5 MUTAHITE 10 MILYAR TL 83 MILYONA 10 MILYAR TL (2. sayfa)

kimse yol yapılmasına karşı değil. uyanıklık edip laf salatası yapma

Kaça alıyorsunuz bu ölü hesapları?

Sorsan cuma kaçırmazlar, oruç sektirmezler, dini bütünlerdir ama yandaş parayı cepleyince, kul hakkı yiyince "herkeş yiyo iyenim, bu en azından çalışiyü"

Kendi çevresini, medyasını vb oluşturmayacak bir hükümet hayal edebiliyor musunuz? Yanlış mı yanlış ama mevcut yazılı olmayan düzende bunu değiştirebiliyor ya da kendi tuttuğumuz aynı şeyleri yaptığında karşı geliyor muyuz? Hayır. Demokrasi, özgürlük, objektiflik, adalet hikaye diye boşuna demiyoruz. Geçmişte bu şekilde davranan parti ve gruplar ayakta kaldı yapmayan ya da yapamayanlar yok edildi gitti. Dünya'da piramit bu şekilde kurulmuş. Asıl değişiklik yapmak istiyorsanız bunu değiştirin.

İhaleye fesat karıştırma ispatlanırsa ki oldukça kolay sıkıntı olmaz.

Özetle kendilerince bir din oluşturmuşlar onu islam zannediyorlar.

Sanırım şuan ki güncellenmiş inançlarında haftanın 6 günü ne bk yersen ye cuma günü gidip namaz kılınca püripak olduklarına inanıyorlar.

Aynı zamanda cinayet, kul hakkı, taciz, tecavüz, dolandırıcılık, sahtecilik, hırsızlık bunlar günah değil sadece televizyon karşısında inşallah maaşallah demen yeterli.

Hadi kendini kandırdın diğer insanları da kandırdın, ulan Allah'ı nasıl kandıracaksın. İnancında Allah her şeyi görmüyor mu? Bunlar müslüman geçinip ahiretten bihaber herhalde

Dayı mahşer gerçek olsa yine iyi  

"Demiryolu gomunist işidir." Bu sözü söyleyen kişi tontiş Cumhurbaşkanımız Turgut Özal idi. Küçük Amerika olacaktık. Ama Amerika'da üretilen malların ve ara mamullerin yarıdan fazlası demiryolu ile taşınıyordu.  

A noktasından B noktasına giden bir yol varsa, o yolu duble yaptığınızda halkın güvenliğini ve konforunu arttırırsınız. Ancak ulaşım maliyetlerini düşürmezsiniz.

Türkiye'deki üretime bakıldığında, düşük katma değerli üretim yapıldığını görüyoruz. Yani düşük kar marjı ile üretim yapılıyor. Uzun süre de bu durum devam edecek. Yüksek kar marjı için teknoloji geliştirme ve markalaşma lazım. Bunun için de eğitim eğitim eğitim. Dolayısı ile uzunca bir süre daha düşük katma değerli üretim yapacak milyonlarca nüfus var ülkemizde. Bu durumda maliyetleri kontrol altında tutmak üretimin gelişmesi için en önemli iş. Dünya ile rekabet ettiğimizi unutmayalım.

Aldığımız sakızdan ekmeğe, her üründe, her mamul ve ara mamulde, her hammaddede bir nakliye maliyeti var. Bu nakliye maliyetini düşürmek veya düşükse düşük tutmak, düşük kar marjı ile üretim yapan bir ekonomi için çok çok önemli. Bu bağlamda, duble yolların yapımı dahi yanlış önceliklendirilmiş işlerdi. Bu ücretli, geçiş garantili yollara girmiyorum bile.  

1) İyi niyetli ve aklı olan bir iktidarın, eğer bütçesi varsa, ilk işi nakliye maliyetlerini düşürmeye odaklanmak olmalı idi.

2) İşçilik maliyetlerini düşük tutmak.

