Şimdi Ara

3. hafta 3 büyüklerin maç analizle

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
8
Cevap
0
Favori
111
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Kemal BELGİN in yazısı:

    İki ayrı maç, iki ayrı komedi

    Önce, Galatasaray’ın Bursaspor’la deplasmanda oynayacağı maç için televizyon karşısına kuruldum. Fatih Terim Hoca, birlikte Avrupa Kupası Şampiyonluğuna kadar uzandığı talebesi Hagi’yi bu defa karşısında kendisi gibi hoca olarak buluyordu. Hagi, o muhteşem Galatasaray gerçeğinin içinde bire bir yaşamış eski bir futbolcu olarak, 4’lü alan savunması ile Bursa’da icraata çıkmıştı. Yani Fatih Hoca, karşısında bir kopyasını bulacaktı. Öyle de oldu. Ama ne var ki, boynuz kulağı geçer misali, kopya, aslından daha iyi uyguladı sistemi. Terim’in geçen hafta içinde bu sütunlarda dile getirdiğim inadı, Bursa Atatürk Stadı’nın çimlerine de yansıdı. Pinto yine oyundaydı. Buna karşılık Ömer seçimi doğru ama Sabri’nin kulübede kalışı tıpkı Pinto’nun asilliği kadar büyük bir yanlıştı. Tabii ki, Hasan Şaş’ın serbest dolaşım görevi de hem Galatasaray’ın en etkili silahını kendiliğinden pasifize etti ve Bursa savunmasıyla orta sahasının dengeli biçimde kendi bölgesini savunmasına yardımcı oldu. Sadece Batista’nın omuzlarında bir yük gibi görünen Galatasaray orta sahası form düşüklüğü sebebiyle Ergün’den de yeterli desteği alamayınca Bursaspor, belki de son 20 yılda yakalamadığı kadar gol pozisyonu buldu. Terim Hoca, devrede soyunma odasında şöyle kafasını bir yıkar, ayılır diye bekledik ama o da ne... Orta sahadan Volkan da çıkıyor yerine ileri uca Arif giriyor. Bu Bursa’nın atağa çıkışlarında orta sahayı daha kolay geçip, daha fazla pozisyon üretebilmesi için yardımcı olmak demekti. Fakat nedense Bursa takımının Pinto’nun piyango golüyle canı sıkıldı. Oynadığı süreç içinde tek bir olumlu hareket yapan Pinto, acaba yeni maçlarda da Galatasaray’ı ayağa kaldıran, Sabri’ye tercih mi edilecekti? Galatasaray, toplam 20’ye yakın pozisyonun yakalandığı yüksek nitelikli ama yanlışlıklarla dolu bir oyun sonunda Sabri sayesinde desek yanlış olmaz, maçı kurtardı ama görünen o ki, futbolla inatlaşmak hiç kimseye yaramıyor. Maçın yıldızı ise Bursasporlu Yakup idi.

