Şimdi Ara

Başarısızlıklarla, şanssızlıklarla dolu bomboş bir hayat

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
8
Cevap
1
Favori
538
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Merhaba dostlar. 24 yaşında bir kardeşinizim. Benim hikayem aslında 8.sınıfta başlıyor. Sbsnin olduğu yıllarda 7.sınıf sınavından 450 puan gibi bir puan almıştım. Bir sonraki sene hayatımın geri kalanında verdiğim gibi yanlış bir karar vererek farklı bir dershaneye gittim. Rezalet bir sınav sonucuyla İstanbuldaki iyi anadolu liselerini kıl payı kaçırdım. Lise geçti üniversite sınavı geldi eşit ağırlıktan 80 bin sıralamayla yine başarısız bir sınav geçirdim. O dönem bu zamanlardaki gibi rezil bi halde olmayan Marmara Üniversitesi İktisat bölümünü kazandım. Okurken yazın harçlık biriktirmek için sürekli çalıştım. 3.sınıfa geldiğimde iyi bir bankada staja başladım. 1,5 sene boyunca aynı bankada iyi imkanlarla stajı tamamladım. Asıl hikaye bundan sonra başlıyor.

    Staj bitti mezun olduk banka mülakatında konuştuğumuz bölümler dışında çok alakasız bir şekilde asgari ücretle gişe teklif ettiler. Doğal olarak kabul etmedim. Hayatımdaki ikinci büyük pişmanlığım burada başladı. Daha sonrasında istediğim işi bırak doğru dürüst iş bile bulamadım. Bunalım ve depresyon kıyılarına geldiğimde ani bi kararla önümdeki engeli kaldırmak için askere gittim. Burada kısmen şanslıydım askerliğim rahat ve güzel geçti. Askerden umutlu döndüm ama yine istediğim işi bulamadım. Sonra suçu kendimde aramaya başladım. Dünyanın kullandığı basit bir dili bile çok iyi bir seviyede öğrenememişim. Kendime güvenim dışarıda iyiyken iş konusunda hiç iyi değildi. Böyle böyle devam ederken bir muhasebe bürosunda çalışmaya başladım. Kendimi geliştiriyor ve öğreniyordum ama hala istediğim işte ve maaşta değildim.

    Daha sonra başıma büyük bir felaket geldi. 8 ay önce annemi, yakın akrabalarımı toplam 9 kişiyi aynı kazada kaybettim. Kendim de 3 gün yoğun bakımda olmak üzere 2 hafta hastahanede yattım. Zaten iyi gitmeyen bir hayatım varken böyle bir felaket üstüne geldi. Daha sonra toparlamaya çalışıp iyi maaşı olan fakat sevmediğim, herhangi bir geleceği ve bana katkısı olmayan bir işte çalışmaya başladım. Hala burada çalışmaya devam ediyorum fakat ne gelecekten umutluyum ne işimden umutluyum. Yakın arkadaşlarım güzel güzel işlerde çalışıp terfiler alırken ben bu yaşta hala yerimde sayıyorum. O dönem araştırmalarım onu göstermiyordu ama şimdi saçma bi bölüm okuduğumu anlıyorum. Kendimi geliştiremeyecek kadar ıqsu düşük bi insan olduğuma inanmaya başladım. Kimseye kızacak değilim çünkü ne yaptıysam kendim yaptım.

    İnsan hayatında bi kere doğru karar veremez mi? Tam toparlıyorum azmim ve hevesim var bir şeyler oluyor ve bunları tamamen kaybediyorum. Şu an mesela hayattan hiçbir beklentim yok hayatım boyunca bu saçma işte çalışıp sadece geçinmeye çalışacağım. Kız arkadaşım doktorasını yaparken ben aptal gibi bu hayatta hiçbir şey başaramayacağım. Muhtemelen zaten o da aramızdaki farkı görüp ilişkimizi yakında bitirecek. 3-4 yıl sonra bundan daha iyi bir konumda olmayacağım. Hayattaki tek başarım sanırım iyi bir insan olmak o da zaten hiçbir işe yaramıyor. Başka bir banka mülakatında elime verilen 20 sayfalık dosyayı 15 dakika boyunca çalışıp istenen sunumu yapamayacak kadar gerizekalıyım. Sorulan sorulara heyecandan mantıklı cevap veremeyen, banka simülasyonunda saçmalayan boş bi insanım. Depresyonun kıyısındayım ve sanırım çabalamak yerine bir köşede oturup ölümü bekleyeceğim. 10 yıl önceye dönebilsem hayatımı çok farklı yönlendirirdim. Bi aralar gerçekten kendimi zeki sanıyordum ama olmadığımı artık kabullenebildim. Farklı iş başvurularında bulunuyorum dönüşler de oluyor ama ya toeflım olmadığı için ya da çok fazla tecrübem olmadığı için geçiş sağlayamıyorum. İngilizceyi çok iyi bilmeyen 3-5 kişi kaldı onlardan biri de benim. Kendimden utanıyorum artık ve bir şeyler başarmak için kendimde bir güç bulamıyorum. Kendi düşen ağlamaz diyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi KaraEski_ -- 9 Ekim 2019; 11:25:33 >