İşçilik maliyetlerini düşük tutmak için, ya bir kitlenin sürünmesini göze alacaksınız, ki bunu kimse istemez, ya da yaşam maliyetlerini düşürecek yollara başvuracaksınız. Örnek: İstanbul'da asgari ücret alan biri nasıl geçinir? Peki ben o asgari ücreti adama Çorum'da versem?  Çok daha iyi bir hayat yaşar değil mi? Hah! Bunun mümkün olabilmesi için nüfusu coğrafyaya yaymanız lazımdı. 18 milyonluk bir mega köy yaratıp, bunun yarattığı rantiye ile sanal bir ekonomi pompalamak sürdürülebilir değil. Nüfusu coğrafyaya yaymanın altın anahtarı da nakliye maliyetlerinin düşük olması olurdu. Ben, Ankara'da yaşayan biri olarak, 15 yıl önce neden Gebze'de kurdum fabrikayı? Hammadde yakın, ara mamulleri üreten fabrikalar yakın. Nakliye kolay. Bu yüzden. Nakliye sorunu olmasa idi, hem Ankara'ya daha yakın, hem işçiler daha mutlu, gider Kırşehir'e kurardım fabrikayı. Bu sayede de 40 aile Gebze'de değil, Kırşehir'de ekmek yerdi. Gebze'deki getto yaşam tarzı hiç oluşmazdı. Şehirlerimiz yozlaşmaz, pahalanmaz, yaşam zorlaşmazdı.

--------------------------

Yani, saksıyı çalıştıralım. Yol zaten varsa, yolu büyütmek medeniyet değildir. Tren yoludur medeniyet. Olmayanı getirmektir. Gidiş geliş yolu olan bir kasabanın yolunun duble olması daha önce o kasabaya açılamayacak bir fabrikayı açılabilir kılmaz. Ama, o kasabanın demiryolu ağına bağlanması daha önce açılamayacak bir fabrikayı açılabilir kılabilir.

O yüzden bırakalım artık bu populist goygoyları. Yatırımlarımızı çok yanlış önceliklendirdik biz. Şimdi de bunun bedelini ödeyeceğiz. Bunu anlamazsanız da, tekrar tekrar aynı bedelleri ödeyeceğiz. Bu yaşadığımız musubetten bir ders alındığını görmez isem, bu ülkeye tek bir büyük çivi çakmam. NET SÖYLÜYORUM. Küçük yatırım, azıcık aşım kaygısız başım takılırım. Ders alındığını görür isem, tekrar büyük yatırım yapar mıyım? Yaparım. Ayıpsınız.

Peki madem, neden bu önceliklendirme hatasına düşülüyor. Çok basit. Halkımız populist hükümetlere oy veriyor. Populist hükümetler de, hem yemesi kolay, hem de icraat yapıldığını halk gördüğü için yola abanıyor. Yük taşımacılığı için tren yolu ağı kursam halk görmeyecek ki? Bu yöntemde "hökümet çalışıyor" oluyor.  İkincisi de on binlerce nüfusluk bir nakliye esnafı yaratıyor.  

Duble yola karşı değilim. Yol yatırımlarına karşı değilim. Sonra da yapılabilirdi, çok daha önemli eksikler vardı diyorum. Türkiye'de işe yarar bir demiryolu ağı görmek için gidiş geliş yollarda 15 sene daha gider gelirdim ben. Yurdunu seven biriyim çünkü ve kahrını çekerim. Hiç dert değil. Lafı bile olmaz. Ki çok fazla uzun yol yapardım ben eskiden.

Hayal edebiliyorum.

Sen hayal edemiyormusun?

Yazık sana...

Allah yardımcın olsun evlat.

Elbet hayal ediyorum hatta gayet mümkün de görüyorum. Sadece insanların şu anki oyunun kurallarını değiştirmediği sürece, mevcut paradoks içinde, hep aynı şeyleri yapıp farklı şeyler ummalarının boş hayalcilik olduğunu söylemeye çalışıyorum. Önce gerçekçi bir yaklaşım olması lazım ve onlar için oluşturulan illüzyonun ötesini görebilmeleri lazım. Değilse bu hayalleri, sadece suistimal edilmelerini sağlıyor. Ayrıca beni küçük görmüşsün ama siyasi tarihin tekerrür ettiğini ve aynı teranelerin tekrar döndürüldüğünü göremeyecek kadar kendi yaşın yok anlaşıldığı kadarıyla.

