Şimdi Ara

Kafiristan (2. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
47
Cevap
0
Favori
8.782
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: LeVeL

    quote:

    Müslümanların ‘kara kafirler’ deyip kadınlarını ‘ahlaksız’ gördüğü Kalaşlar, ergenlik çağına giren delikanlıların yaz boyunca yaylada iyice semirdikten sonra köye getirilip seçtiği kadınla seks yapmasının sağlandığı ayinlerden vazgeçmiyor.


    Merak ettiğim bu seks ayini için seçtikleri kadinlar zorlaniyor mu?


    Dediklerine göre seks serbest.. Evli kadınlar başka erkekle kaçınca normal karşılanıyor. Bu onların yanında devede pire kaldığından sorun yapmıyolardır heralde
  • Loading ...

    Kalaslar, (kalash) bulundukları bölgeye nazaran fiziksel, dinsel, kültürel, ekonomik yönleriyle şaşırtıcı boyutta farklılıkları olan bir halk. Afganistan’da, başkent Kabil’in kuzeydoğusunda, eski adıyla Kafiristan bölgesinde (yeni adıyla Nuristan bölgesinde), Hindikuş dağlarında bulunan Çitral’in üç vadisinde, denizden yaklaşık 3000 metre yükseklikte yaşıyorlar.



    Bu bölgeye Kafiristan denmesinin sebebi, Kalaş halkının animist inançlara sahip olması, tevhid inancına girmemiş olmalarıdır.

    Muhafazakar İslamcı kültürün baskın olduğu komşu bölgeler tarafından Kalaşlar, kafir olarak görülürler. Zira yaşadıkları bölge de kafirlerin ülkesidir.

    Geçen yüzyıla kadar, sahip olduğu coğrafya dolayısıyla fethedilemeyen bölge, 1895 yılında Afganistan emiri Abdurrahman Han tarafından ele geçirilince, hem Müslümanlaştırma yoluna gidilmiş, hem de bölgenin ismi Nuristan (Işık ülkesi) olarak değiştirilmiştir.

    Kalaşların bir kısmı Müslümanlığa geçmiştir, bir kısmı da kendi kimliklerini, dinlerini, mitolojik ve kültürel ritüellerini yaşamaya devam etmektedirler.

    Kalaşların nüfusunun gerçek bir rakamla ifade edilmesi mümkün değildir.


    Kendilerine ait dili kullanırlar. Kalaşların dili (Burruşeski), Hint- Avrupa ailesinde yer alır ve UNESCO’nun tehlike altında olan diller listesinde ilk sıradadır. Kalaşların dillerinde Yunan kelimelerine rastlamak mümkündür. Bu dili yaklaşık 5000 kişinin konuştuğu tahmin ediliyor.

    Aminist inançlara sahip Kalaşlar’ın dini, Şamanizm kökenli bir din. Zamanla bu din, Hinduizm, Zerdüşt, İran dinleri ve eski mitolojilerin etkisiyle değişime uğramıştır. En önemli tanrıları Di, Zeus ve Zau (güneş)’dur. En uzun gün ve gecelerinde tanrılarıyla buluşur ve atalarına kurban keserler.

    Kalaşlar, Hindikuş dağları eteklerinde yüksek vadilerde yaşıyor olmaları sebebiyle kendi kendilerine yetmeyi öğrenmiştir ve dışarıdan birilerinin varlığına tahammül edemez duruma gelmişlerdir.

    Kendilerinin İskender’in çocukları olduklarına inanıyorlar. Bu inanış, başka halklarla karışmak istememelerinin bir sebebidir aslında.

    En büyük hayali Doğuyla batıyı birleştirmek, Asya’yı fethetmek olan Büyük İskender, Persleri devre dışı bırakınca, Anadolu, Ortadoğu ve İran’ı fetheder. Hindistan’ı fethetmek için ordusunu Afganistan’a gönderir. İskender ve ordusu Afganistan’da iki yıla yakın süre kalır ve buradan Hindistan’a geçerler. İşte Kalaşlar, MÖ. 330‘dan beri bu bölgede olduklarına ve İskender’in kabilesi olduklarına inanırlar. Ve taşıdıkları tüm özellikler bu inanışlarını doğrular.

