Şimdi Ara

Tarım ve Hayvancılık üzerine gelin muhabbet edelim.

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
29
Cevap
1
Favori
2.065
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
5 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Merhaba arkadaşlar, her zaman mevcut durumunu eleştiriyoruz ama nasıl daha iyi olur konusunda pek konuşmuyoruz. Bende Tarım ve Hayvancılık konusunda düşündüğüm şeyleri buraya yazmak istiyorum.

    Evet Tarım ve Hayvancılık neden önemli?

    Maslow’ un ihtiyaçlar hiyerarşisi piramidine göre beslenme, insanın fiziksel ihtiyaçları kısmında en üst sıradadır. Barış zamanın da her ne kadar başka ülkelerden bu ihtiyaçlar ithal edilse de savaş zamanında yapılabilecek ambargolar dan dolayı tarım ürünleri hayati öneme sahiptir. Cep telefonu, bilgisayar, kozmetik, hobi araçları falan olmadan yaşayabiliriz ama beslenmeden yaşamayız. Ayrıca bir çok sanayinin ham maddesi de tarım ve hayvancılıktan karşılanmaktadır. O yüzden ki bir Ülke ne kadar gelişmiş olursa olsun, tarım ve hayvancılıktan vazgeçemez. Bu yüzdendir ki ABD, Çin, Avrupa da tarım ve hayvancılığın üzerine çok fazla durulmaktadır. Ayrıca dışarıdan ne kadar az mal alınırsa cari açığın o kadar düşeceğini zaten herkes biliyor.
    Ülkemiz ise, tarım ve hayvancık konusunda kapasitesinin büyük bir kısmı maalesef kullanılamamaktadır. Tarihteki ilk medeniyetlerin Anadolu da kurulması, çağlar boyunca tüm devletlerin gözünün burada olması da gözden kaçmayan bir unsur. Neden? Çünkü dünyada tarıma bu kadar elverişli çok az ülke var. Lafı daha fazla uzatmadan konuya geçiyorum.



    Şimdi başlıyoruz;

    İlk adım olarak E-Devlet projesine ek olarak UÇKP (Ulusal Çiftçi Kayıt Projesi) yapılacak. Bu proje de neler olacak;
    Ülkede çiftçilik yapan her birey ve tüzel kişilikler kayıt altına alınacak.

    -Çiftçinin tapusuna sahip olduğu ve kiralama yöntemi ile işlediği araziler buraya eklenecek.
    - Sahip olduğu ve kullanabildiği traktör başta olmak üzere tüm zirai alet edevatın kaydı buraya eklenecek.
    - Üretebildiği ürünleri çiftçi buraya ekleyecek. Mesela bazı tarım ürünlerinde insan işçiliği çok fazladır. Ve çiftçi bu ürünleri üretmek istemeyebilir.

    Bu ve buna benzer bilgiler, öncelikle ilgili devlet kurumlarından otomatik çekilecek. Maliye, tapu kadastro gibi. Daha sonraki bilgiler ise çiftçi tarafından doldurulacak. Bu sistemin nasıl kullanılacağı ve faydaları gibi kısımlar da zaten illerde mevcut olan Tarım bakanlığının memurları tarafından köy köy gezilip köylülere anlatılacak.

    Gelelim uygulamaya. Şimdi devlet tek bir tıklama ile Ülkede aktif olarak ne kadar işlenebilir tarım arazisi olduğunu, hangi ürünlerden ne kadar üretebileceğini bilecek. E devletin ihtiyacı da aşağı yukarı belli.

    Devlet Çiftçi Ahmet’ e sistem üzerinden diyecek ki; Çiftçi Ahmet sen bu yıl Mısır ekeceksin. Bu mısırı hasat zamanı senden şu taban fiyattan alacağım. Ayrıca Kendi coğrafyan ile ilgili olarak, Ziraat mühendislerimiz tarafından hazırlanan, Mısır üretmek ile ilgili önemli bilgiler (ekim zamanı, ilaç, gübre bilgisi v.b) bunlar.

    Senin 200 dönüm arazin var. Bu kadar arazide bu mısırı yetiştirebilmen için atıyorum 2 bin litre mazota ihtiyacın olur. (Bu mazot hesabı aşağı yukarı bellidir) Ben devlet baba olarak sana ihtiyacın kadar olan bu 2 bin litre mazotu ÖTV olmadan sadece %18 KDV den almanı sağlayacağım. Ama daha fazla mazot harcarsan kendi cebinden normal fiyattan alırsın.
    Ayrıca ihtiyacı olabilecek suni gübrelere de şu fiyattan alabileceksin diyecek.

    Sonra sigorta şirketleri ile anlaşılacak. Çiftçi isterse uygun fiyatla ürününü doğal afetlere karşı sigortalayabilecek.

    Çiftçi Ahmet yıl sonunda mısırını üretip satılığa çıkardığında devletin belirlediği taban fiyattın altında satmayacak. Piyasa ne arz fazlası ne de eksiği olacak böylece.

