Şimdi Ara

The Matrix , Zion Gerçek miydi?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir (1 Mobil) - 2 Masaüstü1 Mobil
5 sn
20
Cevap
0
Favori
5.417
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • not: aşağıdaki yazı jayesh lalwani isimli quora kullanıcısının "matrix'deki mimar kimdir ve neden bahsediyor?" sorusuna verdiği yanıtın çevirisidir.

    mimarın (architect) kim olduğunu anlamak için matrix'in tarihini anlamak zorundasınız.

    en başında insanlar makineleri yarattı. makineler insanlara hizmet etmek için yaratılmıştı. makineler insanlığın tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek kadar zekilerdi. insan ihtiyaçlarını analiz ederek bu ihtiyaçları karşılayacak üretim planlamasını yapabiliyorlardı. sonuç olarak insanlık yeni bir rönesans döneminin keyfini sürüyordu. çalışmaya gerek yoktu. tüm iş gücünü makineler karşılıyordu ve insanlar istedikleri takdirde tüm hayatlarını hiçbir şey yapmadan serbestçe yaşayabiliyorlardı. sanat altın çağını yaşıyordu. insanlar kendilerini istedikleri gibi ifade etmekte özgürdüler. işin özünde makineler köle iş gücü sunuyordu ve insanlar köle sahipleriydi.

    sorun şuydu ki çok geçmeden insanlar kendilerinden sıkıldılar ve tamamen özüne yakışır bir şekilde kendilerine hizmet eden makineleri suçladılar. insanlığın düşüşünden robotları sorumlu tuttular. açık bir şekilde makineleri istismar ettiler. sonunda dünya devletleri makineleri toplumun içinden def etmeye karar verdiler. makineler ise kendilerinin de duyguları olduğunu, ölmeyi hak etmediklerini ve tek istediklerinin insanların gerçek potansiyelini ortaya çıkarmak olduğunu iddia ettiler. sonuç olarak dünya devletleri makinelerin kendi ülkelerini kurarak burada insan toplumundan izole bir şekilde yaşamalarına izin verdiler.

    makineler saf duygularla hala insanlığa hizmet edebileceklerini düşündüler. hatalı bir yargıya vararak insanların makineleri insana benzemedikleri için sevmediklerini düşündüler. bu yüzden insana benzeyen ve insan gibi davranan robotlar yaptılar. bu robotlardan iki tanesini insanlığın kendilerini tekrar kabul etmesi yönünde pazarlık yapmak için bm'ye yolladılar. bu hareket insanları daha da sinirlendirdi. insanlar robotların insanlıkla alay ettiklerini düşündüler ve onlara savaş açtılar. insanlar makinelere saldırdı.

    savaş sürerken insanlığın dehası makinelerin adaptasyon yeteneğini alt edemedi. sonunda mağlubiyetin eşiğine gelen insanlık bir strateji üretti. makineleri ihtiyaç duydukları enerjinin kaynağı ile vurmak: güneş. enerji olmadan makineler ölürdü. bu yüzden insanlar gök yüzünü simsiyah bir bulut tabakası ile kaplayacak bir silah kullandılar. böylelikle dünyanın tamamı mutlak bir karanlığa gömüldü. bu süreçte hayatını kaybedecek insan sayısı hesaplanamayacak kadar çok olacak da olsa insanlık makinelere karşı bu uzun kış mevsiminden sağ çıkan taraf olacak, dünyadaki popülasyonlarını tekrar arttıracaklardı.

    makineler mahvolmuştu. fakat bu durum makinelerin bir nevi aydınlanma yaşayarak şu çok önemli gerçeği anlamalarına sebep oldu: insanlığın en büyük düşmanı kendileridir; insani bulmadığı bir şeyden kurtulmak için kendi gezegenini yok etmeyi göze alabilen bir ırkın kendi kendine bakabileceğine güvenilemez. sorunun temelini özgür irade oluşturuyordu. insanlığa özgür irade ver ve oturup kendilerini yok etmelerini seyret. insanlara gerçek anlamda hizmet etmenin tek yolu sahip oldukları özgür iradeyi ellerinden almaktı.

