Şimdi Ara

Körü körüne karşı çıkılan proje: Kanal İstanbul

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
276
Cevap
4
Favori
2.664
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
32 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Gece de kahve açılacak muhaha yazanlar için Millet Kıraathanesi meselesini anlatmıştım kısaca.
    https://forum.donanimhaber.com/sulandirilan-millet-kiraathanesi-konusu--133317989#133317989

    Şimdi de asrın projesi: Kanal İstanbul'da sıra. Biraz uzun bir yazı olacak.

    Başlıyoruz.

    <İlk iki paragraf ön bilgi>

    Türkiye’nin 2023 hedefi yolundaki dev projelerinden biri olan Kanal İstanbul hizmete açıldığında para basacak. Yılda 50 bin gemiye ev sahipliği yapacak olan kanaldan;

    • 8 milyar dolarlık gelir Hazine’nin kasasına girecek.

    • Kanal sayesinde 1,5 milyon kişiye de iş imkânı doğacak.

    • Kendini 5 yılda amorti edecek.

    • Kanal körfez sermayesini de çekecek ve etrafına yeni yatırımlar alacak. (çabuk, rantiyeciler gelmeden)

    Körü körüne karşı çıkılan proje: Kanal İstanbul

    Gerek sanayi ham maddesini oluşturan yükleri bir seferde büyük miktarlarda taşıma özelliği, gerekse taşıma maliyetinin demir yoluna göre 3,5, kara yoluna göre 7 ve hava yoluna göre 22 kat daha ucuz olması, deniz yolu taşımacılığının önemini hem dünyada hem de Türkiye’de artırıyor. 1950 yılında 500 milyon ton olan dünya deniz ticaret hacmi bugün 18 kat artarak 9 milyar tona ulaşmış durumda. ISL, Shipping Statistics and Market Review verilerine göre, hacim olarak dünya ticaretinin yüzde 75’i deniz yoluyla, yüzde 16’sı demir yolu ve kara yoluyla, yüzde 9’u boru hattı ve yüzde 0,3’ü hava yoluyla yapılıyor. 15 trilyon dolarlık bir hacme sahip dünya ticareti içerisinde denizyolunun payı 9 trilyon dolar ile yüzde 60’ı buluyor. 1.000 groston (GT) ve üzeri 39 bin 466 parça gemiden oluşan dünya deniz ticaret filosunun toplam tonaj kapasitesi ise 1,5 milyar Dead Weight Tonaj (DWT) civarında.

    Cebelitarık Boğazı ile Atlas Okyanusu’na, Süveyş Kanalı ile Arap Yarımadası ve Hint Okyanusu’na, Türk Boğazlarının Karadeniz-Akdeniz bağlantılarıyla Avrasya ve Uzakdoğu’ya uzanan bir ulaşım ağının odak noktasında bulanan Türkiye, 8 bin 333 km’yi bulan sahil şeridi Asya ve Avrupa’yı bağlaması, enerji üreten ülkelere yakınlığı, uluslararası ulaşım yolları üzerinde bulunması, yeterli oranda kara ve demir yolu bağlantısı sebebiyle deniz yolu taşımacılığında önemli bir potansiyele sahip. Bu avantajlarının yanı sıra Türkiye son 15 yılda hem yerli armatörlerin gerçekleştirdikleri filo yatırımları hem de liman ve altyapı yatırımlarıyla küresel deniz ticaretinde rolünü artırdı. Ancak, önemli bir konu daha vardı ki; Türkiye, Montrö Anlaşması’ndaki kısıtlamalar sebebiyle 30 seneyi aşkın bir süredir İstanbul Boğazı’ndan geçen gemilerden elde edeceği 10 milyar dolarlık gelirden mahrum kaldı. Şimdi anlaşma diyo yeaa demeyin bu açık, ilerde aldığımız ve alacağımız miktarlar gelecek. Peki Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan’ın detaylarını açıkladığı Çılgın Proje tamamlandığında bunun Türkiye’ye getirisi ne olacak?

    Körü körüne karşı çıkılan proje: Kanal İstanbul

    Kanal İstanbul tamamlandığında, yeni bir uluslararası su yolu olması bakımından, bölgede kartları Türkiye lehine yeniden dağıtacak.

    Günde 150-160 gemiye ev sahipliği yapması beklenen Çılgın Proje, Panama Kanalı ile kıyaslandığında dört katı büyüklüğünde gemi trafiğine hizmet verecek. Kanal İstanbul projesinden, Montrö by-pass olacağı için kasamıza yılda 8 milyar dolar girecek. Panama Kanalı’nı her gün ortalama 40 gemi kullanırken, yıllık ortalama getiri de 1,5 milyar dolara kadar çıkıyor. Benzer geçiş yollarından biri olan Süveyş Kanalı’nda ise günde 54 geminin geçiş yaptığı düşünüldüğünde yıllık kazancın 4 milyar dolarolduğu görülüyor.

    KENDİNİ 5 YILDA AMORTİ EDECEK

    Kanal İstanbul projesi Montrö’ye tabi olmayacağı için Süveyş gibi ton başına ortalama 5,5 dolardan fiyatlanabilecek. Süveyş’ten en fazla 150 DWT gemiler geçebilirken, Kanal İstanbul 300 bin tonluk gemiler için uygun olacak. 193 kilometre uzunluğa sahip Süveyş’ten 148 kilometre daha kısa olacak Kanal İstanbul, tam kapasite çalışması durumunda da yıllık kazanç 8 milyar dolara kadar yükselecek. Maliyeti 40 milyar doları bulacağı tahmin edilen Kanal İstanbul, hesaplanan getirisi ile 5 yıl içinde kendini finanse edecek.

    GELİRLER KATLANACAK

    Türk Boğazlarından uğraksız olarak geçen 2 bin tonluk bir gemi Türkiye’ye toplam 689 dolar ödüyor. Türkiye, Montrö Sözleşmesi’ne göre hakkı olan altın frank uygulamasını yürürlüğe koyduğu zaman 2 bin tonluk bir geminin ödeyeceği geçiş ücreti, 7 bin 584 doları fener, 3 bin 200 doları tahlisiye, 240 doları da sağlık olmak üzere toplam 11 bin 24 dolar olacak.