    Bursa’daki maçın bitiş düdüğünden hemen Şükrü Saraçoğlu Stadı’nın tribünlerine kuruldum. Fenerbahçe, Trabzon’dan galip çıkan takımın ilk 11’iyle gelmişti sahaya. Elazığspor Teknik Direktörü ise hafta içindeki demeçlerinde iki maçında Fenerbahçe’yi iyi etüt ettiğini ve İstanbulspor’unkine benzer bir galibiyetle şehre döneceklerinin mesajını vermişti ama sahada öyle bir Elazığ kurgusu vardı ki, ya bu Ümit denen arkadaşın diploması sahteydi, ya gece İstanbul’da serinleyim derken üşütmüştü, ya da birileri onu kandırmıştı. Elazığspor, hele hele Recep’in hediyesi Effa’nın kurnazlığından kazandığı golden sonra tam bir mahalle takımı pardon mahalle takımı bile değil, futbol toplumundan başka herşeye benzer bir görüntüye girdi. Bu, bir facianın habercisi, futbol dışı bir saha yayılımıydı. Şükrü Saraçoğlu Stadı’nda 50 bin seyirci önünde başta Hooijdonk olmak üzere, bir kaç üst klas oyuncusu bulanan Fenerbahçe karşısında bu aklını kaybetmiş hocanın takımı, yedinciyi saydıktan sonra yoruldum sayısız biçimde savunmasında 6’ya 1, 7’ye bir yakalandı. Plağın tersi ise daha komikti. Kalesinde bir futbol maçının çok dışında 30’dan fazla gol bulabilecek Elazığspor, her bulduğu topla da Fenerbahçe cezasahasının önüne kolayca gelebildi. İkisi Recep’in direklerine vuran, 5’i de boş kalesine üstten auta giden kafa vuruşlarıyla bu komik duruma düşürülen Elazığspor da 8-10 gol atardı. Fenerbahçe’ye karşı tek forvetle oynayıp maçı 3-0 kazanırken 10 tane de yüzde yüz gol kaçıran İstanbulspor, neredeydi, 3 forvetle oynama ahmaklığına tutunan Elazığspor neredeydi? Yani bu maç şans ve beceri oranı yüksek olsaydı 30’a 10 Fenerbahçe’nin galibiyetiyle biterdi. Siz eğer buna iyi bir futbol maçı, Fenerbahçe’nin patlayışı, Roketlerin ateşlenişi gibi yorumlar falan getiriyorsanız ne kadar yanıldığınızı görmek için fazla beklemeyeceğinizi hemen söyleyeyim. Bu arada inattan bahsetmişken Daum’unkini de hemen yazalım. Şimdi soruyorum; Tuncay attığı 4 golde oyun alanının hangi bölgesinde bulunuyordu Herr Daum? Tuncay’ın hangi görev içine sokulduğunda tıpkı Galatasaray’da Hasan Şaş’ın olduğu gibi neler yapabileceği bu maçta da anlaşımadıysa...

    Özetle, 180 dakika içinde 60’a yakın gol pozisyonu ortaya çıkan bu iki maça futbol komedisi demekten başka bir şey yakıştıramayız. Ben <b<font size='3'>bu satırları yazdıktan bir kaç saat sonra İnönü’de Beşiktaş-Ankaragücü maçı oynanacak. Sayın bakalım toplam kaç pozisyon oluşacak</font id='size3'></b>.

    Not:
    Kemal belginin beşiktaş maçı hakkındaki tahmini bakalım tutmuş mu?tesadüfen Rıdvan Dilmenin Beşiktaş maçı hakkındaki milliyetdeki yorumu da bu konu hakkında idi.

    "Kelebek gibi uçar, arı gibi sokarım'. Bu sözü Muhammed Ali söylemişti. Rakip ile 12 raunt maç yapar, etrafında dolaşır durur, rakip bir tane vuramazdı. Muhammed Ali de arada etkili üç dört yumruk atar, sıkıştırdı mı da çok kötü abondone ederdi. Beşiktaş da aynı. Bol bol top çevirdi. Belki on tane Cordoba'ya geri pas gitti. Topu rakibe bırakmadı. Seyirciyi de sıktı. Ama rakibine hiç pozisyon vermedi. Kendisi de maç boyunca altı tane pozisyon buldu. Etkili ataklardı. Üçünde de gol geldi. Maçı izlerken "ya böyle futbol mu olur" diyorsunuz akşam eve gidince futbolda en önemli iki unsuru Beşiktaş'ın yaptığını görüyorsunuz. Cordoba duş almamış, kendi hanesinde üç gol var. O zaman bu takım, iyi takım"







  • arkadaşlar beni konu dışından bilen bilir.
    bugüne kadar spor konusunda istisnalar hariç yazmadım. sebebi ise fanatizmden nefret etmem. siz ancak moralimi fena bozuncaya kadar bir müddet yazmaya karar verdim. amacım türk futbolunda ki bakış açısınızın hıncal uluç, kazım kanat erman toroğlu gibi medya maymunları yerine futbolu sistem bazında üstadlarından değerlendirebilmenizdir. bakalım ne kadar dayanacağım.

    yukarıdaki yazılar ise tam medya maymunlarının atlayacağı yazılar. bu maymunlar feneri elazığ karşısında beğenirler beşiktaşı ise beğenmezler. halbuki modern futbol artık beşiktaşın oynadığı gibi oynanıyor. bir an için hayal edin fener bu haliyle avrupa kupası maçına çıksa sizçe rakip 7 tane yer miydi? ya da bu defansla fener kaç tane yerdi. size hıncalın hücum futbolu oynatıyor diye öve öve bitiremediği M. Denizli şampiyonlar liginde sıfır puan çekmişti bunu hatırlatırım. beğenmediği lucescu ise galatasarayı ve beşiktaşı çeyrek finale çıkardı.




