Şimdi Ara

Avrupa FETÖ’nün karanlık yüzüyle tanışıyor

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
10
Cevap
0
Favori
340
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Deutsche Welle (DW) Türkçe servisinin 30 Eylül 2016 tarihinde yayınladığı Conflict Zone isimli programda FETÖ’nün Almanya baş temsilcisi Ercan Karakoyun vardı. Bu programda görüşmeci Tim Sebastian, Karakoyun’u FETÖ hakkındaki gerçekleri sorarak bir hayli zor duruma düşürdü.

    Görüşmede Karakoyun’un çok zor durumda kaldığı, kendini kandırdığı, başkalarını kandırmaya çalıştığı ve örgütün tipik bir taktiği olarak sürekli inkâra başvurduğu rahatça görülebiliyor.

    Aslında Karakoyun FETÖ’nün zihin kontrol yöntemleriyle köleleştirdiği yüz binlerce mensubundan sadece biri… Etik olmayan zihin kontrol yöntemleriyle FETÖ mensuplarının zihni, örgüt ve örgüt elebaşı aleyhinde olan her şeye kapalı hale geliyor.

    Her ne kadar örgüte ve faaliyetlerine eleştirel yaklaştığını belirtse de genelde Avrupa’ya, özelde Almanya toplumuna hitap eden bu konuşmasında Karakoyun FETÖ’nün bir kült örgüt (tarikat) olmadığını anlatma gayesi taşıyor. Oysaki Almanya dâhil bütün Avrupa ve Amerika’da yaşayan toplumlar FETÖ’nün çok tehlikeli yıkıcı bir kült örgüt olduğunu anlamaya başladı.

    Çünkü FETÖ’nün 918 örgüt mensubunu siyanürle intihar ettiren, intiharı kabul etmeyenleri ise zorla öldüren Halkın Tapınağı (People’s Temple) kült örgütünden hiç bir farkı yok.

    Çünkü FETÖ, CIA destekli bir kült örgüt olan Moon Tarikatı ile hemen her noktada benzeşiyor. Faaliyetlerinden tutun, örgütlenmelerine; eleman devşirmelerinden katalog evlendirme yöntemlerine; zihin kontrol tekniklerinden kod adı kullanımına kadar Moon Tarikatı ile FETÖ benzer özellikler taşıyor.

    Bu tür yıkıcı ve zararlı kült örgütler, örgüt mensuplarının hayatının her noktasına karışıyor, bireysel karar verme iradelerini yok ediyor. Grubun değer, inanç ve tercihlerini katı bir şekilde dayatıyor.

    Moon Tarikatı, Halkın Tapınağı, Mormon Tarikatı, Cennetin Kapısı, Scientology, FETÖ ve benzeri kült örgütler planlı bir şekilde totaliter bir ortam yaratıyorlar. Bu sayede hedef şahsın hayatının tüm alanlarına nüfuz ederek örgüte ve lidere koşulsuz itaati ve adanmışlığı sağlıyorlar.

    FETÖ’nün bu karanlık yüzü açığa çıktıkça diğer toplumlar tarafından kabul görmeleri çok daha zorlaşacak.

    İstedikleri kadar yabancı devletlerin istihbarat teşkilatlarından destek alsınlar, yerleştikleri ülkelerdeki toplumlar tarafından destek görmediklerinde er ya da geç bu ülkelerde tutunamayacaklar.

    İşte bu nedenle Karakoyun ısrarla “biz bir tarikat değiliz”, diyor.

    “Türkiye’de 15 Temmuz’u siz yaptınız, FETÖ’yü suçlayanlar haklılar değil mi?” sorusuna bile “hayır, hizmet hareketi yapmadı” cevabını verirken hemen ardından alakasız bir şekilde “tarikat değiliz” diyor.

    Örgütün demokratik olduğunu, insan haklarına odaklandığını belirtiyor.

    Görüşmeci FETÖ’nün saydam olmadığını, Avrupa’nın da örgütün saydam olmadığını düşündüğünü söylüyor.

    Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nin FETÖ’nün kendi muhaliflerine kumpas davaları kurduğundan haberdar olduğunu hatırlatıyor. Ellerinde bu yönde güçlü kanıtların bulunduğuna ve 2008-2013 yılları arasında kumpaslarla hukuksuzlukların yapıldığına dikkat çekiyor. Bu göstermelik davalardaki kanıtların çoğunun sahte olduğunu ve örgütün sahte belge yaratmakta uzman olduğunu söylüyor.