    Taliban da bu inanışa gönülden inanmış olmalı ki, Sih, Hindu ve Hristiyanları Afganistan’dan sürmüş olmasına rağmen Kalaşlar’ı bölgeden sürmeyi düşünmemiş, Müslüman olmaları yolunda baskı uygulamıştır. Ancak Kalaş halkına büyük destek veren Yunanlı Profösör Athanasion Larounis’i kaçırarak, hem fidye istemiş hem de ABD ve NATO’ya MÖ 4. yy’de Paştunlara yenilen Büyük İskender’in kaderinden ders almaları çağrısında bulunmuştur.

    Yakın bölgedeki halklar (Pakistanlılar, Afganlar, Tacikistanlılar ve Çinliler) koyu renk derili olduğu halde Kalaşların tenleri beyaz ve elmacık kemikleri kırmızıdır.


    Gözleri renkli (çoğunun mavi), saçları sarı ile kahverengi tonlarında olan Kalaşlar, uzun boylu ve sağlıklı olmaları sebebiyle uzun yaşayan (100 ila 140 yıl) bir halktır.

    Suç oranı sıfır olan, içki, esrar ve cinselliği sınırsız yaşayan Kalaşlar, kendi aralarında siyah giyinenler ve beyaz giyinenler diye iki gruba ayrılırlar.


    Çiftçilik yaparak geçinirler. Arazileri dağlık olmasına rağmen sebze, meyve yetiştirilmesinde verimli olduğu için, yiyecek konusunda sıkıntı çekmeleri mümkün değildir.

    Kalaşlar, sulama ve taraça sistemi yaratarak yiyecek seçeneklerini genişletmiştir. Kenevir ve üzüm ekerek içki ve uyuşturucuyu kültürlerinin ayrılmaz parçası haline getirmişlerdir.

    Kalaşlar et yemez – kışın yedikleri az miktarda yabani keçi eti sayılmazsa. Zaten bölgede eti yenilebilecek başka hayvan bulmak da mümkün değildir.

    Kullandıkları yağı, kayısının çekirdeğinden elde ederler. En çok yedikleri yiyecek kayısıdır.

    Kalaşlarda bütün düğünler aralık ayında yapılır. Evli insanların boşanması mümkün değildir. Ancak kadınlar istediklerinde eşlerini değiştirebilirler. Bu değiştirme olayı bazı şartlara bağlıdır. Kadın yeni erkeğe mektup yazar ve yeni evliliğin gerçekleşmesi için kocaya başlık parası ödenir.

    Ergen olan erkekler, ergen olmalarının kutlanması sebebiyle halkın oturduğu bölgeden uzak yaylalara götürür, orada beslenir ve köye döndüğünde seçtiği bir kadınla beraber olabilir.

    Kalaş erkekleri günlük yaşamda (bayram ve düğünler haricinde) Pakistan erkeklerine benzer giyinirler. Kalaş kadınları ise giyimlerine çok özen gösterirler. Renkli, işlemeli, siyah veya beyaz kaftanlar giyerler. Çok fazla makyaj yaparlar, yüzlerine dövme yaptırırlar. Kalaş erkeği kadının giydiği kıyafetin rengine göre tanınır. Erkeğe çekici görünmek kadınların en büyük görevidir.

    Doğan erkekler üç, kızlar ise iki yıl emziriliyor ve bu süreçte anne ve babanın yakınlaşması yasak.

    Ocak 1998’de Haberci çekimleri için Kafiristan’a giden Coşkun Aral, Müjde Bilgütay’ın yapmış olduğu röportajda Kalaş kadınlarını şöyle anlatır: “Kalaş kadınlarını gördüm. İnanılmaz makyajlar yapıyorlar. Ege’deki ünlü bağbozumu şenliklerindeki kadınların benzerleri. Hem erotik dansları hem de fiziksel gösterişleriyle çok çekiciler. Olağanüstü bir çekicilik ama yanlarına yaklaşamıyorsun. Çok kötü kokuyorlar. Yağlıyorlar kendilerini. Çok soğuk olduğu için hayvan yağlarını karıştırıp vücutlarına sürüyorlar. Alışıyorsun bir süre sonra ama Allah kocalarına sabır versin.”

