Şimdi Ara

felsefe yi kendi başına öğrenmek (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
48
Cevap
0
Favori
4.010
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: G-iray

    Nacizane tavsiyem üniversite eğitimi dışında(felsefe bölümü) okuduğun kitapları roman edasıyla okumaman.Ben sofienin dünyasını bu şekilde yarıladım şuan sorsan hiçbirşey aklımda kalmadı.Hazmederek okumak felsefeyi daha kolay anlamana yarar.Ve bu işi öyle ortasından değil tamamen en baştan başlaman lazım.

    +1

    Böyle Söyledi Zerdüşt'ün yarısındayım, yazar orda belli bir hikaye çerçevesinde anlatıyor, ama onu bir deneme türü gibi düşünüp yorumlanmalı. Aynı cümleyi on kere okuduğum bile oluyor benim.
  • 1. si hadis nedir

    2 si kaç çesit hadis var

    Hadisler, Kur'an'ın açıklayıcısıdır. Hz. Muhammed'i, hadisleri devre dışı bırakılamaz. çünki vahyin muhattabı kendileri zaten. ayetler nasıl açıklanacaktı O olmasaydı. kur'an ı ancak O anlayabilir tam anlamı ile.
    Tarikat, kulun seyri suluk ile Allah'a ulaşmasıdır, Gazalinin hangi kitabında olduğunu unuttum, tasavvuf için, karnın acıktığında açlığını nasıl gidereceğini bilmekle yemeği yemek arasında farkı söylüyor. Allah'ın varlığını bilmek ayrı ve O'nun varlığını hissetmek ayrı. sürüylen alim bundan bahsediyor.

    Alimler; Peygamber'in varisleridir. çağların durumuna göre imani sorunlarla irsad ediyorlar. her 100 yılda bir büyük alim gelir, Allah, dini yeniler.

    Mezhepler;
    islamda en cok saygı gören alim imam Gazali'de mezhebe bağlı idi.
    mezhepler bir nevi teferruattır. İtikat ve amel diye iki kısımdan meydana gelir bu kişinin yaşantısı ile alakdardır. şehirli veya köylü yaşantısı iledir ve bunlar peygamber efendimizden alınmıştır. beygamber efendimiz zamanındaki insan sayısı fazla olmadıgı için insanlar tüm hükümleri yerine getiriyorlardı ama efendimizin vefatından sonra din dahada yayıldı büyüdü hayat zorlaştı buna binanen mezhep imamları dedigmiz zatlar gine efendimizin yapıklarını belirli kısımlara bölmüşler yani kafadan uydurma bişey yok. ve zatlarda öle sıradan zatlar degil.

    Alıntı:
    Hz. Peygamber (asm.) efendimiz namaz kılarken mübarek alınlarına taş batar ve alınları kanar. Hz. Ayşe (r.a.) validemiz taşı Peygamber (asm.) efendimizin alnından alarak yere atarlar. Peygamber (asm.) efendimiz yeniden abdest alarak namazlarını kılarlar. Hanefi mezhebi imamı, İmam Azam Ebu Hanife hazretleri ile Şafii mezhebi imamı, İmam Şafii hazretleri abdesti bozan meseleleri ele alırken bu meseleyi değerlendirirler. İmam-ı Azam hazretleri, “Peygamber (asm.) efendimizin alnına batan taş kan çıkardığı için efendimiz abdest almıştır.” hükmüne varırken; Şafii hazretleri abdestin bozulmasını Hz. Ayşe (ra.) validemizin Peygamber (asm.) efendimizin alnına dokunmasına bağlamıştır. Böylece Hanefi mezhebinde az bir kan abdesti bozan sebeplerden biri olurken, Şafii mezhebinde kadının temasıyla abdestin bozulması kaide olarak benimsenmiştir. Görüldüğü gibi her iki hüküm de doğrudur ve haklı bir gerekçeye dayanmaktadır.

    Bu soruya Bediüzzaman Said Nursi hazretleri özetle şu cevabı verir: “Bir su, beş muhtelif mizaçlı hastalara göre beş hüküm alır. Önemli miktarda su kaybeden bir hastaya su içmesi vaciptir, şarttır. Yeni ameliyattan çıkmış bir hastaya zehir gibi zararlıdır. Tıbben ona haramdır. Diğer bir hastaya kısmen zararlıdır; su içmek ona tıbben mekruhtur. Diğer birisine zararsız menfaat verir, tıbben ona sünnettir. Diğer birisine de ne zarardır ne de menfaattır. Tıbben ona mübahtır afiyetle içsin... İşte burada hak taaddüt etti, birden fazla oldu. Beşi de haktır. “Su yalnız ilaçtır, yalnız vaciptir, başka hükmü yoktur.” denilebilir mi?

    İşte bunun gibi İlahi hükümler mezheplere uyanlara göre değişir. Hem hak olarak değişir ve her biri de hak olur, maslahat olur.

    Birbirinden farklı gibi görünen mezheplerdeki teferruat meselelerinin hangisini ele alsak, imamların dayandıkları noktaların hak ve hakikat olduğunu görebiliriz. Bu hususta İmam Şarani hazretleri “Mizan” isimli bir eser yazmış, mezhep imamları arasında bir mukayese yaparak hangi hükmü nasıl anladıklarını ortaya koymuştur.Bediüzzaman.

    Yazının Devamı:http://www.kunfeyekun.org/forum/uye-islami-sorulari/mezhepler-ortaya-cikmistir-26578/#ixzz2iA6SAxav



    bence bu konuyu ilmin benbaından okuyun,alimlerin kitaplarına bakın imanınıza zarar gelebilir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi fs1 -- 20 Ekim 2013; 13:43:15 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: fs1

    Hadisler, Kur'an'ın açıklayıcısıdır. Hz. Muhammed'i, hadisleri devre dışı bırakılamaz. çünki vahyin muhattabı kendileri zaten. ayetler nasıl açıklanacaktı O olmasaydı. kur'an ı ancak O anlayabilir tam anlamı ile.
    Tarikat, kulun seyri suluk ile Allah'a ulaşmasıdır, Gazalinin hangi kitabında olduğunu unuttum, tasavvuf için, karnın acıktığında açlığını nasıl gidereceğini bilmekle yemeği yemek arasında çok fark olduğunu söylüyor. Allah'ın varlığını bilmek ayrı ve O'nun varlığını hissetmek . sürüylen alim bundan bahsediyor.

    Alimler; Peygamber'in varisleridir. çağların durumuna göre imani sorunlarla irsad ediyorlar. her 100 yılda bir büyük alim gelir, Allah, dini yeniler.

    Mezhepler;
    islamda en cok saygı gören alim imam Gazali'de mezhebe bağlı idi.
    mezhepler bir nevi teferruattır. İtikat ve amel diye iki kısımdan meydana gelir bu kişinin yaşantısı ile alakdardır. şehirli veya köylü yaşantısı iledir ve bunlar peygamber efendimizden alınmıştır. beygamber efendimiz zamanındaki insan sayısı fazla olmadıgı için insanlar tüm hükümleri yerine getiriyorlardı ama efendimizin vefatından sonra din dahada yayıldı büyüdü hayat zorlaştı buna binanen mezhep imamları dedigmiz zatlar gine efendimizin yapıklarını belirli kısımlara bölmüşler yani kafadan uydurma bişey yok. ve zatlarda öle sıradan zatlar degil.

