Şimdi Ara

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü Sevgiyle Anıyoruz (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
79
Cevap
1
Favori
35.185
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
349 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Saygıyla anıyoruz....

    Veda filmini izlememiştim bugün izledim baya ağlattı
  • Bu adamin yurt icindeki dusmanlari , yurt disindakilerin yapamadig hainligii ona yapmaya calisiyor durumun vehametine bakar misiniz

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Mekanın cennet olsun Atam Seni asla unutmayacağız.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Rahmetlik dedemden hep Atatürkü dinlerdim, onu gördüğünü anlatirdi torunlarina her kuşağı etkilemiş bir Deha.Bu ülkede ezanlar okunuyorsa Atamız ve silah arkadaşlarının sayesinde mekanları cennet olsun.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • AsterixOburix A kullanıcısına yanıt
    Seçmenin CHP üzerindeki etkisini gösterip, partiyi değişime zorlaması şart oldu. Ses çıkarmalıyız. Böyle olmuyor, seçimde ders verecek vaktimiz kalmadı

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Atatürk'ün 3397 adet kitabı inceleyerek, okuyarak ve daha sonra da tartışarak ulaştığı entelektüel bakış açısına ve düşünce tarzına hayran olmamak mümkün değildir.
    Atatürk'ün okuduğu kitaplar arasında tarih konusu 826 adetle en başta gelmektedir.
    Tarihi 261 adetle askerlik konusu takip etmektedir.
    Okuyan insanın yazmaya başlaması ise doğaldır. Diğer bir deyişle, okumadan yazmaya geçmek oldukça zordur.
    Mustafa Kemal Atatürk'ün kurmay yüzbaşı iken 1909 yılında yazmaya başladığını görmekteyiz.

    - Emekli Orgeneral İlker BAŞBUĞ, Atatürk'ün yazdığı kitap Zabit ve Kumandan ile Hasbıhal ve Diğer Askeri Yazıları içeren kitaba yazdığı sunuş, Ağustos 2016.)
  • "Ne Mutlu Türk'üm Diyene" Senin gibisi bir daha zor bulunur.



    Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu Gazi Mareşal Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk paşa ruhun şad olsun.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >


  • Ortaokul yıllarımdı. Şu Çılgın Türkler’i, Cumhuriyet’i, Atatürk hakkında yazılmış biyografileri ve Sinan Meydan kitaplarını okurdum. O büyük yolculuğa her girdiğimde, üzgün ya da öfkeli ayrıldığımı hiç hatırlamam, ama diğer biçareler tarihte az rastlanan bu kahramanlık öyküsüyle alay ettiklerinde, ağza alınmayacak lafları söylediğinde ne kadar basit olduklarını ve Allah’ın takdirini kendilerininmiş gibi kullanmalarını ise dehşet içinde ve acıyarak izledim.
    Bazı gerçekleri hiç kabul edemedik biz. Nereden geldi ki bu adam? Ne güzel bir kişi ve aile toprakları yönetiyordu, bizi çalıştırıyordu, halifeydi, kimse ona karışamazdı, soyluydu. Sen onun yanında neydin ki? Var mıydı bir hükmün? Biz bunu kavrayamadık, anlayamadık, özümsemek de istemedik. 21. Yüzyılın ilk 10 senesini bitirmek üzereyiz, elimizde son model akıllı telefonlar, sınırsız internetler var. Ama ne acıdır ki Orta Çağın getirdiklerinden, hurafelerinden, uydurma adamlarından kurtulamadık.
    Köylü, aydın, sanatçı, öğretmen, doktor, avukat, memur, işçi kısacası her bir parçamızla büyük bir milletiz biz. Bunu kendimize hep öğretirsek, uygularsak ve benliklerimizi doğrulara adarsak BAŞARACAĞIZ büyük bir medeniyet olabilmeyi.
    Atatürk’e olan sevgim ve saygım; samimiyetine, , ahlakına, ciddiyetine, çocuk sevgisine, aklına, liderliğine, fedakarlığına, çalışkanlığına, sabrına, mutlu olduğu anlarındaki mizahına… İnsani vasıfları böylesine kendinde toplayan bir kahramanı; akli dengesi yerinde olmayan cehaletle, nefretle, kinle, kanla beslenen mahlukların temelsiz ve tiksinti uyandırıcı mesajlarıyla eleştiriyorlar.
    Bu ülkede senin tırnağın olamayacak din tüccarlarına ne değerler verildi; maalesef diyorum utanç duyuyorum. Kadir kıymet bilmediler insanlarımız bu ne zorluklarla kurulan ülkede. Batılı devletlerin unutabilmemiz için planlar yaptığı ve hala devam ettiği, büyük bir lider Mustafa Kemal Atatürk. Ama bilmedikleri gerçek şu; Türk toplumunu ayağa kaldıran, bizi seven ve kendini feda eden; FİKRİMİZİN İNCE GÜLÜNÜ aklımızdan hiç çıkarmadık.