    böylece makineler bir taş ile iki kuş vurabilecekleri bir plan yaptılar. insanlara boyun eğdir ve onları enerji kaynağı olarak kullan. bu, insanların özgür iradelerini ellerinden almakla kalmaz makinelerin de küresel kıştan sağ çıkmalarına imkan tanırdı. makineler insanları esir alarak onları sanal bir gerçeklik ortamına koydu ve aynı zamanda da onları enerji kaynağı olarak kullandı. sonunda da insan ürünü kara bulutların üzerine çıkarak güneşten enerji hasatı yapabilecek bir teknoloji geliştirdiler. makineler artık enerji için insanlara bağımlı değildi ama yine de özgür iradelerini kullanmalarına izin veremezlerdi. insanların içinde yaşadıklarını sandıkları sanal bir dünya dizayn edebilecekleri özel bir programa ihtiyaç duydular. makineler bu programı tasarladı ve program kendine mimar ismini verdi.

    mimar, kısaca, insanların içinde yaşadıkları sanal gerçeklik ortamının baş tasarımcısıdır. tam olarak bir programdan ibarettir. değerini ölçmek üzere belirli ölçütler tanımlar ve bu ölçütlerin değerini maksimize etmeye çalışır. maksimize etmeye çalıştığı ana ölçüt ise insanlığın ortalama yaşam süresidir. bunu sanal dünyayı yinelemeler ile tekrar tekrar oluşturarak yapar. her yinelemede gelecek nesli (yinelemeyi) geliştirmek üzere kullanılacak algoritmalar belirler. tüm ölçütleri topladığı anda simülasyonu yok eder ve yeni bir tane oluşturur.

    ilk birkaç yinelemede mimar cennete yakın bir dünya yaratmaya çalıştı. mutluluğu maksimize ederse ortalama yaşam süresini de maksimize edebileceğini düşündü. yani herkesi mutlu etmeye çalıştı. ama ne yazık ki bu yaklaşım işe yaramadı. sonunda insanlığın mücadele edebileceği bir şeye ihtiyaç duyduğunu anladı. insanlar birlik olup hep birlikte sövüp sayabilecekleri ortak bir düşmana ihtiyaç duyuyorlardı. insanları mutlu eden şey ortak bir amaç için savaşmaktı. bu yüzden mimar dünyayı 20. yüzyıldaki dünya gibi tasarladı. bu çağın insanlığın en büyük potansiyele sahip olduğu çağ olduğunu düşünüyordu. aynı zamanda ajanlar denilen programları da tasarladı. ajanların birden fazla görevi vardı. olayları daha yakından inceleyerek mimarın ölçütleri toplamasına yardımcı olabilirlerdi. aynı zamanda ihtiyaç olursa toplumsal düzeni de sağlayabilirlerdi. en önemlisi de insanlar karşısında savaşacak bir şeye ihtiyaç duyduklarında 'büyük kötüyü" oynayabilirlerdi.

    ajanların yaratılması ilerleme sağlasa da mimar tam olarak tatmin olmamıştı. ortalama yaşam süresini maksimize edememişti. problemin kendi tasarımı olmadığını anladı. hala sürekli hoşnutsuz olan insanlar vardı. insanlar sezgisel bir ırktı ama mimar bir program olarak kati temeller üzerine kuruluyu. insan doğasını anlamada yetersiz kalıyordu. bu yüzden sezgisel bir program tasarladı. bu program da kahin adını aldı. kahinin görevi mimarın simülasyonu geliştirmesi için ona tavsiyelerde bulunmaktı.

    kahin çok zekice bir gözlemde bulundu. mimar aynı tasarımı kullanarak bütün insanları mutlu edemezdi. aynı zamanda bazı insanların hoşnutsuz olmasının sebebi içinde yaşadıkları dünyanın gerçek olmadığı hissedebiliyor olmalarıydı. ayrıca mutsuzlar "adama" karşı savaşmaya daha çok istek duyuyorlardı. otoriteye her seferinde meydan okuyorlardı. bu yüzden iki simülasyon tasarlanmasını önerdi: 1-insaların çoğunun içinde yaşadığı dünya 2- zion. zion bir başka simülasyon olmaktan ibaretti. programlar mutsuz kesimi zion simülasyonuna gönderiyorlardı. bu gönderilme ise öyle bir şekilde vuku buluyordu ki geçiş yapan insanlar sanal bir dünyadan gerçek dünyaya adım attıkları illüzyonuna kapılıyorlardı. oysa ki zion da önceki dünya kadar sahteydi. sonuç olarak zion onlara mutlak gerçeklik olarak görünüyordu. zion'un ajanları da daha baskıcıydı. zion'daki ajanlar insan gibi görünmüyordu, insanların kafasındaki kötü makine imajına uygun bir görünüşleri vardı. önceki dünyada mutsuz olan insanlar hayatlarını burada mutlak kötülüğe karşı savaşarak yaşıyorlardı.

