Şimdi Ara

36221 >>>> 6750 | Detaylı tavsiye konusu | @knitta

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
63
Cevap
78
Favori
8.356
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
29 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Merhaba arkadaşlar. 2019 yılında sayısalda 36221 sıralamadan mezuna kalarak 2020 yılında 6750’ye çektim. Forumdaki arkadaşlar arasında sıralama olarak çok arkalarda kalsam da benim için büyük bir başarı oldu bu. Troller çok artmış olsa da kendimce filtrelemeyi doğru yaparak buradan çok yararlı bilgiler elde ettiğimi düşünüyorum. Sınav yılında sosyal medya kullanmadığım için burada çok fazla yorum okudum ve insanların ne kadar yanlış yönlendirilebildiğine şahit oldum. Hem bunu düzeltmek hem de buraya olan borcumu ödemek amaçlı böyle bir yazı yazmak istedim. Sanırım forumun en uzun yazılarından biri olacak. Umarım okuyan arkadaşlara yardımcı olabilirim. Üşenmeyin, iyi okumalar.


    Burası aracılığıyla katıldığım grup benim başarımda en az benim kadar pay sahibi oldu. Sınav yılımın dönüm noktası kesinlikle bu gruba katıldığım gündür. Bütün arkadaşların ellerinden öperim, hepinize bundan sonraki hayatınızda başarılar diliyorum. Bu grubun 2021 versiyonunda büyük ihtimalle arada sorulara bakmak için ben de olacağım, eğer 12. sınıf olarak yüksek bir hedefiniz varsa veya iyi bir sıralamadan mezunsanız & çok iyi çalışacağım diyorsanız ve de katılmak istiyorsanız forum konusu linki :https://forum.donanimhaber.com/telegram-soru-grubu-2021--144769197#144769197

    Yukarıda da dediğim gibi yazıyı 15 bölüme ayırdım, temennim bütün yazıyı okumanız yönünde lakin sadece ilgili olduğunuz kısmı da okuyabilirsiniz tabii. Bölümler ve sınav sonuçlarım:

    1) Mezuna kalma kararı / bu kararı alırken önem verilmesi gereken faktörler
    2) Dershaneye gidip gitmeme kararsızlığı
    3) Aile baskısı ve başa çıkma yöntemleri
    4) En yakın arkadaşınız dahi olsa her duyulana/yazılana inanmamak
    5) Sayısal alanda kitap ve deneme önerilerim
    6) TM olmak / Mezun yılında MF’den TM’ye geçiş
    7) Kendine güvenmeyi öğrenmek
    8) Ben neleri iyi yaptım?
    9) Ben neleri kötü yaptım?
    10) Kendini sorgulamak
    11) Potansiyelinin altında kalma / sonucu görünce gelen utanç & pişmanlık karması duygu
    12) Tavsiye yazılarından çıkarılması gereken dersler / çalışmaya başlamanın doğru zamanı
    13) Sınav yılında spor yapmak / başka hobilerle ilgilenmek
    14) Evde çalışabilir miyim sorunsalı ve ailenin tavrı
    15) 36221>>>>6750 / kendi hayat hikayem ve yaşadıklarım

    36221 >>>> 6750 | Detaylı tavsiye konusu | @knitta MSÜ 2019

    36221 >>>> 6750 | Detaylı tavsiye konusu | @knitta YKS 2019

    36221 >>>> 6750 | Detaylı tavsiye konusu | @knitta MSÜ 2020

    36221 >>>> 6750 | Detaylı tavsiye konusu | @knitta YKS 2020

    1) Mezuna kalma kararı / bu kararı alırken önem verilmesi gereken faktörler

    Olmak ya da olmamak. Çok önemli, üzerinde çok düşünülmesi gereken bir karar. İlk yılımda 36bin sıralamayı gördüğüm an kendi içimde almıştım ben bu kararı ama aşılması gereken çok engel vardı. Öncelikle ailem çok tepkiyle karşıladı, azarlandım-aşağılandım-küfürler yedim bazen. Çalışıp yapacağım dediğimde “bu yıl da aynısını demiştin” gibi cevaplar aldım. “Tercih yapma da git garson ol ölene kadar” dedi babam. Savaş çıkar, pandemi olur(şom ağızlılar, oldu harbiden) bu ülkede ne zaman ne olacağını bilemezsin, elindeki sıralama gayet güzel bir bölüm yaz ve hayata tutun artık dediler . Askerlik çıkar başına, sosyal güvenliğin olmaz eğer çok istiyorsan yaz git okurken hazırlan veya yatay geçiş dene vs gibi aklınıza gelecek ne varsa aklımı çelmeye çalıştılar ama ben kararlıydım, yapabileceğimi biliyordum. Her riski almaya hazırdım ve en sonunda rest çektim, “ben zaten her bölümde mutsuz olacağım, çok istiyorsanız alın şifremi siz kafanıza göre tercih yapın bana fark etmez” dedim. Böyle olunca yumuşadılar allahtan ve mezun yılıma merhaba dedim. Eminim birçoğunuz böyle durumlar yaşıyordur şu anda. İstisnalar hariç her mezun yaşıyordur bu durumu, aileler pek iyi karşılamıyor maalesef. Ben zaten yıkılmıştım kendi sonucumla ve onlar da sağ olsunlar çok daha kötü hale sokmuşlardı beni o dönem :/

    Eğer mezuna kalmayı düşünüyorsanız bence bundan önce kendinize bazı soruları sormanız gerekiyor. Bu soruları ve cevaplarını ne aileniz ne de başkasına söylemek zorunda değilsiniz. Kendinize dürüstçe sorun ve dürüstçe cevaplayın sadece. Bu sorulara verdiğiniz cevaplara göre kararınızı yeniden düşünebilirsiniz.

    - Bu yıl neden olmadı, neleri yanlış yaptım?
    - Mezuna kaldığım taktirde bu hataları yapmayacağıma dair kendime söz verebiliyor muyum?
    - Mezuna kaldığım taktirde bu yıl yaptığım çalışmadan daha fazlasını yapabilir miyim?
    - Herkes kaldığı için mi yoksa kendi hedeflerim ve ideallerim olduğu için mi mezuna kalacağım?
    - Sıralamam da fena sayılmaz, tekrar bu kumarı oynamaya gerçekten değer mi?
    - Sınav sonucumla birlikte gelen duygu değişimleri bu kararımı etkiliyor mu?
    - Eğer tutan bölümlerden birini tercih edeceksem bu bölüm beni ne kadar mutlu edebilir, yazabileceğim yer ile asıl istediğim yer arasında ileride bir gün dönüp baktığım zaman keşke tekrar deneseydim diye kahrolabileceğim seviyede bir fark var mı?

    Arkadaşlarınızın gidiyor veya kalıyor olması sizin için bir önem taşımamalı, zaten büyük ihtimalle mezuna kalırsanız o arkadaşlarınızın zerre umurunda olmayacaksınız. Giden arkadaşlarınızın yaptıklarını görüp üzülmek de bana şov gibi geliyor çünkü siz hayalleriniz için bir yıl daha çalışmayı göze almışsınız, bence bu saygı duyulması gereken bir şey. Onun yaşadıklarını siz bir dahaki yıl çok daha iyi bir okulda yaşarsınız, o ortam kaçıyor değil ya sonuçta. Bu da benim etrafımda gördüğüm saçmalık abidesi düşüncelerden bir tanesi. Kısacası 5 yıl sonra tanımayacağınız insanlara göre geleceğinizi şekillendirmeye kalkmayın, pişman olma ihtimaliniz çok yüksek. Aynıları sevgiliniz için de geçerli, kendi geleceğinizi kimseye bağlamayın.
    Hayır sizin sevgiliniz farklı değil, ufacık bir anlaşmazlık olur da ayrı düşersiniz & yanan siz olursunuz.



    Eğer mezun yılınızda bir önceki yıla göre değişiklikler yapmayı düşünmüyorsanız kalmak pek akıl karı değil zira aynı şeyleri bu yıl da yaptınız ve mezuna kalmayı düşünecek haldesiniz. Demek ki sisteminiz böyle işlememiş. Dersinizi almış olmalısınız, aynı şeyleri yapacaksanız boşuna kalmayın derim ben. Kaldı ki daha iyi çalışıp daha yüksek puan alıp daha kötü bir sıralama elde etmeniz veya elinizdekini ancak korumuş olmanız da gayet mümkün. Mezun yılında başarmanın getirdiği his gerçekten çok güzel ama bu hisse ulaşmak gerçekten çok riskli, özellikle bu kadar yığılmanın olduğu bir yıl özelinde konuşursak. Eğer o 36 bini bu yıl yapmış olsaydım belki de mezun kararı almayabilirdim çünkü bu yılki felaket tablonun ardından 2021 yılı nasıl olacak bilemiyoruz. Diğer yıllara göre bu yıl mezuna kalmak daha büyük bir kumar ama haliyle meyvesi de daha tatlı olur tabii. İyi düşünün, (+) (-) tablosunu iyi yapın. Hepiniz için hayırlısı olsun.


    2) Dershaneye gidip gitmeme kararsızlığı

    Dershane size uyulması gereken bir çalışma planı ve çalışma disiplini sunar. Dersleri bir dershaneyle beraber götürürken kendiniz farklı bir plana uymanız neredeyse imkansız. Eğer kendi kendinize oturup çalışamıyorsanız ya da bir nedenden dolayı evde çalışma şansınız yoksa dershane size iyi gelebilir, yok eğer ben kendi planımı yapar ona vereceğim parayı kitaplara yatırırım diyor ve kendinize güveniyorsanız gitmemek daha mantıklı diye düşünüyorum. Ama tabii her hafta en azından bir sınava girmek önemli, kurumlarla denemeler için anlaşabilirsiniz. Sınava uzak veya yakın her denemeye gerçek sınavmış gibi bakmanız ve kendinizi gerçek sınavdaki o salondaymış gibi bir hissiyata sokmanız gerekiyor zira adı üstünde, sınav provası bu. Bu arada eğer deneme için gittiğiniz kurumlar yer yok vs sallıyorsa direkt sıralamanızı söyleyin, -nispeten iyiyse- köpeğiniz oluyorlar bir nevi.

    Eğer konulara hakim bir şekilde mezun olacaksanız dershane bence gereksiz çünkü temel kavramlar tyt vs ile başlayacaksınız, bunun yerine geçen sene istediğinizi alamamanıza sebep olmuş olan konulara birkaç ayınızı ayırıp müfredattaki her konu hakkında az çok bilgili konuma gelebilirsiniz zira ben böyle yapmıştım ve faydasını gördüm. Bu konuma geldikten sonra da kalan süre için kafam biraz daha rahatlamış oldu.

    Mezun yılında akademik amaçlardan ziyade sosyallik için dershaneye giden arkadaşlar da az değil. Ben bunu çok gereksiz görüyorum zira ben mezun yılımda asosyalliğin dibine vurdum, 1 yılımı sadece 3-4 arkadaşımla geçirdim ve onlarla da neredeyse yüz yüze hiç görüşmedim. Bu sayede derslerime çok daha iyi odaklandım. Aşırı sıkılıp bunaldığım oldu tabi ki, yıl içerisinde 4 kez masamın yerini ve bazen de odasını değiştirerek bu sorunu atlattım. Bunu yapacağım dediğim zaman “kafayı yersin olm manyak mısın” diyen de çok oldu ama idealleri için yapıyor insan, ben yaptım valla gayet iyiyim delirmedim hiçbir şey olmadı. Kendi başıma zaman geçirmek de çok iyi geldi ne yalan söyleyeyim. Hiç kimsenin söylediğine takılmayın, yaparım diyorsanız yaparsınız bir şekilde. Biraz da mecburen yapıyorsunuz tabii, başka şans yok yani.


    Sosyallik için dershaneye gidildiği zaman yeni insanlarla tanışıyorsunuz ve (ev-dershane-ders-arkadaşlarla mola) dörtlüsünde YKS sınavı için neler yaptığınızı unutabiliyorsunuz. İnsan arada bir kendini o andan soyutlamalı ve “Sınav için ne yapıyorum? Doğru yolda mıyım? Sene başında planladıklarımı hayata geçirebiliyor muyum?” gibi sorular sormalı. Arkadaşlar işin içinde olduğu zaman da bunu yapmak gittikçe zorlaşıyor. Hal böyle olunca da sınavdan gittikçe uzaklaşıyor insan. Her gün rutin olduğu için asıl amacınızdan uzaklaşıp normal bir okul yılındaymış gibi günleri geçirmeye başlayabiliyorsunuz.

    Bir de eğer dershane köklü bir yer değilse istisnalar haricinde bir derece sınıfı oluşuyor ve oraya en iyi hocalar veriliyor. Siz eğer bu sınıfta değilseniz nispeten kötü hocalar için iyi para ödemiş hale gelebiliyorsunuz. Bunları iyi araştırmanız gerekiyor, sonradan caymak imkansız neredeyse çoğu yer için.

