Yeni Kayıt
Konudaki Resimler
önceki
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > |
Hızlı 
Bildirim
En Son İzlediğiniz Film ve Yorumlarınız (4794. sayfa)
Sıcak Fırsatlarda Tıklananlar
Editörün Seçtiği Fırsatlar
Daha Fazla 
Bu Konudaki Kullanıcılar:
Daha Az 
4 Misafir - 4 Masaüstü
Giriş
Mesaj
-
-
Lion. Güzeldi.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Çerezlik, eğlenceli devam filmi. Esprileri son derece kaliteli ve kahkaha attıran yerleri hayli dolu. Bunun dışında özellikle göndermeleriyle, ünlü isimleri ti'ye almasıyla zevk veriyor.
Sperm bankası sahnesiyle gelen Kim Kardashian esprisi gibi.
Amanda Seyfried'in sürekli Gollum'a benzetilmesi üzerine verilen konsept tek kelimeyle enfes. Hafta sonunu zevkle geçirebileceğiniz ortalama bir devam filmi.6.5/10
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ed Wood -- 17 Temmuz 2017; 2:53:12 >
-
çok iyi... 7,5 / 10
-
ben beğendim filmi. 6,5 / 10
-
5,0 / 10
saçma sapan bir film. :)
-
War for the Planet of the Apes (2017)
http://www.imdb.com/title/tt3450958/
---
Sinemada izledim. Notum 7/10. Serinin son filmi. -
Rebel Without A Cause
8/10
Günümüzde çekilen gençlik filmlerinde olan uyuşturucu, cinsellik gibi konulara hiç girmeden anlatılan bir hikaye. James Dean'in meşhur kırmızı montu ve Natalie Wood'un gençlik halini de görmüş olduk.
Citizen Kane
9/10
Çekim teknikleriyle, hikaye anlatımıyla vesaire çığır açmış ama bana sökmedı bu işler
Sinemanın tarihine hakim olmadan bunları fark etmek mümkün değil zaten. Ama güzel bir film.
The Nice Guys
Film 2 saat boyunca güldürüyor. Russell Crowe-Ryan Gosling ikilisi çok iyi olmuş
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > -
Çok beğendim.
Bir odada geçmesi ilk başta garip gelmişti fakat izleyince çok farklı olduğunu anladım.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Karlo -- 18 Temmuz 2017; 0:5:57 > -
Kesinlikle animasyon olmayan, baştan aşağı yüksek cgi kullanımıyla oluşturulan fantastik dünya. Uyarlandığı kitabın kaynağı Hindistan olduğundan dolayı, Hindistan içerisinde bolca fotoğraf çekip filmdeki orman atmosferini bu fotoğraflara sadık kalarak oluşturulmuş. Hatta bu yüzdendir ki, filmin gösterimi bile Hindistan'a saygıdan dolayı ABD'den bir hafta önce yapıldı. Yaratılan tüm canlıların ve ortamın harika emek sonucu ortaya çıktığını unutmamak gerek. Filmin özellikle kamera arkasını izlerseniz daha iyi anlayacaksınız.
Bulunan sahne içine daha sonradan vahşi canlı ekleyen en güzel örnek Life of Pi'dır sanırım. Teknolojinin böyle devasa boyutlara evriliyor olması dudak uçuklatıcı. Tabii her şeyin maddi kaynak olmadığı, prodüksiyon başarısı olduğu gerçek. Baloo karakteri çok büyük, tüylü olduğundan dolayı her çerçeve için yaklaşık 5 saatlik render süresi mevcut. Böylesine detaylar ortaya çıkan başarıyı perçinliyor. VFX kullanımı böylesine devasa çizimlerin, hareketlerin oluşmasında başlıca etken.