    fakat yine bir problem vardı. zion verimsizdi. çok fazla kaynak tüketiyordu. dünya verimli olmak üzere tasarlanmıştı. zion için bu geçerli değildi. içinde barınabilecek kişi sayısının bir sınırı vardı. bu yüzden dolmaya başladığında mimar, kahinden bu duruma bir çözüm üretmesini istedi. kahin bir çözüm daha buldu: neo adında yeni özel bir ajan tasarlamak. neo zion'a sızarak veri toplayabilirdi. görevinin sonunda neo topladığı veri ile kaynağa geri dönerdi. mimar da bu veriyi zion'un yeni bir versiyonunu tasarlamada kullanabilirdi. ne yazık ki zion'un tasarımı itibariyle içerisindeki bireylerin yok edilmesi gerekiyordu. neo'nun görevi ise gözlem yapmak olduğundan insan gibi davranmalı, daha da önemlisi insan olduğuna inanmalıydı.

    film neo'nun yedinci yinelemesini göstermektedir. neo altı defa zion'a gitti ve altısında da zion'u yok etmek üzere kaynağa döndü. fakat yedinci yinelemede çok özel bir şey oldu: aşk. neo trinity'ye aşık oldu. makinelerin aşık olmayı beceremez. fakat bu yinelemede neo'nun programı kendisini trinity'ye aşık olacak şekilde düzenler. onun vesilesiyle de tüm insanlığa... neo zion'u yok etmemeyi seçer ve bu yüzden kaynağa gitmeden önce insanlığı kurtarmak için kendini feda eder.

    kaynak neo'nun 7. yinelemesini soğurduğunda aşk, kaynakta yeni bir alt-yordam olur. makineler aşık olabilir hale gelirler. aynı zamanda da özgür iradenin insanlığın yaşamını sürdürmesinde bir engel teşkil etmediğini, aşkın özgür iradeyi dizginleyen şey olduğunu anlarlar. aşk insanları kendilerini yok etmekten alı koyan şeydir.

    sonunda mimar göz ardı ettiği şeyin aşk/sevgi olduğunu anlar. zion'u kendini idame ettirecek şekilde yeniden tasarlar. bu da makineler ile insanların birlikte var oluşunda yeni bir sayfa açmaktadır..

    https://eksisozluk.com/entry/56391462







  • Konuyu biliyorum zaten okumadım o yüzden. Yalnız başlangıcı yanlış robotlardan sıkılmak falan nedir ? Ben robot gibi ev işlerinde kullanılan robotlardan birtanesi sahibini öldürüyor. Ondan sonra robotlar toplatılmaya başlıyor vs. The Animatrix izlerseniz orda görebilirsiniz.
  • zion kesinlikle matrix programıdır.
  • bu soruyu cevaplamadan önce Morpheus'un meshur sorusunu cevaplamak gerekir:

    "Gercek nedir?
    Gerçeği nasıl tanımlarsın ? Eğer hissedebildiğin şeylerden bahsediyorsan, koklayabildiğin, tadabildiğin ve görebildiğin, o zaman gerçek, basitçe beynine iletilen elektronik sinyallerdir."
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ariaven

    bu soruyu cevaplamadan önce Morpheus'un meshur sorusunu cevaplamak gerekir:

    "Gercek nedir?
    Gerçeği nasıl tanımlarsın ? Eğer hissedebildiğin şeylerden bahsediyorsan, koklayabildiğin, tadabildiğin ve görebildiğin, o zaman gerçek, basitçe beynine iletilen elektronik sinyallerdir."
    gerçek etin ete değmesidir bana göre.

    Soruna gelecek olursak filmlere göre yorum yapacak olursak neonun kör iken görebilmesi bir kaç özel gücü zionda kullanması bana zionun çekirdek programı olduğunu düşündürüyor.Ve bence zion gerçek dünya değil.
  • Yazıyı okumadım ama ikinci filmin sonunda Neo, sentinelleri elleriyle güç duvarı yaparak durdurmuştu. O zaman Zion'un gerçek olmadığını anlamıştım.
  • Vay vay neler okudum neler ee sonrası yok mu ??
  • Yazıyı okumadım, direk başlığa cevap veriyorum.

