Şimdi Ara

cinayet mi ? (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
58
Cevap
0
Favori
1.105
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: hiç

    arkadaşlar cevaplarınız için teşekkür ederim. bende de kafa karışıklığı vardı burada da var.

    arkadaş bir miktarını patrondan habersiz, bir miktarını da haberli yapmış. daha sonra elde ettiği gelirin bir miktarını bağışlamış.

    aklıma başka bir soru geldi.

    iki arkadaşsınız. birinin nakit parası var diğerinin yok. 2 000 YTL lik bir mobilya alacaksınız ama taksitle 2 200 YTL ödeyeceksiniz.

    arkadaşınız 2 000 YTL ye ben alayım, sen bana taksitle 2 200 ödersin diyor.

    bunda bir sakınca var mı ?


    Bence bu tür soruları bulunduğun il müftülüğüne sor hocam hem onlar sevinir hem de senin kalbin tatmin olur.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: hiç

    arkadaşlar cevaplarınız için teşekkür ederim. bende de kafa karışıklığı vardı burada da var.

    arkadaş bir miktarını patrondan habersiz, bir miktarını da haberli yapmış. daha sonra elde ettiği gelirin bir miktarını bağışlamış.

    aklıma başka bir soru geldi.

    iki arkadaşsınız. birinin nakit parası var diğerinin yok. 2 000 YTL lik bir mobilya alacaksınız ama taksitle 2 200 YTL ödeyeceksiniz.

    arkadaşınız 2 000 YTL ye ben alayım, sen bana taksitle 2 200 ödersin diyor.

    bunda bir sakınca var mı ?

    Neden olsun ki? Borç veren adam enayi mi parasını o kadar zaman işletebileceği halde gidip boşu boşuna birine versin? Hadi işin kazanç tarafını geçtim, en azından aradaki zamanda oluşan enflasyon kaybını kim karşılayacak?

    Tabi eğer borç isteyen yakın bir arkadaşınızsa durum değişebilir. Ben de bir arkadaşıma 2000 YTL borç vermiştim, 1.5 sene içinde her ay azar azar geri ödeyecem dedi ama ben hiçbirşey demememe rağmen 1 sene içinde borcu kapattı sağolsun. Ben de 100-200 YTL'lik enflasyon kaybının lafını etmedim haliyle. Orası ayrı konu... Ama çok samimi olmadığım birisi olsaydı tabi ki aradaki farkı alırdım.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Hasbi 81


    quote:

    Orjinalden alıntı: hiç

    arkadaşlar cevaplarınız için teşekkür ederim. bende de kafa karışıklığı vardı burada da var.

    arkadaş bir miktarını patrondan habersiz, bir miktarını da haberli yapmış. daha sonra elde ettiği gelirin bir miktarını bağışlamış.

    aklıma başka bir soru geldi.

    iki arkadaşsınız. birinin nakit parası var diğerinin yok. 2 000 YTL lik bir mobilya alacaksınız ama taksitle 2 200 YTL ödeyeceksiniz.

    arkadaşınız 2 000 YTL ye ben alayım, sen bana taksitle 2 200 ödersin diyor.

    bunda bir sakınca var mı ?

    Neden olsun ki? Borç veren adam enayi mi parasını o kadar zaman işletebileceği halde gidip boşu boşuna birine versin? Hadi işin kazanç tarafını geçtim, en azından aradaki zamanda oluşan enflasyon kaybını kim karşılayacak?

    Tabi eğer borç isteyen yakın bir arkadaşınızsa durum değişebilir. Ben de bir arkadaşıma 2000 YTL borç vermiştim, 1.5 sene içinde her ay azar azar geri ödeyecem dedi ama ben hiçbirşey demememe rağmen 1 sene içinde borcu kapattı sağolsun. Ben de 100-200 YTL'lik enflasyon kaybının lafını etmedim haliyle. Orası ayrı konu... Ama çok samimi olmadığım birisi olsaydı tabi ki aradaki farkı alırdım.



    Bunda dinen sakınca vardır.normal fiyatı 2000 ytl olan bir ürünü taksitle 2200 ytl'ye almak vade farkı adı altında faizdir hepimizin bildiği gibi.Bu örnekte de arkadaşın ilk dediği durumda da olan şu;

    İlk durumda şirket,ikinci durumda arkadaşınız bir yere ödeme yapacak parası yok peşin ödeyemeyecek ve taksitle ödeyecek tabi faiziyle.Siz onun adına ödemeyi yapıyorsunuz ve artık karşısındaki kişi/kuruma değil size borçlu oluyor ve mevzubahis olan parayı faiziyle size ödüyor.