    Balyoz davasında sahte kanıtların kullanıldığı, davanın düştüğü ve bu kumpasın FETÖ tarafından kurulduğu, desteklendiği ve alkışlandığı bilgilerini Karakoyun’un yüzüne çarpıyor.

    Bu dönemde FETÖ’ye muhalif aydın, yazar, asker, bürokrat birçok kişinin kumpaslarla hapse atıldığının altını çiziyor. FETÖ elebaşının bu olanları engellemediğini, Gülen’e bağlı medyanın bunları desteklediğini belirtiyor.

    Bunların ılımlı olmakla ya da hoşgörü gibi değerlerle bir alakası olmadığını vurguluyor.

    Karakoyun bu bilgiler karşısında şaşkına dönüyor ve hemen inkâra başvuruyor.

    Özetle suçlamaların saçma olduğunu, kendilerinin Erdoğan tarafından günah keçisi ilan edildiklerini, böylece devletin muhaliflerden temizlendiğini, devlete sızma suçlamasının Kemalistlerden geldiğini, darbe girişiminde belki iktidar yanlılarının belki de Kemalistlerin bulunduğunu, Balyoz davasının siyasetçilere sorulması gerektiğini ve Erdoğan’ın bu sahte kanıtları üretmekten sorumlu olduğunu savunuyor.

    Karakoyun, görüşmeci tarafından biraz daha zorlandığında darbe girişimine bazı FETÖ mensuplarının da karışmış olduğunu ve her yerde suç eğilimi gösteren insanların olabileceğini belirtiyor.

    Bu sayede FETÖ’nün örgütsel kimliğini kurtarmaya çalışıyor.

    FETÖ’nün işlediği tüm örgütlü, sistematik suçları suç işleme eğilimi olan kişilerin üzerine yıkmaya çalışıyor.

    Ebu Gureyb Hapishanesi’nde Iraklı mahkûmlara son derece bilinçli yaşatılan sistematik, örgütlü işkence ve dehşetlerden sadece yedi, sekiz suça eğilimli Amerikan askerinin sorumlu tutulmaya çalışılması gibi…

    Karakoyun FETÖ’nün tüm dünyada belki de 5 milyon üyesi olduğunu ve sadece Almanya’da yaklaşık 100.000 üye olduğunu açıklıyor ve bu kişilerin farklı görüşlerinin, farklı karakterlerinin olduğunu vurgulayarak FETÖ’nün örgütsel kimliğini temize çıkarmaya çalışıyor. Hareketi kontrol edemediklerini, çok geniş ve heterojen olduklarını savunuyor ve 10 milyona yakın öğrencinin bulunduğunu belirtiyor.

    “15 Temmuzu biz yapmadık ama araştırılması gerekiyor, suç işleyen herkes hakkında soruşturma açılmalı” derken Karakoyun’un yine olayı şahsi bir boyuta çekmeye çalıştığı dikkatlerden kaçmıyor.

    Karakoyun’un FETÖ’nün işlediği örgütlü suçları inkâr etmekte başvurduğu “kişilere indirgeme” ve bu sayede “örgütsel kimliği temize çıkarma” oyunu, görüşmeci tarafından sert bir şekilde bozuluyor.

    Görüşmeci FETÖ’nün çok sıkı kontrol edildiğini; polis imamının, hükümet imamının bulunduğunu ve mensuplarının talimatları yerine getirdiklerini söylüyor. Karakoyun’un bunları inkâr etmekte kullandığı argümanların ise birer bahaneden ibaret olduğunu vurguluyor. FETÖ elebaşının “devletin kılcal damarlarına sızma” taktiğini bildiklerini söylüyor.

    İlginç bir şekilde Karakoyun “devletin kılcal damarlarına sızma” girişimlerini inkâr etmiyor, kabul ediyor. Bu taktiği “demokrasi” ve “normalleşme” olarak ifade ediyor. Bunu demokrasiye giden yol olarak görüyor.

    Bunun üzerine görüşmeci çarpıcı sorularına devam ediyor:

    “Devlete onu demokratikleştirmek için mi sızdınız?”

    “Göstermelik davalar da mı demokratikleşme…?”

    Karakoyun devleti demokratikleştirmek için sızdıklarını kabul ediyor fakat göstermelik davaların ardındaki sorumluyu Erdoğan olarak belirtiyor. “Bunların arkasında hep Erdoğan var” diyor.