    Alıntı:
    Hz. Peygamber (asm.) efendimiz namaz kılarken mübarek alınlarına taş batar ve alınları kanar. Hz. Ayşe (r.a.) validemiz taşı Peygamber (asm.) efendimizin alnından alarak yere atarlar. Peygamber (asm.) efendimiz yeniden abdest alarak namazlarını kılarlar. Hanefi mezhebi imamı, İmam Azam Ebu Hanife hazretleri ile Şafii mezhebi imamı, İmam Şafii hazretleri abdesti bozan meseleleri ele alırken bu meseleyi değerlendirirler. İmam-ı Azam hazretleri, “Peygamber (asm.) efendimizin alnına batan taş kan çıkardığı için efendimiz abdest almıştır.” hükmüne varırken; Şafii hazretleri abdestin bozulmasını Hz. Ayşe (ra.) validemizin Peygamber (asm.) efendimizin alnına dokunmasına bağlamıştır. Böylece Hanefi mezhebinde az bir kan abdesti bozan sebeplerden biri olurken, Şafii mezhebinde kadının temasıyla abdestin bozulması kaide olarak benimsenmiştir. Görüldüğü gibi her iki hüküm de doğrudur ve haklı bir gerekçeye dayanmaktadır.

    Bu soruya Bediüzzaman Said Nursi hazretleri özetle şu cevabı verir: “Bir su, beş muhtelif mizaçlı hastalara göre beş hüküm alır. Önemli miktarda su kaybeden bir hastaya su içmesi vaciptir, şarttır. Yeni ameliyattan çıkmış bir hastaya zehir gibi zararlıdır. Tıbben ona haramdır. Diğer bir hastaya kısmen zararlıdır; su içmek ona tıbben mekruhtur. Diğer birisine zararsız menfaat verir, tıbben ona sünnettir. Diğer birisine de ne zarardır ne de menfaattır. Tıbben ona mübahtır afiyetle içsin... İşte burada hak taaddüt etti, birden fazla oldu. Beşi de haktır. “Su yalnız ilaçtır, yalnız vaciptir, başka hükmü yoktur.” denilebilir mi?

    İşte bunun gibi İlahi hükümler mezheplere uyanlara göre değişir. Hem hak olarak değişir ve her biri de hak olur, maslahat olur.

    Birbirinden farklı gibi görünen mezheplerdeki teferruat meselelerinin hangisini ele alsak, imamların dayandıkları noktaların hak ve hakikat olduğunu görebiliriz. Bu hususta İmam Şarani hazretleri “Mizan” isimli bir eser yazmış, mezhep imamları arasında bir mukayese yaparak hangi hükmü nasıl anladıklarını ortaya koymuştur.Bediüzzaman.

    Yazının Devamı:http://www.kunfeyekun.org/forum/uye-islami-sorulari/mezhepler-ortaya-cikmistir-26578/#ixzz2iA6SAxav



    bence bu konuyu ilmin benbaından okuyun,alimlerin kitaplarına bakın imanınıza zarar gelebilir.



    o senin görüşün, bu da benim. felsefenin birinci kuralı ise kendin düşünmektir, başkasının düşündüğünü alıntılamak değil. O alıntı yaptığın kişiler(nursi, vs.) düşünüp yorum yapmışlar, aynısını sen niye yapamayasın?

    bu durumda konuyu farklı bir niyetle açmışsınız sanırsam, konuyu takip etmeyi bırakıyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi byob -- 19 Ekim 2013; 13:32:19 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: byob

    quote:

    Orijinalden alıntı: fs1

    islam felsefesine neden karsısınız

    www.kurandakidin.com


    hadislere, din alimlerine, mezheplere, tasavvufa karşı tavırlıyım. kurana alternatif kaynaklar üretiyorlar.

    din için tek kaynak kuranın kendisi. neyin felsefesi bu, yazıyor kitapta zaten.

    Hadislerle mezheplere din alimlerine neden tavırlısın.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: byob

    quote:

    Orijinalden alıntı: fs1

    Hadisler, Kur'an'ın açıklayıcısıdır. Hz. Muhammed'i, hadisleri devre dışı bırakılamaz. çünki vahyin muhattabı kendileri zaten. ayetler nasıl açıklanacaktı O olmasaydı. kur'an ı ancak O anlayabilir tam anlamı ile.
    Tarikat, kulun seyri suluk ile Allah'a ulaşmasıdır, Gazalinin hangi kitabında olduğunu unuttum, tasavvuf için, karnın acıktığında açlığını nasıl gidereceğini bilmekle yemeği yemek arasında çok fark olduğunu söylüyor. Allah'ın varlığını bilmek ayrı ve O'nun varlığını hissetmek . sürüylen alim bundan bahsediyor.

    Alimler; Peygamber'in varisleridir. çağların durumuna göre imani sorunlarla irsad ediyorlar. her 100 yılda bir büyük alim gelir, Allah, dini yeniler.

    Mezhepler;
    islamda en cok saygı gören alim imam Gazali'de mezhebe bağlı idi.
    mezhepler bir nevi teferruattır. İtikat ve amel diye iki kısımdan meydana gelir bu kişinin yaşantısı ile alakdardır. şehirli veya köylü yaşantısı iledir ve bunlar peygamber efendimizden alınmıştır. beygamber efendimiz zamanındaki insan sayısı fazla olmadıgı için insanlar tüm hükümleri yerine getiriyorlardı ama efendimizin vefatından sonra din dahada yayıldı büyüdü hayat zorlaştı buna binanen mezhep imamları dedigmiz zatlar gine efendimizin yapıklarını belirli kısımlara bölmüşler yani kafadan uydurma bişey yok. ve zatlarda öle sıradan zatlar degil.

    Alıntı:
    Hz. Peygamber (asm.) efendimiz namaz kılarken mübarek alınlarına taş batar ve alınları kanar. Hz. Ayşe (r.a.) validemiz taşı Peygamber (asm.) efendimizin alnından alarak yere atarlar. Peygamber (asm.) efendimiz yeniden abdest alarak namazlarını kılarlar. Hanefi mezhebi imamı, İmam Azam Ebu Hanife hazretleri ile Şafii mezhebi imamı, İmam Şafii hazretleri abdesti bozan meseleleri ele alırken bu meseleyi değerlendirirler. İmam-ı Azam hazretleri, “Peygamber (asm.) efendimizin alnına batan taş kan çıkardığı için efendimiz abdest almıştır.” hükmüne varırken; Şafii hazretleri abdestin bozulmasını Hz. Ayşe (ra.) validemizin Peygamber (asm.) efendimizin alnına dokunmasına bağlamıştır. Böylece Hanefi mezhebinde az bir kan abdesti bozan sebeplerden biri olurken, Şafii mezhebinde kadının temasıyla abdestin bozulması kaide olarak benimsenmiştir. Görüldüğü gibi her iki hüküm de doğrudur ve haklı bir gerekçeye dayanmaktadır.