  • Malcolm, bu Kemal Belgin hakikaten benim bildiğim en akıllı uslu futbol yorumcusu. bu aralar hangi gazetede yazıyor acaba biliyor musun? o adam ne diyorsa doğru çıkıyor...[frndsp]
  • Beni görüşümce Lucescu Beşiktaş'ı çeyrek finale çıkarmadı; çeyrek finalde "eledi". O takımın başında herhangi başka bir teknik adam olsaydı, Beşiktaş kupayı yüzde 90 alacak idi.
  • <blockquote id='quote'><font size='1' face='Verdana, Arial, Helvetica' id='quote'>quote:<hr height='1' noshade id='quote'><i>Originally posted by çerkez</i>
    <br />Malcolm, bu Kemal Belgin hakikaten benim bildiğim en akıllı uslu futbol yorumcusu. bu aralar hangi gazetede yazıyor acaba biliyor musun? o adam ne diyorsa doğru çıkıyor...[frndsp]
    <hr height='1' noshade id='quote'></blockquote id='quote'></font id='quote'>

    www.milligazete.com.tr
  • <blockquote id='quote'><font size='1' face='Verdana, Arial, Helvetica' id='quote'>quote:<hr height='1' noshade id='quote'><i>Originally posted by Factor-B</i>
    <br />Beni görüşümce Lucescu Beşiktaş'ı çeyrek finale çıkarmadı; çeyrek finalde "eledi". O takımın başında herhangi başka bir teknik adam olsaydı, Beşiktaş kupayı yüzde 90 alacak idi.
    <hr height='1' noshade id='quote'></blockquote id='quote'></font id='quote'>

    factor,
    birisine 40 kere deli dersen deli olurmuş derler. medya maymunları senin bu fikrini o kadar çok tekrar ettiler ki herkes doğrunun bu olduğunu zannediyor. işin ilginci bu maymunların başı olan hıncal beşiktaşlı bile değil. gerçi hıncal galatasaraya zarar vermek için de elinden gelen yapıyor ya o da ayrı bir konu tabi.
    bu maymunların elinde öyle bir medya gücü var ki beyazı siyah, siyahı beyaz diye halka yutturabilme kabiliyetine sahipler.
    halbuki gerçek o kadar farklı ki...
    o maymunlar devamlı beşiktaşın çok iyi bir kadrosu olduğunu iddia ettiler. peki onlara sormak lazım o kadroyu kim oluşturdu.
    aynı lucescu kadrosu tamamen dağılan GS da ne yaptıysa aynısını beşiktaşta da tekrarladı. kaliteli ve aynı zamanda ucuz futbolcuları buldu takım içindeki dengeleri bozmadan onları takıma adapte etti ve hem GS a hem Bjk ya en büyük başarıları kazandırdı.
    işin en üzel yanı lucescu GS da çağdaş ön liberolu alan savunması ile başarılı olurken beşiktaşta ise çağdışı klasik 3-5-2 sistemi ile başarılı oldu. bu ise lucescu da hiç önyargı olmadığını ve takımın hangi sisteme uyum sağladığını çok iyi etüd edip ona göre taktik belirleyebildiğini gösteriyor.




  • Kemal Belgin in Beşiktaş maçı ile ilgili yorumu elimize şimdi ulaştı

    Hakiki Futbol!

    Bir gün önceki yazımda, Fenerbahçe-Elazığspor maçının 40'a yakın, Bursaspor-Galatasaray maçının da 15'e yakın gol pozisyonu ile oynandığını dile getirmiştim. Böyle bir olgunun günümüz futbolunun içinde, daha doğru bir deyişle bir süper ligde bulunamayacağını vurgulamıştım. Ve yazımı da şöyle bitirmiştim. Ben bu satırları yazdıktan birkaç saat sonra İnönü'de Beşiktaş-Ankaragücü maçı oynanacak. Sayın bakalım toplam kaç pozisyon oluşacak...

