sebebin cevabı bir kişi tarafından yanıtlamayacak kadar çok dallı. Ayrıca bir de ardılı var. Bu dezavantajlı aileye/gruba doğan bir kişi neden bunun yükünün altından çoğu zaman altından kalkamıyor? Bu iki soru basit gibi görünse de şans faktörünü önemsizleştiren derin sorular. Bir anlık/bir günlük/bir yıllık düşünmeyle sonuca ulaştığımızı düşünemeyiz. Bu forumda daha önce de yazdım. Eğitim sosyolojisi için Pierre Bourdieu kanonik bir kaynaktır. Eğer bu konuya kafa yormaya devam etmek istiyorsan kesinlikle okumanı tavsiye ederim.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: JusteMilieu

    Başarıyı yazdığın gibi farklı ve dış faktörlerin etkilediği sabit bir bilgi. Ancak buradan ‘şans’ sonucuna varmak çok fazla indirgemeci ve aslında soruyu cevapsız bırakan bir yaklaşım. Belki de bütün bunları 1 gün içinde düşünmen seni buraya yöneltmiştir. Şans kavramı sosyal bilimlerde ama özellike tarihte reddedilmemesi gereken bir kavram orası kesin. Determinizmin de kısır olduğu tıkandığı konular oluyor. Rastlantısallığı tamamen dışlayamayız. Ama olayı ‘şans’a da bağlayamayız. Açıkçası neden şans dediğini de tam anlamadım çünkü yazının tamamında neredeyse şans dışı faktörlerden bahsediyorsun. Fakir-sosyoekonomik/kültürel olarak dezavantajlı bir aileye doğmuş olmak bir şans olabilir ama bu sadece bir toz zerreciği. Öncelikle bu toz zerreciğinin görüşümüzü kapattığı bir ön sebep var. Neden bu aileler dezavantajlı durumdalar? Bu ön sebebin cevabı bir kişi tarafından yanıtlamayacak kadar çok dallı. Ayrıca bir de ardılı var. Bu dezavantajlı aileye/gruba doğan bir kişi neden bunun yükünün altından çoğu zaman altından kalkamıyor? Bu iki soru basit gibi görünse de şans faktörünü önemsizleştiren derin sorular. Bir anlık/bir günlük/bir yıllık düşünmeyle sonuca ulaştığımızı düşünemeyiz. Bu forumda daha önce de yazdım. Eğitim sosyolojisi için Pierre Bourdieu kanonik bir kaynaktır. Eğer bu konuya kafa yormaya devam etmek istiyorsan kesinlikle okumanı tavsiye ederim.

    Hocam mesele sadece eğitim ve başarı değil. " Özgür irade". Çevremi çok inceledim; ailemi, arkadaşlarımı, tanımadığım insanları vs. Hepsinin şu an yaşadığı hayatı aslında yıllar öncesinden tahmin etmek çok zor değil diye düşünüyorum. Şöyle düşünün: 3 çocuk var ve 3 de merdiven var. Her merdivenin sonunda ayrı ayrı bir grup insan olduğunu düşün. İlk çocuk merdivenden geçerken grubun içerisindeki konuşmaları duyuyor. Grubun içerisinde bir mucid veya çok tanınmış bir cerrah veya ödüllü bir bilim adamı var ve bu gruptaki herkes bu kişiye karşı inanılmaz bir saygı duyuyor ve bu saygı da bu kişilerin vucüt dillerine, hitap şekillerine yansımış ve bu inanılmaz derecede duyulan bir saygıyla bu kişiye karşı methiyeler düzüyorlar. Bu gruba şahitlik eden çocuk sizce büyüyünce ne olmak isteyecektir? Tahmin etmek çok zor değil değil mi?