    İstanbul Boğazı’ndan yılda 50 bin civarında geminin geçiş yaptığı ve elde edilen gelirlerin düşüklüğü hesaba katıldığında, Kanal İstanbul projesinin önemi bir kere daha anlaşılıyor. Ayrıca Boğaz’dan tankerlerle yılda 150 milyon ton tehlikeli yük taşınıyor. Kanal İstanbul ile hem geçiş ücretleri artacak hem de yük taşımaları daha emniyetli olacak.

    1,5 MİLYON KİŞİYE İŞ İMKÂNI

    Projenin tamamlanmasından sonra bölgede 1,5 milyonluk yeni bir iş imkânı ortaya çıkacak. Körfez sermayesini de celbedecek olan Kanal sayesinde yatırımların ciddi oranda artması bekleniyor. İstanbul’a yılda 50 milyon yabancı ziyaretçinin geleceği öngörülürken, bu sayede yıllık 20-30 milyar dolar turizm geliri elde edilecek. 2023 vizyonu çerçevesindeki Çılgın Proje’nin bütün gelir kalemleriyle birlikte ilk 5 yılda 100 milyar dolar kazandırması hedefleniyor.

    Şimdi projeye karşı olanlardan bir şeyler gelecek nasıl oradan geçireceksin gibi.


    http://www.mfa.gov.tr/turk-bogazlari.tr.mfa Linkteki yazıyı okuduğunuzda bunu anlamanız gerek. Montrö'nün imzalandığı zaman değişti. Köprünün altından çok sular geçti. Artık Ülkenin can ve mal güvenliğini gerçek anlamda tehdit eden tehlikeler oluşuyor. Ve Türkiye boğazlar tüzüğünü bazı yıllarda duruma göre değiştirmiş. Çünkü yapılması zorunlu şeyler oluşuyor. Ve artık İstanbul Boğazı her gün geçen 150 gemiyi kaldıramıyor. Bunu herkesin anlaması gerek.

    Boğazda olabilecek bir tanker kazasının hesabını kim verecek? Bu projeye karşı çıkanlar mı? Hayır. Kimse veremeyecek.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ömerayhan -- 12 Haziran 2018; 12:37:54 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >



  • Sordugum sorunun cevabi bu degil. Bir de su sekilde sorayim, gemilerin Istanbul bogazi yerine kanal Istanbul'u kullanmasi nasil saglanacak? Dediginiz gibi Montro bogazlar sozlesmesi ve bu sozlesmeye gore Turkiye Istanbul bogazindaki gecis guvenligini duzenleyebilir, verdiginiz linkte de bu aciklanmis ama tekrar ediyorum gemilerin bogazdan gecisini engelleyemez

    Diger yandan, isin fizibilite kismina gelirsek yazidaki hesapta yillik 50 bin gemi, 8 milyar kasaya girecek diyor. Gemi basina 160 bin dolar yapar bu.

    Gerceklere donersek eger, 2017 yilinda boğazdan 8 bin 703'ü tanker olmak üzere 42 bin 553 gemi geçiş yapmış. Panama kanalında büyük gemilerden 200 bin $ küçük teknelerden 2 bin $ alınıyor. Bu hesapla ( Panama kadar para alamayiz ama aldigimizi varsayalim ) hepsini zorla kanaldan gecse ( ki montro yuzunden bu zorlanamaz ) gelir 1.7 milyar civarı yıllık.

    Bunun daha isletme giderleri var. Bu kanalin bakimi, operasyonu olmayacak mi hic?

    Yahu bu nasil hesap kitap, nasil matematik?

    Ekelem: Yazida maliyet 40 milyar dolar olacak denmis buyrun bu yazida 65 milyar dolar olarak aciklanmis devlet tarafindan
    https://www.sabah.com.tr/gundem/2018/01/09/iste-kanal-istanbul-projesi

    Gelir hesabi yanlis, maliyet hesabi yanlis, gelir uzerinden sanki hic operasyonel/bakim masrafi olmayacak gibi 8*5=40 yapar demisler Bahceli gibi.
    Osmangazi ve Yavuz Sultan Selim köprüleri ve Avrasya Tüneli için de benzer yazılar bekliyoruz.
    Yetmezse, şehir hastanelerinin karlılıkları ile ilgili çalışma da yapmalısın.
    Ardından, devletin elinden çıkan ve devletin hantallığı nedeniyle işletilemeyen ve özel sektörün eline geçince şahlanan Türk Telekom hakkında istiyoruz.
    O da yetmez, TEKEL'in satış hikayesini ve devletin nasıl kazanç sağladığını da bizimle paylaşmalısın.

    10 asırlık projeleriniz üzerine konuşmaya başlayalım hemen. Ha konuyu saptırdığımı iddia edersen, sen de doğmamış çocuğa don biçtiğine göre, en fazla AKP trolü oluyorsun demektir.

    Hadi, bekliyorum...
    Varsayalım benim 2000 tonluk bir gemim var,
    Kuru yük gemisiyim, tehlikeli bir yüküm yok.
    Montrö anlaşmasına göre İstanbul boğazını bana kapayamazsın.

    İstanbul boğazından geçersem 689 USD ödeyeceğim (iki boğazın toplam maliyeti)
    Kanal İstanbul'dan geçersem, 11.024 USD ödeyeceğim.

    Neden Kanal İstanbul'dan geçeyim?
    Neden 16 (ONALTI) kat daha fazla ödeyeyim?
    O degil de basit matematik hesabi sormustum size, gemi basina 11 bin dolar alinacak demissiniz yillik 50 bin gemi ile 8 milyar dolar nasil elde edilecek?
    8 milyar dolar icin ortalama gemi basina 160 bin dolar yapiyorsa Panama bile 200 bin dolarsa buyuk gemiler icin bu parayi kim verecek?
    8 milyar dolar da ciro, bunun isletim/bakim maliyetleri nerede diye?

    Bunlarin cevabi "Isteniz de istemeseniz de kanal" yapilacka degil malesef.
    Süveyş ve panama ile kanalistanbulu karşılaştıran adamın ya hiç dünya haritası görmemiş olması, ya da gerizekalı olması gerekir. Onlar da insan yapımı ama alternatif yolları 10bin km daha fazla yahu.

    Yıllık 8 milyar dolar gelir ve 1,5 milyon kişiye iş mi? Taşbeyaz mı geçiyonuz lan bizimle
    3. Havalimanında 2 sene çalışmış bir mimarım. Bu yeni moda akımı süslü,püslü yazılar koyup arada bond kullanıp insanların okumaya üşenip, dikkat çekip haklı olduğunu var sayımı. Kısaca boş konuşma.

