Şimdi Ara

Bu Kadar Sevebilir misiniz?

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
13
Cevap
0
Favori
247
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Bir otobüs duraginda karsilasmislardi ilk kez.... Biri tipta okuyordu, öbürü mimarlikta. O ilk karsilasmadan sonra, bir kere, bir kere, bir kere daha karsilasabilmek için, hep ayni saatte, ayni duraktan, ayni otobüse bindiler. Gençtiler, çok genç... Birbirileriyle konusacak cesareti bulmalari biraz zaman aldi ama sonunda basardilar. Ikisi de her sabah otobüse bindikleri semtte oturmuyorlardi aslinda. Delikanli arkadasinda kaldigi için o duraktan binmisti otobüse, kiz ise ablasinda.... Sirf birbirilerini görebilmek için, her sabah erkenden evlerinden çikip, sehrin öbür ucundaki o duraga, onlarin duragina geldiklerini, gülerek itiraf ettiler bir süre sonra... Okullarini bitirince hemen evlendiler. Mutluydular hem de çok mutlu... Bazen issiz, bazen parasiz kaldilar ama öylesine siki kenetlenmisti ki yürekleri ve elleri hiçbir seyi umursamadilar. Ayin sonunu zor getirdikleri günlerde de ünlü bir doktor ve ünlü bir mimar olduklarinda da hep mutluydular. Zaman asimina ugrayan, aliskanliklara yenik düsen, banka hesabinda para kalmadigi için ya da tam tersine o hesabi daha da kabarik hale getirmek uguruna bitip-tükeniveren sevgilerden degildi onlarinki... Günler günleri, yillar yillari kovaladikça sevgileri de büyüdü, büyüdü... Tek eksikleri çocuklarinin olmamasiydi. Zorlu bir tedavi sürecine karsin çocuk sahibi olmayinca, bütün mutluluklarin bizim olmasini beklemek, bencillik olur diyerek devam ettiler hayatlarina. Çocuk yerine, sevgilerini büyüttüler... ;Senin için ölürüm derdi kadin, simsiki sarilip adama ve adam Hayir, ben senin için ölürüm diye yanit verirdi hep... Bazen eve geldiginde, aynanin üzerinde bir not görürdü kadin, ;Bir tanem, kütüphanenin ikinci rafina bak... Kütüphanenin ikinci rafinda baska bir not olurdu, Mutfaktaki masanin üzerine bak ve seni çok sevdigimi sakin unutma Mutfaktaki masadan, salondaki dolaba sevgi dolu notlari okuya okuya kosturan kadin, sonunda kimi zaman bir demet çiçek, kimi zaman en sevdigi çikolatalar, kimi zaman da pahali armaganlarla karsilasirdi... Aldigi hediyenin ne oldugu önemli degildi zaten.... Hayat ne kadar hizli akarsa aksin, isleri ne kadar yogun olursa olsun hep birbirlerine ayiracak zaman buluyorlardi bulmasina ama kirkli yaslarin ortalarina geldiklerinde, daha az çalismaya karar verdiler. Adam, hastaneden ayrildi ve muayenehanesinde hasta kabul etmeye basladi. Kadin da mimarlik bürosunu kapadi ve sadece özel projelerde görev aldi. Artik daha fazla beraber olabiliyorlardi. Bir gün sahilde dolasirken, harap durumda bir ev gördü kadin, üzerinde satilik levhasi asili olan. Ne dersin, bu evi alalim mi? dedi adama. Bu viraneyi yiktirir, harika bir ev yapariz. Projeyi kafamda çizdim bile. Kocaman terasi olan, martilari kahvaltiya davet edecegimiz bir deniz evi yapalim burayi...Sen istersin de ben hiç hayir diyebilir miyim? diye yanit verdi adam. Amerika;daki tip kongresinden döner dönmez ararim emlakçiyi... Kaç para olursa olsun, burasi bizimdir artik... Sadece bir hafta ayri kalacaklarini bildikleri halde, ayrilmalari zor oldu adam Amerikaya giderken. Her gün, her saat konustular telefonla. Gözyaslari içinde kucaklastilar havaalaninda. Fakat birkaç gün sonra, kocasinda bir tuhaflik oldugunu fark etti kadin. Eskisi kadar mutlu görünmüyor, konusmaktan kaçiniyordu. Onu neselendirmek için, sahildeki evi hatirlatti ve çizdigi projeyi verdi kadin ama hiç beklemedigi bir cevap aldi: Canim, o ev bizim bütçemizi asiyor. Sen en iyisi o evi unut... Mutsuzluk, mutlulugun tadina alismis insanlara daha da aci, daha da çekilmez gelir. Kadin, hiç sevmedi bu beklenmedik misafiri. Derdini söylemesi için yalvardi adama, Senin için ölürüm, biliyorsun, ne olur anlat diye dil döktü bos yere... Yillardir sevdigi adam, duyarsiz ve sevgisiz biriyle yer degistirmisti sanki. Ona ulasmaya çalistikça, beton duvarlara çarpiyordu kadin, her çarpmada daha fazla kaniyordu yüregi... Bir gün, çocuklugunun, gençliginin ve bütün hayatinin birlikte geçtigi arkadasina dert yanarken, Artik dayanamiyorum, sana söylemek zorundayim diye sözünü kesti arkadasi. O, seni aldatiyor. Is yerimin tam karsisindaki restoranda genç bir kadinla yemek yiyor her öglen. Sonra sarmas dolas biniyorlar arabaya... Sus, sus çabuk, duymak istemiyorum bu yalanlari diye bagirdi kadin. Onca yillik arkadasini, kendisini kiskanmakla suçladi.... Ertesi gün, ögle vakti o restoranin hemen karsisinda bir köseye sindi sessizce ve peri masallarinin sadece masal oldugunu anladi... Kocasinin eskiden ayni hastanede çalistigi genç çocuk doktorunu tanidi hemen. Bazen evlerinde agirladiklari kadina nasil sarildigini gördü adamin... Aksam kocasi eve gelir gelmez, bazen bagirip, bazen aglayarak, bazen ona simsiki sarilip bazen de yumruklayarak haykirdi suratina her seyi. Inkar etmedi adam. Zamanla duygularin degisebildigi, insanlarin orta yasa geldiklerinde farklilik aradigi gibi bir seyler geveledi agzinda ve bavulunu alip gitti evden. Kapidan çikarken, son bir kez kucaklamak isterim seni diyecek oldu ama kadin, defol dedi nefretle... Ilk celsede bosandilar... Modern bir ask hikayesinin böyle son bulmasina kimse inanamadi. Arkadaslarinin destegiyle ayakta kalmaya çalisti kadin. Adamin, sevgilisiyle birlikte Amerikaya yerlestigini ögrendi. Bazen yalniz kaldiginda, onu hala sevdigini hissedince, aglama nöbetleri geçiriyor, askin yerini, en az onun kadar yogun bir duygu olan nefretin almasi için dua ediyordu. Aradan bir yil geçti... Her seyin ilaci oldugu söylenen zaman bile, kadinin derdine çare olamamisti. Bir sabah, israrla çalan zilin sesiyle uyandi. Kapiyi açtiginda, karsisinda o kadini gördü. Sen, buraya ne yüzle geliyorsun diye bagirmak istedi ama sesi çikmadi. Lütfen, içeri girmeme izin ver, mutlaka konusmamiz gerekiyor dedi genç kadin. Kanepeye ilisti ve zor duyulan bir sesle konusmaya basladi: Hiçbir sey göründügü gibi degil aslinda. Çok üzgünüm ama o bir saat önce öldü. Geçen yil Amerikadaki kongre sirasinda ögrendi hastaligini ve yaklasik bir senelik ömrü kaldigini. Buna dayanamayacagini, hep söyledigin gibi onunla birlikte ölmek isteyecegini biliyordu. Seni kendinden uzaklastirmak için, benden sevgilisi rolünü oynamami istedi. Ailesine de haber vermedi. Birlikte Amerikaya yerlestigimiz yalanini yaydi. Oysa ilk karsilastiginiz otobüs duraginin karsisinda bir ev tutmustu. Tedavi görüyor ve kurtulacagina inaniyordu ama olmadi. Gece fenalasmis, bakicisi beni aradi, son anda yetistim. Sana bu kutuyu vermemi istedi...Gözlerinden akan yaslari durduramayacagini biliyordu kadin. Hemen oracikta ölmek istiyordu. Eline tutusturulan kutuyu açmayi neden sonra akil edebildi. Itinayla katlanmis bir sürü kagit duruyordu kutuda. Ilk kagitta, Lütfen bütün notlari sirayla oku bir tanem diyordu... Sirayla okudu; Seni çok sevdim;Seni sevmekten hiç vazgeçmedim, Senin için ölürüm derdin hep, dogru söyledigini bilirdim.Fakat benim için ölmeni istemedim Simdi bana söz vermeni istiyorum.Benim için yasayacaksin, anlastik mi son kagidi eline alirken, kutuda bir anahtar oldugunu gördü kadin... Ve son kagitta sunlar yaziliydi: Sahildeki evimizi senin çizdigin projeye göre yaptirdim. Kocaman terasta martilarla kahvalti ederken, ben hep seni izliyor olacagim..'