    Evet, Beşiktaş-Ankaragücü maçında, Beşiktaş'ın attığı son golün yanısıra 3 net, Ankaragücü'nün de Hüseyin'in yakaladığı boş topla içeri girmeyip, ceza alanı dışından şutladığı topla tek pozisyonu, toplam 5 net gol pozisyon vardı. İşte bir Süper Lig'de görülmesi, yaşanması gereken futbol ölçüsü budur.

    Bu ülkede kritik yazan, ekranda yorum yapanlar, Fenerbahçe-Elazığspor maçından sonra, hele hele Rıdvan Dilmen şöyle bir yorumda birleşmişlerdi: "Fenerbahçe süper oynadı, Elazığspor futbolda yeri olmayan bir düzenle intihar etti. Böyle kritik olmaz, böyle yorum yapılmaz. Çünkü biri varsa diğeri yok demektir. Yani hem Elazığspor intihar edecek, hem Fenerbahçe süper oynayacak. Olmaz!

    Şimdi gelelim Beşiktaş-Ankaragücü maçına... Arkadaşlar yine yazmış, dinlemedim, belki de konuşmuşlardır da, konuşacaklardır da... Beşiktaş ilk golden sonra yürümüşmüş, maçtan başka her şeye benziyormuş...Yapmayın yahu! Etmeyin yahu! Bu ülke insanının doğruları görmesine yardımcı olun. Atmayın! Beşiktaş, bugün bu ülkenin topa en uygun biçimde, en fazla sahip olabilen takımıdır. Rakip, kim olursa olsun, Beşiktaş karşısında iyi oynamadı gibi gözüküyor. Çünkü planladıklarını, düşündüklerini topa sahip olamadığı için hayata geçiremiyor. Günümüz futbolunda ilk tercih topa sahip olmaktır. Bu halde gücünüzü de ekonomik kullanabiliyor, topu dolaştırarak sahada organize olabilecek zamanı kazanabiliyorsunuz. Ben bunları yazayım da, bir gazeteci olarak görevi tam yapayım.

    Tabii ki, medyada "Lucescu teslim oldu" başlıkları da yer aldı. Neden mi? Efendim; Ahmet Hassan ilk onbire girmiş. Daha sonra da Sinan ve Ümit'le maç tamamlanmış.Adam oynatmam demedi ki... Takıma, daha doğrusu sisteme uymaları gerekiyor, tempomuza ayarlanmaları gerekiyor dedi. Pancu'nun hafif bir sakatlığı da olunca, Ahmet Hassan'ı oynattı. Ama asla ne Sanlı'nın, ne de Vedat'ın önerdiği gibi Ahmet Hassan, Tümer ve Sergen'i aynı onbirde oynatmaz. Böyle bir şey Beşiktaş takımının sisteminin ciddi yara alması demektir. Sinan için de, İlhan için zaman kazanıyor Lucescu...Bu arada Ahmet Dursun'u da kazanmak adına ilk onbire koyuyor.

    Guinti gibi bizim ligde 50 oyuncu var diyenler, yazanlar bakıyorum şimdi, "Ne futbolcu...Sahanın en iyisi idi... Bütün takımı o yönlendirdi"diye yazabilme, konuşabilme yüzsüzlüğünü de gösterebiliyorlar. Bereket ki, bizim ulemalar bu maçtan sonra, "Okan neden oynamadı" diye sormadılar.Okan sakat olmasa, onu da sorarlardı.

    Emre neden oynadı diye yazanlar bile olmuş... Ayıp yahu! Emre, koca oyunda tek bir pası adama attı. İkinci devre Beşiktaş'ın bütün etkili ataklarını sağdan Emre taşımadı mı? Sonra bu geniş kadro neden yapıldı ki... Beşiktaş üç cephede birden savaşacak...Yoksa siz anlı, şanlı yazarlar, siz mi oynayacaksınız?

    Beşiktaş, Ankaragücü gibi diri bir takıma hiç boş saha bırakmadan, bir tek Hüseyin'in girdiği pozisyon hariç tek bir pozisyon bile vermeden maçı bitirdi. Gerçek takım, zirve takımı budur...




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.