    Bu soruya Bediüzzaman Said Nursi hazretleri özetle şu cevabı verir: “Bir su, beş muhtelif mizaçlı hastalara göre beş hüküm alır. Önemli miktarda su kaybeden bir hastaya su içmesi vaciptir, şarttır. Yeni ameliyattan çıkmış bir hastaya zehir gibi zararlıdır. Tıbben ona haramdır. Diğer bir hastaya kısmen zararlıdır; su içmek ona tıbben mekruhtur. Diğer birisine zararsız menfaat verir, tıbben ona sünnettir. Diğer birisine de ne zarardır ne de menfaattır. Tıbben ona mübahtır afiyetle içsin... İşte burada hak taaddüt etti, birden fazla oldu. Beşi de haktır. “Su yalnız ilaçtır, yalnız vaciptir, başka hükmü yoktur.” denilebilir mi?

    İşte bunun gibi İlahi hükümler mezheplere uyanlara göre değişir. Hem hak olarak değişir ve her biri de hak olur, maslahat olur.

    Birbirinden farklı gibi görünen mezheplerdeki teferruat meselelerinin hangisini ele alsak, imamların dayandıkları noktaların hak ve hakikat olduğunu görebiliriz. Bu hususta İmam Şarani hazretleri “Mizan” isimli bir eser yazmış, mezhep imamları arasında bir mukayese yaparak hangi hükmü nasıl anladıklarını ortaya koymuştur.Bediüzzaman.

    Yazının Devamı:http://www.kunfeyekun.org/forum/uye-islami-sorulari/mezhepler-ortaya-cikmistir-26578/#ixzz2iA6SAxav



    bence bu konuyu ilmin benbaından okuyun,alimlerin kitaplarına bakın imanınıza zarar gelebilir.



    o senin görüşün, bu da benim. felsefenin birinci kuralı ise kendin düşünmektir, başkasının düşündüğünü alıntılamak değil. O alıntı yaptığın kişiler düşünüp yorum yapmışlar, aynısını sen niye yapamayasın?

    bu durumda konuyu farklı bir niyetle açmışsınız sanırsam, konuyu takip etmeyi bırakıyorum.

    yanlış anladınız. sadece sizin hadisi tarikatı geçersiz gördüğüniz mesaja cevap olarak yazdım felsefe konusunda samimiyim. anladıgınız gibi bir sey yapmadım tarikat inancınız sizin görüsünüz
    islam felsefesi konusunu açmasaydınız boyle bir sey soylemiyecektim ben de amacım tartısma cıkarmak değil.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi fs1 -- 19 Ekim 2013; 13:47:37 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: fs1

    1. si hadis nedir

    2 si kaç çesit hadis var

    Hadisler, Kur'an'ın açıklayıcısıdır. Hz. Muhammed'i, hadisleri devre dışı bırakılamaz. çünki vahyin muhattabı kendileri zaten. ayetler nasıl açıklanacaktı O olmasaydı. kur'an ı ancak O anlayabilir tam anlamı ile.
    Tarikat, kulun seyri suluk ile Allah'a ulaşmasıdır, Gazalinin hangi kitabında olduğunu unuttum, tasavvuf için, karnın acıktığında açlığını nasıl gidereceğini bilmekle yemeği yemek arasında farkı söylüyor söylüyor. Allah'ın varlığını bilmek ayrı ve O'nun varlığını hissetmek ayrı. sürüylen alim bundan bahsediyor.

    Alimler; Peygamber'in varisleridir. çağların durumuna göre imani sorunlarla irsad ediyorlar. her 100 yılda bir büyük alim gelir, Allah, dini yeniler.

    Mezhepler;
    islamda en cok saygı gören alim imam Gazali'de mezhebe bağlı idi.
    mezhepler bir nevi teferruattır. İtikat ve amel diye iki kısımdan meydana gelir bu kişinin yaşantısı ile alakdardır. şehirli veya köylü yaşantısı iledir ve bunlar peygamber efendimizden alınmıştır. beygamber efendimiz zamanındaki insan sayısı fazla olmadıgı için insanlar tüm hükümleri yerine getiriyorlardı ama efendimizin vefatından sonra din dahada yayıldı büyüdü hayat zorlaştı buna binanen mezhep imamları dedigmiz zatlar gine efendimizin yapıklarını belirli kısımlara bölmüşler yani kafadan uydurma bişey yok. ve zatlarda öle sıradan zatlar degil.

    Alıntı:
    Hz. Peygamber (asm.) efendimiz namaz kılarken mübarek alınlarına taş batar ve alınları kanar. Hz. Ayşe (r.a.) validemiz taşı Peygamber (asm.) efendimizin alnından alarak yere atarlar. Peygamber (asm.) efendimiz yeniden abdest alarak namazlarını kılarlar. Hanefi mezhebi imamı, İmam Azam Ebu Hanife hazretleri ile Şafii mezhebi imamı, İmam Şafii hazretleri abdesti bozan meseleleri ele alırken bu meseleyi değerlendirirler. İmam-ı Azam hazretleri, “Peygamber (asm.) efendimizin alnına batan taş kan çıkardığı için efendimiz abdest almıştır.” hükmüne varırken; Şafii hazretleri abdestin bozulmasını Hz. Ayşe (ra.) validemizin Peygamber (asm.) efendimizin alnına dokunmasına bağlamıştır. Böylece Hanefi mezhebinde az bir kan abdesti bozan sebeplerden biri olurken, Şafii mezhebinde kadının temasıyla abdestin bozulması kaide olarak benimsenmiştir. Görüldüğü gibi her iki hüküm de doğrudur ve haklı bir gerekçeye dayanmaktadır.

    Bu soruya Bediüzzaman Said Nursi hazretleri özetle şu cevabı verir: “Bir su, beş muhtelif mizaçlı hastalara göre beş hüküm alır. Önemli miktarda su kaybeden bir hastaya su içmesi vaciptir, şarttır. Yeni ameliyattan çıkmış bir hastaya zehir gibi zararlıdır. Tıbben ona haramdır. Diğer bir hastaya kısmen zararlıdır; su içmek ona tıbben mekruhtur. Diğer birisine zararsız menfaat verir, tıbben ona sünnettir. Diğer birisine de ne zarardır ne de menfaattır. Tıbben ona mübahtır afiyetle içsin... İşte burada hak taaddüt etti, birden fazla oldu. Beşi de haktır. “Su yalnız ilaçtır, yalnız vaciptir, başka hükmü yoktur.” denilebilir mi?

    İşte bunun gibi İlahi hükümler mezheplere uyanlara göre değişir. Hem hak olarak değişir ve her biri de hak olur, maslahat olur.

