Şimdi Ara

camilerimiz hakkında bilmediklerimiz

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
8
Cevap
0
Favori
188
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Birkaç yil once, Suleymaniye Camii'nin yikilma tehlikesiyle
    karsi karsiya kaldigi anlasilmis. Eğer cozum bulunamazsa, koca cami kisa
    bir zaman içinde yikilacakmis. Caminin tum tasiyici yuku
    kemerlerindeymis. Bu kemerlerin ortalarğnda bulunan kilit taslari zamanla
    asinmis.
    Ama elde yazili bir proje olmadigi için nasil degistirileceği
    bilinmiyormus.
    Hemen Turkiye'nin en yetkin muhendis ve mimarlarindan olusan bir
    heyet olusturulmus. Ortaya bir sürü fikir atilmis. Her kafadan bir ses
    çikmis ama sonuç alinamamis. Tartismalar surerken caminin içinde büyük
    bir karmasa suruyormus. Ulkenin çesitli bilim kuruluslarindan bir sürü
    mimar, muhendis kemerleri inceliyormus. Bu adamlardan biri ortalarda
    dolanirken, kazara, gizli bir bolme bulmus. Bolmede, uzerinde eski yazi
    olan bir not varmis. Uzmanlara inceletilen kagidin orijinal olduğu
    belgelenmis.
    Bu kagit parcasi bizzat Mimar Sinan'in imzasini tasiyan bir
    mektupmus. Mektupta yazilanlar tercüme ettirilince ortaya söyle bir metin
    cikmis. "Bu notu bulduğunuza göre kemerlerden birinin kilit tasi asindi
    ve nasil degistirilecegini bilmiyorsunuz." Koca Sinan, kademe kademe, kilit
    tasinin nasil degistirileceğini anlatiyormus. Bu oyuk içinde yer alan bir
    sise ve sise içindeki notta soyle bir sey yaziyormus: "Her kim bu tas
    eskidiğinde yenisiyle degistirmek isterse; eski tasin yerine takilacak
    yeni kilit tasinin iki tarafindan yagli iple tasi bir taraftan sokup
    oteki taraftan ceksin ve sonra ipin disarida kalan kisimlarini kessin"
    Heyet Sinan'in söylediklerini aynen yapmis. Suleymaniye camisi
    boylelikle kurtarilmis. Bu mektup su an Topkapi Sarayi'nda
    saklaniyormus.
    Mimar Sinan 2
    Hem okuyalim hem bilgilenelim.
    1950-60 arasi bir tarihte insaat muhendisi, mimar ve
    jeofizikçilerden Bakanligi'ndan izin alarak ulkemizdeki tarihi yapilari
    incelemeye
    baslamis.Ayasofyayi, Yerebatan Sarnicini filan gezdikten sonra sira
    Sinanin kalfalik eseri Suleymaniye Camisi'yle Sinan'in ogrencisi Mimar
    Davut Aga'nin eseri Sultanahmet Camisi'ne gelmis.
    Japonlar bu camiler uzerinde gunlerce inceleme yapmislar. Her
    geçen gun saskinliklari daha da artiyormus. Cunkü Japonlar daha ilk
    ncelemede camilerin gevsek bir zemin uzerine insa edildiğini anlamislar.
    Ama bunca yil, bu camilerde bir catlak dahi olmamasina akil sir
    erdirememisler.
    Bunun uzerine Tuürkiye programinin gerisini tamamen iptal edip, bu iki
    cami üzerine yogunlasmislar.
    Arastirmalarinin sonucunda herhangi bir sarsinti sirasinda bu
    iki caminin sabitlenmediğini aksine yerinde oynayarak yikilmaktan
    kurtulabildiği ortaya çikmis. Minareleri incelediklerinde ise
    dumurlari ikiye katlanmis. Minarelerin cok daha gelismis bir rayli sistem
    mekanizmasi uzerine oturtulduğunu ve her yone yaklasik 5 derece
    yatabildiğini
    gormusler.
    Daha derin arastirma yapmak için Edirne'ye, Sinan'in ustalik
    eseri Selimiye Camisi'ne gitmisler. Ordaki olaganustu sistemleri
    gorunce iyice dumur olmuslar. Selimiye'nin tüm sirlarini aylarini
    harcayarak
    cozmüsler. Japonya'ya donduklerinde ise Sinan'in sirlarini uygulamaya
    sokarak sehirlerini Sinan'in kullandigi sistemlerle kurup muazzam
    gokdelenler dikmisler. Yani su an gelismis ulkelerin gokdelen yapiminda
    kullanılan cogu sistem, yuzyillar önce Sinan'in gelistirdigi
    mekanizmalarmis.