    Kanal İstanbul projesi çok büyğk ölçekte ekosistem zararı var. Önlemek için 25 yıllık kademeli plan gerekiyor. Tam tamına 2 yılda 4 defa toplu kuş ölümleri gördük 3. Havalimanında. Daha artık geçmiyorlar. Aynısı 3. Köprüde meydana geldi. Ekosistem para gibi yön değiştirmez. Zaman alır.
    Evet yahu AKP o kadar işi başarıyor solcularda böyle kıskanıyor . Bak en kolayından köprü yaptırıyor geçiş garantisi veriyor ama hazinemizden dolar olarak çıkıyor , cumhurbaşkanınıza star tvde soruyorlar bu konu hakkında ne diyeceksiniz diye RTE biz hepsinin hesabını yaptık diyor.Sen ne diyorsun? Herşey planlanmıştır . Gelde gülme .Adam o kadar yazı yazmış onu okumadın bile. DÜŞÜNMEDEN DİYOR ABI ŞAKA GIBI . Neymiş burda yok komünistler şunlar bunlar. Siz yine Sağcı solcu ayrıştırmaya mı çalışıyosunuz .Geç paşam bunları.Bakkal hesabıyla ülke dönmez makarnaylada ömür geçmez hadi eyvallah
  • bu harfiyata verilecek para ile fabrika kurulsa (65 milyar dolar deniyor) onbinlerce fabrika kurulur
  • Bilim adamlarının Kanal İstanbul projesi ile alakalı görüşleri;

    https://yesilgazete.org/blog/2014/01/28/bilim-insalari-kanal-istanbulu-degerlendirdi-ekosistemine-zarar-verecek-deprem-riskini-arttiracak/

    Erdoğan’ın ve akp’lilerin Kanal İstanbul projesiyle alakalı tutarsız açıklamaları ve bahsedilen projenin masraf dışında bir katkısı olmayacağının anlatıldığı yazı;

    https://eksisozluk.com/kanal-istabulu-bilale-anlatir-gibi-anlatmak--5685466?focusto=77980570&utm_campaign=DonanimHaber&utm_medium=referral&utm_source=DonanimHaber



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi reguse -- 13 Haziran 2018; 11:36:42 >
    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Tek bir şey soracağım. Möntro anlaşmasını hiçe sayıp gemiler neden kanal istanbul uzerinden gecsin? Anlasmaya gore bogazlardan geçişleri yasaklayamazsın. E o zaman neden boğazı degilde kanali seçsin. Cok toz pembe bir hayal. Tamament rant kapısı. O gemilerin hicbirini uluslararası antlasmalari hiçe sayip kanaldan geçiremezsin. Gecirebilsen zaten möntroyu uygulamazdin. 1.5 milyon istihdam olacak demişsin. Kaynak? Ne istihdami? Nasil yaratılacak? Kanalda yuzecek insanlarmi istihdami oluşturacak. Madem kanal acmayla istihdam olusuyor turkiyenin her yerini yaralim. O keklere farkli bir sey koyuyorlar herhalde

    EDİT:

    ***Bilal'e Anlatır Gibi Anlatıyorum***

    kanal istanbul...
    bir şekilde 2011 yılından beri gündemimizde olan sözde çılgın proje.

    şimdi yeni bir seçim döneminde, yeniden gündemde, yeniden tartışılıyor.
    maliyeti ile tartışılıyor, vereceği zararlar ile tartışılıyor.
    ama kanal istanbul projesi'ni ortaya atanlar bundan gelir elde edeceğimizi, para basacağımızı söylüyor.

    bunların hepsini şimdi tek tek inceleyeceğiz.

    öncelikle kanal istanbul nedir? nerede yapılacaktır?

    kanal istanbul projesi, istanbul boğazına alternatif bir geçiş koridoru oluşturmak için istanbul'un batısında trakya yarımadasını ikiye bölerek açılacak yapay bir kanal.

    kanal istanbul'un kuzey-güney istikametinde uzunluğu 45-48 km uzunluğunda olacak.
    genişliği ise 145-155 metre olacak.

    şimdi, iktidar diyor ki; "istanbul boğazından tanker geçişleri tehlikeli oluyor, bu yüzden kanal istanbul'u yapacağız ve istanbul'u bu tehlikeden kurtaracağız..."

    öyle mi?
    bakınız istanbul boğazı'nın en dar yerinde dahi genişliği (rumeli hisari-anadolu hisarı arası) 700 metredir.
    şimdi en dar yeri 700 metreden geçerken tehlike arz eden tankerler, akp'nin yapacağı ve genişliği 150 metre olan kanal istanbul'dan daha rahat geçecek öyle mi?
    diren matematik, diren geometri...

    yine kanal istanbul'u yapmak isteyenler diyor ki; "bu tankerler ve gemi kazaları şehri tehlikeye atıyor, boğaz kenarında yaşayan halkı tehlikeye atıyor..."
    peki eyvallah.
    ama yine kanal istanbul'u yapmak isteyenler diyor ki; "kanal istanbul'un kıyısında yeni şehir, yaşam alanları yapacağız..."

    bu ne perhiz bu ne lahana turşusudur abicim?
    istanbul boğazı kenarındaki vatandaş için tehlike arz eden geçişler, kanal istanbul'un kıyısında kuracağınız yeni şehirlerde oturan vatandaş için tehlike arz etmeyecek mi?
    üstelik yukarıda da bahsettiğim üzre kanal istanbul sadece 150 metre genişliğinde, istanbul boğazı ise 700 metre genişliğinde.
    hangisi daha tehlikeli olur?

    geçelim...

    kanal istanbul'u yapacak olanlar diyor ki; "istanbul boğazı'ndan geçen gemilerden para alamıyoruz, ama kanal istanbul'dan geçen gemilerden para alacağız, para basacağız, yılda 8 milyar dolar gelir elde edeceğiz..."