    Birbirinden farklı gibi görünen mezheplerdeki teferruat meselelerinin hangisini ele alsak, imamların dayandıkları noktaların hak ve hakikat olduğunu görebiliriz. Bu hususta İmam Şarani hazretleri “Mizan” isimli bir eser yazmış, mezhep imamları arasında bir mukayese yaparak hangi hükmü nasıl anladıklarını ortaya koymuştur.Bediüzzaman.

    Yazının Devamı:http://www.kunfeyekun.org/forum/uye-islami-sorulari/mezhepler-ortaya-cikmistir-26578/#ixzz2iA6SAxav



    bence bu konuyu ilmin benbaından okuyun,alimlerin kitaplarına bakın imanınıza zarar gelebilir.



    Benim arkadaşa +1 vermem Din için tek kaynağın kuran demesiydi ona onun dışında din alimlerini hadisleri tasavvufu mezhepleri sevmediğim gerek duymadığım anlamına gelmiyor anlaşılan sizde +1den yola çıkarak bana bu makaleyi sundunuz.!




  • quote:

    Orijinalden alıntı: By_Gizemli16

    quote:

    Orijinalden alıntı: fs1

    1. si hadis nedir

    2 si kaç çesit hadis var

    Hadisler, Kur'an'ın açıklayıcısıdır. Hz. Muhammed'i, hadisleri devre dışı bırakılamaz. çünki vahyin muhattabı kendileri zaten. ayetler nasıl açıklanacaktı O olmasaydı. kur'an ı ancak O anlayabilir tam anlamı ile.
    Tarikat, kulun seyri suluk ile Allah'a ulaşmasıdır, Gazalinin hangi kitabında olduğunu unuttum, tasavvuf için, karnın acıktığında açlığını nasıl gidereceğini bilmekle yemeği yemek arasında farkı söylüyor söylüyor. Allah'ın varlığını bilmek ayrı ve O'nun varlığını hissetmek ayrı. sürüylen alim bundan bahsediyor.

    Alimler; Peygamber'in varisleridir. çağların durumuna göre imani sorunlarla irsad ediyorlar. her 100 yılda bir büyük alim gelir, Allah, dini yeniler.

    Mezhepler;
    islamda en cok saygı gören alim imam Gazali'de mezhebe bağlı idi.
    mezhepler bir nevi teferruattır. İtikat ve amel diye iki kısımdan meydana gelir bu kişinin yaşantısı ile alakdardır. şehirli veya köylü yaşantısı iledir ve bunlar peygamber efendimizden alınmıştır. beygamber efendimiz zamanındaki insan sayısı fazla olmadıgı için insanlar tüm hükümleri yerine getiriyorlardı ama efendimizin vefatından sonra din dahada yayıldı büyüdü hayat zorlaştı buna binanen mezhep imamları dedigmiz zatlar gine efendimizin yapıklarını belirli kısımlara bölmüşler yani kafadan uydurma bişey yok. ve zatlarda öle sıradan zatlar degil.

    Alıntı:
    Hz. Peygamber (asm.) efendimiz namaz kılarken mübarek alınlarına taş batar ve alınları kanar. Hz. Ayşe (r.a.) validemiz taşı Peygamber (asm.) efendimizin alnından alarak yere atarlar. Peygamber (asm.) efendimiz yeniden abdest alarak namazlarını kılarlar. Hanefi mezhebi imamı, İmam Azam Ebu Hanife hazretleri ile Şafii mezhebi imamı, İmam Şafii hazretleri abdesti bozan meseleleri ele alırken bu meseleyi değerlendirirler. İmam-ı Azam hazretleri, “Peygamber (asm.) efendimizin alnına batan taş kan çıkardığı için efendimiz abdest almıştır.” hükmüne varırken; Şafii hazretleri abdestin bozulmasını Hz. Ayşe (ra.) validemizin Peygamber (asm.) efendimizin alnına dokunmasına bağlamıştır. Böylece Hanefi mezhebinde az bir kan abdesti bozan sebeplerden biri olurken, Şafii mezhebinde kadının temasıyla abdestin bozulması kaide olarak benimsenmiştir. Görüldüğü gibi her iki hüküm de doğrudur ve haklı bir gerekçeye dayanmaktadır.

    Bu soruya Bediüzzaman Said Nursi hazretleri özetle şu cevabı verir: “Bir su, beş muhtelif mizaçlı hastalara göre beş hüküm alır. Önemli miktarda su kaybeden bir hastaya su içmesi vaciptir, şarttır. Yeni ameliyattan çıkmış bir hastaya zehir gibi zararlıdır. Tıbben ona haramdır. Diğer bir hastaya kısmen zararlıdır; su içmek ona tıbben mekruhtur. Diğer birisine zararsız menfaat verir, tıbben ona sünnettir. Diğer birisine de ne zarardır ne de menfaattır. Tıbben ona mübahtır afiyetle içsin... İşte burada hak taaddüt etti, birden fazla oldu. Beşi de haktır. “Su yalnız ilaçtır, yalnız vaciptir, başka hükmü yoktur.” denilebilir mi?

    İşte bunun gibi İlahi hükümler mezheplere uyanlara göre değişir. Hem hak olarak değişir ve her biri de hak olur, maslahat olur.

    Birbirinden farklı gibi görünen mezheplerdeki teferruat meselelerinin hangisini ele alsak, imamların dayandıkları noktaların hak ve hakikat olduğunu görebiliriz. Bu hususta İmam Şarani hazretleri “Mizan” isimli bir eser yazmış, mezhep imamları arasında bir mukayese yaparak hangi hükmü nasıl anladıklarını ortaya koymuştur.Bediüzzaman.

    Yazının Devamı:http://www.kunfeyekun.org/forum/uye-islami-sorulari/mezhepler-ortaya-cikmistir-26578/#ixzz2iA6SAxav



    bence bu konuyu ilmin benbaından okuyun,alimlerin kitaplarına bakın imanınıza zarar gelebilir.



    Benim arkadaşa +1 vermem Din için tek kaynağın kuran demesiydi ona onun dışında din alimlerini hadisleri tasavvufu mezhepleri sevmediğim gerek duymadığım anlamına gelmiyor anlaşılan sizde +1den yola çıkarak bana bu makaleyi sundunuz.!

    ama sizin cevabınız da yanlıs anlasılmaya cok musait ne yapayım
    ben sizin de hadisleri reddettiğinizi sandım mesajda o zaman kusura bakmayın




  • quote:

    Orijinalden alıntı: fs1

    quote:

    Orijinalden alıntı: By_Gizemli16

    quote:

    Orijinalden alıntı: fs1

    1. si hadis nedir

    2 si kaç çesit hadis var

    Hadisler, Kur'an'ın açıklayıcısıdır. Hz. Muhammed'i, hadisleri devre dışı bırakılamaz. çünki vahyin muhattabı kendileri zaten. ayetler nasıl açıklanacaktı O olmasaydı. kur'an ı ancak O anlayabilir tam anlamı ile.
    Tarikat, kulun seyri suluk ile Allah'a ulaşmasıdır, Gazalinin hangi kitabında olduğunu unuttum, tasavvuf için, karnın acıktığında açlığını nasıl gidereceğini bilmekle yemeği yemek arasında farkı söylüyor söylüyor. Allah'ın varlığını bilmek ayrı ve O'nun varlığını hissetmek ayrı. sürüylen alim bundan bahsediyor.