    Aradaki zamanda parayı işletiyor zaten çünkü örneğin 2000 ytl verip 2200 alıyor yada bu zamanın enflasyon koşullarına ve paranın miktarına göre örneğin 2000 verip 3000 ytl almak şeklinde de olabilir.Yani kazanç elde ediyor ama bu kazancı çalışmadan elde ediyor,faizle...

    Etik olup olmama konusunda, eğer faiz konusunda dini hassasiyetleri yoksa yapılabilir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Oberyn Nymeros Martell -- 12 Ekim 2007; 23:26:45 >




  • Tabi olay yukarda bahsettiğim gibi "faiz haramdır" cümlesinden yola çıkılarak değerlendirilirse bunun gibi saçma sonuçlarla karşılaşmamız gayet normal.

    O zaman borç alan kişinin fazladan verdiği para için 'faiz' yerine 'borç verenin enflasyon sonucu oluşan kaybını karşılama tutarı', yani BVESOKKT diye bir tanımlama kullanalım. Umarım bu şekilde probleminiz çözülür.

    Yok hala çözülmediyse, sizin anlayışınıza göre borç alan kişi aradan 20 sene geçtikten sonra parayı aynı miktarda geri ödemeliyse, dini inançlarınızı 'azıcık' sorgulamanızı öneririm. Ya da belki Kuran'da yazılanları yanlış yorumlamışınızdır, kimbilir?
  • quote:

    Orjinalden alıntı: harina

    Para nedir? Para, köylü Ahmetin toprağı sürerek elde ettiği buğdayı, emekçi Mehmet ustanın alın teri, mülk sahibinin aldığı kira, mühendisin yaratıcılığı, bilim adamının düşünsel çabası, girişimcinin aldığı risk vb gibi nice çalışmanın sonunda üretilen değerlerin karşılığıdır. Faiz ise bu değerleri bir süreliğine kiralamaktır. İnsanlar birikimlerini getirirler bankalara verirler, bankaya parasını yatıran insan aslında oraya ürettiklerini yatırır. Birileride bu birikimleri alır ve bunu daha fazla kazanç elde etmek için kullanır ve bunun karşılığında birikimin sahibine bir bedel verir. İster buna kar payı deyin isterse faiz. Bunun adının değişmesi ne olnu helal yapar nede haram. Bence basit olarak faiz budur.


    Ben bu mesajı nasıl atlamışım? Herşeyi yerli yerinde anlatmış @harina.

    Eğer bu açıklamaya rağmen hala 'faiz haramdır' cümlesi at gözlükleriyle savunulmaya devam ediliyorsa söyleyecek birşeyim yok zaten... En azından bu cümlenin içeriği hakkında biraz yoruma açık olun.

    Mesela...
    Borçları yüzünden hiçbir bankanın kredi vermediği bir kişiye "zor durumda olduğu için ne desem kabul etmek zorunda" diye düşünerek çok yüksek faizle borç veren bir tefeci için bu söz geçerli olabilir belki. Çünkü tefecinin amacı bu kişinin durumundan faydalanıp çok para kazanmaktır. Ortada en dolaylı yoldan bile bir üretim yoktur, sadece sömürü vardır.

    Kuran'da yazan 'faiz haramdır' cümlesini böyle durumlar için kullanırsanız günümüz koşullarıyla çatışmamış olursunuz. Diğer türlü düşünüldüğünde, İslamı o zamanın koşullarına göre kuralları konulmuş, ilersini hiç görememiş bir din olarak görmek isteyenlerin eline çok güzel bir koz vermiş olursunuz.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Hasbi 81

    Kuran'da yazan 'faiz haramdır' cümlesini böyle durumlar için kullanırsanız günümüz koşullarıyla çatışmamış olursunuz. Diğer türlü düşünüldüğünde, İslamı o zamanın koşullarına göre kuralları konulmuş, ilersini hiç görememiş bir din olarak görmek isteyenlerin eline çok güzel bir koz vermiş olursunuz.


    Kur andaki faiz haramdır sözü her zamana hitap eder. Ama neyin faiz neyin değil olduğuna İslam alimleri yeterli cevabı vermektedir. Yukarıda bahsettiğin borç meselesine gelince de borcu verdiğin cinsten geri alman gereklidir. bu durumda borç verecek kişi borcunu dövize altına vs endeksleyebilir.

