Şimdi Ara

SEÇMEDİKLERİM

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
31
Cevap
1
Favori
2.767
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Yazarken biraz bunaldım. Ama zevkle yazıyorum. Yarın vizem var ama bunu yetiştirmem gerek. Aktarmak istedim :



    SEÇMEDİKLERİM




    İnsan seçme hakkı olmadan başladığı hayatını , seçimlerle sürdüren bir varlıktır. Tabi ki seçmediğinin etkisindeki seçimlerle. Irkını , milletini , ailesini , bedenini seçemeden doğar ve ister istemez bu unsurlarla birlikte geleceğine yön verir. Seçemediği , seçimlerini temellendirmek zorundadır. Abes olan şudur ki ; insanın seçmedikleri şeylerle övünmesi , takdir beklemesi yahut da seçmediği şeyler için itelenmesi ve soyutlanmasıdır.


    Seçilemeyenler en minimalize haliyle aileden başlayarak hayatlara etki eder. Her toplumda insanlar ailesinin gölgesi altında değerlendirilir ve bunun olumlu-olumsuz yönlerini hayatları boyunca taşırlar. Babanın-annenin sıfatları, unvanları çocuklarının hayatlarında etkili rol oynar. Rütbe ve makam toleransların derecesini belirler. Sosyal devlet anlayışının gelişemediği toplumlarda bu ayrımların arası uçurumlar kadar açılabilmektedir. Ülkemizdeki sosyal adalet ve sosyal eşitlik kavramlarının içinin ne kadar boşaltıldığı aşikârdır. Kamu görevlilerinin çocukları üniversite okurken barınma imkanları gibi temel hususlarda avantajlıdır , asker çocukları kimlik gösterdiği zaman polis arama yapmaz. Halbuki bu avantajları kullanan kişiler de ailesini seçmemiştir, kullanamayanlar da keza öyle.

    Seçilemeyenlerin en can alıcı noktası etnik kökendir , benim kanaatimce. İnsanlar ırkını seçmediler lakin tarih boyunca , seçmedikleri bir şey için yargılandılar itelendiler , hakir görüldüler , hatta katledildiler. Almanya’da İsrafil oğulları , Amerika’da zenciler , İspanikler , Sırbistan’da Boşnaklar, Arnavutlar , Türkiye’de Kürtler , İspanya’da Katalanlar. Haliyle etnik kökeninden ötürü takdir alanlar da oldu. Baskın kökenin gücünü azınlığa dayatmak amacıyla. Ki günümüzde enerji kaynaklarını sömürme amaçlı savaşların dışında milli savaşlar da kalmamıştır. Hiç bir güçlü devletin toprak fetih edip , bayrak sallama politikası yoktur. Günümüz dünyasına ekonomik fetihler hükmetmektedir. İçi boşaltılmış milliyetçilik, eğitim seviyesi bakımından geri kalmış ülkelere ihraç edilmekte ve kullanılmaktadır. İnsanların seçmediği bir şeyle, ırk gibi bir kavramla göğsünü gere gere övünmesi ne kadar da abes, değil mi ?

    Ailenin genetik kodlarından yansıyan fiziksel özellikler vardır , bu da seçilemeyendir. Ya da doğuştan gelen bir kusurdur kimi zaman. Beğeniler dünyasından oluşan bir hayat yaşar insanlar. Beğenilmeyen itelenir, soyutlanır, göz önünde olması istenmez. Hayat o zaman daha kolaydır.” Ekenin aç, dokuyanın çıplak, saraylar yapanın barınaksız kalması ne kadar büyük bir haksızlıktır. İçimizde çalışmak isteyip de çalışacak iş bulamayan, toprağı sevip de kendisiyle toprak arasına engeller koyduğumuz, midesine koyacak bir lokma isteyip de uzanmış bir el, merhamet dileyen bir göz ve hesapsızca dua eden bir dilden başka bu lokmaya giden yol bulamayan kimselerin bulunması ne kadar büyük bir ayıptır. Sonra, utancımızı, haksızlığımızı ve ayıbımızı, iyilik olarak adlandırdığımız, iğrenç bir erdem olan 'vah' perdesiyle örtmemiz ne kadar çirkindir. Yaşam, ancak Tanrı katından verilmiş bir haktır, yeryüzündekiler tarafından verilen bir sadaka değil. Yavaşın, sakatın, körün ve çillinin yaşamdaki hakkı hızlının, güçlünün, görenin ve sağlıklının hakkı kadardır. Değer biçilemeyen yaşama değer biçtiğimiz sürece, değerlerimiz cıva gibi oynak olmaya devam edecek, yaşamımızda hiçbir şey istikrar bulmayacak ve para bizi kendisine, tamamı yorgunluk olan bir dinginlik, içi mutsuzluk olan bir mutluluk ve kasları örümceğin ağlarından olan bir güçle, kulluk etmeye teşvik eden bir put olarak kalacaktır.” şeklinde değinmiştir Mihail Nuayme, bu hayıflanmaya iten seçilemeyene.