    -------------
    Bir gun Selimiye Camii'ne girenler, kubbenin altiğnda bir
    Japon'un ayaklarini kibleye doğru uzatmis sirtustu yattigini gormusler.
    Tabii hemen Japon'u, "Burasi kutsal bir yer. Bu sekilde yatmak bizim
    inanclarimiza gore saygisizliktir. Lutfen oturun veya ayakta durun"
    diyerek uyarmislar.Ancak, Japon trans vaziyetteymis, gozlerini kubbeden ayirmadan soyle sayikliyormus: "Bu imkansiz. Ben yillarin muhendisiyim. Bu kubbe
    var olamaz. Hayal goruyorum. Bu kubbenin orada o sekilde durmasi
    fizik ve matematik kurallarina aykiri. Bu imkansiz, orada hicbir sey yok,
    orada hicbir sey yok..."
    Selimiye camisisinin zemini gevsek toprakmis. Bu nedenle
    minarelerinin yakin zamanda yikilacagi farkedilimis. Uluslararasi bir
    grup bilimadami toplanmislar. Nasil kurtaririz bu tarihi minareleri diye kafa
    kafaya vermisler. Sonucta en son teknoloji olan metal kelepcelerle
    minarelerin temellerini sabitlemenin en iyi cozum olduğuna karar
    vermisler.
    Minarelerin temellerini acinca, koymayi dusundukleri kelepcelerin
    aynisiyla arsilasmislar. Mimar Sinan bilmem kaç yüzyil once ayni seyi
    dusunmus megerse
    -----------------
    Mimar Sinan'in Selimiye Camii'nin kubbesini o genisliğe oturtmak
    için 13 bilinmeyenli bir denklemi matematiğin bilinen 4 ana isleminden
    farkli besinci bir islem yaratarak cozdugu soylenir. Ayrica minarelerin
    serefelerine cikanlarin yolda birbirlerini gormemeleri ise buyuk bir bir
    dehanin urunudur. Almanlar ayni sistemi meclislerinin onundeki dev kurede
    kullanmislar. Mimar Sinan bu sistemi 2 metre capindaki minarelere
    yuzyillar once monte edebilecek bir dehadir. Almanlarin dehasi ise, o cirkin metal
    yiginina Selimiye'den fazla turist cekebilmelerindedir..







  • Photoshop, yalaann ,iftiraaa, Batılılar dururken bir Türk, hemde Osmanlı döneminde böyle şeyleri akıl etmiş olamaaazz.


    RUHUNA SAĞLIK KARDEŞ, İNSANI KENDİNE GETİREN BİR PAYLAŞIM

    TEŞEKKÜRLER
  • gerçekten ilginç, vaybe dedirten olaylar.
    teşekkürler paylaştığın için.
  • Ecdadımız bizim gurum kaynağımız, ellerine sağlık...
  • Ah Koca Sinan ah...
  • mış, miş yazıp durmuşsun. ne yani japonlar bildiklerini bizden öğrendi ha
  • tabi ya
    ben okumuştum böle bişiler ewt aynen katılıyorum hepsi doğru
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.