    Gelişmiş dünya sağlıklı ve uzun yaşamanın sırrını, ilkel, dağda yaşayan, teknolojiden nasibini alamamış, çok tanrılı Kalaş halkından öğrenmeye çalışıyor. Öyle ki dünyada uzun ve sağlıklı yaşam vaadiyle Kalaşlar tarafından üretildiği iddia edilen binlerce ürün pazarlanıyor. Ya da pazarlama teknolojisi eşliğinde Kalaş halkının dinsel, cinsel, kültürel yaşayışları masaya yatırılıp içinden bir tılsım, bir öneri çıkarma çabasıyla irdeleniyor. Böylece güya yere göğe sığdırılamayan bu halk, bir yandan da Yunanlılar tarafından İskender’in torunları diye markalaştırılmaya çalışılırken, muhafazakar Müslümanlar tarafından kafir diye algılanıyor.

    Kalaş halkı, her ne kadar kendi kendilerine yaşamaya devam etselerde, dünyanın kendilerini farklı farklı algılamalarından haberdar olmasalar da özgür ve huzurlu yaşamaya devam ediyorlar.

    http://blog.sametksk.com/kalashlar.html
  • ben açıkçası beğenmedim kültürlerini
  • quote:

    Orijinalden alıntı: antonidas

    ben açıkçası beğenmedim kültürlerini



    Beğenilecek bir kültürleride yok zaten.
  • cahillik sapkınlığa dönüşmüş.
  • Biz daha kardesimizle anlasamazken bu kadar farkli bir kulturun bu ortamda hos gorulmesini beklemek hata belki de, neyse, bende baglantiyi ekleyeyim, okumayanlar var.
    http://tr.wikipedia.org/wiki/Etnosentrizm



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Frostbite -- 19 Temmuz 2011; 12:05:34 >
  • ilginç bir milletmiş , teşekkürler bilgilendirme için , bi arkadaş medeniyet falan demişte bunun adı bencede cahilliktir medeniyet falan değil çektikleri otunda etkisi vardır belki



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Furkan* -- 19 Temmuz 2011; 13:29:25 >
  • Buradaki bir çok kafanın anlayamadığı nokta,

    eğer siz de o toplumda bir erkeğin spermi ve yine o toplumda bir kadını yumurtasından meydana gelmiş olsaydınız.
    O toplumun kuralları normal, bizlerin kuralları ise anormal gelecekti.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: M@ni@C

    Buradaki bir çok kafanın anlayamadığı nokta,

    eğer siz de o toplumda bir erkeğin spermi ve yine o toplumda bir kadını yumurtasından meydana gelmiş olsaydınız.
    O toplumun kuralları normal, bizlerin kuralları ise anormal gelecekti.




    Nuans belki ama isterseniz izlandali bir sperm ile Japonya'dan bir yumurta olun, onemli olan orada buyumus olmak. Soylemek istediginizi anliyorum, etnosentrizim karsiti soylemde fiziksel irk kavramina yol vermeyelim diye soyluyorum sadece.
  • Daha önce hiç duymamıştım, öğrenmiş olduk.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: M@ni@C

    Buradaki bir çok kafanın anlayamadığı nokta,

    eğer siz de o toplumda bir erkeğin spermi ve yine o toplumda bir kadını yumurtasından meydana gelmiş olsaydınız.
    O toplumun kuralları normal, bizlerin kuralları ise anormal gelecekti.



    Doğru ama önemli olan o kültür içinde büyümeleri. İlla orada yaşamış birinin spermi veya yumurtası şart değil :)
    1 yaşında bir yabancı bebeği oraya götürün, 10-15 sene sonra diğerlerinden ayıramazsınız.
  • Hiç olmazsa gizli saklı yapmıyorlar yada kılıfına uydurmaya çalışmıyorlar.

    Bizde 70 yaşında adam 14 yaşında kız alır, sünnettir der.
    4 kadın alır grup yapar dinde var der.
    Din adına kafasını kapatır, sevgilisiyle yatakta hatta parkta "kafası hariç" ne varsa yapar.