    Ayrıca İslamda haramın azı da haramdır çoğu da haramdır. Yani iğne çalmak da hırsızlıktır kuyumcu soymak da.

    İslam da faiz haramdır ama güncel hayatta bankacılık da önemli bir yerdedir. Bankacılığın faizden uzak şekilde yapılmasına fians kurumları büyük katkı sağlamaktadır.

    Zaten şu an ülkemizin en önemli sorunlarından biri de FAİZ değil midir ?




  • Dövize endeksleyebilir ama enflasyona endeksleyemez öyle mi? Eğer enflasyona endekslerse aynı cinsten parayı daha fazla olarak vermek zorunda olduğu için bunun adı faizdir ama döviz olarak verirse faiz olmaz demek. İlginç...

    Ayrıca benim bahsettiğim örnekte sorun teşkil eden şey tefecinin yüksek faiz uygulaması değil, faiz uygulamasındaki amaçtır. O yüzden "faizin azı da haramdır çoğu da haramdır" sözünüzün benim veridiğim örnek açısından bir anlamı yok maalesef.

    Bankacılığın faizden uzak şekilde yapılması derken sanırım yukarda bahsettiğim faizin ismini değiştirip islami çevrelere "bu haram değil" diyerek kakalamasından bahsediyorsunuz. Eğer bahsettiğiniz başka birşeyse açıklarsanız sevinirim. Çünkü insanlar benim bildiğim kadarıyla bankaya parasını yatırırken birşeyler kazanmak için yatırır. Kazanç sağlamıyorsa banka neden kullanılsın? Paralarımızı kovboylar, haydutlar çalmasın diye mi? Eğer kazanç sağlanıyorsa da bunun adı faiz olmuş, kar payı olmuş, ne fark eder?




  • Ortada adil olmayan bir iş varsa etik te değildir. Adalet duygunuzu tatmin ediyorsa, aynı şey size yapılsaydı ne hissederdiniz bunu düşünüpte ortada rahatsız olunacak bir durum olmadığını görüyorsanız yapılan iş gayet normaldir.

    İlahiyatla Adalet birbirine zıt şeyler söylüyorsa hangisini seçersiniz. Bir de şöyle düşünün, benden paramı alan bir adamın beni bir yıl boyunca nakitsiz güvencesiz veya gelirsiz bırakıp bir yıl sonunda bana sadece ana paramı verirse benim o bir yıl boyunca katlanmış olduğum riskler, zorluklar benim aleyhimde bir adaletsizlik yaratmazmı. Bu durumda faiz vermeyen adam islam dinine uygun davranmış ama çokta adaletsiz bir iş yapmış olmaz mı?
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Hasbi 81

    Dövize endeksleyebilir ama enflasyona endeksleyemez öyle mi? Eğer enflasyona endekslerse aynı cinsten parayı daha fazla olarak vermek zorunda olduğu için bunun adı faizdir ama döviz olarak verirse faiz olmaz demek. İlginç...

    Ayrıca benim bahsettiğim örnekte sorun teşkil eden şey tefecinin yüksek faiz uygulaması değil, faiz uygulamasındaki amaçtır. O yüzden "faizin azı da haramdır çoğu da haramdır" sözünüzün benim veridiğim örnek açısından bir anlamı yok maalesef.

    Bankacılığın faizden uzak şekilde yapılması derken sanırım yukarda bahsettiğim faizin ismini değiştirip islami çevrelere "bu haram değil" diyerek kakalamasından bahsediyorsunuz. Eğer bahsettiğiniz başka birşeyse açıklarsanız sevinirim. Çünkü insanlar benim bildiğim kadarıyla bankaya parasını yatırırken birşeyler kazanmak için yatırır. Kazanç sağlamıyorsa banka neden kullanılsın? Paralarımızı kovboylar, haydutlar çalmasın diye mi? Eğer kazanç sağlanıyorsa da bunun adı faiz olmuş, kar payı olmuş, ne fark eder?


    ilk önce enflasyon nedir bilmek lazım. enflasyon onlarca değişik ürünün fiat değişiminin ortalamasıdır. dolayısı ile kişi isterse enflasyona endeksli borç da verebilir. böyle bir söz söylemememe rağmen nasıl böyle bir çıkarımda bulundunuz anlamadım doğrusu.

    burada size faiz ile kar payı arasındaki farkı mı anlatmamı istiyorsunuz ? şahsen konu ile ilgiliyim ve faiz ile kar payının aynı anlamda olmadığını da net bir şekilde biliyorum.

    ama araştırma zahmetine girmeden ha fiaz olmuş ha kar payı diyerek sanki fark yokmuş gibi yansıtmanız doğru olmamış. nitekim birçok finans kurumu faizsiz sistemde çalıştığını iddia edeyer ve binlerce mudisi de aldanarak oraya para mıı yatırıyor zannediyorsunuz. doğrusu yanılıyorsunuz.