Verilmek istenen mesajının da çarpıcı şekilde yansıtılması filmi dikkat çekici hale getiriyor. İnsanın ateşi keşfetmesinin neslimizi bir başka boyuta taşıdığı gerçek. Filmde ateşten, büyü etkisi yaratıyormuşçasına 'kızıl çiçek' diye bahsedilmesi olayları farklı yerlere sürüklüyor. İnsanlık için önemli sayılan unsur burada tüm canlıların ortak korkusu olarak verilirken; hayvanların arasındaki tek insan olan Mowgli'ye bakış açısı böylece değişiyor. Mowgli'ye sürekli tuhaf bakışlar atılması, garip davranılması aslında yaşadığımız dünyada bizlerin hayvanlara karşı garipseyişimizin örneği gibi. Mowgli'nin insan olmasına karşın, insanların arasına giremeyişi ve onlardan zarar göreceği iç güdüsü bizler için büyük ders aslında. Sadece ne denli bencil olduğumuz için değil. Başka canlıların yaşamlarına ne kadar etki ettiğimizi görmemiz için. Ayrıca fillerin tüm orman düzeninin başı gibi gösterilip (tanrı figürü), maymunların ormana verdiği yıkımlarla (insanlar) harika alt metin hazırlanmış. Kral Louie'nin gösterildiği konum, dünyadaki gibi bir hiyerarşiyi ortaya koyar. Bu arada bir dipnot. Louie'nin mekanındaki materyallerden biri de Aladdin'in lambasıdır.
Neel Sethi'nin oyunculuğu bana pek geçmedi doğrusu. İki bin çocuk arasından nasıl seçtiler pek anlamış değilim. Görselliiği harika olan filmlerden, verdiği mesajlarla da doyurucu olmaya aday.
7.5/10
-
quote:
Orijinalden alıntı: Campeón
quote:
Orijinalden alıntı: Dönüşüm
Anladım.Yönetmenin izlediğim 2 filmi mevcut.İkisi de çok başarılıydı.O yüzden sorma gereği duydum.O zaman diğer filmlerine göz atayım ben.Teşekkürler.
Mike Leigh'in Another Year filminde çok beğenmiştim. Yönetmenin kamera önüne nasıl geçtiğini başarmış.
kamera onune gecmek derken hocam?
filmi bugun izledim, hayatta bazi seyleri sorgulatmasi acisindan iyi oldu. kapitalizmle dogrudan kurulabilecek bir alaka yoktu belki ama ben en-direk yoldan kapitalizme yordum mevzuyu. bir de mutlu bir evlilik herkes icin sart. Rabbim hayirlisini versin. -
Hacksaw Ridge (2016)
8,1/10
Geçtiğimiz yıl izlemeye fırsat bulamadığım ama izleyince beğenimi kazanan bir film oldu. Genel yorumların aksine ben giriş kısmını da çok beğendim ve Teresa Palmer'i izleyebilmek çok hoştu benim için. Filmin konusuna gelirsek askeri ret'çi birisinin başından geçenler anlatılıyor yani 'based on a true story'. Filmin etkileyiciliğini arttıran bir etken bu ama bazı olumsuz şeyler de vardı.(Başrol oyuncuyu yakıştıramadım o role ve sondaki bazı sahneler biraz abartılmış gibi geldi vs.). Her şeye rağmen izlenmesini tavsiye ediyorum, kesinlikle iyi bir film.
The Magnificent Seven (2016)
7,3/10
Bu filmi de merak edip izleme fırsatı bulamamıştım çıktığında. Oyuncu kadrosu çok iyi ve de tanımadığım oyuncuların da oyunculuğunu beğendim. Ancak konunun bilindik olması ve işleyişin fazla akıcı olmaması, süresinin de 2 saati aşması olumsuz yanları. Ancak o western havası, oyunculuklar ve yer yer güzel espriler ile Vincent D'onofrio - Byung-hun Lee ikilisi filmi izlenebilir kılmış. Türü seviyorsanız izleyebilirsiniz.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Andy Selva -- 18 Temmuz 2017; 21:18:57 >
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
Bütün film Scarlett Johansson'ın seksi vücut hatlarıyla kamera odağına baktığı 1 saat 47 dakkalık parfüm reklamı gibi. Yönetmen eline gelen potansiyelin içine ettiğini görmeden çekmiş filmi. Setten kimse de çıkıp ne yaptın sen dememiş. Yönetmenin animasyon versiyonundan nefret ettiğini düşünüyorum, başka türlü bu kadar boktan bir şey atamazsın ortaya. Set dizaynı ve ışıklandırmaya bayıldım ancak.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Dictattor -- 19 Temmuz 2017; 15:53:3 >
-
Transformers 5. 8/10. Film başladı, acaba yanlış salona mı girdim dedim içimden. İlk 4 filmden oldukça farklı ve hoş bir hikayesi olan bir filmdi. 4. filmdeki rezalet için adeta bu film ile özür dilemiş yönetmen micheal bay.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Doctor Strange
En sevdiğim Marvel filmlerinden biri oldu. Benedict Cumberbatch çok iyi olmuş. Efektlere zaten yorum yok. İleriki filmlerde Dr. Strange'i görmek için sabırsızlanıyorum.