    Aklımın bir ürünü olarak, ortaya koyduğum metinde anlatmak istedim yürekli bir kahramanı.

    Çalıp Söylediğim Türküler
    1)Havada Bulut Yok 00.48
    2)Bülbülüm Altın Kafeste 04.19
    3)Sarı Saçlım Mavi Gözlüm 10.19

    Videonun hazırlanması, çaldığım türküler sırasında ve buraya yüklediğim sıradaki heyecanı hiç unutmayacağım. İyi ki böyle bir sorumluluğu alıp bu videoyu çekmişim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi defiantman -- 11 Kasım 2018; 19:22:17 >




  • (Atatürk anlatıyor.) O esnada salonun bir köşesinde, demin işaret ettiğim Balkan Savaşı kumandanları hareketli bir diyalog içinde idiler... Bir büyük kumandan diyordu ki:
    - Efendim, bu Türk neferlerinden hayır yoktur, bunlar hayvan sürüsüdür. Yalnız kaçmayı bilirler. Allah muhafaza etsin, böyle hissiz bir sürüye kimseyi kumandan etmesin...
    Kendi vaziyetimi unutarak onlarla ilgilenmeye başlamıştım. Coşkun konuşmanın en çok konuşan kumandanına dedim ki:
    - Paşam, biz de askeriz. Biz de bu orduya kumanda etmiş adamız. Türk neferi kaçmaz, kaçmak nedir bilmez... Eğer Türk neferinin kaçtığını görmüşseniz, derhal kabul etmelidir ki, onun başında bulunan en büyük kumandan kaçmıştır. Eğer siz kaçtığınız alçaklığını Türk neferlerine yüklemek istiyorsanız insafsızlık ediyorsunuz.
    Muhatabım olan general beni tanımıyordu. Yahut tanımazlıktan geliyordu... Bir an durdu, sağındaki solundaki arkadaşlarına sordu: "Kimdir?" Fısıltılar bu zatı aydınlattı. Ondan sonra sessizlik hakim oldu.

    - Falih Rıfkı ATAY, Mustafa Kemal'in Ağzından Vahdettin, 1955.




  • Asla unutmayacağız..
  • Sevgiyle anıyoruz...:



    Atatürkçü asker bir ailenin ferdi olarak...



    Atatürkçü arkadaşlar "anıyoruz" der, lakin oluşturduğu ilkeleri yerine direkt kendisini örnek alırlar...



    Tıpkı İslamcılar gibi Muhammed'in fikirleri yerine kendisini örnek alması gibi...



    Ne zaman Türk milleti sadece ikisinin kendileriyle ilgilenmeyip, ikisinin oluşturdukları ilkeleriyle hareket eder, işte o zaman gelişmiş bir ülke oluruz...



    konuyu kirletme gibi bir amacım yok, sadece realiteyi söylemek istedim...

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bu millet hep ayaktadır ayakta kalacaktır. Bir Mustafa ölür birAhmet doğar. Yeterki bu milletin onune lider geçsin önünde kimse duramaz. Musta Kemal bu ülkenin kurucusudur bizde bu ülkeyi şanına yakışır yerde görmek için çalışmalıyız. Sonuçta her lider kurduğu ülkeyi yerlerde görmek istemez.
  • O vakitler, bu kadarcık ümit ve teşvik bizi heyecanlandırmaya yeterdi. Üsküdar'dan entariyi kaldırmak, Merkez Kumandanlığı koğuşunda kadın döndürmemek yahut sokakta aynı arabaya binen kadın ve erkeklerden karı-koca vesikası sormamak, hemen hemen devrimcilik gibi ileri davranışlardı. Gözleri Mustafa Kemal gününde açılmış olanlara 1913 avuntuları ne kadar gülünç gelir.

