Kişiden kişiye değişir ama ben bu durumlarda tek başıma ne yaparsam yapayım mutlu olamıyorum, en azından bilgisayar başında. Birincil önerim arkadaşlarınla takılıp yalnız kalmaman, herhangi bir sebepten bu olmuyorsa da fiziksel aktivite yap, koş, yüz, bisiklet sür ne olursa artık. Kısa sürede unutursun dersem sana yalan söylemiş olurum, lakin emin olduğum bir şey varsa o da kesinlikle geçecek. Belki 2-3 ay belki 7-8 ay sürecek ama sonunda kafandan çıkacak. Tabi ki unutmayacaksın yaşananları ama artık eskisi gibi acıtmıyor olacak ve güzel anılar olacak düşüncelerinin derinliklerine gömülecek. Aniden bitme işini de kafana takmamaya çalış, çoğu ilişki öyle, filmlerdeki dizilerdeki gibi ölüm, aldatmaca vesaireden ayrılmıyor çoğu insan, yok yere güzel sandığın ilişki bitiveriyor bir uyarı sinyali bile göndermeden. Son olarak: O olmazsa yaşayamam O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın. Ve zaten genellikle O daha az sever seni, Senin O'nu sevdiğinden. Çok sevmezsen, çok acımazsın. Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem. Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini... Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin. Senin değillermiş gibi davranacaksın. Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın. Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın. Çok eşyan olmayacak mesela evinde. Paldır küldür yürüyebileceksin. İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin. Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları... Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak. "O benim." diyeceksin. Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir Şeylerin... Mesela gökkuşağı senin olacak. İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın. Mesela turuncuya, yada pembeye. Ya da cennete ait olacaksın. Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat. İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak... Can YÜCEL
|