    İslam faizi yasaklar ancak günümüzde bankacılık sektörü de gerekldir. dolayısı ile İslam ın karşı olduklarınından soyutlanmış bir bankacılık sektörü geliştirilmek zorundadır ki finans şirketleri bir ölçüde bu ihtiyaca karşılık vermektedir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Deep Impact -- 14 Ekim 2007; 0:07:58 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: pacman

    Ortada adil olmayan bir iş varsa etik te değildir. Adalet duygunuzu tatmin ediyorsa, aynı şey size yapılsaydı ne hissederdiniz bunu düşünüpte ortada rahatsız olunacak bir durum olmadığını görüyorsanız yapılan iş gayet normaldir.

    İlahiyatla Adalet birbirine zıt şeyler söylüyorsa hangisini seçersiniz. Bir de şöyle düşünün, benden paramı alan bir adamın beni bir yıl boyunca nakitsiz güvencesiz veya gelirsiz bırakıp bir yıl sonunda bana sadece ana paramı verirse benim o bir yıl boyunca katlanmış olduğum riskler, zorluklar benim aleyhimde bir adaletsizlik yaratmazmı. Bu durumda faiz vermeyen adam islam dinine uygun davranmış ama çokta adaletsiz bir iş yapmış olmaz mı?


    borç para verirken kişiden kişiye farklı uygulama yapabiliriz. mesela ben yakınıma borç verirken YTL veririm. belki zarar edebilirm ama yakınım için göz ardı ederim.

    ama diyelim o kadar yakınım olmayan bir kişiye borç versem elbette ki zarar etmemek için gerekli özeni gösteririm. mesela altın veya dövize endekslemek gibi ...

    bir de faiz ile enflasyonu karıştırmamak lazım. mesela yıllık enflasyon yüzde 8 ancak yıllık faiz de yüzde 18 civarındadır. bu durumda faiz ile borç vermek yerine enflasyon oranı ile vermek daha adilanedir bana göre ...




  • Benim anaparadan kastım zaten enflasyon karşısında erimemiş hali. Onu vermesi gerektiğini zaten tartışmaya bile gerek yok. Benim bahsettiğim başka birşey. Mesela yirmi yıl önce orta halli sıfır km bir araba alınacak parayı borç vermişsem 20 yıl sonra borcu geri alırken yine orta halli sıfır km bir araba parası + fazlasını isterim ve bu hakkımdır. Sebebi ise bu parayı kullanamadığım için elde etmekten feragat ettiğim fazladan gelirimin yada bu yirmi yıl boyunca nakitsizlik yüzünden kaybettiğim paramın tazmin edilmesi.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: pacman

    Benim anaparadan kastım zaten enflasyon karşısında erimemiş hali. Onu vermesi gerektiğini zaten tartışmaya bile gerek yok. Benim bahsettiğim başka birşey. Mesela yirmi yıl önce orta halli sıfır km bir araba alınacak parayı borç vermişsem 20 yıl sonra borcu geri alırken yine orta halli sıfır km bir araba parası + fazlasını isterim ve bu hakkımdır. Sebebi ise bu parayı kullanamadığım için elde etmekten feragat ettiğim fazladan gelirimin yada bu yirmi yıl boyunca nakitsizlik yüzünden kaybettiğim paramın tazmin edilmesi.



    bu durumda paranızı standartlarınızı belirttiğiniz bir arabaya endeksleyerek verebilirsiniz. tabii sizden borç alacak kişi hemen vazgeçecektir.