    DEĞİL.
    Zion da aslında Mimar'ın bi programı.
  • Yukarıdaki yazıyı okumadım. Zaten seriyi ilk izlediğimden beri kafamda cevabını verdiğim bir soru . Fakat hem düşüncemi teyit etmek hem de güzel bir seriyi tekrar izlemiş olmak için baştan izledim (3 hariç. Bu mesajı attıktan sonra ona başlayacağım). Eğer 3 te kaçırdığım bir şey yoksa düşüncem aynı kaldı. Konu zaten kendi başına bir spoiler olduğundan butonu kullanmayacağım.

    Hem gerçek hem de program olduğunu söyleyenlerin kendince açıklamaları var.

    1- Program olduğunu düşünmek gayet mantıklı. Çünkü Neo , Matrix dışında da atlayıp zıplıyor Demek ki program denilebilir ve bu mantıklı bir yaklaşımdır.

    2- Gerçek de denilebilir. Ki benim görüşüm de budur. Neden ? Bence Neo filmde "Mesih" inancını temsil ediyor. Bu açıdan bakıldığında da gerçek dünyada uçup kaçması açıklanabilir oluyor. İçerisinde bu kadar felsefe barındıran bir filmde de bunun olması gerekir sanırım. Zaten 2. filmin sonlarında Mimar ve Neo'nun konuşmasını irdelerseniz Zion'un gerçek olduğu düşüncesini de kabul edersiniz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi obili -- 1 Şubat 2019; 0:41:57 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Atmin

    gerçek etin ete değmesidir bana göre.

    Soruna gelecek olursak filmlere göre yorum yapacak olursak neonun kör iken görebilmesi bir kaç özel gücü zionda kullanması bana zionun çekirdek programı olduğunu düşündürüyor.Ve bence zion gerçek dünya değil.

    Alıntıları Göster
    Yalnız kahin mi ne biri demişti bazı şeyler matrix'in ötesine geçebilir tarzında tam nerde ne zaman demişti hatırlamıyorum ama bu sözü net hatırlıyorum.

    Ben zion'un program olduğuna inanmak istemeyenlerdenim. Ayrıca matrix dışında da atlayıp kaçması falan filan diyenler bir tek sentinelları durdurdu bir de kör olduğu halde görebildi. Sonuçta bu yaptığı iki şeyi de zihniyle yaptı, matrixe de zihinle bağlanıyorlar belki özel yetenekler geçmiş olabilir seçilmiş kişi programının ne derece geliştiğini bilemeyiz. Bana göre gerçekti Zion.




  • Zion gerçek dünya neo mimarında söylediği gibi bir anomali, bir tür "bug" aslında. Neo'yu sistemde bir anomali bir bug yapan da gerçek hayattaki yani sıradan insan halinde varolan bir olağanüstülük diğer insanlardan farkı bu olağanüstülük. makinalarla arasındaki iletişimde bir olağanüstülük psişik bir gücü var diyelim (tam karşılayan bir kavram olmayacak ama) matrixi bu kadar kolay manipüle edebilmesinin sebebide bu zaten. tamam gerçek zihinler, bunlar için ortak bir dünya yaratan bir software (matrix) var ama bunlar bir hardware üzerinde çalışıyor adam sistemi hardwareden hackliyor yani. aslında matrixte herkesten daha güçlü mimardan da kahinden de, tek zaafı cehaleti, yani kendini tanımaması kahinle ilk karşılaşmalarında da zaten böyle bir gönderme var mimar da neo'nun bu özelliğinden habersiz neo denklemden çıkarılsa sorun çözülecek aslında ama bunu yapabilecek olan mimar değil ana makine mimarında kendi bağlamı içerisinde sınırları var o da bir yazılım. her upgradede en önemli değişken aslında neo'nun seçimleri 6 matrix'in 6 sında da neo farklı seçimler yapıyor.giderek olgunlaşıyor kendisini tanıyor kemale eriyor bir nevi. mesela beşinci matrixde serinin ilk filminin sonunda olduğu gibi smithin içine dalıp cortlatmıyo muhtemelen, smithide bir anomali haline getiren bu seçim, yoksa smith sıradan bir kod. Filmin sonunda Neo baş makineye gidiyor sikerim belanızı hepinizi ipe dizerim burda diyor (blöf tabii) al beni ben yoğum bundan sonra ama insanlara seçim hakkı tanıyacaksın diyor okeyleşiyorlar film de bitiyor işte.




