Şimdi Ara

KİM YAZACAK O NOTU!

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
1
Cevap
0
Favori
259
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Kim Yazacak, Kim Yiyecek? / Tunga Liman

    Futbolla iştigal edenlerin zekâ seviyelerinin ortaya çıktığı ilginç ve trajik bir dönemin içinden geçiyoruz. Yönetenlerin izleyenlerden daha zeki olmadığını gördük en azından ve maalesef.

     KİM YAZACAK O NOTU!


    Çoğumuza ilginç gelmedi tabi ki bu. Bir grup ise hala kendinin yönetenlerinden daha zeki olduğunu kavrayamadı. Düşünün yönetenlerin zekâsı bu seviyelerde.

    Bir şey bildiğini, bu konuda uzman olduğunu söyleyenler televizyonlara çıkıyor, gazetelere, internet sitelerine demeçler veriyor, süreci ve sonunda verilecek kararı yorumluyor kendince.

    Taraftarlar ne gibi bir karar çıkacak bunu yorumluyor.

    Olayın tarafları mevzilerine geçmiş savaş pozisyonunu almış.

    Medya bir taraftan sürecin ekmeğini yiyor, bir taraftan da umut pazarlıyor.

    UEFA dikkatle pozisyonu izliyor.

    Kulüpler Birliği, çoğu kulüplerinin kasasını boşaltmış başkanlar tarafından işgal edilmiş, ödeyemeyeceği borçların altına giren bu başkanlar popülerliklerini koruyabilmek için karakterlerini pazarda tezgâha koymuş. Bazıları şimdilerde hesabı çıkarılan eski dönemlerdeki alış-verişleri özlemle anıyor.

    TFF diye bir kurum ve fenerbahçe’nin sponsoru olan onun başındaki başkanı bir formül arayıp duruyor. Çıkamıyor işin içinden.

    Herkes karara odaklanmış. Kimse karardan bir sonraki sabahı düşünmüyor. Adeta akıl tutulması yaşanıyor. Ne olacak sonrasında?

    Şike yaptığı, hem de defalarca yaptığı tespit edilmiş bir kulüp kendisi ile ilgili karar düşünülürken bir halkla ilişkiler çalışması yapmakta. Rıza Çalımbay için açılan “İki ekmek bir süt” pankartını unutturmak için ertesi maçta görme özürlü bir fenerliyi kullandıkları gibi. Ama güneşin balçıkla sıvanamayacağını henüz süzemiyorlar.

    Hocaları mesela… Aylardır Aykut Kocaman’ın ağzından doğru, mantıklı veya akıl işi bir kelime çıkmıyor. Hatta Orduspor maçı sonrası tüm halkla ilişkiler çalışmasını yerle yeksan ediyor: Hakemlere değişen güç dengeleri sebebiyle kendilerinin yanından ayrılmaları konusunda hak veriyor!

    Peki, kararın bir gün sonrasında neler olacak?

    Eğer şikeci küme düşerse, Türkiye yanacakmış. Ortalık birbirine girecekmiş. Futbol batacakmış. Kulüpler yan yatacakmış. Milli Takım patlayacakmış.

    Tüm bunları kim söylüyor? Halkla İlişkiler Departmanı ve onun oyun alanı Türk Spor Medyası.

    Peki, ya şikeci düşürülmezse?

    O günden sonra maçların hangi amaçla yapılacağını düşünebilen var mı?

    Herhangi bir kural ihlali cezalandırılabilecek mi?

    Ceza alan hakkına razı olacak mı?

    Ligin son üç sırasındaki takımlar bu durumu kabullenecek mi?

    Soruşturma yüzünden dekoderlerini iade edenler geri alacak mı?

    Maçlar üç ihtimalli olacak mı?

    Anadolu bir başka şampiyon çıkarabilecek mi?

    TFF seçimlerine mafya karışmayacak mı?

    PFDK’ya adam sokma yarışında kan dökülecek mi?

    Tahkim’e adam sokabilmek için taraftarlar tribünlerde tezahürat yapmayacak mı?

    Bir maçı kaybeden, kazananın elini sıkacak mı? Yoksa kaybeden dönüp tribüne kendi başkanına “hay senin gibi başkanı” demeyecek mi?

    Kulüplerde kongre yapılırken elinde ne kadar delege tuttuğu mu, yoksa kaç silahlı adamı olduğu mu konuşulacak?

    Sürecin gidişi belli, sonucu merak konusu, sonrası meçhul.

    TFF yaklaşık iki aydır iddialarda adı geçenlerle ilgili olarak disiplin soruşturması yapmıyor. Savunmaları almıyor. Oysa tutukluların sayısı az. Diğerlerinin savunması istenebilir. Almıyor, onun yerine nasıl kurtaracaklarını tartışıyor. Bir sonuca ulaşamadığı için de sürekli olarak “gak-guk” tipi açıklamalar yapıyor.

    Bu arada TFF kendi çapında TAKA Gazetesi’ne ceza veriyor, mahkeme TFF’ye kapağı takıyor, cezayı kaldırıyor.

    Gündem hızla ilerliyor. Bu süreçte tek endişem iddianame ve etik kurul raporunun hasıraltı edilmesiydi. Edilmedi. Gerçekler “kabak” gibi meydanda. Lütfü Arıboğan’ın telefon kayıtlarında söylediği gibi “KÖPEKLER” sürekli toplantı yapıyorlar. Rıdvan, Aykut kardeşinin elinden tutup TFF’ye gidiyor. Acun, Rıdvan Abisi’nin elinden tutup başbakana çıkıyor.

    Tüm bunlar olup biterken gıkı çıkmayan bir başkası, bir bakan çıkıp “ince ayar” çalışıyoruz diyor.

    Süreç; içinde komedi de, trajedi de barındırdığı için tam bir dram.

    TFF’nin toplanıp toplanıp bir türlü karar alamaması bana Of – Dernekpazarı – Solaklı Vadisi’nin efsane din adamı Cansız Hoca’dan (Mustafa Cansız, 1895-1975) bir hikayeyi çağrıştırdı*.

    Dernekpazarı 1950 öncesinde Of ilçesine bağlı idi. Resmi bir işi olan yirmi kilometrelik yolu gitmesi gerekiyordu. Cansız Hoca’nın köylüsü Şahmeran Güveli nüfus cüzdanı alabilmek için iki kez Of’a gitmesine rağmen yukarıda bahsettiğimiz anlayıştan dolayı başarılı olamamıştır. Durumu Cansız Hoca’ya aktarır. O dönemde İl Genel Meclisi üyesi ve sözü geçer konumda idi. Kâğıt – zarf ister. Zarfa koyduğu kâğıda bir şeyler yazar.

    Okuma yazması olmayan Şahmeran Güveli bu mektupla birlikte nüfus memurluğuna gider. Mektubu açıp okuyan memur hiçbir şey sormadan işlemi yapar. Böylece Şahmeran Güveli nüfus cüzdanına kavuşur. Ne mi yazmış o kâğıda Cansız Hoca? Şunu:

    “Vatandaşın üçüncü defa işini yapmamak b.k yemektir. İmza. Mustafa Cansız”.

    Birinin de TFF Yönetim Kurulu’na böyle bir not yazması gerekiyor şimdi.

    Kim not yazacak TFF Yönetim Kurulu’na gidecek zarfın içine?

    Yoksa kim yiyecek fuşkiyi?


    Tunga LİMAN
    tliman@bordomavi.net

    * Cansız Hoca / Mehmet Günaydın – Heyamola Yayınları 2007







  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.