    Fizikte Ertan Sinan Şahin, kimyada Kimyaözel ve biyolojide Seninbiyolojin gibi platformlar emin olun gideceğiniz çoğu dershanedeki hocadan daha iyi ve bir konuyu 35 kere de dinleyebiliyorsunuz. Fiyat konusundaki uçurumsu farka değinmeye gerek yok bile. Ben açıkçası dershane yerine iyi bir planlama ile internet üzerinden çalışılması taraftarıyım. Yine üzerinde iyi düşünülmeli, sınav yılı için önemli bir karar.

    3) Aile baskısı ve başa çıkma yöntemleri

    Aslında içten içe iyiliğimizi isterken çok can yakabiliyor aileler. Ben de bundan geçen yıl nasibimi almıştım. Akrabaların hadsiz sözleri ve ailenin cevap veremiyor halde olması sinir olarak size yansıyor genelde. Ben ailemi karşıma alıp düzgünce konuştum ve isteğimi defalarca yineledim. Niye böyle bir şeyi düşündüğümü anlattım. Yapmadığım halde mutsuz olacağımı ve bana destek olmalarını beklediğimi söyledim. Böyle yapınca anlamaları biraz daha kolay olmuştu çünkü onlar bizi tam anlayamıyor, onların dönemine göre durum tamamen farklı. Etraftan da iyi haberler geldiyse size karşı alınan tavır hiç iyi olmuyor. Her şeye rağmen onlar bizim ailemiz, bize destek olacak olan onlar. Karşılarına oturup adam gibi dert anlatmak lazım, kavga etmek çözüm değil kimse için. Ben çok ettim o dönem valla bir işe yaramadı, siz etmeyin.

    Bunun dışında sene içinde de saçma sapan yorumlar aldığım oldu, 2020 MSÜ sınavından 13 boşla çıkıp babama iyimseterek 10 boşum olduğunu söylediğim zaman “Bu böyle geçtiyse TYT’de de bir şey yapamazsın sen” demişti ve bunu söylediği zaman benim sınavıma 15 gün vardı. Yaklaşık 10 gün ailemle hiç konuşmadım. Odamdan çıkmadım bile, yüzlerini görmek istemedim. Sonradan öğrendik ki 4-5 soruyu hiç okuyamadan 107 işaretleyebildiğim sınavda zaten 6 yanlışım varmış. 2019 MSÜ’de 116 işaretleyip 93 net yapmıştım, işaretledim de ne oldu yani yanlış olduktan sonra. Eğer mezuna kalırsanız siz de büyük ihtimalle böyle lafları nadiren veya bolca işiteceksiniz, onuru kırılıyor insanın. Bu anlattıklarım sadece birkaç tanesi bu arada, direkt söylemeseler de bana inanmadıklarını belirten sözleri çok işittim. Zaten sonucumu söylediğim zaman ilk tepkileri “biz bu kadar beklemiyorduk helal olsun” oldu :D Haberiniz olsun yani şimdiden uyarayım, kendinizi hazırlayın. Sınav dönemi, sizin yaşadığınız zorlukları bilmeden rahatça atıp tutan insanların düşüncelerine üzülüp moral bozmak için çok kısa. Ağzı olan konuşur, siz içinize atıp sonucunuzla cevap verirsiniz. Laf yediğim MSÜ sınavından 15 gün sonra TYT’de -bolca dikkat hatasıyla- 102 net çıkarttığım zaman aynı babam bana gelip “oğlum beni mahcup ettin” dedi. Ben de “öyle bilip bilmeden saçma sapan konuşmayacakmışsın demek ki, öğrenmiş oldun” dedim. Yapamazsın-edemezsin vb ahkam kesenlerin aklını aldım, akrabaların biri duyunca zaten gerisi hiç arayıp sormaz oldu.

    Başkasının sonucuna laf atmak için deli oluyor millet. Bu insanlar konuşacak ve yıl boyu laf yiyeceksiniz. Haberiniz olsun, şimdiden uyarayım. Siz bunları duydukça daha iyi çalışın ki sınavdan sonra bu insanların hepsine ağzının payını verebilesiniz. Ben bu günlerde yapıyorum valla, gerçekten çok farklı bir zevk bu.

    4) En yakın arkadaşınız dahi olsa her duyulana/yazılana inanmamak

    Böyle garip bir durum da var benim yıl boyu gözlemlediğim fakat kimse bundan bahsetmiyor. Bu forum olsun veya sınıfınız olsun, hocanız olsun vs kim olursa olsun. Her söyleneni önce kendi filtrenizden geçirmelisiniz zira karşıdaki insanın niyetini bilemiyorsunuz. Örneğin kitaplar konusunda herkesin farklı bir görüşü var ve insanlar senin önündeki kitaba çöp diyebiliyor oysa sen o kitabı zevkle çözüyorsun & sana bir şeyler kattığını düşünüyorsun gibi veya her gün yanında oturan arkadaşının her sabah ilk sözleri “abi hiç çalışamadım yaa erkenden uyumuşum dün..” olabiliyor.Net yalan bu, bu arada. Büyük ihtimalle bu arkadaş gece 4’e kadar çalışmış oluyor. Etrafınızın çalışma temposuna ve ağızlarından çıkan sözlere güvenerek değil kendi istediğiniz yer için yapmanız gerekenleri planlayarak çalışın. Ben de mesela çok güvendiğim bir hocamdan tavsiye alıp 12’de bir dershaneye yazılmıştım sonradan öğrendim ki hocam komisyon alıyormuş :d Üstteki gibi “çalışamadım” takılan arkadaşım 800. oldu geçen yıl, başka bir örnek. Hatta hacettepe tıp isteyip kıl payı kaçıran ablama gazi tıpı kötüleyerek onun moralini bozup ağlatan çok yakın arkadaşı 1. sıraya gazi tıp yazmıştı yıllar önce, oha be abi.

    Böyle insanlar çok. Kimsenin dediğine körü körüne inanmamak gerek. Tabi ki kendi görüşünüze de sıkı sıkı bağlanmayın, kendinizi sorgulamayı unutmayın. Benim aşağıda önereceğim kitapları dahi almadan önce bir kitapçıda inceleyin. Pek sanmıyorum ama belki de beğenmeyebilirsiniz, bana güzel gelen size gelmeyebilir. İyi kitabı siz almayın diye kötüleyen veya tam tersini yapan emin olun birçok insan var. 2019 sınavından önce forumda ‘AYT son tekrar’ adı altında yalan yanlış bilgiler verilmiş yahu, düşmanına yapmaz şunu insan. Bu 4. madde sınavı belki de size kazandıracak madde arkadaşlar, yıl boyu bunları aklınızdan çıkarmamalısınız. Her günü beraber geçirdiğiniz arkadaşınız bile yapabiliyor bunları. Bu kadarı da olmaz diyeceksiniz ama inanın ki çok var böyle insan. Dikkatli olun.

    5) Sayısal alanda kitap ve deneme önerilerim

    TYT Türkçe : Paraf SB, Paraf-Yanıt-345-Limit- Altın Anahtar denemeler

    TYT Sosyal : Delta kültürün özet kitapları yeter her ders için. Sarmal, 3D, Paraf, Yanıt denemeler

    TYT Mat : Apotemi problemler(zor). Sonrasında hız kazanmak adına bilindik tüm yayınların denemeleri çözülebilir. Matta parafa ve orijinale bence bulaşmayın. Saçma sapan işlemli ya da boyama kitabı tarzı sorular çözmeyin. Apotemi problemler tarzı geldi ve geliyor sınav. Mantığı çözmek önemli. Bence Karekök ROP da güzel ama çok fantastik kaçıyor sınava göre. Keza deli matematik de yine böyle çok fantastik.

    TYT Fen: Fizik için 3D’nin AYT kitabı zaten TYT AYT karışıktı, çok da iyiydi. Bunun yanında Nihat Bilgin tabii ki olmazsa olmaz, o da TYT AYT karışık zaten.2 kitaptan ötesi gereksiz. Deneme çözün, eksik arayın.

    Kimya için Palme ideal ve yeterli. Fanteziye gerek yok. Bolca deneme çözün, eksiklerinizi görmeye çalışın.

    Biyoloji için Limit’in TYT AYT kitabı bence iyiydi. Yine el kitabı da çok iyiydi biyoloji için. Sınav yılımın en sağlam, en memnun olduğum kitabı ise Nitelik Biyoloji ders kitabı. Pek bilinmiyor ama piyasadaki en iyi kitap olduğuna kalıbımı basarım. Zaten palmenin yan yayını ve palmenin biyolojideki ününü herkes biliyor olmalı. O da gayet iyidir. Biyoloji için palme ve nitelik yayınlarının kitaplarını okuyup sorularını çözün arkadaşlar.DENEME ÇÖZÜN VE EKSİKLERİNİZİ ARAYIN.
    TYT Fen’de deneme olarak 345, Apotemi, 3D, Sarmal, Palme ve Paraf çözdüm hepsinden memnundum açıkçası. 345 sınavla birebir aynıydı neredeyse.

    AYT Mat : Her şeye hazırlıklı olmak lazım, 2020 sorularına bakıp çalışmamazlık etmeyin. 2015 gibi gelirse üzülürsünüz. Karekök ve Acil çözülebilir. Apotemi Mat adına ne çıkarıyorsa alın ve çözün. Çapın lti fasikülleri de gayet iyiydi, ben çok beğenmiştim. Orijinal çözmeyin. 3D de çözülebilir fena değildi. SB adına diğer yayınlara pek bulaşmayın. Deneme olarak endemik,sarmal, 345, apotemi, metin, sonuç derece gayet iyiydi bence. Fantastik yayınlara gerek olduğunu düşünmüyorum. Orijinal, Aydın vb gibi.

    AYT Fizik : NB ve 3D dediğim gibi yeterli olur yine.Hedefim çok yüksek diyenler de MF kazanım alabilir.Deneme olarak piyasada ne varsa çözmeye çalıştım. Yine AYT Fen derslerinde de bolca deneme çözün ki ufak detayları iyi yakalayın. ESŞ, NB, Yayındenizi, Karaağaç, Köşebilgi en beğendiklerimdi.

    AYT Kimya : Palme ve Aydın SB. Üstüne de deneme olarak orbital, palme ve aydın çözün sınavda hata yapmanız zor olur öyle diyeyim.İki yılda da bu plana yakın giderek sırayla 12-0 ve 13-0 yaptım.

    AYT Biyoloji: Dediğim gibi limit ve palme/nitelik üzerinden bol tekrarlı şekilde gitmeye çalışın. Zaten sözele yakın bir ders, bolca deneme çözün. MEB kitabını didik didik edin özellikle biyolojide.

    Yine dediğim gibi AYT Fen adına bolca deneme çözmeye çalışın çünkü çok detay var malum, ben 8er 9ar tane çözdüm her dersten, öyle ki en son matımdan daha çok güvenmeye başlamıştım fenime. Sınavda da fenim daha iyi geldi zaten.

    Geometri: Ben ilk yılımda geometriden batmıştım ve mezun yılıma geometriyi düzeltmek amacıyla başlamıştım. YouTube Kenan Kara hocadan dersleri dinledim & üzerine Karekök ve 3D AYT Geometrileri çözdüm. Bir daha neredeyse hata yapmadım. Sınavdaysa TYT’deki ikizkenar sorum yanlış sadece.

    Fark ettiyseniz hiç 345 SB yazmadım çünkü zorluk açısından çok geniş bir skalası var kitapların, ben bu yüzden almadım. Eğer hedefim iyi diyorsanız orijinal ve ösym kısımlarını bulup çözebilirsiniz. 300 sayfalık kitabın 150 200 sayfası başlangıç seviyesi olunca bence 50 liraya değmiyor açıkçası. Orijinal ve ÖSYM kısımları çok çok iyi ona lafım yok tabii. Ayrıca her denemesi çok sağlam oluyor, kesinlikle çözülmeli.

    Fizikte TYT’de 1 soruyu dikkatten ve AYT’de 1 adet bilmediğim -çalışmayı unuttuğum- detayı kaçırdım, kalan sorular doğru. Fizik dersini hep sevmişimdir ama Ertan Hoca’nın bana farklı bir bakış açısı kattığını düşünüyorum. Forumda da her konunun altında onu savunduğumu görebilirsiniz :D Kendisine ve ekibine çok teşekkür ediyorum her bakımdan. Fizik dersi için şiddetle öneriyorum, pişman olacağınızı sanmıyorum ama yukarıda da yazdığım gibi siz de detaylı bir şekilde sistemini vs. inceleyin almadan önce.

    Genel TYT için 345, Apotemi, Paraf, Yanıt, 3D, Limit, Metin, Sarmal(?) alınabilirdi bence. Bolca çözün (haftada 1,2) zaten vakit uzun. 100’e yaklaşmak çok rahatlatır insanı. Ben 62 çözebilmiştim.