    Alimler; Peygamber'in varisleridir. çağların durumuna göre imani sorunlarla irsad ediyorlar. her 100 yılda bir büyük alim gelir, Allah, dini yeniler.

    Mezhepler;
    islamda en cok saygı gören alim imam Gazali'de mezhebe bağlı idi.
    mezhepler bir nevi teferruattır. İtikat ve amel diye iki kısımdan meydana gelir bu kişinin yaşantısı ile alakdardır. şehirli veya köylü yaşantısı iledir ve bunlar peygamber efendimizden alınmıştır. beygamber efendimiz zamanındaki insan sayısı fazla olmadıgı için insanlar tüm hükümleri yerine getiriyorlardı ama efendimizin vefatından sonra din dahada yayıldı büyüdü hayat zorlaştı buna binanen mezhep imamları dedigmiz zatlar gine efendimizin yapıklarını belirli kısımlara bölmüşler yani kafadan uydurma bişey yok. ve zatlarda öle sıradan zatlar degil.

    Alıntı:
    Hz. Peygamber (asm.) efendimiz namaz kılarken mübarek alınlarına taş batar ve alınları kanar. Hz. Ayşe (r.a.) validemiz taşı Peygamber (asm.) efendimizin alnından alarak yere atarlar. Peygamber (asm.) efendimiz yeniden abdest alarak namazlarını kılarlar. Hanefi mezhebi imamı, İmam Azam Ebu Hanife hazretleri ile Şafii mezhebi imamı, İmam Şafii hazretleri abdesti bozan meseleleri ele alırken bu meseleyi değerlendirirler. İmam-ı Azam hazretleri, “Peygamber (asm.) efendimizin alnına batan taş kan çıkardığı için efendimiz abdest almıştır.” hükmüne varırken; Şafii hazretleri abdestin bozulmasını Hz. Ayşe (ra.) validemizin Peygamber (asm.) efendimizin alnına dokunmasına bağlamıştır. Böylece Hanefi mezhebinde az bir kan abdesti bozan sebeplerden biri olurken, Şafii mezhebinde kadının temasıyla abdestin bozulması kaide olarak benimsenmiştir. Görüldüğü gibi her iki hüküm de doğrudur ve haklı bir gerekçeye dayanmaktadır.

    Bu soruya Bediüzzaman Said Nursi hazretleri özetle şu cevabı verir: “Bir su, beş muhtelif mizaçlı hastalara göre beş hüküm alır. Önemli miktarda su kaybeden bir hastaya su içmesi vaciptir, şarttır. Yeni ameliyattan çıkmış bir hastaya zehir gibi zararlıdır. Tıbben ona haramdır. Diğer bir hastaya kısmen zararlıdır; su içmek ona tıbben mekruhtur. Diğer birisine zararsız menfaat verir, tıbben ona sünnettir. Diğer birisine de ne zarardır ne de menfaattır. Tıbben ona mübahtır afiyetle içsin... İşte burada hak taaddüt etti, birden fazla oldu. Beşi de haktır. “Su yalnız ilaçtır, yalnız vaciptir, başka hükmü yoktur.” denilebilir mi?

    İşte bunun gibi İlahi hükümler mezheplere uyanlara göre değişir. Hem hak olarak değişir ve her biri de hak olur, maslahat olur.

    Birbirinden farklı gibi görünen mezheplerdeki teferruat meselelerinin hangisini ele alsak, imamların dayandıkları noktaların hak ve hakikat olduğunu görebiliriz. Bu hususta İmam Şarani hazretleri “Mizan” isimli bir eser yazmış, mezhep imamları arasında bir mukayese yaparak hangi hükmü nasıl anladıklarını ortaya koymuştur.Bediüzzaman.

    Yazının Devamı:http://www.kunfeyekun.org/forum/uye-islami-sorulari/mezhepler-ortaya-cikmistir-26578/#ixzz2iA6SAxav



    bence bu konuyu ilmin benbaından okuyun,alimlerin kitaplarına bakın imanınıza zarar gelebilir.



    Benim arkadaşa +1 vermem Din için tek kaynağın kuran demesiydi ona onun dışında din alimlerini hadisleri tasavvufu mezhepleri sevmediğim gerek duymadığım anlamına gelmiyor anlaşılan sizde +1den yola çıkarak bana bu makaleyi sundunuz.!

    ama sizin cevabınız da yanlıs anlasılmaya cok musait ne yapayım
    ben sizin de hadisleri reddettiğinizi sandım mesajda o zaman kusura bakmayın


    Yok önemli değil +1 i vererek hatayı ben yaptım.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: fs1

    1. si hadis nedir

    2 si kaç çesit hadis var

    Hadisler, Kur'an'ın açıklayıcısıdır. Hz. Muhammed'i, hadisleri devre dışı bırakılamaz. çünki vahyin muhattabı kendileri zaten. ayetler nasıl açıklanacaktı O olmasaydı. kur'an ı ancak O anlayabilir tam anlamı ile.
    Tarikat, kulun seyri suluk ile Allah'a ulaşmasıdır, Gazalinin hangi kitabında olduğunu unuttum, tasavvuf için, karnın acıktığında açlığını nasıl gidereceğini bilmekle yemeği yemek arasında farkı söylüyor söylüyor. Allah'ın varlığını bilmek ayrı ve O'nun varlığını hissetmek ayrı. sürüylen alim bundan bahsediyor.

    Alimler; Peygamber'in varisleridir. çağların durumuna göre imani sorunlarla irsad ediyorlar. her 100 yılda bir büyük alim gelir, Allah, dini yeniler.

    Mezhepler;
    islamda en cok saygı gören alim imam Gazali'de mezhebe bağlı idi.
    mezhepler bir nevi teferruattır. İtikat ve amel diye iki kısımdan meydana gelir bu kişinin yaşantısı ile alakdardır. şehirli veya köylü yaşantısı iledir ve bunlar peygamber efendimizden alınmıştır. beygamber efendimiz zamanındaki insan sayısı fazla olmadıgı için insanlar tüm hükümleri yerine getiriyorlardı ama efendimizin vefatından sonra din dahada yayıldı büyüdü hayat zorlaştı buna binanen mezhep imamları dedigmiz zatlar gine efendimizin yapıklarını belirli kısımlara bölmüşler yani kafadan uydurma bişey yok. ve zatlarda öle sıradan zatlar degil.