    şaka bir yana borcunuzu istediğiniz bir metaya endeksleyerek verebilirsiniz. mesela altın, döviz vs. ama arabaya endeksleyebilir misiniz bilemeyeceğim.

    dolayısı ile zarar etmemiş olursunuz. ancak altın fiyatları artıp döviz azalabilir, azalan dövizle araba fiyatları düşüp kar da edebilirsiniz.

    en iyisi siz uzun vade borç vermeyin




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Hasbi 81
    Sanki faiz veren bankanın sahibi cebinden, zararına faiz veriyor. Adına faiz dedin mi haram, kar payı dedin mi helal. Ne güzel iş ya

    güzel iş tabi. faiz almaya niyetli olupta alamayanlar için bundan güzel şey mi olur? ve nedense bunlar hep kar eder dağıtırlar. hiç zarar edip "hadi bakalım bu sefer de siz uçlanın paraları" dedikleri görülmemiştir
    kar payı diye bir şey yoktur, olamaz. komik ötesi saçmalıktan başka bir şey değil.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: pacman

    Benim anaparadan kastım zaten enflasyon karşısında erimemiş hali. Onu vermesi gerektiğini zaten tartışmaya bile gerek yok. Benim bahsettiğim başka birşey. Mesela yirmi yıl önce orta halli sıfır km bir araba alınacak parayı borç vermişsem 20 yıl sonra borcu geri alırken yine orta halli sıfır km bir araba parası + fazlasını isterim ve bu hakkımdır. Sebebi ise bu parayı kullanamadığım için elde etmekten feragat ettiğim fazladan gelirimin yada bu yirmi yıl boyunca nakitsizlik yüzünden kaybettiğim paramın tazmin edilmesi.

    hayır dostum o orta halli sıfır km araba parasının yanında + parayı alamazsın. alırsan faiz olur.

    diyorsun ki, "Sebebi ise bu parayı kullanamadığım için elde etmekten feragat ettiğim fazladan gelirimin yada bu yirmi yıl boyunca nakitsizlik yüzünden kaybettiğim paramın tazmin edilmesi"

    şimdi burada şu var; eğer bunu düşünüyorsan bu borcu vermeyeceksin.
    veriyorsan, kendi rızanla o+ paradan feragat edeceksin.
    ohooo, ne anladım ben bu işten diyecek arkadaşlara şunu söylemek gerekir; borç vermek bir zorunluluğunuz yoktur, dilerseniz verir dilerseniz vermezseniz.
    borç vermek neden sevap? bazı şeylerden feragat ettiğiniz için.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Deep Impact


    ilk önce enflasyon nedir bilmek lazım. enflasyon onlarca değişik ürünün fiat değişiminin ortalamasıdır. dolayısı ile kişi isterse enflasyona endeksli borç da verebilir. böyle bir söz söylemememe rağmen nasıl böyle bir çıkarımda bulundunuz anlamadım doğrusu.

    burada size faiz ile kar payı arasındaki farkı mı anlatmamı istiyorsunuz ? şahsen konu ile ilgiliyim ve faiz ile kar payının aynı anlamda olmadığını da net bir şekilde biliyorum.

    ama araştırma zahmetine girmeden ha fiaz olmuş ha kar payı diyerek sanki fark yokmuş gibi yansıtmanız doğru olmamış. nitekim birçok finans kurumu faizsiz sistemde çalıştığını iddia edeyer ve binlerce mudisi de aldanarak oraya para mıı yatırıyor zannediyorsunuz. doğrusu yanılıyorsunuz.

    İslam faizi yasaklar ancak günümüzde bankacılık sektörü de gerekldir. dolayısı ile İslam ın karşı olduklarınından soyutlanmış bir bankacılık sektörü geliştirilmek zorundadır ki finans şirketleri bir ölçüde bu ihtiyaca karşılık vermektedir.

    bir çok finans kurumunun faizsiz çalıştığını iddia etmesi kar payının faiz olmadığını kanıtlamaz. düşünsenize, hiç bir uğraşda bulunmadan hiç bir faaliyet göstermeden paranızı bu kuruluşa yatırıyorsunuz ve size (ne hikmetse hep piyasadaki faiz oranlarıyla eşdeğer) kar payları dağıtıyorlar. siz de "ooh iyi oldu be. faize de bulaşmadan paramıza para kattık" diye zil takıp oynuyorsunuz, afiyetle parayı yiyorsunuz.

    hırsızlığın adı emanet almak olmuş gibi bir şey bu.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: C4

    bir çok finans kurumunun faizsiz çalıştığını iddia etmesi kar payının faiz olmadığını kanıtlamaz. düşünsenize, hiç bir uğraşda bulunmadan hiç bir faaliyet göstermeden paranızı bu kuruluşa yatırıyorsunuz ve size (ne hikmetse hep piyasadaki faiz oranlarıyla eşdeğer) kar payları dağıtıyorlar. siz de "ooh iyi oldu be. faize de bulaşmadan paramıza para kattık" diye zil takıp oynuyorsunuz, afiyetle parayı yiyorsunuz.

    hırsızlığın adı emanet almak olmuş gibi bir şey bu.


    bu söyledikleriniz bilgiye mi dayanıyor yoksa öyle mi zannediyorsunuz ?

    eğer zannediyorsanız yanılıyorsunuz, bilgiye dayalı ise bilgi kaynağınızı merak ediyorum ..
    .