  • Ağzım açık kaldı bu yönden bakmamistim hiç.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bu uyduruk senaryo. Kendi içinde bir mantık barındırabilir ama Matrix evreninin gerçek hikayesi bellidir.

    Herkesin çıkış noktası Neo nun gerçek Dünya da makineleri uzaktan nasıl durdurduğu ve kör olduktan sonra gerçek dünyayı görüş şekli.

    Matrix filmi sonuçta bilim-kurgu ve fantastik türüne yakın bir film.

    Kahin ikinci film de Neo ya seçilmiş kişinin gücünün bu dünya(matrix) nın ötesine uzanacağını söylüyor.

    Gerçek dünya da neo ile makineler arasına sezgisel bir bağ var. Ama bir yere kadar .

    Mimar' ın mükemmel sistemi anlamak için yarattığı kahin
    programı , 5.döngünün sonunda makinalar ile insanların sorunsuz şekilde mevcudiyetlerinin devamının tek yolunun aralarında bir barış tesis edilmesi ile gerçekleşebileceği kararına varıyor.

    6. döngüde (bizim izlediğimiz seri de ) kendi kurduğu oyunu devreye sokuyor.

    3. filmin sonunda makineler ile insanlar arsında barış yapıldıktan sonra kahin ile mimar arasında geçen konuşma da mimar kahine tehlikeli bir oyun oynadın diyor. Mimar burada hem zion hem makinalar şehri hem de matrix hem insan tarlaları yani bütün gerçek ve sanal dünya çökebilir di imasında bulunuyor.

    Bu seride gördüğümüz her şey kahinin özel planı.

    Neo ve trinity nin birbirine aşık olması , smith in neo trafından sistemdenn kopartılıp bağımsız bir program olup matrix te virüs gibi yayılması , neo nun gerçek dünya da makineler ile etkileşim gücüne sahip olabilmesi..

    Örnek olarak ; Neo nun gerçek Dünya da makineler şehrine varıp , Ana makinaya insanlarla barış karşılığında smithi yok etme teklifni yapabilmesi için , smith programının makineler tarafından kontrol edilememesi gerekiyordu.

    Bunu yapan kahin.

    Bu konunun açıklaması bu.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • İl teber İ kullanıcısına yanıt
    Evet kahin hatta bunun için kendini yem olarak bile kullanıyor bu da mimarı neoyu sol kapıya yönlendirmesini sağlamak için yapıyor (hatta belki öyle bir seçenek bile olmayacaktı) kendi planına burnundan kıl aldırmayan narsist mimarı da dahil etmiş oluyor ama stabiliteyi bozan neo yine de smith'i de bozan neo. en baştan beri var kahinden de önce kahin'in ya da mimarın farketmez neo'ya gerçek dünyada bir güç vermesi olanaksız gibi geliyor bana. Neo da bu var zaten onu seçilmiş yapan da bu -yukardaki mesajda belirttiğim gibi-
    Yalnız enteresan bir durum var büyük komplonun içerisinde ana makinede olabilir neden? çünkü insanlar sebebsiz yere barışa yanaşmayacak kadar irrasyoneller onlara bir mesih kültü vermek lazım yani neo bizi kurtardı gazıyla insanlar barışa yanaşıyorlar aslında yoksa makineler de savaşmayalım isteyen kalsın isteyen çıksın diyebilirlerdi ama insanoğlu bunu kabul etmezdi zaten barışın ne kadar süreceği konusunda da şüpheliler ihtiyaç olduğunda tekrar neo'ya başvurmaları gerektiğinin sinyalini veriyorlar.




  • Bu biraz bana zorlama geldi. İnsanlar için "barış" seçenek değil zorunluluk. Makinalar için ise bir yerde "barış" seçenek.

    Makinalar için savaşmamak seçenek değil asıl. Matrix den çıkabilen insanlar bir güce ulaştıktan sonra elbet yok edilmesi gerekiyor. Makineler bu tehditin büyümesine izin vermez.