    Görüşmeci buna karşılık; “Ne dediğinize değil, ne yaptığınıza bakmak lazım” ve “Erdoğan’ın yaptığı şeyler sizin melek olduğunuzu göstermez” diyor.

    Türkiye’de bir dönem FETÖ’nün yarattığı korku imparatorluğu, iş adamlarına baskılar, baskıyla politikaları şekillendirme, örgütün gizliliğe çok önem vermesi, mali kaynaklardaki gizlilik gibi konularda görüşmeci Karakoyun’u iyice köşeye sıkıştırıyor.

    Karakoyun hem köşeye sıkışmışlığın çaresizliği nedeniyle hem de kendilerinin bir kült örgüt olmadıklarını ispat amaçlı yazdıkları birçok makalede öz-eleştiri yaptıklarını, geçmişteki hatalarını tartıştıklarını ifade ediyor. Fakat Ergenekon ve Balyoz gibi davaların her ne kadar kurmaca olduğunu kabullense de kendilerini tamamen bu kumpas davalarından ayrı tutuyor. Çünkü burada yaşananların örgütün temel değerleriyle bağdaşmadığını ileri sürüyor.

    Son olarak görüşmeci “Örgütün iki yüzü var, değil mi?” sorusuyla FETÖ’nün karanlık yüzünün Avrupa’da iyice anlaşılmaya başladığını düşündürüyor.

    Bu görüşmeden özetle paylaştığım bilgiler;

    Avrupa’nın FETÖ’nün karanlık yüzüyle tanışıyor olduğunu,
    FETÖ’nün bir kült örgüt olarak anılmaktan fazlasıyla çekindiğini,
    FETÖ’nün işlediği örgütlü suçlardan kişileri sorumlu tutarak örgütsel kimliğini temize çıkarma arayışında olduğunu,
    Örgütün Almanya’da önemli bir merkez edinmeye çalıştığını,
    Temel değerler ve hedefler vurgusuyla örgütün kendi içinde bir temizlik operasyonuna girişerek yenilenebileceğini veya bölünebileceğini düşündürüyor.
    Bu değerlendirme çerçevesinde iki önemli husus ön plana çıkıyor:

    Örgütün yerleşmeye çalıştığı ilgili devletlerin insanlarına toplumsal hassasiyetleri göz önüne alınarak FETÖ’nün çok tehlikeli ve yıkıcı bir kült örgüt olduğu sürekli anlatılmalı.
    Bu noktada FETÖ’nün eski mensuplarından çokça yararlanılmalı.
    Bu sayede Avrupa’da ve Amerika’da yaşayan insanlar FETÖ’nün karanlık yüzünü şüphesiz daha iyi anlayacaklardır. Böylece FETÖ’nün arkasındaki toplumsal destek hızla azalacaktır.
    https://veryansintv.com/avrupa-fetonun-karanlik-yuzuyle-tanisiyor/



  • Dikkat edin fetöyü özel yasa ile terör davasından beraat ettirip üstüne besleyip büyütenlere ceza kesebilirler



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Redeemertr -- 6 Aralık 2019; 12:33:0 >
  • "Buna kargalar güler"
  • Bravo Almanya'ya. Bizimkiler otuz senede ancak farkettiler.
  • Almanya hani su darbeden sonra Incirlik üssünden Fetöcü darbecileri müttefiklerimizin ucaklariyla kacirildigi ülkemi anlamaya baslamis bunu Biraz gec kalmadilarmi? Anlamislarsa ellerinde tuttuklari ve devletin otlaklarda aradigi Öksüz gibi büyükbaslari iade etsinler bakalim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi _turbo_ -- 6 Aralık 2019; 14:57:59 >
  • Başlığa bakınca anlatılanlar düzmece gibi geliyor.

    Çünkü Almanya gibi ülkelerin istihbaratı sağlamdır onlar fetö olsun dhkpc olsun neyin ne olduğunu bilirler. Tamamen hayal dolu bir yazı olmuş.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • PKK,PYD,YPG,FETÖ hepsine kol kanat geren,açık açık destek sağlayan Avrupa,yeni mi tanışıyormuş FETÖ ile?
  • Ibrahim Kalin'a da gecenlerde saglam bir ayar vermislerdi. Valla kardesim bana kim FETO'cu diye sorarsan diyecegim tek sey sudur; Bu cemaate FETOS dememis herkes FETO cudur, bunlarla omuz omuza yuruyenler de buna dahil. Kimse gecmisini silemez
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.