    Günah veya ahlaken yanlış görülen bişeyi bile bile gizli gizli yapmak daha kötüdür. Bunlarda hiç olmaz normal kültürlerinde var. Ayrıca kızlara zorla itelemiyorlarsa, cinsel özgürlük var demektir, bu açıdan bizden ilerdeler, gizli saklı yok, abazalıktan komşuya, yengeye hatta kendi bacısına kızına sarkmak yok. Bu tür suçlar cinsel özgürlüğün olmadığı toplumlarda görülür çünkü.
  • Hacı bu koku olayını çözdük mü al sana on numara medeniyet
  • bunlar için orduy-u hümayun gerekli ... hepsinin başını gövdesinden ayırmak farz..
  • quote:

    Orijinalden alıntı: PAXMAHNHOB

    Hiç olmazsa gizli saklı yapmıyorlar yada kılıfına uydurmaya çalışmıyorlar.

    Bizde 70 yaşında adam 14 yaşında kız alır, sünnettir der.
    4 kadın alır grup yapar dinde var der.
    Din adına kafasını kapatır, sevgilisiyle yatakta hatta parkta "kafası hariç" ne varsa yapar.

    Günah veya ahlaken yanlış görülen bişeyi bile bile gizli gizli yapmak daha kötüdür. Bunlarda hiç olmaz normal kültürlerinde var. Ayrıca kızlara zorla itelemiyorlarsa, cinsel özgürlük var demektir, bu açıdan bizden ilerdeler, gizli saklı yok, abazalıktan komşuya, yengeye hatta kendi bacısına kızına sarkmak yok. Bu tür suçlar cinsel özgürlüğün olmadığı toplumlarda görülür çünkü.


    1 70 yaşında modern adam 20 yaşındaki kızla evlenmiyormu
    2 Zengin işadamlarının bir çok kadınla ilişki kurduğu görülmüş bir olaydır
    3 bunu dinine bağlı hiç bir insan söylemez.

    kendi kızına sarkmak vs sağlıklı insanlar böyle şeyler yapmaz bunlar sadece tesadüfü olaylardır.
    bizde muhafazakar bir aileyiz bizde böyle şeyler hiç olmaz böyle şeyler kalmadı artık bu devirde.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: isaakkaya

    Ocak 1998’de Haberci çekimleri için Kafiristan’a giden Coşkun Aral, Müjde Bilgütay’ın yapmış olduğu röportajda Kalaş kadınlarını şöyle anlatır: “Kalaş kadınlarını gördüm. İnanılmaz makyajlar yapıyorlar. Ege’deki ünlü bağbozumu şenliklerindeki kadınların benzerleri. Hem erotik dansları hem de fiziksel gösterişleriyle çok çekiciler. Olağanüstü bir çekicilik ama yanlarına yaklaşamıyorsun. Çok kötü kokuyorlar. Yağlıyorlar kendilerini. Çok soğuk olduğu için hayvan yağlarını karıştırıp vücutlarına sürüyorlar. Alışıyorsun bir süre sonra ama Allah kocalarına sabır versin.”



    hem güzel, hem erotik, hem de çekici ama kötü kokulu. cidden zor bir durum. gerçi kocaları alışmıştır o kokuya, muhtemelen sadece kadınlar değil hepsi aynı yağdan sürüyordur. yabancılar için kötü bir durum. ben gitmekten vazgeçtim mesela.
  • Hayırlısı olsun.
  • Bana gerçekten çok ilgi çekici geldi. Pagan inançlara sahip toplumlara karşı çok büyük bir ilgim var zati.
  • Bu konu vasıtasıyla evrimci arkadaşların ahlak anlayışını da görmüş olduk. Ne de olsa biz sadece konuşma yeteneği olan hayvanlarız. Ahlak şu bu diyerek kıçımızdan element uydurmamalı, hayvani dürtülerimize engel olmaya çalışmamalı, canımızın istediği her türlü azgınlığı düşünmeden yapmalıyız.

    Ana bacı karışık mum söndü yapan bir kabile de varmış. Onlara da saygı duyuyorsunuz değil mi? Hani onlara göre normal bize anormal (veya tersi) meselesi...
  • Ahlak uydurmamali degil, uydurdugumuz ahlagi baskalarina giydirmemeliyiz. Yani sorunuzun cevabi evet oluyor.
  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.