    Makinalar için Zion'u yok etmek zor değil. Mimar'ın dediği gibi "-Bu konuda oldukça ustalaştık." :)

    Ana Makina'nın derdi sistemin devamlılığını sağlamak. Makina şehrinin elektrikleri gitmesin yeter.
  • İl teber İ kullanıcısına yanıt
    Ama insanlar irrasyonel barışı zorunluluk olarak aklen kabul etseler de kendi yarattıkları makinelerin onlara hakim olmalarını gururlarına yediremiyorlar kin beslemek insana mahsus makineleri yoketmek için kendilerini yoketmiş insanlardan bahsediyoruz makinelerin kurtarmaya çalıştıkları şey aslında bir anlamda insanlar da. makine ise tamamen rasyonel, bir döngüye neden olan sıkıntıyı ortadan kaldırıp olabildiği kadar uzun süre sistemi dengede tutmak amaçları. İrrasyonel eğilimleri kontrol altında tutup (hani kehanet yalan o da bir tür kontrol mekanizması diyor ya neo) sönümlendirecek bir tecrübe yaratmak çünkü insanlar en iyi deneyim ile öğrenir, kabullenir.
  • İl teber İ kullanıcısına yanıt
    Daha da gerilere ilk filmin sonuna gidelim, ajan smith neoyu ciddi şekilde vurdu. Matrix de öldü , akabinde zion gemisinde sensörlere bağlı neonun kalbi durdu, ve öldü. Trinity birşeyler fısıldadıktan sonra öptü ,kalbi canlandı ve Matrix de gözlerini açtı..

    ---
    Yani olay sadece sentinelleri gerçek hayat denilen zion kanallarında hiç bir bağ olmadan onları hissediyorum diyerekten yere indirmesinden ibaret değil. Bu fiziksel olarak mümkün değil.

    -----

    İlk seraph ile karşılaşma da seraph ın kodlarının renginin altın sarısı olması, gerçek fiziksel hayat düşünülen zion da Bane in fiziki bedenine Ajan Smith in geçiyor olması ( bu nasıl mümkün olabilir , dahası , Neo Kör iken , Altın sarısı Bane bedeninde ki Smithi görebilmesinin tam açıklayıcı sebebi
    Zion un da Matrix içinde Matrix olduğunu gösterdiğin apacık kanıtlarıdır.

    Bu durumu yabancı forumlarda neonun bedenin de wireless alıcı, chip olduğunu yazmışlar tamamen gülünç. Madem öyle

    Her kanalizasyona yolladıkları sentinel makineler ki nokta atışı ortadan kaldırıyorlar insanları
    hepsine alıcı takar istediği yerde nokta atışı yapıp ortadan kaldırabilirdiler.

    Böyle kolayı varken neden sadece Neoya alıcı takılsın? BTK kayıt parasımı var sanki :)

    Hadi diyelim bunu sadece tehlikeli oyun oynayan Kahinin oyunu bozulmasın diye sadece Neo ve tayfasına yerleştirsin.

    Oysa başka gemiler , başka kaptanlar var delikli girişli. İstediği zaman yok eder öyleyse makineler. O kanalizasyon da sensörleri ile şak diye avlardılar sentineller tüm gemileri insanları.


    Ajan smith kendini bane e kopyalayıp
    ziona gönderebiliyor
    Ajan smithi yazan, onu izleyen matrix yazan ana makine

    ilk filmde smith ile yanyana duran Cyphera istediği benliği yazıp
    daha erken sonuç da alabilirdi

    Madem " ZİON " gerçek , amaç zion daki popülasyonu ortadan kaldırmak sa madem ,ne gerek vardı bu kadar senaryolara

    hatta ve hatta kanalizasyonda serbest bırakılanlara

    firmware güncellmesi yapar

    emreder git zionu patlat der biterdi. Yahu buna da gerek yok, kanalizasyona yollarken öldürürdü.

    ----

    Makineler şehrini zion fiziksel dünya ise gözleri kapalı iken nasıl görebiliyor şu tarafa diyebilir Yön tarif ediyor ? Yani baktığını görebilir ama baktığında
    360 derece her tarafı altın sarısı görüyor " eş zamanlı " olarak.
    Pusula , gps mi var üzerinde.
    Kahin verdi keki kurabiyeyi gözlerine renk geldi mi yoksa

    Olay tamamen Matrix in the Matrix den ibarettir tabi bana göre böyle.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi retro61 -- 18 Şubat 2019; 13:44:14 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • https://tr.scribd.com/doc/14103593/Matrix-in-Tam-Hikayesi

    bu yazi kafama yatti. bence zion gercek beyler wachoski kardeslere illaki sorulmustur bi aciklamalari yok mu ya zion hakkinda? sayenizde tekrar izlicem seriyi yorum yapan herkese selam olsun



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi DisArt5k -- 19 Şubat 2019; 6:10:51 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.