    6) Mezun yılında MF’den TM’ye geçiş

    TM’den bir bölüm seçmek istiyorsanız bile bence bu iş çok da mantıklı değil ki genellikle fen ile bir yıl daha uğraşmamak için yapılıyor bu sanırım. Bunu dememin sebebi de TM alanında adayların -bence- hak ettiğini alamaması. Ben TM’yim demek biz öğrenciler arasında öyle bir algı yaratmış ki sanki hiç TYT fen çözemezlermiş veya ondan sorumlu değillermiş gibi. İyi TM’ciler bile feni en sona bırakıp sadece önemli konulara bakıyor, hal böyle olunca TYT’de sayısallara göre biraz daha arkada kalıyor. AYT’de matematiği iyi çözen sayısal bir aday eğer edebiyat da bakıp işaretlerse -en azından paragraf sorularını doğru çözüyor- sıralaması o alana 1 yıl emek veren TM’ciden büyük ihtimalle daha iyi geliyor. Bu da TMciler için haksızlık gibi olabiliyor, bunun olmaması için -bence- TM alanına bir MF gibi çalışın, yani TYT’de feni de tama yakın yapmaya çalışın. Bunun dışında sabah akşam AYT Mat kasın derim.

    7) Kendine güvenmeyi öğrenmek

    Biraz kendimden bahsedeyim. 9. ve 10. sınıfta bir sporcuydum ve haftada 6 günümü antrenmanlar alıyordu. Sabah 7’de evden çıkıp akşam 9’da geliyordum eve. Dolayısıyla okulda da genellikle uyuyordum. Umrumda olduğundan değil de daha çok ailem üzülmesin diye sınav geceleri çalışır, okulun da rahatlığıyla fena olmayan notlar alırdım.Sözlüler de iyi gelirdi ve böylelikle takdir alarak bitirdim her yılı. Ancak bu iki yılın sonunda hem vaktimin olmayışından hem de derslerin umrumda olmayışından -hedefim başka alandı, ne kadar umrumda değildir siz hesap edin- dolayı gerçekten o 2 yıla dair hatırladığım hiçbir şey yoktu. Bu iki yıldan sonra 11. sınıfa geldiğim zaman üçgenin iç açıların toplamını bile yarım yamalak biliyordum. O zamanlar odtü ee istediğime inandırdım kendimi çünkü Ankara’da kalmak istiyordum ve orayı kazanırsam istediğim her bölümü yazabilirdim, Ankara’da -devlette- en yüksek puanlı mühendislik bölümü oydu. 105-75 ile alıyordu o zaman ve benim çözdüğüm ilk deneme 49 netti. Etrafımdan saçma sapan tepkiler alıyordum, millet bana gülüyordu genelde. Ben de kendimi çok uzak görüyordum ne yalan söyleyeyim, neredeyse iki katı yapmam gerekiyordu netimi ve insanların o netleri nasıl yaptığını anlamıyordum. 11. sınıfta sporu bırakıp çok sağlam ders çalıştım, yılın sonlarına doğru insanların bana bakışı değişmeye başlamıştı ve ben de kendime daha çok güvenir olmuştum.Gerçekten iyi çalıştığım zaman önceden bilmediğim ya da zorlandığım her konuyu yapabildiğimi görmüştüm. 11’in yazında da LTİ öğrenerek 12’ye başladım ve artık deli gibi ders çalışıyordum, yapabilme hazzı beni çok hırslandırmıştı. Ne yazık ki belli bir süre sonra iyice her şeyi öğrendiğimi düşünüp çalışmayı ikinci plana attım, yaklaşık bir dönemi böyle geçirip sınava girdim ve 88-55 netler ile 36bin sıralama elde ettim. Hal böyle olunca mezuna bıraktım ama 105-75 nasıl yapacağım veya insanlar nasıl yapıyor hala anlayamıyordum. Ben 105 soru dolduramıyordum bile çoğu sınavda. Ama 12. sınıfta iyi öğrendiğim bir şey varsa o da şuydu ki iyi çalıştığım zaman her konuyu yapabilirdim. Mezun yılımdaysa gerçekten iyi çalıştım ve insanların nasıl yaptığına anlam veremediğim netlerin neredeyse aynılarını yaptım. (102 – 75.25) Tekrar söylüyorum ben TYT’ye 49 netle başlamıştım. TYT netimi bu yılki ekstra süreye bağlamak anlamsız, 2020 MSÜ de 99.5 net idi. Yani denemeden yapamam demek kolay, gerektiği şekilde çalışınca gerçekten yapılıyor arkadaşlar.
    Şu an yapamıyorum-edemiyorum diye üzülüyor olabilirsiniz ama sadece yeteri kadar çalışmadığınız için -şimdilik- yapamıyorsunuz. Bunu bilerek çalışmak çok fark yaratıyor. Kendinize güvenin.


    8) Ben neleri iyi yaptım?

    Öncelikle sınırlarını bilmeyen hadsizlerin yapamazsın-edemezsin söylemlerine kulak asmadım, bence en büyük artım bu oldu. İnsanların herhangi bir konuda söylediği şeylere direkt inanmadım, kendim de tartarak aksiyon aldım. Kendi sınırlarımı zorladım, gerçekten iyi çalıştım. Hiçbir gün ara vermedim. Eğer bir kitaptan veya denemeden verim alamadığımı düşünüyorsam hiç zorlamadım, bıraktım ve bir daha ellemedim. Her gün çalışmama rağmen eğer o gün hiç çalışasım yoksa hafif bir çalışma sonrası oturup bütün gün oyun oynadım. Asla ya olmazsa diye düşünmedim, ‘diyelim ki sınav kötü geçti 36bin sıralamadan 10bin geriye düştüm en kötü odtü fizik yazarım korkacak bir şey yok’ diye kendimi korku ve panikten uzak tuttum. Çalışmalarınıza göre aslında asla yapmayacağınız bir sıralamadaki okurum dediğiniz bir bölümü kendinize Z planı olarak yerleştirip kötü düşüncelerden uzak durmak insanı çok rahatlatıyor. Birinci öncelik olarak orayı burayı kazanmayı değil yıl boyunca elimden geleni yapmayı kendime şart koştuğum için iyi de yapsam kötü de yapsam kafam rahat olacak şekilde sınava girdim. Instagram ve WhatsApp kullanmadım, kendine hakim olabilen biri olsam dahi insanlarla iletişim içinde olabileceğin bir platformda bulunmak ister istemez dersten uzaklaştırıyor insanı diye düşünüyorum. Kendinizi çevreden soyutlayınca kafanızı işe güce vermek daha kolay oluyor.

    Mezun yılıma 12. sınıfta bilmediğim, bilmediğim için yapamadığım, yapamadığım için de nefret ettiğim konularla başladım.Geometri (tamamı), optik, dolaşım sistemi, üreme, açısal momentum ve bitki konularıyla başladım çünkü bunları hiç bilmiyordum. Bildiğim konulardan 300-400 soru çözmek yerine bilmediğim konulardan 100-200 soru çözmeyi tercih ettim.Kendime her gün için bir soru veya toplam saat limiti koyarak kendimi sıkmadım.Günlük x kadar soru çözmelisiniz yoksa kazanamazsınız vs diyen arkadaşlara aldanmadım, sene boyu 200’ü nadiren geçmişimdir. 100 – 200 arası takılmışımdır en fazla. Son 1 ay da dahil buna. Bir günde 12 saat çalıştığım da olmuştur 2 saat çalıştığım da. Böyle limitler anlamsız. Bolca deneme çözerek eksiklerimi yakalamaya çalıştım. Yapamadığım konuları bir listeye not alıp her zaman gözümün önünde tuttum. Her yapamadığım sorunun çözümünü öğrenmeye çalıştım. Zor soru iyi sorudur bakış açısıyla yaklaşmadım. Böyle sorulardan oluşan deneme ve testlerde kötü yapınca üzülmedim. Halihazırda iyi olduğuma emin olduğum derslere fazla yüklenmedim,(TYT Mat ve Türkçe) bunların yerine gözümün korktuğu derslere odaklanmayı tercih ettim.Pandemi oldu, konular kalktı, sınav tarihi iki kez değişti, çok şey oldu ama bunların hiçbiri benim umrumda olmadı çünkü bu bir sıralama sınavıydı. Aynı şeyler benim önümdekinin de arkamdakinin de başına geldi. İşlerin değişmiş olması çalışanın öne geçeceği gerçeğini değiştirmiyor.

    Soru defteri tuttum. Yapamadığım soruyu kesip kendimce yanına çözümledim. Sene başından beri yapamadığım her soru ve çözümü açıp baktığımda yanımdaydı. Bir kez yaptığım hatayı bir daha yapmamaya çalıştım. Denemeyi süreyle çözün yoksa olmaz diyenlere aldırmadım, bir oturuşta 10 ayt fizik denemesi çözdüğüm de oldu. Hatta müzik dinleyerek çözdüm. Modern klasik müzik severim ve bütün yıl ders çalışırken sayısız şarkı dinledim, genel denemeler hariç branş denemesi çözerken de hep dinledim. Hayır herkesin dediği gibi sınav anı müziksiz garip gelmedi, gayet rahattım aklıma dahi gelmedi.TYT GÜNÜ FORUMA GİRMEDİM, KİMSEYLE KONUŞMADIM.SORULARA BAKMADIM. Eve gelip biraz uyuduktan sonra ayt çalıştım. MEB Biyoloji kitabından AYT’deki bir soruyu yakaladım hatta son gün. Fen derslerinde MEB kitaplarını sürekli okudum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi knitta -- 18 Mart 2021; 3:1:57 >







  • Çalışmaktan çok bunaldığım zamanlarda başka şeylere yönelip asıl hedefimi unutmaktansa çalışma masamın odamdaki yerini -üç kez- ve bir kez de odasını değiştirerek kendime sanki farklı bir iş yapmaya başlamışım gibi hissettirdim. Böylelikle hem hedefimden sapmamış hem de o dönemi verimsiz geçirmekten kurtulmuş oldum. Kitaplarımı ve denemelerimi özenle seçtim ama eğer biraz çözüp de beğenmediysem ‘para verdim, bitirmeliyim’ gibi bir ruh haline girmedim. İyi yaptığım denemelerin sonuçları ve aldığım övgülerle ben oldum demedim, aynı şekilde kötü yaptığım denemelerin sonuçları ve aldığım yergilerle de ben bittim demedim. Nerede hatam varsa onu alıp ilerlemeye baktım sadece. Daha kötü gelen denemeye üzülmek yerine doğrusunu öğrenip bir daha yapmayacağım daha fazla hatam var diyerek bakmaya çalıştım, mümkün olduğu kadar tabii.

    Sınava son bir hafta kala çalışmayı bıraktım, kendimi mental olarak sınava hazırlamaya çalıştım. Çok iyi bile olsanız o kağıda optiğe yansıtamadığınız zaman o iyiliğin bir önemi kalmıyor.Bütün yıl neler yaptığımı ve sınav bittiği zaman yapacaklarımı düşündüm. Tekrar etmem gerektiğini düşündüğüm yerleri okudum, MEB kitaplarını son kez okumaya çalıştım. İstediğim yemekleri yedim istediğim şeyleri yaptım, çıktım dışarı top oynadım. Sınav anı çok önemli oluyor, sınava mental açıdan yorgun girmek de istemedim. Sınav sabahı kendime sürekli çok iyi yapacağımı söyledim, ben bu kadar çalışıp yapamazsam kim yapacak dedim. O kitapçık önüme geldiğinde nefret doluydum sanki.Suyumu da masaya değil sıraya koydum ne olur ne olmaz diye, kitapçık veya optiğe dökülürse sınav geçersiz oluyor sanırım.İlk iş sallanan sıramı değiştirdim sınav salonuna girince. Sınavı çözerken de kendime içten içe çok iyi gidiyorsun çok az kaldı bitiyor vs şeyler söyleyerek kendimi sürekli telkin ettim. Bütün kitapçığı taradığım zaman 1-2 dk gözümü kapatıp kendimi dinlendirmeye çalıştım.Sonrasında boşlarıma ve emin olamadıklarıma döndüm.

    Bence ben bunları iyi yaptım. Size de öneririm.

    9) Ben neleri kötü yaptım?