  • Aslında faiz bir ülkedeki yatırımların ne kadar karlı olduğuylada yakından ilişkilidir. Bir ülkedeki yatırımların ortalama karlılığı ne kadar yüksekse faiz oranlarıda(kar payları) o denli yüksek olur. Ama faiz sadece kar elde etmek için kullanılmaz. Bizler başka ihtiyaçlarımızı karşılamak yada bir çıkar sağlamak için de faiz karşılığı borç alırız.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Hasbi 81

    quote:

    Orjinalden alıntı: harina

    Para nedir? Para, köylü Ahmetin toprağı sürerek elde ettiği buğdayı, emekçi Mehmet ustanın alın teri, mülk sahibinin aldığı kira, mühendisin yaratıcılığı, bilim adamının düşünsel çabası, girişimcinin aldığı risk vb gibi nice çalışmanın sonunda üretilen değerlerin karşılığıdır. Faiz ise bu değerleri bir süreliğine kiralamaktır. İnsanlar birikimlerini getirirler bankalara verirler, bankaya parasını yatıran insan aslında oraya ürettiklerini yatırır. Birileride bu birikimleri alır ve bunu daha fazla kazanç elde etmek için kullanır ve bunun karşılığında birikimin sahibine bir bedel verir. İster buna kar payı deyin isterse faiz. Bunun adının değişmesi ne olnu helal yapar nede haram. Bence basit olarak faiz budur.


    Ben bu mesajı nasıl atlamışım? Herşeyi yerli yerinde anlatmış @harina.

    Eğer bu açıklamaya rağmen hala 'faiz haramdır' cümlesi at gözlükleriyle savunulmaya devam ediliyorsa söyleyecek birşeyim yok zaten... En azından bu cümlenin içeriği hakkında biraz yoruma açık olun.

    Mesela...
    Borçları yüzünden hiçbir bankanın kredi vermediği bir kişiye "zor durumda olduğu için ne desem kabul etmek zorunda" diye düşünerek çok yüksek faizle borç veren bir tefeci için bu söz geçerli olabilir belki. Çünkü tefecinin amacı bu kişinin durumundan faydalanıp çok para kazanmaktır. Ortada en dolaylı yoldan bile bir üretim yoktur, sadece sömürü vardır.

    Kuran'da yazan 'faiz haramdır' cümlesini böyle durumlar için kullanırsanız günümüz koşullarıyla çatışmamış olursunuz. Diğer türlü düşünüldüğünde, İslamı o zamanın koşullarına göre kuralları konulmuş, ilersini hiç görememiş bir din olarak görmek isteyenlerin eline çok güzel bir koz vermiş olursunuz.

    arkadaşlar islamda "kafama böyle yattı, demek ki böyle de olur" diye bir şey yok. islamın mantık dini olması bazı şeylerin mantığınıza oturması sonucu mübah olmalarını gerektirmez.

    şimdi diyorsunuz ki; "Faiz ise bu değerleri bir süreliğine kiralamaktır. İnsanlar birikimlerini getirirler bankalara verirler, bankaya parasını yatıran insan aslında oraya ürettiklerini yatırır"
    insanların birikimlerini bankaya yatırmak gibi bir zorunlulukları mı var? altına, dövize de yatırılır, gayrimenkule de. neden banka? banka, çünkü paranıza para veriyor ve bu da işinize geliyor. ve siz, bir takım bahanelerle bu parayı faiz çerçevesinden çıkartmaya çalışıyorsunuz. bankaya yatırılan parayı diğer insanlar almış işte güçte kullanmış karşılığında da para sahibine bir bedel ödemiş argümanı artık eskidi. bu gibi alışverişler karşılıklı anlaşmalarla olur. adamla oturursunuz ortaklık anlaşması yaparsınız. para senden iş bizden şu oranda ortağız dersiniz. yoksa git sen bankaya paranı yatır, öbürü gelsin alsın faiz versin, sen o alınan faizi al ye, adı da faiz olmasın.