  • dostum ben 30 yaşındayım bende seninyaşadığın şeylerin benzerini yaşadım ne adam akıllı okul okyabildik nede doğru düzgün iş bulabildik şu an bir işde çalışıyorum ama hiç sevmiyorum çaresizlikten katlanıyorum üniversiteyi bitremedim şanssızlık peşimi hiç bırakmadı.. :( :(
  • artık geleceği boşver bugüne bak maaşın var karnın doyuyor gidip 2 tane bira çaksan kimseye hesap vermezsin olduğu kadar olmadığı kader sürekli yarını düşünüp bugünlerden vazgeçme
  • 24 yaş günümüz için ileri bir yaş değil. Yani iş işten geçmiş gibi konuşuyorsun ama ben buna katılmıyorum.

    Yapman gereken istediğin iş için aranan özellikler neler onları listelemek. Sonra bu özellikler arasında kendinde güçlü, zayıf ya da geliştirilebilir gördüğün özellikleri grupla. Sonra ister en kolayından ister en zorundan birini seçerek başla. Olaya bu şekilde analitik yaklaşırsan liste gözünde büyümeyecektir. Bu özellikleri kazanırken bir yandan da zamanımızda daha da önemli hale gelen network olayına girmelisin. Bir şekilde farklı ortamlara girmeye çalış. Biliyorum zor geliyor kulağa ama çalışmak istediğin sektörden birisini bulmaya çalış, olursa ne ala ama olmazsa da olmaz değil. Sadece bir artı olarak düşün bu kısmını.

    İngilizce için kötü konuşan bir kaç kişiden biriyim demişsin ama çok yanılıyorsun. Türkiye'de dil seviyesi o kadar kötü ki ingilizce konuşabilmek büyük bir artı olabiliyor, insana farklı kapılar açabiliyor. Bu geliştireceğin her yetenek için böyle aslında.

    İnsanın kendini her yaşta geliştirmesi gerekir. Ben 29 yaşındayım, iyi bir kurumda iyi bir pozisyondayım ama kendimi geliştirmeye çalışıyorum hala. Bu söylediğimi çevremde kimsenin yapmadığını görebiliyorum. Haftada ufkumu, düşünce dünyamı geliştirecek en az 1 kitap okumaya çalışıyorum. Geçen yıl başarmıştım ama bu yıl başka sebeplerden biraz gerisindeyim. Önemli olan kendini sürekli geliştirmeye çalışmak, bir kitapta okuduğun bir cümlenin, öğreneceğin ingilizce bir deyimin, okuduğun bir makalenin nerede ne zaman sana ne katkısı olabileceği belli olmaz.

    Başarısızlıklarla dolu dediğin hayatın daha yeni başlıyor aslında, akademik başarı ayrı bir konudur. Ama mutlu olmak için ihtiyacın olan akademik başarı mı? İş hayatında kendini ne kadar geliştirdiğin okulundan daha önemli emin ol (uç örnekleri istisna tutuyorum).

    Başarısızlığı kabullenmek ancak ondan ders çıkarıp yola devam edeceğinde doğrudur, onu kabullenip pes ederken değil.

    Umuyorum ki buradan bir cümle bile olsa katkım olmuştur. Sana gönlüne göre bir iş, eş ve en önemlisi mutlu bir hayat dilerim.
  • ben üniversiteye 26 yaşımda başladım hem de iki yıllık bir ön lisans programına. o yaşıma kadar elimde hiç bir şeyim yoktu hayata dair edindiğim tecrübelerim dışında. sonra okulu bitirdim üstüne lisans tamamladım. şu anda memnun olduğum bir işte çalışıyorum. yaş 37 oldu. hayat devam ediyor. umutsuzluğa düşme sakın.
  • Merhaba Sn. KaraEski

    Mesajınızı okurken yer yer kendimi gördüm. Yaşadıklarım aklıma geldi. Belki size feyz olur diye yazmak istedim.