    12. sınıf için konuşursak kendime aşırı fazla güvendim. 11’in başından 12’nin kış aylarına kadar köpek gibi çalışarak gelmiştim, denemelerde CFL’lileri falan tokatlıyordum.Dershanede derece sınıfındaydım. 12’nin başında LTİ biliyordum, bu duyguyu bilen bilir etraftakiler lti çözdüğünü görünce hayran hayran bakıyor. Saçma ama doğru, var böyle bir durum. Herkes beni övüyordu hatta biyoloji hocam senden ilk 10 bekliyorum demişti. He aq demiştim. Neyse hal böyle olunca ben çalışmaktan ziyade başka şeylere ağırlık verebilirim gibi bir havaya girdim. Sözde gecelere kadar ders çalışıyordum. Çalıştığım yerlerin üzerinden geçmekten başka bir şey yapmıyordum oysa. Yapamadığım soruları katiyen sormuyordum dolayısıyla yeni bilgiler de öğrenmiyordum. Etrafımdakiler ders çalışırken ben oyalanıyordum. Bunun üstüne ikinci dönemin başında dershaneyi bıraktım. Kendi kendime çalışırım dedim. Haklıymışım ancak maalesef ki bir sene sonrası için. 12. sınıfta bu sorumluluğu kaldıramadım ve insan gibi çalışmadım.

    Zor soru iyi sorudur mantığıyla hareket ediyordum, ben en iyisiydim. En zor soruyu ben çözecektim. Bütün birey-c kitaplarını sıraya dizmiştim. Onlar olmadan bir yere gitmiyordum. Millet görecekti onları çözdüğümü. Ancak birkaç tanesini çözebilecek olmama rağmen kütüphaneye 15 kitapla iniyordum. Asıl amacım dersten ziyade hava atmaktı benim, egoist götün teki olmuştum.Sadece farkında değildim. Bolca kitap alıyordum ve planlı programlı çözmediğim halde onların arasında kayboluyordum.2 kitap çözüp yanlışlarıma bakmam gerekmesine rağmen ben 6 kitap çözmeye çalışıyordum dolayısıyla yanlışlarıma bakacağım sürede öbür 4 kitabı çözmekle uğraşıyordum -ki adam gibi çözmüyordum da- böyle olunca ekstra verimsiz olmuştu benim için.

    En zor soruları çözüp en iyisi olacak olan ben tabii ki ilk 100 dışında bir sıralama yapmayacaktım, millete de böyle söylüyordum. Şaşıran insanları görmek çok keyifliydi, vay be sen neymişsin bakışları keyfime keyif katıyordu. 36bin geldiği zamansa kimsenin yüzüne bakacak halim olmadı, en başta da kendimden çok utandım. Utancımdan o kadar çok insana sıralamamı yanlış söyledim ki bir süre sonra kime ne dediğimi unuttum, sorun çıkacaktı az kalsın. İnsanlar bana ulaşıp sonucumu soramasın diye sosyal medyadan uzaklaşıp whatsapp sildim, o kadar yani. Ha bu kadar utandıktan sonra kendimi çok sorguladım ve bunun akabinde çok değiştiğimi düşünüyorum, mezunluk ve ilk yılki başarısızlığım bana çok şey kattı. Anladım ki spordan akademiye dönüşüm sadece akademik anlamda olmamalıymış, ilk yıl kazanamayışım benim için daha hayırlı oldu sanırım.

    Ben tabii ki en iyisi olduğum için daha bilmediğim konulardaki soruları görmek istemiyor ve dolayısıyla deneme çözmeye yanaşmıyordum. Sanırım gerçek AYT benim 3. denememdi. Yine iyi yapmışım diyebiliriz yani. TYT AYT toplamda çözdüğüm deneme sayısı 15’i geçmezdi emin olun. Böyle olunca hiçbir eksiğimi göremedim. Geometrimin çok kötü olduğunu hep bildiğim halde bunu görmemek için hiç geometri çözmedim????? Sorunlarımı öğrenip onların üzerine gitmek yerine onlardan kaçmayı tercih ettim kısaca. Sonrasında sınav sağlam çarptı beni tabii. Siz böyle yapmayın. Bilmemek değil öğrenmemek ayıp arkadaşlar.

    Birkaç tane dahi olsun deneme çözüp de olası senaryoları görmediğim için AYT’de 4 soru üst üste yapamadığım zaman oturup ağlayacak kıvama geldim, sınavımı çok etkiledi. Bunun olmaması için kolay orta zor sürekli deneme çözün ve bunun olabileceğini ve normal bir durum olduğunu kendinize hatırlatın.Belki de sınav çok zor geldi ve üst üste 8 soru yapamadınız ancak o anda çoğu insan sizinle benzer şeyleri yaşıyor. Kendini toplayabilen kazanıyor. Bu yılda da fonksiyon, sensör ve dönme dolap sorularını ilk bakışta çözemedim fakat direkt atladım çünkü böyle senaryoların olabileceğini kendime ve arkadaşlarıma söylemiştim. Sınavı tekte çözüp 80de80 işaretlemek zaten çok zor bir olay.İlla ki takıldığınız sorular olacak, gayet normal.

    MSÜ sınavında 8k yaptığım için rahatladım, AYT’de bunu zaten 2’ye çekerim oh kebap falan gibi bir ruh hali içine girmiştim.Zaten insan gibi çalışmıyordum bu da işin tuzu biberi oldu, iyice bıraktım bu sefer. Bu sınavda 48k yapan bir eleman gerçek sınavda 6k yaparken ben 36k yaptım. İş gerçekten de son aylarda bitiyor. MSÜ sınavından aldığınız sonuca bakmanın bu açıdan biraz riskli olduğunu düşünüyorum, kötü gelirse moral bozabilirken iyi gelirse de insanı rehavete sürükleyebiliyor. Bu yıl sonuçlar kendi sınavımızdan sonra açıklanmamış olsaydı sadece sorular üzerinden netimi hesaplayacaktım.

    Mezun yılıma gelirsek öncelikle 6749 kişiyi geçemedim. Bu çok iyi olmadı

    Dediğim gibi mezun yılıma eksiklerimi çalışarak başlamıştım fakat nedense coğrafyaya çalışmak aklıma gelmedi. Nisan-Mayıs aylarında çalışmaya kalktım fakat bu sefer de sınavın yaklaşmasıyla bakamadım. Neticede iyi yaptım ama sorular şansıma iyi geldi yoksa 2019 gibi 2d 3y yapmam an meselesiydi.Eğer gerçekten aşırı eksik olduğunuzu düşündüğünüz şeyler varsa yılbaşına kadar hepsini halletmeye çalışın.


    Sosyale çalışmaya çalıştım ama yanlış çalışmış olabilirim. Tarihte 3 yanlışım var, nedense yorumlayamadım bazı soruları. Doğru çalışma yöntemini biliyor olsam kendim yapardım o yüzden pek bir tavsiye veremiyorum. 20’ye yakın yapmış arkadaşlar aşağıysa katkıda bulunursa sevinirim, yazıya da editleyip ekleyebilirim.Fen ve sosyalin 100+ için ana damar olduğunu düşünmüştüm ve bunlara ağırlık vermiştim ama istediğim gibi yapamadım sosyali, sağlık olsun.Ben yapamadım siz çalışıp yapın.


    Deneme için kurumlarla anlaşmaya üşendim ve sadece haftada bir yere gidebildim pandemiye kadar. Gittiğim yerde de hep 1. oluyordum, bu da beni rekabet anlamında iyi etkilemiyordu. Daha kurumsal bir yere gidebilirdim veya başka bir kuruma daha giderek haftalık deneme sayısını artırabilirdim.

    Çözemediğim soruları genellikle sonraya bırakıp biriktirdim hep beraber bakarım diye oysa anında bakmam gerekirdi. Sonra biriktikçe birikti ve ben yetişemez oldum. Çözemediğim halde çözümünü öğrenemediğim çook fazla soru kaldı.İyi yaptığım şeylerde bahsettiğim soru defterini ve eksiklerimi not aldığım kağıtları yapmaya geç başladım. Deftere şubat ayında başlamıştım. Ekim ayında başlamış olsam şu an çok farklı şeyler olmuş olabilirdi.Soru defteri ne kadar faydalı olsa da ben yine bunun ayarını tam tutturamadım. Sonradan baktığımda bu soruyu niye koymuşum ki dediğim çok oldu, buraya koyulacak soruların ayrımını yapmak çok önemli çünkü çok zaman kaybettirebiliyor. Benim çok zamanımı almıştı. Hem yapamadığını kes hem yapıştır hem de çözümünü öğrenip yaz çok uğraştırıcı oluyordu. Bu yüzden hem o soru ayrımını iyi yapmak hem de soruları biriktirmemek çok önemli. Kesip yapıştırmak da çok vakit yiyor, daha iyi bir yolu yordamı olmalı bunun. Ben biraz galeyana getirdim çok düşünmeden ama siz bulun bir yolunu. Hem yapamadıklarınızı öğrenip göz önünde tutacak hem de nispeten az vakit yiyecek bir sistem olmalı. Nasıl olur bilemiyorum.

    Ben bunları kötü yaptım. Benden size ders olsun ve aynılarını yapmayın.

    10) Kendini sorgulamak

    Bu benim en iyi yaptığım iş sanırım. İlk yılımda yaşadığım fiyaskodan sonra kendime dürüst olup niye böyle olduğunu ve neleri yanlış yaptığımı sormam gerekti. Daha önce hayatın çoğu alanında pek fazla yapmadığım bir durumdu bu çünkü kendimi hiç böylesine başarısız hissetmemiştim daha önce.

    Seneye başlarken bunu yapmayı -mecburen- öğrendiğim için sene içinde de her zaman bunu yapmaya çalıştım. Nerede iyi ve nerede kötü olduğumu sordum kendime her zaman. 1 yıl çok uzun bir süre, ders çalışmak da bir süre sonra rutine bindiği zaman kendinizi umarsızca çalışırken buluyorsunuz. Her gün birbirinin kopyası gibi geçerken asıl büyük olayı unutmak çok kolay oluyor. Bu yüzden sınav yılında ara sıra küçük bir mola verip kendinizi ve gidişatınızı sorgulamak hayat kurtarıcı olabiliyor. Denemeleriniz çok çok iyi geliyor olsa bile eğer 120-80 yapacak değilseniz bir yerlerde eksikleriniz var demektir. Bunları bulmaya çalışın. Bulduklarınızı da not alıp onlarda ustalaşana kadar üstlerine gidin.


    11) Potansiyelinin altında kalma / sonucu görünce gelen utanç & pişmanlık karması duygu

    Bu yıl yığılma muhabbetinden dolayı bunu yaşayan daha çok insan var sanırım. Ben de tekrar yaşıyorum biraz. Sıralamam iyi ama çok daha iyi yapacak şekilde çalışmıştım, sağlık olsun. Geçen seneye göre mutluyum tabii.

    İlk yılımda sınav sonucumu gördükten sonra afallayıp bir an için olanlara anlam verememiştim. O ana kadar da aşağı yukarı tahmin ediyordum tam istediğim gibi gelmeyeceğini ama o ekranda görmek çok farklı. Elimden bir şey de gelmiyordu o anda, yıl içinde keşke şunları yapmış olsaydım diyordum. Eğer o dediklerimi yapmış olsaydım belki de öyle hissetmeyecektim şu anda diyordum. Ben bu değilim, sınava kendimi yansıtamadım diyordum içimden. Keşke çok iyi çalışsaydım da böyle gelseydi, en azından benim max yapabileceğim buymuş artık deseydim diyordum. Ama benim yapabileceğimin en iyisi o değildi işte. Sıralamayı geçtim, eğer ben düzgünce çalışmış olsaydım şu ankinden çok farklı olurdu diyordum. Belki yine istediğim yeri kazanamazdım ama böyle de olmazdı. Utanmazdım etrafıma söylemeye. Çok daha iyisini yapmış olmalıydım ama eğer bunu göstermek istiyorsam da bir yıl daha çalışmam gerekiyordu.Çok sinirim bozulmuştu. Aileme çalışmadığımı zaten söyleyemiyordum çünkü onlar da kendilerince bana destek olmaya çalışmışlardı. Çalıştım sanıyorlardı çünkü öyle göstermiştim. Sıralamamı duyan komşular vs çok sevinip tebrik ediyordu, sanki ben bir mucize yaratıp yapmıştım bu sıralamayı. Sanki bana göre çok üst bir seviyeydi ve kendimi çok zorlayarak elde etmiştim. Ailem kutlama yapmaya falan zorluyordu beni oysa bilmiyorlardı ki ben asla tercih yapmayacaktım. Hayatımdaki en kötü iki haftaydı.

    Belki bu kadar kötü veya bu kadar iyi olmasa da şu anda da bunun benzerlerini yaşayan çok kişi vardır diye tahmin ediyorum. Geçen yıl olsaydı tereddütsüz kalın ve gerçek potansiyelinizi gösterin derdim ama bu yıl ne olduğunu hepimiz gördük. Seneye artık hiçbir şey garanti değil, çok zor bir sınav gelir 100 tyt 70 ayt 1k olur veya benzer bir sınav gelir 110 tyt 78 ayt 5k olur bilemiyorsunuz. Virüs daha bitmedi okullar açılmazsa sınavın gidişatı nasıl olur sırf TYT mi olur bilemiyorsunuz, ortalık belirsizliklerle dolu gerçekten.
    Benimle benzer şeyleri yaşadınız, belki potansiyeliniz bu değildi ve çok daha iyisini yapabilirdiniz ama seneye bu yılın 10 katı kadar çalışıp daha kötü yapmayacağınızın da garantisi yok. Saçma sapan bir sistem. Bu riski almadan önce sıralamanıza göre bölümlere bir alıcı gözüyle bakmaya çalışın.