    sevgili hasbi81,
    "İslamı o zamanın koşullarına göre kuralları konulmuş, ilersini hiç görememiş bir din olarak görmek isteyenlerin eline çok güzel bir koz vermiş olursunuz" diyorsun da,
    islam öyle bir ilerisini gören din ki, faizi haram etmekle zaten tüm zamanlar için insanları korumayı hedeflemiş. faizin iyi bir şey olduğunu kim iddia edebilir? islam karşıtları zaten her şeyden yalan yanlış bin tane anlam çıkartmakla meşgullerken, bunlara koz vermemek namına faize yeni yeni isimler mi takalım?


    quote:

    Orjinalden alıntı: Deep Impact


    quote:

    Orjinalden alıntı: C4

    bir çok finans kurumunun faizsiz çalıştığını iddia etmesi kar payının faiz olmadığını kanıtlamaz. düşünsenize, hiç bir uğraşda bulunmadan hiç bir faaliyet göstermeden paranızı bu kuruluşa yatırıyorsunuz ve size (ne hikmetse hep piyasadaki faiz oranlarıyla eşdeğer) kar payları dağıtıyorlar. siz de "ooh iyi oldu be. faize de bulaşmadan paramıza para kattık" diye zil takıp oynuyorsunuz, afiyetle parayı yiyorsunuz.

    hırsızlığın adı emanet almak olmuş gibi bir şey bu.


    bu söyledikleriniz bilgiye mi dayanıyor yoksa öyle mi zannediyorsunuz ?

    eğer zannediyorsanız yanılıyorsunuz, bilgiye dayalı ise bilgi kaynağınızı merak ediyorum ..
    .


    haklısın bu söylediklerim kafadan atma şeyler, sallıyorum gidiyor ya tutarsa diye. sen ciddiye alma.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi C4 -- 14 Ekim 2007; 14:02:08 >




  • Bunu buraya değil de, bulunduğunuz şehrin fetva kuruluna veya diyanet işleri başkanlığına falan sorsanız daha iyi bir cevap alırdınız.

    Sn. C4 kârpayı hakkında kafam karışık açıkçası ama düşündüklerim de sizinkilere yakın.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: C4

    haklısın bu söylediklerim kafadan atma şeyler, sallıyorum gidiyor ya tutarsa diye. sen ciddiye alma.



    Ülkemizde 1984 yılından sonra 6 ÖFK kurulmuş, bunlardan İhlas Finans Kurumu faaliyetlerine son vermiştir. Halen 5 ÖFK faaliyet halindedir. Kuruluş tarihi sırasına göre:

    Al baraka Türk, Faisal Finans Kurumu, Kuveyt Türk Evkaf Finans, Anadolu Finans Kurumu, Asya Finans Kurumu.

    ÖFK’Ların Anahtar Özellikleri
    :

    1- Faizsizdir (interest-free):

    Bu bankaların en ayırt edici özelliği çalışmalarında faize yer vermemeleridir. Yani, sağladıkları kaynaklara faiz ödemezler; kullandırdıkları kaynak için müşterilerinden faiz tahsil etmezler.

    Zaten kuruluşlarının gerekçesi de, faizli muameleye dini görüşü gereği yer vermeyen insanlara ve bu tür insanların şirketlerine hizmet etmektir. İslamiyet sermayenin üretim faktörlerinden birini teşkil ettiğini ve bir maliyeti olduğunu kabûl eder. Ancak bu faktörün önceden belirlenmiş bir karşılık, yani faiz talep etmesini reddeder. Bir diğer ifadeyle, paraya para kazanmak yasaktır.

    2- Ticaretle Bağlantılıdır

    (Trade-related):

    İslam’da faizin haram, ticaretin ve kârın helâl olması bu kuruluşları müşterileriyle ticarî nitelikli iş yapmaya yöneltir. Para ticareti İslâm’da yasak olduğuna göre, kâr etmek için mal ticareti gerekli olur.

    3-Sermaye Bağlantılıdır

    (Equity Related):

    Saf İslamî bankacılığın kâr-zarar ortaklığı (mudaraba) veya sermaye iştiraki (muşaraka) içerdiği genellikle kabûl gören bir gerçektir.

    İslamiyet’te sermaye sahibi, girişimcinin uzmanlığı ve çalışması sayesinde meydana getirdiği karı onunla paylaşabilir. Sermayenin getirisi olan kâr unsurunun oranı, yani hangi nispetlerde bölüşüleceği önceden bellidir ancak tutarı belirsizdir.