    43 yaşındayım. Sizden farklı olarak, daha iyi sayılabilecek okullardan mezun oldum. 22 yaşında üniversitenin son sınıfında bir işe başladım. Şu an 43 yaşındayım. Halen aynı işte çalışıyorum. Bu süreçte maddi kazanımlarım da oldu. Evlendim 2 çocuğum oldu. 2. çocukla beraber duvara tosladım. Hayatımda her şeyin makina gibi çalışmasına alışkın olan ben, 2. çocuğuma konan atipik otizm tanısı ile beraber ne yapacağımı şaşırdım. O haberi aldığım ana kadar, olduruncaya kadar uğraşırsan herşeyi yapabilirsin mottosu ile yetiştirilmiş olan ben, ne yaparsam yapayım oğlumu iyileştiremiyordum. Ve bu başarısızlığım, 2 defa ciddi anksetiye atağı geçirmeme ve apartmanın üst katından balkondan ciddi ciddi atlamayı düşünmeme sebep oldu. İşin dini ve ahiret tarafını bir tarafa bırakarak o an atlasaydım içine düştüğüm buhran sebebiyle bana anlamsız gelen bu hayattan kurtulmuş olacaktım. Ama o 2 anksetiye atağı geldiğinde korktum ve atlamadım. Ancak, irademin beton gibi olduğunu düşünmeme rağmen, bir insanı yeteri kadar zorlarsan bir gün anksetiye atağı geldiğinde kontrolümü kaybedeceğimi anladım ve psikiyatrist ve psikoloğa giderek düzenli ilaç ve terapiye başladım. Halen de devam ediyorum. Oğlumun hastalığını artık kabullenmeye başladım ama yer her yine isyan ettiğim oluyor ancak artık anksetiye atakları gelmiyor.

    Geçtiğimiz günlerde bir müzik grubuna katılmak için 22 yaşında bir genç ile tanıştım. Kendisi Tokat' da tutucu bir ortamda yetişmiş. Kendisini müziğe adamış. İlk gitarını babasından aldığı harçlığı biriktirerek almış ancak babası gitar sesini duyunca çocuğu dövmüş. Liseyi bitirince bir şekilde devlette hemşire olmuş ve İstanbul' a gelmiş. Bir yandan çalışmış bir yandan kendini müziğe ve gitarına vermiş. Bana izlettiklerinden, müthiş bir gitarist ve müzisyen olmak yolunda önemli mesafe kaydetmiş. Bunu anlatmamın sebebi, imkansızlıklar içinden mücadele ederek savaşarak çıkmış ve hayallerini gerçekleştirmek için çok yol katetmiş. Benim için müthiş bir ilham kaynağı oldu.

    Sizin durumunuza gelince;
    - evet, iyi okullarda okumamış olabilirsiniz
    - evet iyi ingilizce bilmiyor olabilirsiniz
    - iyi bir iş kariyeriniz henüz oluşmamış olabilir
    - şu anda çalıştığınız iş hayallerinize ulaşmakta size yardımcı olmayabilir
    - önünüze iyi şanslar iyi insanlar, iyi patronlar çıkmamış olabilir

    ama lütfen;
    - emin olun ki iyi okulda okumak, iyi kariyer yapmak, iyi para kazanmak, iyi ingilizce bilmek, bu hayatta mutlu olmak için olmazsa olmaz şartlar değiller. Kız arkadaşınız, siz sadece 4 yıllık üniversite bitirmişşsiniz, o ise doktora yapmış ve bu farktan dolayı sizi terkedecekse bırakın terketsin. Bu sözüm belki size ters gelecek, terkedilecek olan sen değilsin diyeseksiniz ancak böyle bir fark var diye sizi terkedebilecek bir insanla ilerde evlenirseniz, bu anlayışı sebebiyle evliliğinizde çok ama çok büyük sorunlar çıkacaktır ve de bu evliliğinizin mutsuz olmasına sebep olacaktır.

    Bu hayatta, sizin başarı olarak adleddiğiniz noktaya gelmiş her insanın IQ'su çok mu yüksek? Kesinlikle değil.

    Size 3 tane tavsiyede bulunacağım;
    1. Kendinizin ve etrafınızda olan yakın kişilerin sağlığının kıymetini bilmeye çalışın. Ölümcül veya kronik bir hastalığınız yoksa, hayatta size vurabilecek darbeler sizi yıkamaz ki?
    2. Çabalamaya devam edin. Sonuca bir an önce ulaşmaya çalışmayın. İlerlemeye sağlamaya çalışın.
    3. Belki çok beylik olacak ama kendimde şu anda okuduğum ve farkını hissetiğim için size bir kitap tavsiye etmek istiyorum.Dost kazanma ve insanları etkileme sanatı isimli kitap. YAzarı Dale Carnegie. Belki zihninizde bazı noktaları aydınlatabillir ve fark yaratabilir.

    Hoşçakalın



    Bu hayatta olmamızın sebebi iyi insan , mutlu insan olabilmektir.
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.