    Yatay geçiş yaparım diye bir bölüm yazmayın çünkü aslında çok da kolay bir şey değil. Kolay veya zor, belki de bir hocanın sözüne bakacaksınız. O sözle de yatay geçiş yapmak için gittiğiniz bölümde kalabilirsiniz. Eğer diyorsanız ki ben buradan yapabilirsem yatay yaparım yapamazsam da mutlu mesut okurum o zaman mantıklı görünüyor. Başka amaçlarla bölüm yazmayın.

    12) Tavsiye yazılarından çıkarılması gereken dersler / çalışmaya başlamanın doğru zamanı

    Benim bu yazıda anlattığım şeyleri okuyup yaptığım şeylerin birebir aynısını yapan birisi 100. de 1000000. de olabilir. Herkesin bir dersi anlama stili farklı, doğru ve verimli çalışma yöntemi herkes için farklı olabilir. Dolayısıyla okuduğunuz yazılar veya izlediğiniz videolarda görüp duyduklarınızı kendinize uyarlamaya çalışın. 2018 Türkiye 1. si günlük 480 soru çözdüm dedi diye aynısını yapmayan 2019 1.si olamayacak değil yani. Aynılarını yapıyorum ama olmuyor diye çokça yorum gördüğüm için söylüyorum.

    Yine aynı şekilde evrensel bir çalışmaya başlama tarihi de yok tabii ki. Kendinizi ne zaman hazır/iyi hissederseniz o zaman başlayın. Ben 1 Ağustos’ta başlamıştım ama Eylül’de Ekim’de başlayıp da beni geçen çok aday vardır. Ya da benden önce başlayıp arkamda kalanlar da vardır. Tarih size kalmış yani.

    13) Sınav yılında spor yapmak / başka hobilerle ilgilenmek

    Sınav yılında spor yapmadan olmaz veya mezunsan bir gününü kendine ayıracaksın vb tarzı şeylere inanmayın. Ben ikisini de yapmadım, bir sıkıntı çekmedim. Yapsam da bir sıkıntı çekmezdim. Size kalmış böyle şeyler. Denemeye gitmek dışında 1 ay evden çıkmadığım falan da olmuştur eminim. Öyle olmaz böyle olmaz vb şeylere aldırmayın yani. Arada çıkıp yürüyüş yapmak çok iyi oluyor tabi, siz yapabilseniz de benim gibi yapmayın :D Haftada birkaç akşam çıkıp yarım saat yürüyün, sınav işlerinden kafanızı boşaltmaya çalışın.

    Bunun dışında çok fazla vaktinizi alacak şeyleri önermem, yine üstte yazdığım şeye geliyoruz. Sadece sınavla olmaz biraz da düzenli bir hobim olsun derken bu ikiliyi tam tersine çevirip asıl hedefinizden sapabiliyorsunuz. Fiziksel yorgunluk da cabası tabii. Hobilerinizi -bence- canınız dersten uzaklaşmak istedikçe yapın. O an zaten isteseniz de çalışamıyorsunuz. Biraz daha açayım. Hepimiz insanız, belli bir rutinden sonra doğal olarak çok sıkılabiliyoruz ve bu her neyse onu yapmaya devam etmek istemiyoruz. Bazen de durduk yere motive oluyoruz, bir işi yapasımız geliyor. İşte benim tavsiyem bu anlarda başınıza başka iş çıkartmayın oturup çalışın, kafa dağıtma zamanı zaten gelecek. O anlarda kafanız düzelene kadar başka işlerle uğraşacaksınız mecburen. Bu paragraf biraz alengirli oldu, umarım anlatabilmişimdir.

    14) Evde çalışabilir miyim sorunsalı ve ailenin tavrı

    Bu bölümü yazarken özel sebepleri ayrı tutuyorum. Herkesin aile yapısı farklı. İstisnalar olabilir.

    Ev dururken kütüphaneye gitmek için bir neden göremiyorum ben açıkçası. Geçen yıl ben de çok zorlanmıştım evde çalışmak konusunda ama bu bence biraz bahaneydi benim için.Ben sarı ışıkla çalışmayı severim ve gün ışığı pek işime gelmiyor. Aynı zamanda geceleri de uyumam gerekiyor, vampir gibi yaşamak pek mantıklı değil. Bu ikisi birleşince odamın camını kaplattım ve odayı her zaman karanlık bir alana çevirdim. Kendime çalışacak ortam yarattım yani. İrade açısından sorunlar olabilir evde ama hedefi olan insanın iradesinin de olacağına inanıyorum ben. Evdeki rahatlık ve öznellik varken hem her gün yol çekmek hem de o kadar para harcamak beni şaşırtıyor açıkçası. Giriş başına 10 tl alan kütüphaneler falan var, cidden şaşıyorum.

    En başında aileniz de belki biraz ciddiye almayabiliyor ev halini. Gürültü yapılmaması veya eve sürekli misafir gelmemesi gibi konularda benim ailem hiç sıcak bakmamıştı en başta ama gerçekten çalıştığımı görünce onlar da yardım etmeye çalıştı ellerinden geldiğince. Ben müzikle çalıştığım için gürültü konusunu biraz daha tolere edebiliyordum, genel denemeler öncesinde de gidip insanca rica ediyordum ve sıkıntı olmuyordu.Böyle konuları gidip konuşup derdimizi anlatmak gerekiyor diye düşünüyorum. Hiçbir sebebi olmamasına rağmen ben evde çalışamam abi yhaa diyenleri cidden anlamıyorum.

    14. bölümü yazarken özel sebepleri ayrı tuttum. Herkesin aile yapısı farklı. İstisnalar olabilir.

    15) Sıralamam kötü, çeksem çeksem nereye çekerim sanki düşüncesi

    Bu da çok yaygın bir düşünce ve ben bunun insanları kötü etkilediğini düşünüyorum. 100 binden 10 bine çekebilir miyim sorusunu sormaya bile çekiniyor adaylar, bunun imkansız olduğunu düşündükleri için. Oysa o 100 bin sıralamayı yaptığın yılda demek ki 10 bin sıralama yapacak kadar çalışmadın.Sebebi tamamen bu. Kapasite vs şeylere takılmamak gerekiyor. 108 binden 9 bine çeken bir arkadaş vardı burada mesela. Bazı şeyleri oturtmak için zaman gerekiyor, bu doğru fakat 1 yıl olmadı 2 yılda her şey olabilir. Bazı sıralamalara oynayan adayları birkaç ayda yakalamak pek olası değil ama 1-2 yıl çok uzun süreler. Gerektiği kadar çalışılırsa bence her şey mümkün. Son yıla kadar yatıp son yılında 14-15 saat çalışarak hacettepe tıp kazanan adaylar da bunun başka bir çerçeveden örneği diyebiliriz. Ben x yılında çok geride kaldım x+1 yılında çeksem çeksem nereye çekerim ki gibi bir düşünceye kapılmayın. Alınmış temeller farklı olsa da şartlar eşit. Herkesin önünde aynı süre var. Elinizden geleni yapmaya çalışın, bakarsınız daha iyi bile gelebilir.Tabii kötü de gelebilir, size bağlı bir durum. Ancak çalışınca gerçekten iyi şeyler oluyor.

    16) 36221>>>>6750 / kendi hayat hikayem ve yaşadıklarım

    2001 doğumluyum. 2009 - 2018 yılları arasında gençlerbirliğinde oynadım.

    Tabii bütün takım arkadaşlarım gibi benim de tek hayalim bir gün sözleşme imzalayıp futbolcu olmaktı.Bir yıldız adayı değildim ama gerçekten iyi oynuyordum. Mahallede sağda solda beni tanıyan herkes bu kimliğimle bilirdi. Böyle yıllar geçti. Büyüdükçe işler biraz daha ciddileşmeye başladı. Deplasmanlara falan gitmeye başladık ve bu dönemlerde fark ettim ki bazı arkadaşlarıma hocalarımın toleransı hiç bitmiyordu ama 14-15 yaşlarındaydım, malum olayın ne olduğunu bile bilmiyordum. Öbür yandan ailemi de çok üzmek istemediğim için ara sıra ders çalışıp ortalama bir lise kazanmıştım. Liseyle beraber biraz daha büyüdüm ve gerçekten her maç sonrası takım önünde aşağılanan oyuncuların ertesi hafta tekrar tekrar oynadığını fark ettim. Bunların biri de benim mevkimdeydi ve bana bir türlü oynama sırası gelmiyordu artık. Eğer hiç oynamazsam ben kendimi nasıl gösterececektim?

    Önemli olan benim iyi ya da kötü oynamam değildi, oynayıp da bir türlü dikiş tutturamasaydım tamam derdim yani benden herhalde olmayacak ama işte. Durum böyle olunca U17 sezonunun başlarında akademiye yönelmeyi düşünmeye başladım. O ana kadar bütün hayatım bu işin üzerine kuruluydu ve bir anda yön değiştirmek kolay değildi. 8-9 yıldır oradaydım ve 17 yaşındaydım. Hatırlayabildiğim en eski anılarımda bile bu iş vardı yani. Öte yandan o yıla kadar benden çok çok daha iyi olan abiler tanımıştım ve onlar hep 2. 3. ligde oynuyordu, niye böyle olmuştu? 10 yaşından 18 yaşına kadar maç kaçırmayan adamı neden A takıma almamışlardı? Ben bu insanlar gibi olmak, harcanmak istemedim.Ne hak ettiysem onu almak istiyordum sadece, geleceğimi hiç tanımadığım etmediğim insanların ağzından çıkacak birkaç söze bırakmak istemedim.

    17 yaş bence bunları düşünmek için çok erken fakat eğer böyle giderse gelecekte rahat bir hayatım olur mu diye düşünmeden edemiyordum. Bir yandan bunları düşünürken U17 sezonuna da iyi girmiştim, çok çalışıyordum. Eve geldiğim zaman ancak yatağa gidecek kadar enerjim kalıyordu. Hocalardan da övgüler alıyordum, en azından o kadar çalıştığımı görüyorlardı. Akademiye yönelme düşüncesini bir kenara atmıştım ancak böyle geçen birkaç ay hazırlıktan sonra sezonun ilk 5-6 maçında 1 dakika bile süre almadım. Hal böyle olunca hocalarla konuşmaya gittim ve yardımcı hocayla uzun uzun konuştum. Kendisi sağ olsun anlayış gösterdi ve bana çok yardımcı oldu. Haklısın, bunları bu yaşta düşünmen takdire şayan ama sen bunları bir de ana hocayla konuş o da anlayış gösterir yardımcı olur dedi. Ana hocamız da bağırıp çağırmadan iki kelime edemeyen bir beyin yoksunuydu maalesef. Konuşmak istemesem de yardımcı hocayı kırmadım ve ondan ayarlamasını rica ettim. Kendim gidip soramam çünkü, o kadar konuşulmaz bir insandı. Her neyse en sonunda bu hoca beni bir kenara çekti ve derdimin ne olduğunu sordu. Ben daha cevap veremeden öyle alelade bir takımda olmadığımı, en kötü birkaç seneye bir anadolu takımına kapağı atacağımı ve sınavı boşvermemi söyledi. Bu tavrı bana kararımı kolayca aldırdı, o gün kimseyle vedalaşmadan eve geldim ve bir daha oraya adımımı atmadım. Akademiye yöneldim.

    Şimdi baktığım zaman benden daha iyi olan, o dönemde oynayan ve havasından geçilmeyen birçok arkadaşım söylesem ilk kez duyacağınız takımlarda oynuyor. Daha profesyonel bile olamamışlar 19 yaşında. Profesyonel olan birkaç isim var ama onların da hikayesini biliyorum. İleride A takımda göreceğiniz isimleri de birebir söyleyebilirim hatta ve bu söyleyeceğim isimler arasında milli takımda bile tecrübeli olmuş sayılan arkadaşım %90 ihtimalle olmayacak. Bahsettiğim arkadaşlara bir şey olmasın diye gönderilen o dönemki takımın en iyi oyuncusu Erkan Galatasaray’a transfer oldu. Tokat’tan gelme, içi temiz ve yetenekli bir arkadaşımızdı ancak maalesef ki bunlar herkese yetmiyor anlayacağınız üzere. Umarım çok iyi yerlere geleceksin Erkan. Ben bu insanlara karşı gelemeyip pes ettim, senin önün açık olsun kardeşim.