    - Falih Rıfkı ATAY, Zeytindağı, 1932.
  • Yalnız Atatürk'tür ki ne insanlarla insanlar, ne milletlerle milletler arasında bir kin, bir düşmanlık kaygısı gütmeden eserini vermiştir. Düşmanını, daha yendiği anda affetmiştir. Esir ettiği generallere, daha savaş meydanında mertçe el uzatan tek adam odur. Bu generalleri kendi yurduna salan önderleri, devlet, hükümet reislerini, ülkesine dost olarak çağıran, onları kendi toprağında dost olarak karşılayan, ağırlayan ve onların hepsini istisnasız fetheden odur. Kısacası "Yurtta barış, cihanda barış" yalnız onun sloganıdır.

    - Şevket Süreyya AYDEMİR, Tek Adam (Cilt 2), 1964.

    Politikanın bir vatan hizmeti karakteri edinmesini istiyoruz. Atatürk sonrası bozgunculuğu suçu, başta sözde onun olmakla övünen parti olmak üzere bütün partilerindir. Politikacılarındır. Politikacılığı ikbal ve çıkar mesleği olarak seçenlerindir.

    - Falih Rıfkı ATAY, Atatürk Ne İdi?, 1968.




  • Bazı arkadaşlarıyla konuşmuş; zihnindekilerden, yapmak istediklerinden, projelerinden bahsetmiştir. Bu arkadaşlarının bir kısmı ona güvendikleri için, "Tamam Paşam, yapalım." demişler ama Mustafa Kemal'in söylediklerinin gerçek olabileceğine, hayat bulabileceğine tam da inanamamışlardır. Mesela, Anadolu'ya giderken İsmet Paşa'yı arayıp kendisiyle birlikte gelmesini istemiştir. İsmet Paşa, "Daha yeni evlendim." cevabını vererek bu daveti reddetmiştir. Bu cevabın arkasında şu vardır aslında: "Ne olacağı belli değil, ihtiyatlı davranayım." Bu da zaten İsmet Paşa'nın hayatı boyunca güttüğü "yoğurdu üfleyerek yeme" politikasıdır. Fakat Mustafa Kemal öyle değil, kendisini bir konuda ikna ettiği zaman o işin peşine düşebilen bir insan.

    A. M. Celâl ŞENGÖR, Dâhi Diktatör, 2014.
  • Yönetimin bu konuyu hala silmemiş olmasına şaşırdım
  • Mustafa Kemal'in kafasında yalnız askerlik bilimi değil, tüm yaşam, problem teşhisi ve problem çözümü halkalarından oluşan sürekli bir zincirdi. Bu zinciri herhangi bir yerde kesmeyi öngören her türlü doktrin onun düşüncesine tamamen yabancıydı. Cumhuriyet Halk Partisi'ni kastederek: "Paşam, bu partinin doktrini yok." diyen Yakup Kadri Karaosmanoğlu'na "Elbette yok çocuğum, eğer doktrine gidersek hareketi dondururuz." diye karşılık vermemiş miydi?

    A. M. Celâl ŞENGÖR, Hasan Ali Yücel ve Türk Aydınlanması, 2001.
  • ...
    Kurduna kuşuna sor söylesin
    Neydi Türk'ün o günkü telâşı
    Karalar giymişti Anadolu
    Kan bir yandan bir yandan gözyaşı
    Sürmedi çok şükür o kıyamet
    Gecenin birinde fecre karşı
    Güneşten evvel doğdu ufukta
    Mustafa Kemal'in altın başı

    Vatan sevgisinin mihenk taşı

    - Cahit Sıtkı TARANCI, "İstiklal Marşı'nı Dinlerken" adlı şiirinden bir parça.
  • 
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.