    Alıntı:
    Hz. Peygamber (asm.) efendimiz namaz kılarken mübarek alınlarına taş batar ve alınları kanar. Hz. Ayşe (r.a.) validemiz taşı Peygamber (asm.) efendimizin alnından alarak yere atarlar. Peygamber (asm.) efendimiz yeniden abdest alarak namazlarını kılarlar. Hanefi mezhebi imamı, İmam Azam Ebu Hanife hazretleri ile Şafii mezhebi imamı, İmam Şafii hazretleri abdesti bozan meseleleri ele alırken bu meseleyi değerlendirirler. İmam-ı Azam hazretleri, “Peygamber (asm.) efendimizin alnına batan taş kan çıkardığı için efendimiz abdest almıştır.” hükmüne varırken; Şafii hazretleri abdestin bozulmasını Hz. Ayşe (ra.) validemizin Peygamber (asm.) efendimizin alnına dokunmasına bağlamıştır. Böylece Hanefi mezhebinde az bir kan abdesti bozan sebeplerden biri olurken, Şafii mezhebinde kadının temasıyla abdestin bozulması kaide olarak benimsenmiştir. Görüldüğü gibi her iki hüküm de doğrudur ve haklı bir gerekçeye dayanmaktadır.

    Bu soruya Bediüzzaman Said Nursi hazretleri özetle şu cevabı verir: “Bir su, beş muhtelif mizaçlı hastalara göre beş hüküm alır. Önemli miktarda su kaybeden bir hastaya su içmesi vaciptir, şarttır. Yeni ameliyattan çıkmış bir hastaya zehir gibi zararlıdır. Tıbben ona haramdır. Diğer bir hastaya kısmen zararlıdır; su içmek ona tıbben mekruhtur. Diğer birisine zararsız menfaat verir, tıbben ona sünnettir. Diğer birisine de ne zarardır ne de menfaattır. Tıbben ona mübahtır afiyetle içsin... İşte burada hak taaddüt etti, birden fazla oldu. Beşi de haktır. “Su yalnız ilaçtır, yalnız vaciptir, başka hükmü yoktur.” denilebilir mi?

    İşte bunun gibi İlahi hükümler mezheplere uyanlara göre değişir. Hem hak olarak değişir ve her biri de hak olur, maslahat olur.

    Birbirinden farklı gibi görünen mezheplerdeki teferruat meselelerinin hangisini ele alsak, imamların dayandıkları noktaların hak ve hakikat olduğunu görebiliriz. Bu hususta İmam Şarani hazretleri “Mizan” isimli bir eser yazmış, mezhep imamları arasında bir mukayese yaparak hangi hükmü nasıl anladıklarını ortaya koymuştur.Bediüzzaman.

    Yazının Devamı:http://www.kunfeyekun.org/forum/uye-islami-sorulari/mezhepler-ortaya-cikmistir-26578/#ixzz2iA6SAxav



    bence bu konuyu ilmin benbaından okuyun,alimlerin kitaplarına bakın imanınıza zarar gelebilir.



    İmam Gazali'i üstüne derin bir araştırma yapmış ve yazdıklarından kendisinin ününün nasıl olup ta bu kadar arttığına bir türlü anlam verememiştim ..




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kagoca

    quote:

    Orijinalden alıntı: fs1

    1. si hadis nedir

    2 si kaç çesit hadis var

    Hadisler, Kur'an'ın açıklayıcısıdır. Hz. Muhammed'i, hadisleri devre dışı bırakılamaz. çünki vahyin muhattabı kendileri zaten. ayetler nasıl açıklanacaktı O olmasaydı. kur'an ı ancak O anlayabilir tam anlamı ile.
    Tarikat, kulun seyri suluk ile Allah'a ulaşmasıdır, Gazalinin hangi kitabında olduğunu unuttum, tasavvuf için, karnın acıktığında açlığını nasıl gidereceğini bilmekle yemeği yemek arasında farkı söylüyor söylüyor. Allah'ın varlığını bilmek ayrı ve O'nun varlığını hissetmek ayrı. sürüylen alim bundan bahsediyor.

    Alimler; Peygamber'in varisleridir. çağların durumuna göre imani sorunlarla irsad ediyorlar. her 100 yılda bir büyük alim gelir, Allah, dini yeniler.

    Mezhepler;
    islamda en cok saygı gören alim imam Gazali'de mezhebe bağlı idi.
    mezhepler bir nevi teferruattır. İtikat ve amel diye iki kısımdan meydana gelir bu kişinin yaşantısı ile alakdardır. şehirli veya köylü yaşantısı iledir ve bunlar peygamber efendimizden alınmıştır. beygamber efendimiz zamanındaki insan sayısı fazla olmadıgı için insanlar tüm hükümleri yerine getiriyorlardı ama efendimizin vefatından sonra din dahada yayıldı büyüdü hayat zorlaştı buna binanen mezhep imamları dedigmiz zatlar gine efendimizin yapıklarını belirli kısımlara bölmüşler yani kafadan uydurma bişey yok. ve zatlarda öle sıradan zatlar degil.

    Alıntı:
    Hz. Peygamber (asm.) efendimiz namaz kılarken mübarek alınlarına taş batar ve alınları kanar. Hz. Ayşe (r.a.) validemiz taşı Peygamber (asm.) efendimizin alnından alarak yere atarlar. Peygamber (asm.) efendimiz yeniden abdest alarak namazlarını kılarlar. Hanefi mezhebi imamı, İmam Azam Ebu Hanife hazretleri ile Şafii mezhebi imamı, İmam Şafii hazretleri abdesti bozan meseleleri ele alırken bu meseleyi değerlendirirler. İmam-ı Azam hazretleri, “Peygamber (asm.) efendimizin alnına batan taş kan çıkardığı için efendimiz abdest almıştır.” hükmüne varırken; Şafii hazretleri abdestin bozulmasını Hz. Ayşe (ra.) validemizin Peygamber (asm.) efendimizin alnına dokunmasına bağlamıştır. Böylece Hanefi mezhebinde az bir kan abdesti bozan sebeplerden biri olurken, Şafii mezhebinde kadının temasıyla abdestin bozulması kaide olarak benimsenmiştir. Görüldüğü gibi her iki hüküm de doğrudur ve haklı bir gerekçeye dayanmaktadır.

    Bu soruya Bediüzzaman Said Nursi hazretleri özetle şu cevabı verir: “Bir su, beş muhtelif mizaçlı hastalara göre beş hüküm alır. Önemli miktarda su kaybeden bir hastaya su içmesi vaciptir, şarttır. Yeni ameliyattan çıkmış bir hastaya zehir gibi zararlıdır. Tıbben ona haramdır. Diğer bir hastaya kısmen zararlıdır; su içmek ona tıbben mekruhtur. Diğer birisine zararsız menfaat verir, tıbben ona sünnettir. Diğer birisine de ne zarardır ne de menfaattır. Tıbben ona mübahtır afiyetle içsin... İşte burada hak taaddüt etti, birden fazla oldu. Beşi de haktır. “Su yalnız ilaçtır, yalnız vaciptir, başka hükmü yoktur.” denilebilir mi?

    İşte bunun gibi İlahi hükümler mezheplere uyanlara göre değişir. Hem hak olarak değişir ve her biri de hak olur, maslahat olur.