  • 3. 4. baskı bu ama merak ediyosan ben bu kadar sevemem
  • bu kadar severmiyim bilmem ama nu kadar uzun yazıyı okuyamam
  • ben bu kadar severim , tekrar düzenleyip paragraflarsan takdir ederim.
  • daha da fazlasına cesaret edenleri gördüm, ama mutlu aşkların tarihi yoktur ki, hep acı sonla mı bitmesi gerekir,
  • ARabesk filmine benziyor biraz
  • ben severim ama böyle sevilecek bir kadın yok !
  • Duygu dolu bir hikaye, ama ben tasvip etmiyorum adamın yaklaşımını...

    O kadar çok sevdiğim birisi varsa eğer, hayatımın sonbir yılını ondan ayrı onu düşünerek geçirmektense, hep yanında olup her anın tadınıı çıkarmayı tercih ederdim.

    Eminim ki, bunu karısıyla paylaşmış olsaydı, karısı da aynı şekilde düşünürdü.
  • Gerçek mi acaba? Keşke gerçek olsa
  • quote:

    Orjinalden alıntı: lexus

    ben severim ama böyle sevilecek bir kadın yok !


    ole bır kadın olduguna bende ınanmıyorum :(
  • bu kadar uzun yazıyı okuyacak kadar sewemem..
  • türk filmlerindeki gibi... soruya cevapsa; evet sevebilirim... hatta bilirimi de kaldırıyorum,severim...
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.