    Her şey dışarıdan çok güzel görünüyor aslında. Futbolcu unvanı alıyorsunuz zaten çevrenizden, böyle olunca etraftaki insanların size bakışı değişiyor. Keşke senin yerinde olsaydım diyen baya insan vardı ama içeriden bakıldığında durum pek de böyle istenilecek bir şey değil. 40 yaşında adam 15 yaşında çocuğa doğrusunu göstermek yerine bağırıp aşağılayıp onu korkutmaya çalışıyor. Ne istediğini bile düzgünce söyleyemeyen insanlarla dolu ortam. Oyuncular da keza aynı şekilde. Akademiye kalsa hiçbir şansı olmayan, ikiyle ikiyi toplamaktan aciz insanlar geldiği için pek fazla kişisel gelişme şansı olmuyor insanın. Masum çocukları da bozuyorlar, ne ararsanız oluyor ileri yaşlarda. Sözde yasak olmasına rağmen sigara, alkol, uyuşturucu, hırsızlık.. Saymakla bitmez. Ben adam gibi belki birkaç kişiyle ancak iletişim kurabilmiştim yıllar boyunca. Eğer bu yolda yürümeye çalışan bir tanıdığınız varsa ona bu yazıyı okutun. Eğer bir yıldız adayı değilse ve kafası çalışıyorsa bence kendini riske atmasın. Keşke durum böyle olmasaydı, ama böyle :/

    Sonrasında 11. sınıfta çok zorladım kendimi çünkü çok eksiktim. Bir yandan TYT çözeyim bir yandan 11 çalışayım biraz zorluyordu beni fakat fiziksel yorgunluk katsayım -malum- aşırı yüksekti o yüzden pek de sorun yaşamamıştım. 3-4 saatlik uykuyla 10 saat gerçekten verimli çalışabiliyordum o dönem. Makineydim sanki. Sonra normale döndüm tabii. Yaz aylarında okulumdaki bir hocayla LTİ bitirdim, artık o geçen seneki elemandan eser yoktu. Derece -sözde- yapacağım o yazdan beri biliniyordu herkes tarafından fakat maalesef bu yükü ben 12. sınıfta kaldıramadım. Kendime gereksiz güvendim ve kendimce çok kötü bir sonuç elde ettim. Yukarıda da anlatmıştım bu süreçleri. O yaz ailemin bak nereden nereye geldin, yaz git tarzı ısrarlarına rağmen ben bu kadar emeği bunun için bir kenara bırakmadım dedim ve o kararlılıkla yeniden hazırlandım. Bu yıl, başkası için değil kendim için çalıştığımı unutmadım ve 6750. oldum. Belki ilk 1000 veya bir ODTÜ EE olmadı ama nereden yola çıktığıma baktığım zaman gururluyum.

    Her şeyden önemlisi de dediğim gibi isteyip, inanıp çalışınca olabildiğini gördüm. Bundan sonrasında okuduğum bölümü en iyi şekilde bitirip MIT, Stanford gibi okullarda yüksek lisansa gitmek istiyorum. Bu dediklerim 12. sınıfta içi boş şekilde söyleyip kendimce zevk aldığım hedeflerden değil. Köpek gibi çalışmam gerektiğinin farkındayım ve öyle de yapacağım. Yaptığım işte en iyilerden biri olduktan sonra maddiyat da yanında gelecektir diye düşünüyorum. Daha sonraki yıllarda editleyeceğim bu bölümü.
    Aynı zamanda hobi olarak iyi bir piyanist olmak istiyorum, ilgim büyük. Bunu da umarım yapabilirim.

    Zaman ayırıp okuduğunuz için çok teşekkür ederim.
  • UP

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Çalışmaktan çok bunaldığım zamanlarda başka şeylere yönelip asıl hedefimi unutmaktansa çalışma masamın odamdaki yerini -üç kez- ve bir kez de odasını değiştirerek kendime sanki farklı bir iş yapmaya başlamışım gibi hissettirdim. Böylelikle hem hedefimden sapmamış hem de o dönemi verimsiz geçirmekten kurtulmuş oldum. Kitaplarımı ve denemelerimi özenle seçtim ama eğer biraz çözüp de beğenmediysem ‘para verdim, bitirmeliyim’ gibi bir ruh haline girmedim. İyi yaptığım denemelerin sonuçları ve aldığım övgülerle ben oldum demedim, aynı şekilde kötü yaptığım denemelerin sonuçları ve aldığım yergilerle de ben bittim demedim. Nerede hatam varsa onu alıp ilerlemeye baktım sadece. Daha kötü gelen denemeye üzülmek yerine doğrusunu öğrenip bir daha yapmayacağım daha fazla hatam var diyerek bakmaya çalıştım, mümkün olduğu kadar tabii.

    Sınava son bir hafta kala çalışmayı bıraktım, kendimi mental olarak sınava hazırlamaya çalıştım. Çok iyi bile olsanız o kağıda optiğe yansıtamadığınız zaman o iyiliğin bir önemi kalmıyor.Bütün yıl neler yaptığımı ve sınav bittiği zaman yapacaklarımı düşündüm. Tekrar etmem gerektiğini düşündüğüm yerleri okudum, MEB kitaplarını son kez okumaya çalıştım. İstediğim yemekleri yedim istediğim şeyleri yaptım, çıktım dışarı top oynadım. Sınav anı çok önemli oluyor, sınava mental açıdan yorgun girmek de istemedim. Sınav sabahı kendime sürekli çok iyi yapacağımı söyledim, ben bu kadar çalışıp yapamazsam kim yapacak dedim. O kitapçık önüme geldiğinde nefret doluydum sanki.Suyumu da masaya değil sıraya koydum ne olur ne olmaz diye, kitapçık veya optiğe dökülürse sınav geçersiz oluyor sanırım.İlk iş sallanan sıramı değiştirdim sınav salonuna girince. Sınavı çözerken de kendime içten içe çok iyi gidiyorsun çok az kaldı bitiyor vs şeyler söyleyerek kendimi sürekli telkin ettim. Bütün kitapçığı taradığım zaman 1-2 dk gözümü kapatıp kendimi dinlendirmeye çalıştım.Sonrasında boşlarıma ve emin olamadıklarıma döndüm.

    Bence ben bunları iyi yaptım. Size de öneririm.

    9) Ben neleri kötü yaptım?

    12. sınıf için konuşursak kendime aşırı fazla güvendim. 11’in başından 12’nin kış aylarına kadar köpek gibi çalışarak gelmiştim, denemelerde CFL’lileri falan tokatlıyordum.Dershanede derece sınıfındaydım. 12’nin başında LTİ biliyordum, bu duyguyu bilen bilir etraftakiler lti çözdüğünü görünce hayran hayran bakıyor. Saçma ama doğru, var böyle bir durum. Herkes beni övüyordu hatta biyoloji hocam senden ilk 10 bekliyorum demişti. He aq demiştim. Neyse hal böyle olunca ben çalışmaktan ziyade başka şeylere ağırlık verebilirim gibi bir havaya girdim. Sözde gecelere kadar ders çalışıyordum. Çalıştığım yerlerin üzerinden geçmekten başka bir şey yapmıyordum oysa. Yapamadığım soruları katiyen sormuyordum dolayısıyla yeni bilgiler de öğrenmiyordum. Etrafımdakiler ders çalışırken ben oyalanıyordum. Bunun üstüne ikinci dönemin başında dershaneyi bıraktım. Kendi kendime çalışırım dedim. Haklıymışım ancak maalesef ki bir sene sonrası için. 12. sınıfta bu sorumluluğu kaldıramadım ve insan gibi çalışmadım.

    Zor soru iyi sorudur mantığıyla hareket ediyordum, ben en iyisiydim. En zor soruyu ben çözecektim. Bütün birey-c kitaplarını sıraya dizmiştim. Onlar olmadan bir yere gitmiyordum. Millet görecekti onları çözdüğümü. Ancak birkaç tanesini çözebilecek olmama rağmen kütüphaneye 15 kitapla iniyordum. Asıl amacım dersten ziyade hava atmaktı benim, egoist götün teki olmuştum.Sadece farkında değildim. Bolca kitap alıyordum ve planlı programlı çözmediğim halde onların arasında kayboluyordum.2 kitap çözüp yanlışlarıma bakmam gerekmesine rağmen ben 6 kitap çözmeye çalışıyordum dolayısıyla yanlışlarıma bakacağım sürede öbür 4 kitabı çözmekle uğraşıyordum -ki adam gibi çözmüyordum da- böyle olunca ekstra verimsiz olmuştu benim için.

    En zor soruları çözüp en iyisi olacak olan ben tabii ki ilk 100 dışında bir sıralama yapmayacaktım, millete de böyle söylüyordum. Şaşıran insanları görmek çok keyifliydi, vay be sen neymişsin bakışları keyfime keyif katıyordu. 36bin geldiği zamansa kimsenin yüzüne bakacak halim olmadı, en başta da kendimden çok utandım. Utancımdan o kadar çok insana sıralamamı yanlış söyledim ki bir süre sonra kime ne dediğimi unuttum, sorun çıkacaktı az kalsın. İnsanlar bana ulaşıp sonucumu soramasın diye sosyal medyadan uzaklaşıp whatsapp sildim, o kadar yani. Ha bu kadar utandıktan sonra kendimi çok sorguladım ve bunun akabinde çok değiştiğimi düşünüyorum, mezunluk ve ilk yılki başarısızlığım bana çok şey kattı. Anladım ki spordan akademiye dönüşüm sadece akademik anlamda olmamalıymış, ilk yıl kazanamayışım benim için daha hayırlı oldu sanırım.

    Ben tabii ki en iyisi olduğum için daha bilmediğim konulardaki soruları görmek istemiyor ve dolayısıyla deneme çözmeye yanaşmıyordum. Sanırım gerçek AYT benim 3. denememdi. Yine iyi yapmışım diyebiliriz yani. TYT AYT toplamda çözdüğüm deneme sayısı 15’i geçmezdi emin olun. Böyle olunca hiçbir eksiğimi göremedim. Geometrimin çok kötü olduğunu hep bildiğim halde bunu görmemek için hiç geometri çözmedim????? Sorunlarımı öğrenip onların üzerine gitmek yerine onlardan kaçmayı tercih ettim kısaca. Sonrasında sınav sağlam çarptı beni tabii. Siz böyle yapmayın. Bilmemek değil öğrenmemek ayıp arkadaşlar.

    Birkaç tane dahi olsun deneme çözüp de olası senaryoları görmediğim için AYT’de 4 soru üst üste yapamadığım zaman oturup ağlayacak kıvama geldim, sınavımı çok etkiledi. Bunun olmaması için kolay orta zor sürekli deneme çözün ve bunun olabileceğini ve normal bir durum olduğunu kendinize hatırlatın.Belki de sınav çok zor geldi ve üst üste 8 soru yapamadınız ancak o anda çoğu insan sizinle benzer şeyleri yaşıyor. Kendini toplayabilen kazanıyor. Bu yılda da fonksiyon, sensör ve dönme dolap sorularını ilk bakışta çözemedim fakat direkt atladım çünkü böyle senaryoların olabileceğini kendime ve arkadaşlarıma söylemiştim. Sınavı tekte çözüp 80de80 işaretlemek zaten çok zor bir olay.İlla ki takıldığınız sorular olacak, gayet normal.

    MSÜ sınavında 8k yaptığım için rahatladım, AYT’de bunu zaten 2’ye çekerim oh kebap falan gibi bir ruh hali içine girmiştim.Zaten insan gibi çalışmıyordum bu da işin tuzu biberi oldu, iyice bıraktım bu sefer. Bu sınavda 48k yapan bir eleman gerçek sınavda 6k yaparken ben 36k yaptım. İş gerçekten de son aylarda bitiyor. MSÜ sınavından aldığınız sonuca bakmanın bu açıdan biraz riskli olduğunu düşünüyorum, kötü gelirse moral bozabilirken iyi gelirse de insanı rehavete sürükleyebiliyor. Bu yıl sonuçlar kendi sınavımızdan sonra açıklanmamış olsaydı sadece sorular üzerinden netimi hesaplayacaktım.

    Mezun yılıma gelirsek öncelikle 6749 kişiyi geçemedim. Bu çok iyi olmadı

    Dediğim gibi mezun yılıma eksiklerimi çalışarak başlamıştım fakat nedense coğrafyaya çalışmak aklıma gelmedi. Nisan-Mayıs aylarında çalışmaya kalktım fakat bu sefer de sınavın yaklaşmasıyla bakamadım. Neticede iyi yaptım ama sorular şansıma iyi geldi yoksa 2019 gibi 2d 3y yapmam an meselesiydi.Eğer gerçekten aşırı eksik olduğunuzu düşündüğünüz şeyler varsa yılbaşına kadar hepsini halletmeye çalışın.


    Sosyale çalışmaya çalıştım ama yanlış çalışmış olabilirim. Tarihte 3 yanlışım var, nedense yorumlayamadım bazı soruları. Doğru çalışma yöntemini biliyor olsam kendim yapardım o yüzden pek bir tavsiye veremiyorum. 20’ye yakın yapmış arkadaşlar aşağıysa katkıda bulunursa sevinirim, yazıya da editleyip ekleyebilirim.Fen ve sosyalin 100+ için ana damar olduğunu düşünmüştüm ve bunlara ağırlık vermiştim ama istediğim gibi yapamadım sosyali, sağlık olsun.Ben yapamadım siz çalışıp yapın.