Glory (1989)
Amerika İç Savaşı'nda siyahilerden oluşan 54. Alayı anlatan, gerçek bir hikayeden uyarlanmış film. Yönetmen Son Samuray'ı da yöneten Edward Zwick. Başroldeki Matthew Broderick yerine biraz rol yapabilen biri olsa çok daha bilinen bir film olabilirmiş. Yan rollerde Denzel Washington, Morgan Freeman var. Çatışma sahneleri de çok güzel resmedilmiş.
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > -
Contratiempo
ters köşe kurgu içerikli filmler arasında özgün sayılabilecek bir film !!
Nedeni de şu ;
Bu tarz polisiye filmlerde giriş gelişme ve sonuç olay örgüsünde genelde son şaşırtıcıdır ve ters köşedir fakat filmde birden fazla twist yani ters köşe dediğimiz olaylar var
Konusuv itibari ile sevgilisi ile bir otel odasında kalan bir adamın uyandığında sevgilisinin öldürülmesi ile tüm suç adamın üzerine kalır ve suçsuz olduğunu ispatlamak için kendine bir avukat tutar ve bu gizemli cinayetin ardındaki olaylar ve sır perdesidir
Spoiler yoktur rahatça okuyabilirsiniz ...
Filmdeki ters köşe mantığı avukat ile sanığın olayları irdelerken ki pek çok alternatif hikaye ile karşılaşılınıyor fakat olay şöyleymiş , aslında şuymuş algısı yaratan pek çok alternatif sahne ortaya çıkıyor ve hepsinin olay örgüsü kurgusu biribiri ile bağlı olacak kadar belirli bir mantığa oturtulacak derecede harika ve sırıtmıyor yani olay içinde olay diyebiliriz , zekanın ve mantığın bir arada bulunduğu ve bu iki unsur araında kurgulanmış biribiri ile bağlantılı işlenmiş ve ona göre kurgulanmış bir hikaye ! Ve finalinde ise sizi ağzınızı açık bıraktıracak bir son , bütün alternatif hikayelere bile uyumlu mantıklı ve hiç farkedemediğiniz sizi aptala çeviren bir son !
Filmin asıl öne çıkan özelliği belirttiğim gibi kurgusal gbağlantılı mantıklı işlenişi , özgünlüğü ise birden fazla twistin yer alması ve bu sizi rahatsız etmiyor ve ustaca kurgulanmış , film başından sonuna kadar merakla izleyeceğiniz bir polisiye filmi bir an bile sıkılmıyorsunuz filmin naısl bittiğini bile anlayamayacağınıza garanti verebilirim
Senaristi ve yönetmeni el cuerpo filmi ile aynıymış zaten aynı kalitede hatta daha iyisi ! çünkü bir filmdeki twistler anca bu kadar güzel kaliteli ve birbiri ile bağlantılı işlenebilirdi hele de sonu bazı ters köşe mantığını kavrayamayan başaırsız filmlere ders niteliğinde 2016 yılının izlediğim en iyi filmlerinden bir tanesi7.9/10
Kong : Skull İsland
Peter jackson un king kongu ve diğer king kong filmleri iel zerre alakası olmayan , sadece başlı başına bir king kong filmi olarak değerlendirilmesi gereken bir fişlm
Film klasik bir izle unut filmi , gişe filmi olduğu zaten çok açık , olayları işlenişi bana göre klasik hollywood filmi tarzında ve fazlasıyla klişe , filmin bana göre en rahatsız eden noktası kong un filmin içinde çok fazla bulunmaması !