    Bir diğer çocuk bir diğer merdivenden ilerliyor. Bu merdivendeki grubun içerisinde büyük bir mafya lideri var. Hakkında filmler-diziler çekilmiş, 100lerce suç işlemiş ancak satın aldığı kişiler sayesinde işlediği suçlardan dolayı adam akıllı ceza bile almamış, nereye gitse arkasından 50 60 arabayla konvoy yapan bir adam olsun. Bu kişiye o grupta saygıyla beraber duyulan korkuyu tahmit etmek pek zor değil. Karşısında konuşanların iki büklüm olduğu hatta korkudan konuşamadığı bir adam düşün. Bu çocuk sence bu adam hakkında ne düşünür? Herhangi bir kahveye gidip o mahallede 2-3 kavgası olmuş bir adamı sor, bak bakalım o çocuklar büyüdükten sonra bile neler düşünüyor öğrenirsin:) Oturur saatlerce anlatır o adamı sana, böyleydi şöyleydi der durur. Ulan erkek dediğin böyle olur der kapatır mevzuyu. Bunlara şahit olan çocuk sence saygı görmek için hangi yolu seçer?

    Bir diğer merdivende de bir sosyal medya fenomeni olsun ki güncel bir durum. Çocuğu tanımayan kimse yok, en kral mekanlarda takılıyor, hiçbir iş yapmadan arkadaşlarıyla arasındaki gündelik sohbetleri muhabbetleri bile yayınlasa yüklü bir para kaldırabilecek bir kitlesi var. En pahalı elbiseleri giyer, en kral evde oturur, en kral arabaya biner. Bak bunları teoride kayda değer hiçbir şey yapmadan kazanmıştır.Sosyallik desen dibine kadar yaşayacak imkanı vardır. En kral tatili yapar, ki bu saydıklarımı yaparken bile para kazanır. Düşünebiliyor musun? Çoğu insan için eğlence,tatil k.pek gibi çalışılan bir sene içerisinde 1 bilemedin 2 haftalık bir tatilden ibaretken, tatil yaparak bu kişilerden kat be kat kazanan bir fenomeni gören bu çocuk sence ne olmak isteyecektir?

    Bu liste uzar da uzar. O merdivenler kiminin ailesi içindeki akşam sohbeti, kiminin instagramda gördüğü bir post, kimininki bir kulak misafirliği vs. Ha olmak isteyen herkes oluyor mu ki? diye sorabilirsin, burada da şans faktörü yine işin içine giriyor. Çalışkanlık ve Zeka diye bir gerçek var. Hadi çalışkanlık çevre faktörüyle (bu da şans) sonradan kazanılabiliyor, ancak temelde yine bu kişinin doğuştan sahip olduğu bir potansiyelin ortaya çıkması oluyor. Meselenin özü "GEN" oluyor. Genetik olmasa belli bir çevreden hep aynı tip insanlar ortaya çıkardı.

    Yıllar önce bir dini inancım vardı, o zaman bir kader inancım vardı. Haliyle bu saydığım her şey KADER kavramıyla kısmen açıklanabilirdi. İşin içinden "İmtihan dünyası,onların da imtihanı bu" diyerek sıyrılabilirdim de şöyle bir sorun da çıkardı o zaman ortaya, neden bazılarının imtihanı daha kolay? Yıllardır bir dini inancım yok,şimdi iş daha da zor,sorular daha da fazla. Benim veya bir başkasının bir başkasından daha özel olarak doğmasına sebep olan şey nedir? Dini inancı olan bir adam "Şükür ki xx dine inanan bir ailede doğmuşum, ya başka bir ailede doğsaydım yy dinine sahip olarak ölür belki cehenneme giderdim" kafasıyla bile farkında olmadan özel olarak yaratıldığını düşünüyor. Düşünsene milyarlarca insandan daha şanslı ki xx dinine ailesinden hazır alarak sahip olabilmiş,adam şanslı olduğunu farkında olmasa bile kabul ediyor. Dinsiz olarak düşününce zaten işin içinden çıkamıyorsun. Demem o ki hocam dini olan olmayan herkes aslında her şeyi şans olarak farkında olmasa bile kabul ediyor. Ben bu işin içinden çıkamadım, sanıyorum ki milyarlarca yıldır da kimse çıkamamış ki bu soruların içinden bugünlere kadar gelmiş bu sorular.