    öyle mi?
    inceleyelim.

    bakınız bir kanal neden yapılır? amacı nedir? onu irdelemekle başlayalım.
    bu tip kanallar, uzun yolları kısaltarak, zamandan ve yakıttan tasarruf sağlamak için yapılırlar.
    örneğin panama kanalı, neden yapıldı?
    pasifik'ten atlantik'e geçecek gemiler binlerce mil yol katedip güney amerika kıtasını dolanmasın diye yapıldı. büyük fayda...
    süveyş kanalı aynı şekilde, hint okyanusu'ndan akdeniz'e, oradan da atlantik'e geçecek gemiler afrika'nın en güney ucunu dolanıp binlerce mil yol ve zaman kaybetmesin diye yapıldı.
    yunanistan'da korint kanalı var.
    pire limanı'na gidecek gemiler mora yarımadasını dolanmasın diye yapıldı, faydası büyük.
    almanya'da kiel kanalı var.
    hamburg limanı'na gidecek gemiler jutland yarımadasını dolaşmasın diye yapıldı...

    bakın bu kanalların hepsinin yol ve zamandan büyük tasarruf sağladıkları aşikar.
    peki kanal istanbul?
    yol ve zamandan bir kazanım olacak mı?

    istanbul boğazı'nın uzunluğu: 30 km.
    kanal istanbul'un uzunluğu: 45 km.

    cevap: hayır.

    gelelim para mevzusuna.

    biz şu an istanbul boğazı'ndan geçen gemilerden para alabiliyor muyuz?
    evet.
    2017 yılında transit gemi geçişleri sırasında verilen fener, tahlisiye ve kılavuzluk hizmetlerinden 2017 yılında 312 milyon 11 bin 630 lira gelir elde edilmiştir.
    kaynak:

    yani, kanal istanbul'u yapmak isteyenlerin söylediği "boğaz geçişlerinden para alamıyoruz" safsatası koca bir yalandır.

    bu gelir az mı?
    çok az. 
    dünyanın en önemli su yollarından elde edilen bu gelir gerçekten çok az ve bu elde edilen gelirin hemen hemen tamamı zaten boğazların güvenliği, işletmesi, fener bakımları vb giderler için harcanıyor, yani bu gelirin vatandaşa bir katkısı olmuyor.

    peki kanal istanbul ile bu elde edilen gelirin artması, söylendiği gibi yıllık 8 milyar dolara çıkması mümkün mü?

    şu konjonktürde mümkün değil.
    neden?
    çünkü türkiye'nin taraf olduğu montreux sözleşmesine istinaden transit gemilerin yukarıda bahsettiğimiz fener, tahlisiye ve kılavuzluk hizmetleri ücretini ödeyerek istanbul boğazından geçmeleri mümkün.
    şimdi bu su yolunu kullananların böyle bir hakkı bulunurken, neden gidip daha uzun, daha dar ve üstelik daha pahalı bir geçişi tercih etsinler?

    sen bu satırları okuyan arkadaşım.
    sen bir geminin kaptanısın.
    karadeniz'den akdeniz'e açılacaksın, önünde geçmek için iki seçenek var.
    birinci seçenek daha kısa(30 km) daha geniş(700 mt) ve daha ucuz.
    ikinci seçenek daha uzun(45 km) daha dar(150 mt) ve daha pahalı...
    hangisini kullanırsın?

    peki türkiye istanbul boğazını kapatıp, transit gemileri kanal istanbul'dan geçmeye mecbur bırakabilir mi?
    böyle bir şansımız, imkanımız var mı?
    bakın, yine montreux boğazlar sözleşmesine göre, istanbul ve çanakkale boğazları "türk karasuları" statüsündedir.
    yani, bu antlaşma geçerli olduğu sürece, istanbul ve çanakkale boğazları'nın tapusu türklerdedir.

    lakin rahatlıkla "dış güşler"(!) olarak tanımlayabileceğimiz bir kuruluş var.
    uluslararası denizcilik örgütü.(ımo)
    bu kuruluş dönem dönem bu boğazlar konusunu gündeme getirir ve "boğazların türk denetiminden alınıp uluslararası bir teşkilata bırakılması gerektiği" gerekçesi ile türkiye ile davalık olur.
    örneğin bu uluslararası denizcilik örgütü en son 1996 yılında boğazlar konusunu gündeme getirmiş, ve boğazların uluslararası bir komisyona devri için lobicilik faaliyetlerinde bulunmuş.

    yani sözün özü, bu iş hassas bir nokta arkadaşlar.
    türkiye'nin boğazlar konusunda atacağı herhangi bir adım, montreux antlaşması ile boğazlar üzerinde elde ettiğimiz hakların uluslararası boyutlarda tartışmaya açılmasını gündeme getirebilir...

    bunun da tarihte örneği var.
    yine montreux sözleşmesine istinaden transit gemilerden aldığımız fener, tahlisiye ve kılavuzluk hizmetleri ücretlerinin "altın frank" üzerinden ödenmesi kayda alınmıştır.
    doları biliyoruz, euro'yu biliyoruz, sterlin, dinar falan da biliyoruz.
    bu altın frank ne ola ki?
    bu altın frank o dönem kıymetli bir para olan frank'ın altın paritesini gösteren kurdur.

    türkiye 1982 yılında (kenan evren darbe dönemi-cunta dönemi) bir karar alıyor.
    bu karara göre tedavülden kalkmış olan altın frank yerine transit geçiş ücretini dolar üzerinden alacağını beyan ediyor.
    ve bu karardan sonra transit geçiş ücretleri 10 misli artıyor.
    aslında işin hakkı bu.
    kazanmamız gereken para bu.
    yani türkiye 1936 montreux sözleşmesine göre hakkı olan parayı istiyor.
    aslında türkiye bu hakkı olan parayı 1936 yılından 1953 yılına kadar bu geçişlerden alıyor.(akp'lilerin beğenmediği tek parti cehape dönemi).
    1953 yılında demokrat parti iktidarında altın frank kuru düşükten hesaplanıyor ve türkiye ciddi anlamda bir gelir kaybına uğruyor.
    takip eden yıllarda da 1982'ye kadar bunu kimse sorgulamıyor.
    ne çoban sülü, ne halkçı ecevit bu konuya fırsat bulamıyor.
    ta ki 1982'ye kadar...

    işte 1982'de türkiye resti çekiyor ve tedavülden kalkan altın frank yerine boğaz geçiş ücretlerinin dolar üzerinden alınacağını ilan edince uluslararası denizcilik örgütü dünyayı ayağa kaldırıyor.
    başta abd, ingiltere ve yunanistan olmak üzre bütün dünya türkiye'nin aldığı bu karara itiraz ediyor.
    hatta sovyetler birliği türkiye'yi resmen tehdit ediyor.
    türkiye bu restlerin hepsine göğüs geriyor.
    ta ki 1983 senesine kadar.