    Deneme için kurumlarla anlaşmaya üşendim ve sadece haftada bir yere gidebildim pandemiye kadar. Gittiğim yerde de hep 1. oluyordum, bu da beni rekabet anlamında iyi etkilemiyordu. Daha kurumsal bir yere gidebilirdim veya başka bir kuruma daha giderek haftalık deneme sayısını artırabilirdim.

    Çözemediğim soruları genellikle sonraya bırakıp biriktirdim hep beraber bakarım diye oysa anında bakmam gerekirdi. Sonra biriktikçe birikti ve ben yetişemez oldum. Çözemediğim halde çözümünü öğrenemediğim çook fazla soru kaldı.İyi yaptığım şeylerde bahsettiğim soru defterini ve eksiklerimi not aldığım kağıtları yapmaya geç başladım. Deftere şubat ayında başlamıştım. Ekim ayında başlamış olsam şu an çok farklı şeyler olmuş olabilirdi.Soru defteri ne kadar faydalı olsa da ben yine bunun ayarını tam tutturamadım. Sonradan baktığımda bu soruyu niye koymuşum ki dediğim çok oldu, buraya koyulacak soruların ayrımını yapmak çok önemli çünkü çok zaman kaybettirebiliyor. Benim çok zamanımı almıştı. Hem yapamadığını kes hem yapıştır hem de çözümünü öğrenip yaz çok uğraştırıcı oluyordu. Bu yüzden hem o soru ayrımını iyi yapmak hem de soruları biriktirmemek çok önemli. Kesip yapıştırmak da çok vakit yiyor, daha iyi bir yolu yordamı olmalı bunun. Ben biraz galeyana getirdim çok düşünmeden ama siz bulun bir yolunu. Hem yapamadıklarınızı öğrenip göz önünde tutacak hem de nispeten az vakit yiyecek bir sistem olmalı. Nasıl olur bilemiyorum.

    Ben bunları kötü yaptım. Benden size ders olsun ve aynılarını yapmayın.

    10) Kendini sorgulamak

    Bu benim en iyi yaptığım iş sanırım. İlk yılımda yaşadığım fiyaskodan sonra kendime dürüst olup niye böyle olduğunu ve neleri yanlış yaptığımı sormam gerekti. Daha önce hayatın çoğu alanında pek fazla yapmadığım bir durumdu bu çünkü kendimi hiç böylesine başarısız hissetmemiştim daha önce.

    Seneye başlarken bunu yapmayı -mecburen- öğrendiğim için sene içinde de her zaman bunu yapmaya çalıştım. Nerede iyi ve nerede kötü olduğumu sordum kendime her zaman. 1 yıl çok uzun bir süre, ders çalışmak da bir süre sonra rutine bindiği zaman kendinizi umarsızca çalışırken buluyorsunuz. Her gün birbirinin kopyası gibi geçerken asıl büyük olayı unutmak çok kolay oluyor. Bu yüzden sınav yılında ara sıra küçük bir mola verip kendinizi ve gidişatınızı sorgulamak hayat kurtarıcı olabiliyor. Denemeleriniz çok çok iyi geliyor olsa bile eğer 120-80 yapacak değilseniz bir yerlerde eksikleriniz var demektir. Bunları bulmaya çalışın. Bulduklarınızı da not alıp onlarda ustalaşana kadar üstlerine gidin.


    11) Potansiyelinin altında kalma / sonucu görünce gelen utanç & pişmanlık karması duygu

    Bu yıl yığılma muhabbetinden dolayı bunu yaşayan daha çok insan var sanırım. Ben de tekrar yaşıyorum biraz. Sıralamam iyi ama çok daha iyi yapacak şekilde çalışmıştım, sağlık olsun. Geçen seneye göre mutluyum tabii.

    İlk yılımda sınav sonucumu gördükten sonra afallayıp bir an için olanlara anlam verememiştim. O ana kadar da aşağı yukarı tahmin ediyordum tam istediğim gibi gelmeyeceğini ama o ekranda görmek çok farklı. Elimden bir şey de gelmiyordu o anda, yıl içinde keşke şunları yapmış olsaydım diyordum. Eğer o dediklerimi yapmış olsaydım belki de öyle hissetmeyecektim şu anda diyordum. Ben bu değilim, sınava kendimi yansıtamadım diyordum içimden. Keşke çok iyi çalışsaydım da böyle gelseydi, en azından benim max yapabileceğim buymuş artık deseydim diyordum. Ama benim yapabileceğimin en iyisi o değildi işte. Sıralamayı geçtim, eğer ben düzgünce çalışmış olsaydım şu ankinden çok farklı olurdu diyordum. Belki yine istediğim yeri kazanamazdım ama böyle de olmazdı. Utanmazdım etrafıma söylemeye. Çok daha iyisini yapmış olmalıydım ama eğer bunu göstermek istiyorsam da bir yıl daha çalışmam gerekiyordu.Çok sinirim bozulmuştu. Aileme çalışmadığımı zaten söyleyemiyordum çünkü onlar da kendilerince bana destek olmaya çalışmışlardı. Çalıştım sanıyorlardı çünkü öyle göstermiştim. Sıralamamı duyan komşular vs çok sevinip tebrik ediyordu, sanki ben bir mucize yaratıp yapmıştım bu sıralamayı. Sanki bana göre çok üst bir seviyeydi ve kendimi çok zorlayarak elde etmiştim. Ailem kutlama yapmaya falan zorluyordu beni oysa bilmiyorlardı ki ben asla tercih yapmayacaktım. Hayatımdaki en kötü iki haftaydı.

    Belki bu kadar kötü veya bu kadar iyi olmasa da şu anda da bunun benzerlerini yaşayan çok kişi vardır diye tahmin ediyorum. Geçen yıl olsaydı tereddütsüz kalın ve gerçek potansiyelinizi gösterin derdim ama bu yıl ne olduğunu hepimiz gördük. Seneye artık hiçbir şey garanti değil, çok zor bir sınav gelir 100 tyt 70 ayt 1k olur veya benzer bir sınav gelir 110 tyt 78 ayt 5k olur bilemiyorsunuz. Virüs daha bitmedi okullar açılmazsa sınavın gidişatı nasıl olur sırf TYT mi olur bilemiyorsunuz, ortalık belirsizliklerle dolu gerçekten.
    Benimle benzer şeyleri yaşadınız, belki potansiyeliniz bu değildi ve çok daha iyisini yapabilirdiniz ama seneye bu yılın 10 katı kadar çalışıp daha kötü yapmayacağınızın da garantisi yok. Saçma sapan bir sistem. Bu riski almadan önce sıralamanıza göre bölümlere bir alıcı gözüyle bakmaya çalışın.

    Yatay geçiş yaparım diye bir bölüm yazmayın çünkü aslında çok da kolay bir şey değil. Kolay veya zor, belki de bir hocanın sözüne bakacaksınız. O sözle de yatay geçiş yapmak için gittiğiniz bölümde kalabilirsiniz. Eğer diyorsanız ki ben buradan yapabilirsem yatay yaparım yapamazsam da mutlu mesut okurum o zaman mantıklı görünüyor. Başka amaçlarla bölüm yazmayın.

    12) Tavsiye yazılarından çıkarılması gereken dersler / çalışmaya başlamanın doğru zamanı

    Benim bu yazıda anlattığım şeyleri okuyup yaptığım şeylerin birebir aynısını yapan birisi 100. de 1000000. de olabilir. Herkesin bir dersi anlama stili farklı, doğru ve verimli çalışma yöntemi herkes için farklı olabilir. Dolayısıyla okuduğunuz yazılar veya izlediğiniz videolarda görüp duyduklarınızı kendinize uyarlamaya çalışın. 2018 Türkiye 1. si günlük 480 soru çözdüm dedi diye aynısını yapmayan 2019 1.si olamayacak değil yani. Aynılarını yapıyorum ama olmuyor diye çokça yorum gördüğüm için söylüyorum.

    Yine aynı şekilde evrensel bir çalışmaya başlama tarihi de yok tabii ki. Kendinizi ne zaman hazır/iyi hissederseniz o zaman başlayın. Ben 1 Ağustos’ta başlamıştım ama Eylül’de Ekim’de başlayıp da beni geçen çok aday vardır. Ya da benden önce başlayıp arkamda kalanlar da vardır. Tarih size kalmış yani.

    13) Sınav yılında spor yapmak / başka hobilerle ilgilenmek

    Sınav yılında spor yapmadan olmaz veya mezunsan bir gününü kendine ayıracaksın vb tarzı şeylere inanmayın. Ben ikisini de yapmadım, bir sıkıntı çekmedim. Yapsam da bir sıkıntı çekmezdim. Size kalmış böyle şeyler. Denemeye gitmek dışında 1 ay evden çıkmadığım falan da olmuştur eminim. Öyle olmaz böyle olmaz vb şeylere aldırmayın yani. Arada çıkıp yürüyüş yapmak çok iyi oluyor tabi, siz yapabilseniz de benim gibi yapmayın :D Haftada birkaç akşam çıkıp yarım saat yürüyün, sınav işlerinden kafanızı boşaltmaya çalışın.

    Bunun dışında çok fazla vaktinizi alacak şeyleri önermem, yine üstte yazdığım şeye geliyoruz. Sadece sınavla olmaz biraz da düzenli bir hobim olsun derken bu ikiliyi tam tersine çevirip asıl hedefinizden sapabiliyorsunuz. Fiziksel yorgunluk da cabası tabii. Hobilerinizi -bence- canınız dersten uzaklaşmak istedikçe yapın. O an zaten isteseniz de çalışamıyorsunuz. Biraz daha açayım. Hepimiz insanız, belli bir rutinden sonra doğal olarak çok sıkılabiliyoruz ve bu her neyse onu yapmaya devam etmek istemiyoruz. Bazen de durduk yere motive oluyoruz, bir işi yapasımız geliyor. İşte benim tavsiyem bu anlarda başınıza başka iş çıkartmayın oturup çalışın, kafa dağıtma zamanı zaten gelecek. O anlarda kafanız düzelene kadar başka işlerle uğraşacaksınız mecburen. Bu paragraf biraz alengirli oldu, umarım anlatabilmişimdir.

    14) Evde çalışabilir miyim sorunsalı ve ailenin tavrı

    Bu bölümü yazarken özel sebepleri ayrı tutuyorum. Herkesin aile yapısı farklı. İstisnalar olabilir.

    Ev dururken kütüphaneye gitmek için bir neden göremiyorum ben açıkçası. Geçen yıl ben de çok zorlanmıştım evde çalışmak konusunda ama bu bence biraz bahaneydi benim için.Ben sarı ışıkla çalışmayı severim ve gün ışığı pek işime gelmiyor. Aynı zamanda geceleri de uyumam gerekiyor, vampir gibi yaşamak pek mantıklı değil. Bu ikisi birleşince odamın camını kaplattım ve odayı her zaman karanlık bir alana çevirdim. Kendime çalışacak ortam yarattım yani. İrade açısından sorunlar olabilir evde ama hedefi olan insanın iradesinin de olacağına inanıyorum ben. Evdeki rahatlık ve öznellik varken hem her gün yol çekmek hem de o kadar para harcamak beni şaşırtıyor açıkçası. Giriş başına 10 tl alan kütüphaneler falan var, cidden şaşıyorum.

    En başında aileniz de belki biraz ciddiye almayabiliyor ev halini. Gürültü yapılmaması veya eve sürekli misafir gelmemesi gibi konularda benim ailem hiç sıcak bakmamıştı en başta ama gerçekten çalıştığımı görünce onlar da yardım etmeye çalıştı ellerinden geldiğince. Ben müzikle çalıştığım için gürültü konusunu biraz daha tolere edebiliyordum, genel denemeler öncesinde de gidip insanca rica ediyordum ve sıkıntı olmuyordu.Böyle konuları gidip konuşup derdimizi anlatmak gerekiyor diye düşünüyorum. Hiçbir sebebi olmamasına rağmen ben evde çalışamam abi yhaa diyenleri cidden anlamıyorum.

    14. bölümü yazarken özel sebepleri ayrı tuttum. Herkesin aile yapısı farklı. İstisnalar olabilir.