    Birbirinden farklı gibi görünen mezheplerdeki teferruat meselelerinin hangisini ele alsak, imamların dayandıkları noktaların hak ve hakikat olduğunu görebiliriz. Bu hususta İmam Şarani hazretleri “Mizan” isimli bir eser yazmış, mezhep imamları arasında bir mukayese yaparak hangi hükmü nasıl anladıklarını ortaya koymuştur.Bediüzzaman.

    Yazının Devamı:http://www.kunfeyekun.org/forum/uye-islami-sorulari/mezhepler-ortaya-cikmistir-26578/#ixzz2iA6SAxav



    bence bu konuyu ilmin benbaından okuyun,alimlerin kitaplarına bakın imanınıza zarar gelebilir.



    İmam Gazali'i üstüne derin bir araştırma yapmış ve yazdıklarından kendisinin ününün nasıl olup ta bu kadar arttığına bir türlü anlam verememiştim ..

    Alıntıları Göster

    İmam Gazali'i üstüne derin bir araştırma yapmış ve yazdıklarından kendisinin ününün nasıl olup ta bu kadar arttığına bir türlü anlam verememiştim ..


    Konuda hiç bir yorumu okumadım, sadece bu yorum gözüme çarptı da şunu söyle ihtiyacı duydum.
    İmam Gazali ile lise yıllarımda evdeki raflarda duran kitaplarını merak ile okuyarak tanıştım çok etkilendim, din bilgimi iyileştirdim diye bilirim. Ayrıca hayatının bir kesiti(bütün her şeyi bırakarak 10 yıl kadar çölde yaşaması) beni çok etkilemişti. Bir sözü ise senelerdir aklımdan çıkmıyor.
    "Sürekli cevizin kabuğunda dolaşıp duran insan, o kabuğu sert bir kabuktan ibaret sanır"

    Ayrıca felsefeyle ilgilecenek arkadaşlar için bir tavsiyede bulunmak istiyorum, İbn Rüşd'ün dediği gibi Kur'an ve Hadisleri okuyup öğrenmeden felsefeye bulaşmasınlar. Bu konuda mesajımı alıntılamayın çünkü bunun nedeni gayet anlaşılır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi NJP -- 20 Ekim 2013; 1:02:03 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: NJP


    İmam Gazali'i üstüne derin bir araştırma yapmış ve yazdıklarından kendisinin ününün nasıl olup ta bu kadar arttığına bir türlü anlam verememiştim ..


    Konuda hiç bir yorumu okumadım, sadece bu yorum gözüme çarptı da şunu söyle ihtiyacı duydum.
    İmam Gazali ile lise yıllarımda evdeki raflarda duran kitaplarını merak ile okuyarak tanıştım çok etkilendim, din bilgimi iyileştirdim diye bilirim. Ayrıca hayatının bir kesiti(bütün her şeyi bırakarak 10 yıl kadar çölde yaşaması) beni çok etkilemişti. Bir sözü ise senelerdir aklımdan çıkmıyor.
    "Sürekli cevizin kabuğunda dolaşıp duran insan, o kabuğu sert bir kabuktan ibaret sanır"

    Ayrıca felsefeyle ilgilecenek arkadaşlar için bir tavsiyede bulunmak istiyorum, İbn Rüşd'ün dediği gibi Kur'an ve Hadisleri okuyup öğrenmeden felsefeye bulaşmasınlar. Bu konuda mesajımı alıntılamayın çünkü bunun nedeni gayet anlaşılır.

    Alıntıları Göster
    .....



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kagoca -- 20 Ekim 2013; 2:32:41 >




  • Orijinalden alıntı: NJP



    İmam Gazali'i üstüne derin bir araştırma yapmış ve yazdıklarından kendisinin ününün nasıl olup ta bu kadar arttığına bir türlü anlam verememiştim ..


    Konuda hiç bir yorumu okumadım, sadece bu yorum gözüme çarptı da şunu söyle ihtiyacı duydum.
    İmam Gazali ile lise yıllarımda evdeki raflarda duran kitaplarını merak ile okuyarak tanıştım çok etkilendim, din bilgimi iyileştirdim diye bilirim. Ayrıca hayatının bir kesiti(bütün her şeyi bırakarak 10 yıl kadar çölde yaşaması) beni çok etkilemişti. Bir sözü ise senelerdir aklımdan çıkmıyor.
    "Sürekli cevizin kabuğunda dolaşıp duran insan, o kabuğu sert bir kabuktan ibaret sanır"

    Ayrıca felsefeyle ilgilecenek arkadaşlar için bir tavsiyede bulunmak istiyorum, İbn Rüşd'ün dediği gibi Kur'an ve Hadisleri okuyup öğrenmeden felsefeye bulaşmasınlar. Bu konuda mesajımı alıntılamayın çünkü bunun nedeni gayet anlaşılır.

    din felsefesinden bahsediyorsan dediğin doğru fakat felsefe din ile sınırlandırılamaz.

    felsefenin incelediği alanlar
    -----------------------------
    Epistemoloji (Bilgi felsefesi)
    Estetik (Güzellik felsefesi)
    Etik (Ahlak felsefesi)
    Hukuk felsefesi
    Eğitim felsefesi (Pedagoji)
    Bilim felsefesi
    Metafizik (Fizik ötesi)
    Ontoloji (Varlık felsefesi)
    Siyaset Felsefesi
    Teoloji (Din felsefesi)
    Zihin felsefesi
    İnsan
    Zaman




  • quote:

    Orijinalden alıntı: martin_eden

    Orijinalden alıntı: NJP



    İmam Gazali'i üstüne derin bir araştırma yapmış ve yazdıklarından kendisinin ününün nasıl olup ta bu kadar arttığına bir türlü anlam verememiştim ..


    Konuda hiç bir yorumu okumadım, sadece bu yorum gözüme çarptı da şunu söyle ihtiyacı duydum.
    İmam Gazali ile lise yıllarımda evdeki raflarda duran kitaplarını merak ile okuyarak tanıştım çok etkilendim, din bilgimi iyileştirdim diye bilirim. Ayrıca hayatının bir kesiti(bütün her şeyi bırakarak 10 yıl kadar çölde yaşaması) beni çok etkilemişti. Bir sözü ise senelerdir aklımdan çıkmıyor.
    "Sürekli cevizin kabuğunda dolaşıp duran insan, o kabuğu sert bir kabuktan ibaret sanır"

    Ayrıca felsefeyle ilgilecenek arkadaşlar için bir tavsiyede bulunmak istiyorum, İbn Rüşd'ün dediği gibi Kur'an ve Hadisleri okuyup öğrenmeden felsefeye bulaşmasınlar. Bu konuda mesajımı alıntılamayın çünkü bunun nedeni gayet anlaşılır.

    din felsefesinden bahsediyorsan dediğin doğru fakat felsefe din ile sınırlandırılamaz.