    1983 senesinde iktidara gelen anap ve başbakan turgut özal ilk iş olarak ne yapıyorlar biliyor musunuz?
    1982 senesinde bülend ulusu başbakanlığındaki darbe hükümetinin aldığı bu kararın kanun haline getirilmesini erteliyor bu uygulamayı yürürlüğe koymaktan vazgeçiyorlar.
    aslında işin komiği ne peki onu biliyor musunuz?
    bu kararı uygulamaya koymaktan vazgeçen kişi olan turgut özal, 1982 yılında bunu gündeme getirip tasarıyı hazırlayan kişi, yani başbakan'ın danışmanı, bu altın frank olayını hükümetin kulağına fısıldayan kişi...

    anlıyorsunuz değil mi?
    basit anlatmaya çalışıyorum. şu yukarıdaki saçmalığı anlayabildiniz umarım...

    bakın, "boğazlardan para kazanamıyoruz" diye ciyaklayan sevgili reisçiler, akp'li arkadaşlar.
    boğazlardan para kazanamayışımızın sebeplerinden biri "düşük altın frank kuru ile geçiş ücreti" uygulayan adnan menderes ve demokrat parti.
    ikinci sebep ise anap ve turgut özal.
    yani sizin reisin ölüp bittiği adamlar yüzünden para kazanamıyoruz.
    anlatabildim mi?

    şimdi biz boğazlardan para kazanamıyoruz, az kazanıyoruz ya.
    bu kurnazlar araştırmış bulmuş bu altın frank olayını 2011'de gündeme getirmiş.
    enerji bakanı taner yıldız "altın frank'a geçeceğiz" diyor.

    dönemin başbakanı tayyip erdoğan "çılgın" kanal istanbul projesini açıklıyor.

    akp'nin altın frank açıklaması: 7 ocak 2011.
    akp'nin kanal istanbul açıklaması: 27 nisan 2011.

    yani akp, boğazlardan geçiş gelirlerinin arttırılmasının pek mümkün olmadığını anlıyor ve 4 ay sonra apar topar çılgın proje açıklıyor.

    sanırım para-gelir olayına da yeterince değindik.
    bunu da geçelim.

    bir başka husus da kanal istanbul'un güzergahı ve ekolojik denge sorunu.
    önce kanal istanbul'un güzergah haritasına bir bakalım.

    haritada görülen 1 numaralı bölge dünyanın en birinci çılgın projesi olan ve kıskanılan 3. havalimanı.
    2 ve 3 numaralı bölgeler de yerleşim nüfusunun oldukça yoğun olduğu bölgeler.

    şimdi, yazının başında değindiğimiz, boğaz geçişinde tehlike arz eden tanker geçişleri bu 3 bölge için tehlike arz etmeyecek mi?
    mazallah, kanal istanbul'dan geçen dev bir tankerin kaza yapması, patlaması durumunda bu 3 bölge felakete açık değil mi?
    misal bir tanker kazası olunca yükselen simsiyah dumanlar 3. havalimanı trafiğini tehlikeye atmayacak mı?
    ya da çıkan duman ve zehirli gazlar 2 ve 3 numaralı bölgelerdeki halkın sağlığını tehdit etmeyecek mi?

    hükümet diyor ki; 
    "çılgın proje ekolojik dengeyi bozmaz..."

    bunu diyen kişi veysel eroğlu.
    yani antik kent için "birkaç yüzyıl daha toprak altında kalsa ne olur?" diyen, "dünyanın en çevreci bakanı benim" diyen, "nasa da kim? biz onlardan iyiyiz" diyen, "heslerin bir zararı yok" deyip, sonra "biz hesler konusunda hata yaptık" diye itiraf eden bir bakan.

    yani böyle bir bakan, ekolojik denge bozulmaz diyorsa, kesinlikle o ekolojik denge bozulur. 
    kaldı ki uzman raporları da kanal istanbul'un ekolojik dengeyi tahrip edeceği yönünde.

    kısaca anlatmaya çalıştığım üzre,
    (evet ancak bu kadar kısa oldu, uzamasın diye çevre konusuna giremedim bile detaylı olarak)
    kanal istanbul'un bize maliyetten başka bir katkısı olmayacak sevgili arkadaşlar.
    bize yük, bize masraftan başka bir katkısı olmayacak bu proje başlamadan derhal durdurulmalıdır.
    bunun da en kolay yolu sanırım 24 haziran seçimleri...

    hayırlı seçimler..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi TeknoBus -- 13 Haziran 2018; 19:11:26 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Sadece bir maddeden yola çıkacağım ve sorum bu maddeden olacak?



    Milyonlarca insana iş imkanı nasıl doğacak, bana bunun mantıklı açıklamasını yap.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • "Montrö by-pass olacağı için" nasil by-pass olacakmis Montro?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: TeknoBus

    Tek bir şey soracağım. Möntro anlaşmasını hiçe sayıp gemiler neden kanal istanbul uzerinden gecsin? Anlasmaya gore bogazlardan geçişleri yasaklayamazsın. E o zaman neden boğazı degilde kanali seçsin. Cok toz pembe bir hayal. Tamament rant kapısı. O gemilerin hicbirini uluslararası antlasmalari hiçe sayip kanaldan geçiremezsin. Gecirebilsen zaten möntroyu uygulamazdin. 1.5 milyon istihdam olacak demişsin. Kaynak? Ne istihdami? Nasil yaratılacak? Kanalda yuzecek insanlarmi istihdami oluşturacak. Madem kanal acmayla istihdam olusuyor turkiyenin her yerini yaralim. O keklere farkli bir sey koyuyorlar herhalde

    EDİT:

    ***Bilal'e Anlatır Gibi Anlatıyorum***

    kanal istanbul...
    bir şekilde 2011 yılından beri gündemimizde olan sözde çılgın proje.

    şimdi yeni bir seçim döneminde, yeniden gündemde, yeniden tartışılıyor.
    maliyeti ile tartışılıyor, vereceği zararlar ile tartışılıyor.
    ama kanal istanbul projesi'ni ortaya atanlar bundan gelir elde edeceğimizi, para basacağımızı söylüyor.

    bunların hepsini şimdi tek tek inceleyeceğiz.