    15) Sıralamam kötü, çeksem çeksem nereye çekerim sanki düşüncesi

    Bu da çok yaygın bir düşünce ve ben bunun insanları kötü etkilediğini düşünüyorum. 100 binden 10 bine çekebilir miyim sorusunu sormaya bile çekiniyor adaylar, bunun imkansız olduğunu düşündükleri için. Oysa o 100 bin sıralamayı yaptığın yılda demek ki 10 bin sıralama yapacak kadar çalışmadın.Sebebi tamamen bu. Kapasite vs şeylere takılmamak gerekiyor. 108 binden 9 bine çeken bir arkadaş vardı burada mesela. Bazı şeyleri oturtmak için zaman gerekiyor, bu doğru fakat 1 yıl olmadı 2 yılda her şey olabilir. Bazı sıralamalara oynayan adayları birkaç ayda yakalamak pek olası değil ama 1-2 yıl çok uzun süreler. Gerektiği kadar çalışılırsa bence her şey mümkün. Son yıla kadar yatıp son yılında 14-15 saat çalışarak hacettepe tıp kazanan adaylar da bunun başka bir çerçeveden örneği diyebiliriz. Ben x yılında çok geride kaldım x+1 yılında çeksem çeksem nereye çekerim ki gibi bir düşünceye kapılmayın. Alınmış temeller farklı olsa da şartlar eşit. Herkesin önünde aynı süre var. Elinizden geleni yapmaya çalışın, bakarsınız daha iyi bile gelebilir.Tabii kötü de gelebilir, size bağlı bir durum. Ancak çalışınca gerçekten iyi şeyler oluyor.

    16) 36221>>>>6750 / kendi hayat hikayem ve yaşadıklarım

    2001 doğumluyum. 2009 - 2018 yılları arasında gençlerbirliğinde oynadım.

    Tabii bütün takım arkadaşlarım gibi benim de tek hayalim bir gün sözleşme imzalayıp futbolcu olmaktı.Bir yıldız adayı değildim ama gerçekten iyi oynuyordum. Mahallede sağda solda beni tanıyan herkes bu kimliğimle bilirdi. Böyle yıllar geçti. Büyüdükçe işler biraz daha ciddileşmeye başladı. Deplasmanlara falan gitmeye başladık ve bu dönemlerde fark ettim ki bazı arkadaşlarıma hocalarımın toleransı hiç bitmiyordu ama 14-15 yaşlarındaydım, malum olayın ne olduğunu bile bilmiyordum. Öbür yandan ailemi de çok üzmek istemediğim için ara sıra ders çalışıp ortalama bir lise kazanmıştım. Liseyle beraber biraz daha büyüdüm ve gerçekten her maç sonrası takım önünde aşağılanan oyuncuların ertesi hafta tekrar tekrar oynadığını fark ettim. Bunların biri de benim mevkimdeydi ve bana bir türlü oynama sırası gelmiyordu artık. Eğer hiç oynamazsam ben kendimi nasıl gösterececektim?

    Önemli olan benim iyi ya da kötü oynamam değildi, oynayıp da bir türlü dikiş tutturamasaydım tamam derdim yani benden herhalde olmayacak ama işte. Durum böyle olunca U17 sezonunun başlarında akademiye yönelmeyi düşünmeye başladım. O ana kadar bütün hayatım bu işin üzerine kuruluydu ve bir anda yön değiştirmek kolay değildi. 8-9 yıldır oradaydım ve 17 yaşındaydım. Hatırlayabildiğim en eski anılarımda bile bu iş vardı yani. Öte yandan o yıla kadar benden çok çok daha iyi olan abiler tanımıştım ve onlar hep 2. 3. ligde oynuyordu, niye böyle olmuştu? 10 yaşından 18 yaşına kadar maç kaçırmayan adamı neden A takıma almamışlardı? Ben bu insanlar gibi olmak, harcanmak istemedim.Ne hak ettiysem onu almak istiyordum sadece, geleceğimi hiç tanımadığım etmediğim insanların ağzından çıkacak birkaç söze bırakmak istemedim.

    17 yaş bence bunları düşünmek için çok erken fakat eğer böyle giderse gelecekte rahat bir hayatım olur mu diye düşünmeden edemiyordum. Bir yandan bunları düşünürken U17 sezonuna da iyi girmiştim, çok çalışıyordum. Eve geldiğim zaman ancak yatağa gidecek kadar enerjim kalıyordu. Hocalardan da övgüler alıyordum, en azından o kadar çalıştığımı görüyorlardı. Akademiye yönelme düşüncesini bir kenara atmıştım ancak böyle geçen birkaç ay hazırlıktan sonra sezonun ilk 5-6 maçında 1 dakika bile süre almadım. Hal böyle olunca hocalarla konuşmaya gittim ve yardımcı hocayla uzun uzun konuştum. Kendisi sağ olsun anlayış gösterdi ve bana çok yardımcı oldu. Haklısın, bunları bu yaşta düşünmen takdire şayan ama sen bunları bir de ana hocayla konuş o da anlayış gösterir yardımcı olur dedi. Ana hocamız da bağırıp çağırmadan iki kelime edemeyen bir beyin yoksunuydu maalesef. Konuşmak istemesem de yardımcı hocayı kırmadım ve ondan ayarlamasını rica ettim. Kendim gidip soramam çünkü, o kadar konuşulmaz bir insandı. Her neyse en sonunda bu hoca beni bir kenara çekti ve derdimin ne olduğunu sordu. Ben daha cevap veremeden öyle alelade bir takımda olmadığımı, en kötü birkaç seneye bir anadolu takımına kapağı atacağımı ve sınavı boşvermemi söyledi. Bu tavrı bana kararımı kolayca aldırdı, o gün kimseyle vedalaşmadan eve geldim ve bir daha oraya adımımı atmadım. Akademiye yöneldim.

    Şimdi baktığım zaman benden daha iyi olan, o dönemde oynayan ve havasından geçilmeyen birçok arkadaşım söylesem ilk kez duyacağınız takımlarda oynuyor. Daha profesyonel bile olamamışlar 19 yaşında. Profesyonel olan birkaç isim var ama onların da hikayesini biliyorum. İleride A takımda göreceğiniz isimleri de birebir söyleyebilirim hatta ve bu söyleyeceğim isimler arasında milli takımda bile tecrübeli olmuş sayılan arkadaşım %90 ihtimalle olmayacak. Bahsettiğim arkadaşlara bir şey olmasın diye gönderilen o dönemki takımın en iyi oyuncusu Erkan Galatasaray’a transfer oldu. Tokat’tan gelme, içi temiz ve yetenekli bir arkadaşımızdı ancak maalesef ki bunlar herkese yetmiyor anlayacağınız üzere. Umarım çok iyi yerlere geleceksin Erkan. Ben bu insanlara karşı gelemeyip pes ettim, senin önün açık olsun kardeşim.

    Her şey dışarıdan çok güzel görünüyor aslında. Futbolcu unvanı alıyorsunuz zaten çevrenizden, böyle olunca etraftaki insanların size bakışı değişiyor. Keşke senin yerinde olsaydım diyen baya insan vardı ama içeriden bakıldığında durum pek de böyle istenilecek bir şey değil. 40 yaşında adam 15 yaşında çocuğa doğrusunu göstermek yerine bağırıp aşağılayıp onu korkutmaya çalışıyor. Ne istediğini bile düzgünce söyleyemeyen insanlarla dolu ortam. Oyuncular da keza aynı şekilde. Akademiye kalsa hiçbir şansı olmayan, ikiyle ikiyi toplamaktan aciz insanlar geldiği için pek fazla kişisel gelişme şansı olmuyor insanın. Masum çocukları da bozuyorlar, ne ararsanız oluyor ileri yaşlarda. Sözde yasak olmasına rağmen sigara, alkol, uyuşturucu, hırsızlık.. Saymakla bitmez. Ben adam gibi belki birkaç kişiyle ancak iletişim kurabilmiştim yıllar boyunca. Eğer bu yolda yürümeye çalışan bir tanıdığınız varsa ona bu yazıyı okutun. Eğer bir yıldız adayı değilse ve kafası çalışıyorsa bence kendini riske atmasın. Keşke durum böyle olmasaydı, ama böyle :/

    Sonrasında 11. sınıfta çok zorladım kendimi çünkü çok eksiktim. Bir yandan TYT çözeyim bir yandan 11 çalışayım biraz zorluyordu beni fakat fiziksel yorgunluk katsayım -malum- aşırı yüksekti o yüzden pek de sorun yaşamamıştım. 3-4 saatlik uykuyla 10 saat gerçekten verimli çalışabiliyordum o dönem. Makineydim sanki. Sonra normale döndüm tabii. Yaz aylarında okulumdaki bir hocayla LTİ bitirdim, artık o geçen seneki elemandan eser yoktu. Derece -sözde- yapacağım o yazdan beri biliniyordu herkes tarafından fakat maalesef bu yükü ben 12. sınıfta kaldıramadım. Kendime gereksiz güvendim ve kendimce çok kötü bir sonuç elde ettim. Yukarıda da anlatmıştım bu süreçleri. O yaz ailemin bak nereden nereye geldin, yaz git tarzı ısrarlarına rağmen ben bu kadar emeği bunun için bir kenara bırakmadım dedim ve o kararlılıkla yeniden hazırlandım. Bu yıl, başkası için değil kendim için çalıştığımı unutmadım ve 6750. oldum. Belki ilk 1000 veya bir ODTÜ EE olmadı ama nereden yola çıktığıma baktığım zaman gururluyum.

    Her şeyden önemlisi de dediğim gibi isteyip, inanıp çalışınca olabildiğini gördüm. Bundan sonrasında okuduğum bölümü en iyi şekilde bitirip MIT, Stanford gibi okullarda yüksek lisansa gitmek istiyorum. Bu dediklerim 12. sınıfta içi boş şekilde söyleyip kendimce zevk aldığım hedeflerden değil. Köpek gibi çalışmam gerektiğinin farkındayım ve öyle de yapacağım. Yaptığım işte en iyilerden biri olduktan sonra maddiyat da yanında gelecektir diye düşünüyorum. Daha sonraki yıllarda editleyeceğim bu bölümü.
    Aynı zamanda hobi olarak iyi bir piyanist olmak istiyorum, ilgim büyük. Bunu da umarım yapabilirim.

    Zaman ayırıp okuduğunuz için çok teşekkür ederim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi knitta -- 18 Mart 2021; 2:56:12 >




  • Sporcunun zeki,çevik ve ahlaklısı.Yolun açık olsun hocam yigilmadan hak ettiğini alamasan da senin için mutluyum

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • knitta kullanıcısına yanıt
    Up

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yararlı up
  • Bir insan her alanda başarılı olabilir mi ya
  • Hocam tekrarları nasıl yapıyordun? tekrar etmeye zorsunuyor muydun? nasıl aştın? soru defterimi tekrar etmiyorum notlarımı tekrar etmiyorum. tekrar, not tutmaktan soru çözmekten daha zor geliyo
  • Tebrikler hocammmm UP !!

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • up
  • Yolun açık olsun hocam okurken zamanın nasıl geçtiğini anlamadım büyük bir başarı hikayesi

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Çok iyi yazı başarılar hocam

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • arslanyusuf09 kullanıcısına yanıt
    Hocam naptiniz siZ

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Teşekkürler hocam. Bu konu öne çıkmalı.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • siz bir efsanesiniz hocam tebrik ederim
  • quote:

    Orijinalden alıntı: memoşumutolacak

    Hocam tekrarları nasıl yapıyordun? tekrar etmeye zorsunuyor muydun? nasıl aştın? soru defterimi tekrar etmiyorum notlarımı tekrar etmiyorum. tekrar, not tutmaktan soru çözmekten daha zor geliyo
    Hocam defterime yeni sorular ekledikçe eskilerini de okuyordum. Bir zaman sonra zaten 'vay be, neleri yanlış yapmışım zamanında' gibi bir durum oluşuyor.Eski sorular akılda kaldığı için bir süre sonra çok kolay gelmeye başlıyor.

    Soru çözerken x konuda sıkıntı yaşadıysam onları nereden çalıştıysam açıp okuyordum. Fizikte ESŞ'nin fasiküllerini didik didik etmiştim, bir fizik tekrarı yapayım dediğimde birkaç fasikülü baştan sona okumam yetiyordu mesela. Biyolojide de yine unuttuğumu düşündüğüm konunun tamamını açıp okuyor sonra da sorularını çözüyordum. Son haftalarda Biyoloji MEB kitabından tüm konuları tekrar etmiştim, cetvelle :d önemli yerlerin altını çizmiştim.

    Düzenli tekrar önemli hocam, aman diyim. Paslandığınızı anlarsınız zaten, açıp tekrar okumaktan çekinmeyin.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: jhaer_ys

    Bir insan her alanda başarılı olabilir mi ya
    Şunu Türkiye 18.si adamdan duymak.. Çocuklarıma anlatıcam ilerde Şaka bir yana teşekkürler hocam <3
  • Up :) Tebrikler reis

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Walter H.White kullanıcısına yanıt
    Teşekkür ederim, adamsın hocam. İkimiz de tam istediğimizi alamadık sanırım. Umarım şans tercihlerde güler ikimize de. Bundan sonrası bize ve kendimizi geliştirmeye kalmış
  • 
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.