    felsefenin incelediği alanlar
    -----------------------------
    Epistemoloji (Bilgi felsefesi)
    Estetik (Güzellik felsefesi)
    Etik (Ahlak felsefesi)
    Hukuk felsefesi
    Eğitim felsefesi (Pedagoji)
    Bilim felsefesi
    Metafizik (Fizik ötesi)
    Ontoloji (Varlık felsefesi)
    Siyaset Felsefesi
    Teoloji (Din felsefesi)
    Zihin felsefesi
    İnsan
    Zaman

    Alıntıları Göster
    Genel olarak felsefeden bahsettim. Yani ilk din ogrenilip, anlaşılmalı demek istedim. Bir felsefe dalı belirtmedim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi NJP -- 26 Ekim 2013; 7:48:52 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: NJP


    Genel olarak felsefeden bahsettim. Yani ilk din ogrenilip, anlaşılmalı demek istedim. Bir felsefe dalı belirtmedim.

    yani diyorsun ki bütün düşünürler dini kitap okuyarak mı filozof oldu ?

    felsefe çok geniş bir kavramdır.İbni Rüşd islam felsefesine göre açıklamış ama dünya üzerinde bir sürü inanç sistemi var.Bütün filozoflarda müslüman değil demek istediğimi anlamışsındır.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: NJP


    Genel olarak felsefeden bahsettim. Yani ilk din ogrenilip, anlaşılmalı demek istedim. Bir felsefe dalı belirtmedim.


    aynen öyle kardeşim. dinsiz bir insan nasıl atom altı parçacıkların felsefesini yapabilir ki, bir de cern denen bi deney yapmışlar günah günah!!!




  • Söylediğim iki basit cümleyi kavrayamadınız ve nerelere çektiniz. Hayranım size arkadaşlarım!
  • İşin tuhafı Hanefi mezhebinden olduğunu söyleyen adamların resmen on binlerce hadisin doğruluğuna inanması. Aç da bir bak bakalım Ebu Hanife ne diyor hadisler hakkında. Ebu Hanife'nin yaşadığı tarih peygamberin ölümünden yüz yıl sonra bile değilken doğruluğundan emin olduğu sadece 17 hadis olduğunu söyler. Ama şimdikiler ne hikmetse "günün hadisi" diye bir saçmalık uydurmuşlar ve buna da inanıyorlar.

    Kuran'ın açıklayıcısı hadis falan değildir. Kuran zaten açıktır. "Kuran'ın bilmem kaç katmanı var. Bilmem ne sevisyesindekiler sadece falan yönünü anlayabilir" gibi zırvalıklara ancak düşünmekten aciz cühela avam takımı hürmet eder.
  • Bir açıklamaya yapmayı hiç düşünmüyordum bazı fikirlerim konusunda fakat durum malum.

    quote:

    Ayrıca felsefeyle ilgilenecek arkadaşlar için bir tavsiyede bulunmak istiyorum, İbn Rüşd'ün dediği gibi Kur'an ve Hadisleri okuyup öğrenmeden felsefeye bulaşmasınlar. Bu konuda mesajımı alıntılamayın çünkü bunun nedeni gayet anlaşılır.


    Burada demek istediğim; ilk önce dini öğrenip, anlatılanları kavrayan insanların felsefeyle ilgilenmeye başladıklarında yeni öğrendiklerinin etkisine pek giremeyeceği, çeşitli felsefi görüşleri öğrendikçe diğerine bağlılığının artacağı yönünde. Dini bilgisi sağlam olan insanların ufkunun, düşüncesinin ve anlama kapasitesinin daha geniş olacağını ve bununda felsefeye yarar getireceğini düşünüyorum. Burada bilimden bahsetmiyoruz, düşüncelerden bahsediyoruz. Felsefede kesin bir sonuç yoktur, yol gösterir. Yani dini ilmi olan felsefenin 'gösterdiği yolları' öğrendikçe, ilk gittiği yolun mükemmeliğini hep kavrayacaktır. Ayrıca felsefeyle dini karşılaştırmayın, felsefe düşünce eylemidir, kesin bir yargıyla sonuçlanmaz. Din ise kesin yargılar içerir. Felsefe bilime yeni yollar açar, yol gösterir ve bilimin ilerlemesi için şarttır fakat o konuya girmeyeceğim burada bahsettiğimiz konu bilim değil. Ben burada felsefeyle ilgilenecek arkadaşlara fikir beyan etmiştim. Beğenmek, uymak zorunda değilsiniz. Fikirlerime karşıysanız gelip bana da sataşmayın veya fikirlerimin aksi yönünde görüş bildirerek bizi bir çıkmaza da sokmayın(tartışma başlatmak). Son olarak, söylediklerimi kavrayamıyorsanız üzerime de gelmeyiniz!

    Gelip felsefenin incelediği dalları sıralayıp, "yani diyorsun ki bütün düşünürler dini kitap okuyarak mı filozof oldu ? " gibi cümleler kurmalar 'gerçekten aşağılamak için söylemiyorum bunu' komik olmuş. Hele hele "aynen öyle kardeşim. dinsiz bir insan nasıl atom altı parçacıkların felsefesini yapabilir ki, bir de cern denen bi deney yapmışlar günah günah!!" cümlesini nereden esti de söylediniz aklım almadı doğrusu. Beni cahil gösterme çabasına gerçekten 'komik' diyorum ve fazlada üzerinde durmuyorum. Kişilere saygım, sevgim ve üslubumu koruyacağım.

    Daha önce bir kaç konuda söylediğim gibi; ben bu bölümde(kitap bölümü) fikirlerimi beyan etmek istiyorum, tartışmak değil! Anlama ve kavrama yeteneği düşük olan arkadaşlar görünce de üzülüyorum doğrusu(taş attım kafanız yarıla bilir). Birkaç basit kelimenin manasını çıkaramayanlar, konuyu nerelere taşıya biliyor. Yazık!

    Edit: Bahsettiğim din İslam'dır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi NJP -- 26 Ekim 2013; 18:45:55 >




  • quote:

    Yani dini ilmi olan felsefenin 'gösterdiği yolları' öğrendikçe, ilk gittiği yolun mükemmeliğini hep kavrayacaktır.


    dünyada 4200 dinin 10000 küsür mezhebi var. hepsi de öyle düşünüyor sanırım.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: byob

    quote:

    Yani dini ilmi olan felsefenin 'gösterdiği yolları' öğrendikçe, ilk gittiği yolun mükemmeliğini hep kavrayacaktır.


    dünyada 4200 dinin 10000 küsür mezhebi var. hepsi de öyle düşünüyor sanırım.

    Çok güzel, o kadar açıklamanın ardından yine konuyla alakalı güzel bir cevap. Tartışma çıkarmaya müsait olamayacak kadar mükemmel! Duvara konuşmadığımı ispatladığınız için teşekkür ederim!
    Edit: Yine sizi kaile alıp uzun bir açıklamada bulunsam durum değişmeyecek anlaşılan.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi NJP -- 26 Ekim 2013; 21:13:14 >
  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.