Hikayesi nedeni ile adada ki diğer efsanevi yaratıklarıda bünyesine katmış ve onlarla ilgili bir avlanma serüveni içerisinde geçen bir film olmuş , yani sadece kong a odaklanan bir film değildi hatta dinazorlar , dev ahtapotlar , timsahlar vs derken tam bir jurassic park devam filmi izliyor gibi hissediyorsunuz , macera filmi türüne girmesi nedeni ile böyle birşey yapılmış olabilir ama gerçek bir king kong hikayesi bekleyenler için hayal kırıklığı olacaktır , görsel efektl için izlenilsin diye düşünüyorum , çok mükemmel olmasada güzel sahneler vardı tabiki sürükleyiciliği de üst düzey değil fakat kendini izlettriyor boş vakit değerlendirmelik bir film fazlası yok5.9/10
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Darkdexterness -- 20 Temmuz 2017; 2:58:40 >
-
Bleed for this,gercek hayattan alıntı tavsiyedir,wikipedi kapalı olunca bulamadım paz kazadan tam olarak kac ay sonra ringe çıkıyor bilen varsa söylesin
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Konusu iyi olmasada beni çok güldürdü
-
Konusu bakımından bayat biçimi yönünden son derece janti olmayı başaran yapım. 1940'lı yılların başlıca ürünü olan kara filmi taklit eder. Godard; mekan, zaman ya da grafiksel devamlılığı ihlal edip sistematik biçimde atlama kullanır. Karakter bakımından kamera tek bir odak noktasında ilerlerken kurgusal bakımdan mekan saniyelik olarak değişimler geçirir. Hollywood'da anlatı belli kurallarla ilerler ve kontrasttır. Burada ise durum biraz farklı. A bout de souffle tam aksine anlatım yönünden uyumsuz, rastgele ve neredeyse amatörcedir. Stüdyoda ışık kullanımı yerine gün ışığını kullanarak yoluna devam eder. Kapalı mekan çekimlerinde bile yapay ışık kullanılmamış, karakterler bazen gölgede kalmıştır. Filmin hemen başında çok miktarda B-filmi yapmış bir stüdyo olan Monogram Pictures'a adar. Aslında bu bile, belli çizgilere uyulmadığının ilanı gibidir.
Devamlılık kurgusunda yapılan eksiltiler (jump-cut), filmin günümüzde bile şaşırtıcı olabilmesini sağlamıştır. Hatta öylesine doğal ki 25 dakikalık otel odası sahnesinde diyaloglar fazlaca 'şundan bundan' ilerler. Bazı eleştirmenler bunların doğaçlama olduğunu düşünür. Godard ise durumun böyle olmadığını, repliklerin direkt senaryo dahilinde okunduğunu belirtir. Nereden bakarsak bakalım sürüklenen yapısı olduğu gerçek. Michel ve Patricia açısından da böyledir, üslubu açısından da. Michel aslında filmin başında da belirttiği gibi piçliği, aptallığı temsil eder. Kendisince sükseli idol olan Bogart'ın dudak hareketini sürekli olarak taklit eder. Particia ise sürekli bir şeyler arar. Bu zaman zaman özgürlük, zaman zaman da kariyer olur. Son derece amorf ve belirsiz bir karakterdir. Renoir'in eserinin önündeki umarsız duruşu, Jean Seberg'in aşırı ketum ifadesi arkadaki portreyle örtüşüp bütünlüğü sağlar. Klasik gidişata tabi sunumlar böylece karakterlere ve Paris'e yedirilir, seyirciye sunulur. Alışılan anlatının dışında olduğu yadsınamaz bir gerçektir.
Film hakkında Raoul Coutard'ın özetleyici ifadesi bulunur: ''Godard, devamlılık yazmanından geleneksel devamlılığın getirdiklerini yerine getirmek için bir sonraki sahnede ne tip çekimin gerektirdiğini sorardı. Kız ona söylerdi ve daha sonra o tam tersini yapardı.''
Jean Seberg'in; "New York Herald Tribune" diye bağırması bile izlemek için sebeptir.
8/10
-
Tamamen zaman kaybı. Cem Yılmaz gibi bir star neden bu projede yer aldı, ilginç.
3 / 10
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
Ip işlemleri
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X