    öncelikle kanal istanbul nedir? nerede yapılacaktır?

    kanal istanbul projesi, istanbul boğazına alternatif bir geçiş koridoru oluşturmak için istanbul'un batısında trakya yarımadasını ikiye bölerek açılacak yapay bir kanal.

    kanal istanbul'un kuzey-güney istikametinde uzunluğu 45-48 km uzunluğunda olacak.
    genişliği ise 145-155 metre olacak.

    şimdi, iktidar diyor ki; "istanbul boğazından tanker geçişleri tehlikeli oluyor, bu yüzden kanal istanbul'u yapacağız ve istanbul'u bu tehlikeden kurtaracağız..."

    öyle mi?
    bakınız istanbul boğazı'nın en dar yerinde dahi genişliği (rumeli hisari-anadolu hisarı arası) 700 metredir.
    şimdi en dar yeri 700 metreden geçerken tehlike arz eden tankerler, akp'nin yapacağı ve genişliği 150 metre olan kanal istanbul'dan daha rahat geçecek öyle mi?
    diren matematik, diren geometri...

    yine kanal istanbul'u yapmak isteyenler diyor ki; "bu tankerler ve gemi kazaları şehri tehlikeye atıyor, boğaz kenarında yaşayan halkı tehlikeye atıyor..."
    peki eyvallah.
    ama yine kanal istanbul'u yapmak isteyenler diyor ki; "kanal istanbul'un kıyısında yeni şehir, yaşam alanları yapacağız..."

    bu ne perhiz bu ne lahana turşusudur abicim?
    istanbul boğazı kenarındaki vatandaş için tehlike arz eden geçişler, kanal istanbul'un kıyısında kuracağınız yeni şehirlerde oturan vatandaş için tehlike arz etmeyecek mi?
    üstelik yukarıda da bahsettiğim üzre kanal istanbul sadece 150 metre genişliğinde, istanbul boğazı ise 700 metre genişliğinde.
    hangisi daha tehlikeli olur?

    geçelim...

    kanal istanbul'u yapacak olanlar diyor ki; "istanbul boğazı'ndan geçen gemilerden para alamıyoruz, ama kanal istanbul'dan geçen gemilerden para alacağız, para basacağız, yılda 8 milyar dolar gelir elde edeceğiz..."

    öyle mi?
    inceleyelim.

    bakınız bir kanal neden yapılır? amacı nedir? onu irdelemekle başlayalım.
    bu tip kanallar, uzun yolları kısaltarak, zamandan ve yakıttan tasarruf sağlamak için yapılırlar.
    örneğin panama kanalı, neden yapıldı?
    pasifik'ten atlantik'e geçecek gemiler binlerce mil yol katedip güney amerika kıtasını dolanmasın diye yapıldı. büyük fayda...
    süveyş kanalı aynı şekilde, hint okyanusu'ndan akdeniz'e, oradan da atlantik'e geçecek gemiler afrika'nın en güney ucunu dolanıp binlerce mil yol ve zaman kaybetmesin diye yapıldı.
    yunanistan'da korint kanalı var.
    pire limanı'na gidecek gemiler mora yarımadasını dolanmasın diye yapıldı, faydası büyük.
    almanya'da kiel kanalı var.
    hamburg limanı'na gidecek gemiler jutland yarımadasını dolaşmasın diye yapıldı...

    bakın bu kanalların hepsinin yol ve zamandan büyük tasarruf sağladıkları aşikar.
    peki kanal istanbul?
    yol ve zamandan bir kazanım olacak mı?

    istanbul boğazı'nın uzunluğu: 30 km.
    kanal istanbul'un uzunluğu: 45 km.

    cevap: hayır.

    gelelim para mevzusuna.

    biz şu an istanbul boğazı'ndan geçen gemilerden para alabiliyor muyuz?
    evet.
    2017 yılında transit gemi geçişleri sırasında verilen fener, tahlisiye ve kılavuzluk hizmetlerinden 2017 yılında 312 milyon 11 bin 630 lira gelir elde edilmiştir.
    kaynak:

    yani, kanal istanbul'u yapmak isteyenlerin söylediği "boğaz geçişlerinden para alamıyoruz" safsatası koca bir yalandır.

    bu gelir az mı?
    çok az. 
    dünyanın en önemli su yollarından elde edilen bu gelir gerçekten çok az ve bu elde edilen gelirin hemen hemen tamamı zaten boğazların güvenliği, işletmesi, fener bakımları vb giderler için harcanıyor, yani bu gelirin vatandaşa bir katkısı olmuyor.

    peki kanal istanbul ile bu elde edilen gelirin artması, söylendiği gibi yıllık 8 milyar dolara çıkması mümkün mü?

    şu konjonktürde mümkün değil.
    neden?
    çünkü türkiye'nin taraf olduğu montreux sözleşmesine istinaden transit gemilerin yukarıda bahsettiğimiz fener, tahlisiye ve kılavuzluk hizmetleri ücretini ödeyerek istanbul boğazından geçmeleri mümkün.
    şimdi bu su yolunu kullananların böyle bir hakkı bulunurken, neden gidip daha uzun, daha dar ve üstelik daha pahalı bir geçişi tercih etsinler?

    sen bu satırları okuyan arkadaşım.
    sen bir geminin kaptanısın.
    karadeniz'den akdeniz'e açılacaksın, önünde geçmek için iki seçenek var.
    birinci seçenek daha kısa(30 km) daha geniş(700 mt) ve daha ucuz.
    ikinci seçenek daha uzun(45 km) daha dar(150 mt) ve daha pahalı...
    hangisini kullanırsın?

    peki türkiye istanbul boğazını kapatıp, transit gemileri kanal istanbul'dan geçmeye mecbur bırakabilir mi?
    böyle bir şansımız, imkanımız var mı?
    bakın, yine montreux boğazlar sözleşmesine göre, istanbul ve çanakkale boğazları "türk karasuları" statüsündedir.
    yani, bu antlaşma geçerli olduğu sürece, istanbul ve çanakkale boğazları'nın tapusu türklerdedir.

    lakin rahatlıkla "dış güşler"(!) olarak tanımlayabileceğimiz bir kuruluş var.
    uluslararası denizcilik örgütü.(ımo)
    bu kuruluş dönem dönem bu boğazlar konusunu gündeme getirir ve "boğazların türk denetiminden alınıp uluslararası bir teşkilata bırakılması gerektiği" gerekçesi ile türkiye ile davalık olur.
    örneğin bu uluslararası denizcilik örgütü en son 1996 yılında boğazlar konusunu gündeme getirmiş, ve boğazların uluslararası bir komisyona devri için lobicilik faaliyetlerinde bulunmuş.