  • Karşı çıktığım nokta tam da saydığın faktörleri rastlantısallığın dışına çıkarmaman. Ben durumun nedensellik ve rastlantısallık arasında olduğunu düşünüyorum. Şans diyip geçemem. Ama ilginç bir şekilde oldukça rastlantısal davrandığın halde bir yerde de fatalizme ve katı bir genetik vurguya kayıyorsun. Genetik vurgunun sonu ırkçılığa kadar gider, oraya gerek yok. Temel argümanım çok açık bence: ne o ne bu ne şu. Arasında bir yerlerde. Sosyal bilimin konusu bunlar. Sosyal bilimin temel amacı da aslında işin sonuna varmaktan çok meseleyi görmek, analiz etmek, tasnif etmek, araştırmak ve ortaya bir tez koymak. Önemli olan o entelektüel yolculuk. Önceki mesajımda sorduğum iki soru meselenin yapısal birtakım nedenlerinin ve sonuçlarının olduğunu gösteriyor. Tek tek verdiğin örnekler üzerinden de gitmek isterdim ancak onun için mobilden çıkıp adamakıllı bir zaman ayırmam gerekiyor. Dediğim noktayı anlamışsındır umarım.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: JusteMilieu

    Karşı çıktığım nokta tam da saydığın faktörleri rastlantısallığın dışına çıkarmaman. Ben durumun nedensellik ve rastlantısallık arasında olduğunu düşünüyorum. Şans diyip geçemem. Ama ilginç bir şekilde oldukça rastlantısal davrandığın halde bir yerde de fatalizme ve katı bir genetik vurguya kayıyorsun. Genetik vurgunun sonu ırkçılığa kadar gider, oraya gerek yok. Temel argümanım çok açık bence: ne o ne bu ne şu. Arasında bir yerlerde. Sosyal bilimin konusu bunlar. Sosyal bilimin temel amacı da aslında işin sonuna varmaktan çok meseleyi görmek, analiz etmek, tasnif etmek, araştırmak ve ortaya bir tez koymak. Önemli olan o entelektüel yolculuk. Önceki mesajımda sorduğum iki soru meselenin yapısal birtakım nedenlerinin ve sonuçlarının olduğunu gösteriyor. Tek tek verdiğin örnekler üzerinden de gitmek isterdim ancak onun için mobilden çıkıp adamakıllı bir zaman ayırmam gerekiyor. Dediğim noktayı anlamışsındır umarım.

    Her şey rastlantısal olarak başlamış, neden-sonuç ilişkisine dayalı olarak da devam ediyor olabilir, bilemiyorum.Quantum parçacıklarının hareketlerini tahmin etmek imkansız olarak görülüyor.Yaptıkları her hareket birbirinden bağımsız ve kesin olarak tahmin edilemeyen bir şey.Ama o parçacıkların oluşturdukları bizler, yaptığımız her şeyin bir nedenini bulabiliyoruz. Neyse hocam ya uzatmayayım daha fazla, ilk defa sorulmadı bu sorular, milyonlarca yıldır soruluyor ki sorulmaya da devam edecek. Daha fazla bu konu hakkında düşünmek istemiyorum, çok çok yorucu bir şey. Kaldı ki şu anki bilgi birikimimle de daha fazla soru üretmekten öteye geçemicem. O yüzden ben biraz korkak davranıp görmezden gelmeyi tercih ediyorum, en azından bir süreliğine. Benim için en iyisi şimdilik ingilizce çalışıp hazırlığı geçmek :D





  • Vazgeçme hocam ama dediğin gibi bunların sonu da yok :)
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.