    4- Yatırımlar ahlâka uygun konularda yapılmalıdır (Ethical investments):

    Yatırımlar; sadece İslam dininin yasaklamadığı konular çerçevesinde gerçekleştirilmelidir. Bu bağlamda İslamî yatırım: Çevre dostu, sadaka verici, toplum iştirakini sağlayıcı, insanî değerlere saygılı, porno, silahlanma, alkol ve kumarı dışlayan yatırımlar olmalıdır.

    ÖFK’nın başlıca

    ürün ve hizmetleri


    1- Mudaraba ve Muşaraka:

    Fon kullandırma bakımından İslamî bankacılığın özünü oluşturan yöntemlerdir. Ancak getiri sağlamada uzun vadeli olduğundan, bu muamelelere yeterli oranda yer verilemektedir. Mudaraba ve Muşarakanın şeriatı uygunluğu tartışılmaz bir hususdur.

    2- Leasing İşlemleri:

    Finansal kiralama kanununa uygun olarak yapılan leasing işlemleri makine ve teçhizatın kurumca satın alınarak müşteriye kiralanması ve bedelinin taksitler halinde geri alınması işlemidir. Bizce faiz yasağı kapsamı dışındadır.

    3- Murabaha:

    Bu yöntemde müşterinin ihtiyaç duyduğu hammadde, makine v.s. onun namına satın alınır ve üzerine bir kar koyarak müşteriye devredilir. Mal bedeli müşteri tarafından ÖFK’ya taksitler halinde geri ödenir.

    Murahabanın örtülü faizi içerdiği, normal ticarette bulunması gereken risk faktörünü içermediği, getirinin önceden belli olması nedeniyle ticarî kârdan ziyade faize benzediği ileri sürülmektedir. Bu tenkitleri haklı görmenin mümkün olmadığını düşünmekteyiz. Şöyle ki;

    • Murahaba şekil olarak sipariş üzerine yapılan bir ticarettir ve bu şekilde ticaret her piyasada yaygın bir uygulamadır.

    • Fiyatlamada kullanılan maliyet artı (cost plus) yöntemi normal ticarette sık kullanılan bir metottur. Ticarette satıcının maliyetin üzerine belirli bir yüzde kar payı koyması son derece olağandır. Yani kar marjı önceden bellidir.

    • Murahabanın normal ticaretteki riski içermediği iddiası da doğru değildir. Çünkü aynen normal ticarette olduğu gibi alıcının (müşterinin) ödememe riski vardır. Buna literatürde piyasa riski veya karşı taraf riski denir.

    Murahabadaki vade farkının diğer bankalardaki faiz oranı civarında seyretmesi nedeniyle aslında örtülü faiz olduğu çok tenkit edilen hususlardan biridir.

    Bizce bu eleştiri de yersizdir. Çünkü piyasadaki her tüccar, peşin fiyatın üzerine vade farkını koyarken enflasyon oranını hesap etmek zorundadır. Bu oranın altındaki vade farkı satıcıyı zarar ettirir. Aynı şekilde ÖFK’lar da murahaba işleminde maliyet bedelinin üzerinde en az enflasyon oranı kadar vade farkı koymak durumundadır. Enflasyon oranı ise faiz oranını belirleyen başlıca unsurdur ve faizle az çok paralel seyreder. Dolayısıyla vade farkı ile faiz oranının birbirine yakın olması doğal, hatta ekonomik bir zarurettir.

    Bu nedenle, vade farkının faiz oranına yakın olması murahaba işlemine faizli işlem niteliğini kesinlikle kazandırmaz. Yukarıda belirttiğimiz gibi; özel finans kurumları faize dayalı bir ekonomide faaliyet göstermektedirler; fon kullandırmadaki fiyatlamaların mevcut faiz oranından etkilenmemesi mümkün değildir.

    Bu açıklamalarımız aynen leasing işlemleri için de geçerlidir.

    zafer dergisi

    faizsiz finans kurumları bankacılığın günümüz ekonomisinde bir gereklilik olmasından dolayı dine uygun şekilde yapılmasını amaçlamaktadır. Dolayısı ile finans kurumları bu açıdan hassasiyetler göz önünde tutularak çalışma yapmaktadırlar.

    ama yüzde yüz helal midir diye sorarsanız net cevap veremeyebilir ancak direkt faiz ile çalışan bankalara göre dinen daha uygun olduğu kesindir.





  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.