    yani sözün özü, bu iş hassas bir nokta arkadaşlar.
    türkiye'nin boğazlar konusunda atacağı herhangi bir adım, montreux antlaşması ile boğazlar üzerinde elde ettiğimiz hakların uluslararası boyutlarda tartışmaya açılmasını gündeme getirebilir...

    bunun da tarihte örneği var.
    yine montreux sözleşmesine istinaden transit gemilerden aldığımız fener, tahlisiye ve kılavuzluk hizmetleri ücretlerinin "altın frank" üzerinden ödenmesi kayda alınmıştır.
    doları biliyoruz, euro'yu biliyoruz, sterlin, dinar falan da biliyoruz.
    bu altın frank ne ola ki?
    bu altın frank o dönem kıymetli bir para olan frank'ın altın paritesini gösteren kurdur.

    türkiye 1982 yılında (kenan evren darbe dönemi-cunta dönemi) bir karar alıyor.
    bu karara göre tedavülden kalkmış olan altın frank yerine transit geçiş ücretini dolar üzerinden alacağını beyan ediyor.
    ve bu karardan sonra transit geçiş ücretleri 10 misli artıyor.
    aslında işin hakkı bu.
    kazanmamız gereken para bu.
    yani türkiye 1936 montreux sözleşmesine göre hakkı olan parayı istiyor.
    aslında türkiye bu hakkı olan parayı 1936 yılından 1953 yılına kadar bu geçişlerden alıyor.(akp'lilerin beğenmediği tek parti cehape dönemi).
    1953 yılında demokrat parti iktidarında altın frank kuru düşükten hesaplanıyor ve türkiye ciddi anlamda bir gelir kaybına uğruyor.
    takip eden yıllarda da 1982'ye kadar bunu kimse sorgulamıyor.
    ne çoban sülü, ne halkçı ecevit bu konuya fırsat bulamıyor.
    ta ki 1982'ye kadar...

    işte 1982'de türkiye resti çekiyor ve tedavülden kalkan altın frank yerine boğaz geçiş ücretlerinin dolar üzerinden alınacağını ilan edince uluslararası denizcilik örgütü dünyayı ayağa kaldırıyor.
    başta abd, ingiltere ve yunanistan olmak üzre bütün dünya türkiye'nin aldığı bu karara itiraz ediyor.
    hatta sovyetler birliği türkiye'yi resmen tehdit ediyor.
    türkiye bu restlerin hepsine göğüs geriyor.
    ta ki 1983 senesine kadar.

    1983 senesinde iktidara gelen anap ve başbakan turgut özal ilk iş olarak ne yapıyorlar biliyor musunuz?
    1982 senesinde bülend ulusu başbakanlığındaki darbe hükümetinin aldığı bu kararın kanun haline getirilmesini erteliyor bu uygulamayı yürürlüğe koymaktan vazgeçiyorlar.
    aslında işin komiği ne peki onu biliyor musunuz?
    bu kararı uygulamaya koymaktan vazgeçen kişi olan turgut özal, 1982 yılında bunu gündeme getirip tasarıyı hazırlayan kişi, yani başbakan'ın danışmanı, bu altın frank olayını hükümetin kulağına fısıldayan kişi...

    anlıyorsunuz değil mi?
    basit anlatmaya çalışıyorum. şu yukarıdaki saçmalığı anlayabildiniz umarım...

    bakın, "boğazlardan para kazanamıyoruz" diye ciyaklayan sevgili reisçiler, akp'li arkadaşlar.
    boğazlardan para kazanamayışımızın sebeplerinden biri "düşük altın frank kuru ile geçiş ücreti" uygulayan adnan menderes ve demokrat parti.
    ikinci sebep ise anap ve turgut özal.
    yani sizin reisin ölüp bittiği adamlar yüzünden para kazanamıyoruz.
    anlatabildim mi?

    şimdi biz boğazlardan para kazanamıyoruz, az kazanıyoruz ya.
    bu kurnazlar araştırmış bulmuş bu altın frank olayını 2011'de gündeme getirmiş.
    enerji bakanı taner yıldız "altın frank'a geçeceğiz" diyor.

    dönemin başbakanı tayyip erdoğan "çılgın" kanal istanbul projesini açıklıyor.

    akp'nin altın frank açıklaması: 7 ocak 2011.
    akp'nin kanal istanbul açıklaması: 27 nisan 2011.

    yani akp, boğazlardan geçiş gelirlerinin arttırılmasının pek mümkün olmadığını anlıyor ve 4 ay sonra apar topar çılgın proje açıklıyor.

    sanırım para-gelir olayına da yeterince değindik.
    bunu da geçelim.

    bir başka husus da kanal istanbul'un güzergahı ve ekolojik denge sorunu.
    önce kanal istanbul'un güzergah haritasına bir bakalım.

    haritada görülen 1 numaralı bölge dünyanın en birinci çılgın projesi olan ve kıskanılan 3. havalimanı.
    2 ve 3 numaralı bölgeler de yerleşim nüfusunun oldukça yoğun olduğu bölgeler.

    şimdi, yazının başında değindiğimiz, boğaz geçişinde tehlike arz eden tanker geçişleri bu 3 bölge için tehlike arz etmeyecek mi?
    mazallah, kanal istanbul'dan geçen dev bir tankerin kaza yapması, patlaması durumunda bu 3 bölge felakete açık değil mi?
    misal bir tanker kazası olunca yükselen simsiyah dumanlar 3. havalimanı trafiğini tehlikeye atmayacak mı?
    ya da çıkan duman ve zehirli gazlar 2 ve 3 numaralı bölgelerdeki halkın sağlığını tehdit etmeyecek mi?

    hükümet diyor ki; 
    "çılgın proje ekolojik dengeyi bozmaz..."

    bunu diyen kişi veysel eroğlu.
    yani antik kent için "birkaç yüzyıl daha toprak altında kalsa ne olur?" diyen, "dünyanın en çevreci bakanı benim" diyen, "nasa da kim? biz onlardan iyiyiz" diyen, "heslerin bir zararı yok" deyip, sonra "biz hesler konusunda hata yaptık" diye itiraf eden bir bakan.