    İnsanları seçmedikleri ile değerlendirmeyi bırakıp , herkese eşit bakabilme yetisine ulaştığımızda bir çok gereksiz tenkiti de ortadan kaldırabilir insanoğlu. Lakin yaşadığımız beğeniler dünyasından baktığımızda epey uzakta olan bir liman gibi. Bireysel gelişimler , kitlesel gelişimlere dönüştüğünde o limana demir atma şansı bulabiliriz belki de.












    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Johnny Bravo -- 5 Mayıs 2011; 5:57:08 >



  • Benim de hep bu konular kafamı kurcalar
    Güzellik , yakışıklılık, dış görünüş, ailenden gelen zenginlik , fakirlik bunların hiçbirisi bize bağlı değil
    Ama hayatımıza doğrudan etki eden şeyler . Ne kadar öle olsun istemesem de malesef etkiliyor .
    Kimisinin bazı şeyleri seçme şansı bile yok ... Ona o şans tanınmıyor bile
    Diğeri de sefa bolluk içinde yaşayıp ufacık şeyleri dert sanıp kafayı takar. Elindekinin kıymetini bilmez.
    Kısacası ADALET yok . Kim ne derse desin bu dünyada adaletin olduğu bi yer yok .
    İnsanlara genelde beni kendi seçimlerimden dolayı yargıla desem de
    adamın teki gelip senin şuran neden böyle , kaşın gözün neden eğik vs gibisinden soruları duymak deli ediyor insanı .
    Ama yapabilceğimiz tek şey kabullenmek ve elimizde eğer bir fırsat varsa en iyi şekilde değerlendirmek sanırım..
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Johnny Bravo

    Yazarken biraz bunaldım. Ama zevkle yazıyorum. Yarın vizem var ama bunu yetiştirmem gerek. Aktarmak istedim :



    SEÇMEDİKLERİM


    İnsanlar seçme şansı olmadan başladıkları hayatlarını , seçimlerle sürdürürler. Tabi ki seçmediklerinin etkisindeki seçimlerle. Irkını , milletini , ailesini , dilini seçemeden doğar ve ister istemez bu unsurlarla birlikte geleceklerine yön verirler. Seçmediklerimiz , seçimlerimizi temellendirmek zorundadır. Abest olan şudur ki ; insanların seçmedikleri şeylerle övünmeleri , takdir beklemeleri yahut da seçmedikleri şeyler için itelenmeleri ve soyutlanmalarıdır.


    Seçmediklerimizi aile temelinde ele alarak başlayalım. Her toplumda insanlar ailesinin gölgesi altında değerlendirilir ve bunun olumlu-olumsuz yönlerini hayatları boyunca taşırlar. Babanın-annenin sıfatları , ünvanları çocuklarının hayatlarında etkili rol oynar. Rütbe ve makam tölaransların derecesini belirler. Sosyal devlet anlayışının gelişemediği toplumlarda bu ayrımların arası uçurumlar kadar açılabilmektedir. Ülkemizdeki sosyal adalet ve sosyal eşitlik kavramlarının içinin ne kadar boşaltıldığı aşikârdır. Kamu görevlilerinin çocukları üniversite okurken barınma imkanları gibi temel hususlarda avantajlıdır , asker çocukları kimlik gösterdiği zaman polis arama yapmaz. Halbuki bu avantajları kullanan kişiler de ailesini seçmemiştir , kullanamayanlar da keza öyle.





    *İlk cümlede seçme şansı yerine seçme hakkı daha hoş durur gibime geliyor.

    *İnsanlar yerine tekil olan insan kelimesini kullanırsan daha etkileyici olur.

    *Son cümleden önce peşpeşe 3-5 örnek bombandıramnına tutabilirsin.

    Sadece söyleyim dedim,benim görüşlerim.
  • Kesinlikle. Bak tip aklımdan çıkmış sağolasın hacı onu da ekleyeceğim.
  • güzel yazı
  • Nuterx , katılıyorum sana. Şimdi bir rötuş atıp koyacağım yazıyı.
  • Bitti sonunda.
  • Çok güzel yazmışsın
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Solert

    Çok güzel yazmışsın



    Sağolasın dostum
  • Devamını dilerim yazılarının
  • özenti bi yazı tarzı



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Shoturday -- 5 Nisan 2011; 9:56:08 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: KSY Ağır Fan

    Devamını dilerim yazılarının


    Teşekkür ederim. Umarım gelir devamı.
  • ya bu kadar boş konuları nerden buluyon uğur allasen,
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Gremory

    ya bu kadar boş konuları nerden buluyon uğur allasen,

  • Bu da güzeldi.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kuva-i milliye

    Bu da güzeldi.


    Eyvallah sağolasın
  • reserved
  • Guzel olmus
  • benden kopya çekmiş
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.