Hadii biz uğraşamıyoruz hesap soramıyoruz, işimizde gücümüzdeyiz vaktimiz yok paramız yok böyle şeylere harcayacak, bizim hesap soracagımız tek yer sandık. Bu ülkede savcılar dernekler federasyonlar muhalefet milletvekilleri ne iş yapar Allah aşkına. Bu mega projelere giden, akan dövizler bizden çıkıyor. Milyonlarca euro dolar para belli kesime gidiyor. Bu işlerin hesabı sorulmalı, merkez bankası deli gibi para basıyor bu paralar nereye gidiyor arkadaş neden para basıyorsun da dövizi salıyorsun.Rezil bihaldeyiz dolar 7.60yaa . Gürcüler bulgarlar bile gelip krallar gibi yaşıyor yiyor içiyor burda . Millete ne veriyorsunuz ki her şey %50zam görüyor. Bir de üzerine artan vergiler var. İlk seçimde inşallah gidersiniz inşallah diyorum.

Konuyu okuyunca başımdan geçen bir olay aklıma geldi toplanın anlatayım.

Yıllar önce arabamın kelebek camını kırmak suretiyle teyibi çalınmıştı. Klasik prosedürler işledi polis, olay yeri inceleme, ifade vs. aradan 1 yıl geçti yakaladık şikayetçi misiniz dediler evet dedim. 4-5 celse görüldü en sonunda ceza aldı hırsız. Benim teybin çalınmasından ceza almasına kadar geçen süre 3 yıldan biraz fazla neyse dedik adalet bir şekilde tecelli etti.

Dava kapandı aradan 5 yıl gibi bir süre geçti sabah işe gideceğim binanın önünde iki tane polis memuru beni görünce kimlik sordular gösterdim karakola kadar gelip ifade vermeniz gerekiyor yakalamanız var dediler. Neyse bindik gittik karakola, karakol amiri sevk verdi mali şubeye. Polis eşliğinde mali şubeye gittik hastane sevki verdiler sağlık kontrolü için oraya da gidildi kontroller yapıldı mali şubeye geri gelindi. Dosyaya bakan memur yerinde yok bekleyeceksiniz dediler bekledik adam ertesi sabah lütfetti geldi. Bağlı bulunduğunuz vergi dairesinden bize yazı geldi. Vergi/Ceza vb. borcunuz varmış ödememişsiniz vergi dairesi, vergi mükellefiyet kaydınızdan dolayı önce tebligat göndermiş ( asla ulaşmadı ), sonra izaha davet etmiş ( ulaşmadı ) daha sonra yakalama kararı aldırmış. Bu sebeple burdasınız dedi. İfademi verdim. Yine polisler eşliğinde bağlı bulunduğum vergi dairesine götürülüp bırakıldım. Mal beyanında bulunduktan sonra durumu izah ettim. Borçtan haberim olmadığını vb şeklinde. Tebligatlar gönderilmiş muhtara bırakılmış bu sebeple bana ulaştığı varsayılıyormuş. Neyse sadede gelelim borcunuzu ödeyecek misiniz dediler ne kadarmış dedim. Bu arada eşim de sağdan soldan borç para soruyor. Demezler mi yargılama giderleri bilmem ne senesine ait 11 Lira 33 Kuruş borcunuz var. Dalga mı geçiyorsunuz vs. den sonra borç 5 yılı dolduracağı için bu yolun izlendiğini standart devlet işi olduğunu söyledi memurlar.

Özetle 11 Lira 33 kuruş için ortalığı yıkan da aynı standart devlet işi, bilmem ne inşaatın, bilmem ne muayene hizmetlerinin milyonlarca lirasını bir kalemde silende aynı standart devlet işi.