    yani böyle bir bakan, ekolojik denge bozulmaz diyorsa, kesinlikle o ekolojik denge bozulur. 
    kaldı ki uzman raporları da kanal istanbul'un ekolojik dengeyi tahrip edeceği yönünde.

    kısaca anlatmaya çalıştığım üzre,
    (evet ancak bu kadar kısa oldu, uzamasın diye çevre konusuna giremedim bile detaylı olarak)
    kanal istanbul'un bize maliyetten başka bir katkısı olmayacak sevgili arkadaşlar.
    bize yük, bize masraftan başka bir katkısı olmayacak bu proje başlamadan derhal durdurulmalıdır.
    bunun da en kolay yolu sanırım 24 haziran seçimleri...

    hayırlı seçimler..
    Yazıyı okumamışsınız. Özellikle sonunu.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: lazer__

    bu harfiyata verilecek para ile fabrika kurulsa (65 milyar dolar deniyor) onbinlerce fabrika kurulur
    Anadolu'nun 18 büyük ilinde, 2001'de 7 bin 703 fabrika varken bu sayı yüzde 139'luk artışla bugün 18 bin 381'e ulaştı. Önümüzdeki 5 yılda ise 15 şehirde 5 bine yakın yeni fabrika kurulması bekleniyor. Yani zaten fabrikalar kuruluyor. Bunda bir yavaşlama yok. Üstelik ülkenin yüzey alanını fabrika ile de kaplasan bunun gibi olmaz çünkü bunun iflas etme, havayı kirletme gibi durumları yok. Sabit gelir kapısı, para basma makinesi.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: bestanealtcizgi

    "Montrö by-pass olacağı için" nasil by-pass olacakmis Montro?
    Çünkü montröde kanal istanbul yazmıyor. Çünkü montrö bir boğazlar sözleşmesi. Kanal istanbulu içine alan yeni bir anlaşma yapılmadıkça kanal istanbul bu anlaşmalardan bağımsız.

    Orada gelir konusundan bahsediyor. Montrö kanal istanbuldan alınabilecek geliri etkileyemez. Çünkü onu ilgilendirmiyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ömerayhan -- 12 Haziran 2018; 12:36:30 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Buda 3.köprü gibi kar edeyim derken zarara girmesin devletin araştırma yapmadan şukadar gemi sözüm var diye.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: bestanealtcizgi

    "Montrö by-pass olacağı için" nasil by-pass olacakmis Montro?
    Bug bulmuşlar anasını satim.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Toprak bitti, deniz kaldı. Bir Kuzey Marmara ormanları kalmıştı içinden geçmediğiniz, o da olsun tam olsun. İnşaat Ya Resulullah



    Ya asrın projesi dediğiniz Osmangazi'yi kim kullanıyor? Aynı şey burada da olacak. Beleş geçmek varken kim buradan geçecek?



    Her şeyi geçtim, fabrika açıp ülkeyi teknolojik yönden geliştirmek varken bu inşaat ısrarı neden? Elinizden gelse komple Marmara'ya beton dökün, siz de rahatlayın biz de.



    Son bir not olarak, Panama ve Süveyş gibi kanallar ile kıyaslamak yanlış olur.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ömerayhan kullanıcısına yanıt
    Fabrikaların çoğalmasında erbakan hocanın payı büyük.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Madem kalkınmadan bahsediyorsunuz neden iğne atsan yere düşmeyecek olan istanbula yapıyorlar ? Ranta açık değil mi ? Madem bu kadar ciddisiniz o parayı güneydoğu'ya götürün oralara yatırım yapın. Her şeyimiz tamam'da ekonomik olarak kanal projesiyle kalkınacağız öyle mi ? Şimdi bu durumda siz vatanseversiniz ben vatan hainiyim doğru mudur ? Kanallara köprülere vereceğin paradan ziyada adam akıllı bilişime destek versinler ? Gerçi Türkiye'yi her şekilde ameleler diyarına çevirdiler bu kadar etrafta amele varken neden inşaat yapmayalım değil mi? Bunca yıldır alıştırılmışız beden gücüyle para kazanmaya günü kurtarmaya neden beyin kullanalım değil mi ? İt ürümez kervan geçmez parsellere yine milyarlarca dolar istimlak bedeli verin tüm geleceği gömün dağa taşa toprağa. Herşeyin hesabını verdilerde boğazdaki tanker kazasının hesabı kaldı değil mi?
  • Asrın projesi kıraathanedir.

    Niyemi

    Laiklik elden gidiyahh diyen dayı

    Ve benzerleri

    Kitap okuyacak

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Osmangazi ve Yavuz Sultan Selim köprüleri ve Avrasya Tüneli için de benzer yazılar bekliyoruz.
    Yetmezse, şehir hastanelerinin karlılıkları ile ilgili çalışma da yapmalısın.
    Ardından, devletin elinden çıkan ve devletin hantallığı nedeniyle işletilemeyen ve özel sektörün eline geçince şahlanan Türk Telekom hakkında istiyoruz.
    O da yetmez, TEKEL'in satış hikayesini ve devletin nasıl kazanç sağladığını da bizimle paylaşmalısın.

    10 asırlık projeleriniz üzerine konuşmaya başlayalım hemen. Ha konuyu saptırdığımı iddia edersen, sen de doğmamış çocuğa don biçtiğine göre, en fazla AKP trolü oluyorsun demektir.

    Hadi, bekliyorum...
  • harita orda bitmiyor muydu ya? bugun o taraflara doğru gideyim de gölgeler kalksın

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: WITCHER

    Sadece bir maddeden yola çıkacağım ve sorum bu maddeden olacak?



    Milyonlarca insana iş imkanı nasıl doğacak, bana bunun mantıklı açıklamasını yap.
    Milyonlarca nerede yazıyor? 1.5 Milyon yazıyor. Bu da -lar -ler etmez.

    Kanalın etrafına yapılacak oteller, körfez sermayesinin kurduğu oluşumlarda çalışacaklar, kanalda çalışacaklar, mini şehirleşmenin getirdiği istihdam alanları, kurulacak iş yerleri, ve belki üretimden direkt kanalla nakledilebilecek fabrikalar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ömerayhan -- 12 Haziran 2018; 12:43:8 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hastaneye gidiyoruz parayı hastaneye değil eczaneden ilaç alırken muayene ücretinide alıyorlar. Burda benim bilmediğim bir husus var ise doğrusunu söyleyin.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Uyanıkspor köprüden kaç kere geçtin?
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.