    Ayrıca Devlet bu haldeki aracılara denetleme getirecek. Çiftçi dünyalar kadar para verip verip tarla almış. Traktör almış, ekipman almış. Aylarca tarlada çalışmış atıyorum domates üretmiş.
    Domates çiftçiye bunca masrafa ve işçiliğe rağmen 70 kuruşa mal olmuş. Tüccar gelip çiftçiden 1 tl ye alıyor. Çiftçinin karı onca masraf ve emeğe rağmen 30 kuruş.

    Sonra tüccar, halci pazarcı derken. Ürünü sadece alıp satanlar en az 2-3 kat kar koyuyor ve halk pazarda o çiftçiden 1 tl ye alınan domatese 5 tl verip satın alıyor.

    Çiftçinin hakkı yeniyor. Halk pazarda kazıklanıyor. Ama aradaki bir avuç kişi paranın kaymağını yiyor.

    Bu sistemle bu bitecek. Parayı en çok kazanması gereken çiftçi kazanacak. Halk pazardan ucuza alışveriş yapabilecek. Dışarıda yediğiniz yemeğin fiyatı da düşecek. Daha ucuza eti sebze yiyip daha iyi beslenecek.

    Köyde para kazanan çiftçi büyük şehirlere göçüp, orada işsizlik ve diğer sorunlara yol açmayacak.
    Devletin cari açığı azalacak.

    Bu işten tek zararlı çıkacak bir kaç kan emici aracı. Onun dışında herkes ama herkes kazanacak.

    Ayrıca çiftçimiz de düşük mazot ve gübre gibi girdilerden dolayı çok daha ucuza ürettiği ürünler ile dünyadaki diğer çiftçiler ile rekabet edebilecek.

    Bu uygulama tüm tarım ürünlerine, hayvancılığa yapılacak. Cari açığımız düşecek, halkın alım seviyesi yükselecek. Ve olası bir savaş ya da amborgo durumunda ülkemiz en az seviye de etkilenecek.

    Bununla birlikte Atatürk orman çiftliği tekrardan aktif faaliyete geçecek. Bunun gibi Üniversiteler de tarım ve hayvancılık konusunda arge yapacak. Yerli sığır ve koyun cinsi üretilecek. Yerli tohumlar üretilecek. Tohum ve damızlık hayvan üretiminde de dışa bağımlılık bitirilecek.

    Siz ne düşünüyorsunuz arkadaşlar. Siyasete girmeden yapacağınız yorumları merak ediyorum. Böylece boş boş eleştirmek yerine beyin fırtınası yapmış oluruz.







  • Önce israilden aldığın hibrit tohumu kes sonra üreticinin şirketlerle değil kendi aralarında oluşturdukları organizasyonla pazara açılmalarını sağla



    3 liraya alıp 7 liraya satıyorlar kan emiciler

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Boşuna yazıp çizmeye gerek yok bence bu saatten sonra düzelmez

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • yazdıkların çok ama çok doğru.

    Ama sadece teoride.

    Senin 200 dönüm arazin var. sözünle başlayan cümleyle çok güzel konular değinmiş sin de.

    200 Dönüm arazin var, müteahhit gelir, bilmem kaç kat, bilmem kaç daire ve şu kadar da nakit para üzerinden teklif sunar;

    Hem bedavadan ev sahibi ol, üzerine dükkan ve kira geliri elde et, nakit aldığın parayı at vadeli hesaba;

    Senin teorik olarak yazdıklarının doğrultusunda sonuçta bağladığın; Bu sistemle bu bitecek. Parayı en çok kazanması gereken çiftçi kazanacak

    Çiftçi kendi arazisinde tarımdan elde ettiği karın çok daha fazlasını zaten kazanır, üstelik efor sarf etmeden, yorulmadan.

    Bak kendi mesleğim turizm. , Turizm ise en az tarım ve hayvancılık kadar önemli bir gelir kaynağı, üstelik bedavadan ülke tanıtımı yapıyorsun.

    Antalya turizmin en gözde yerlerinden biri, Konya altı ise Antalya'nın turizmde göz bebeği. Peki bakalım durum nasıl Konya Altında;

    Konyaaltı’nda da denize ilk parseller turizm sektörüne ayrılmış durumdadır. Otel yapıldığında yüzlerce yıl ekonomiye girdi sağlayacak, istihdam yaratacak son derece değerli ve kıt olan bu yerler niçin sahipleri tarafından konut yapılıp satılmak istenmektedir? Halbuki kamu yararı denize sıfır ya da çok yakın parsellerin ticari olarak değerlendirilmelerini gerektirmektedir.

    Yatırımcıların bu tercihini basit rakamlara dökerek açıklamak istersek;

    Beş yıldızlı bir otelde yatak başına ortalama olarak 55 m2 inşaat yapmak gereklidir. M2 başına maliyet ise 3250 TL civarı olacaktır. Arsa sahibi bir 5* otel yaptığında arsasına 180.000.000 TL yatırım yapması gerekir.

    Konyaaltı’nda bu kapasitede bir 5* otel ise yüksek sezonda yatak başı her şey dahil KDV hariç 275 TL fiyatla satış yapar ve her şey dahil geceleme maliyeti de 125 TL civarı olur.

    Yüksek sezonda 15 Milyon TL diğer sezonlarda 7,5 Milyon TL olmak üzere 22,5 Milyon TL net işletme karı elde eder. Tesis arsa hariç kendini 8 yılda geri öder. Elbette bu rakamlar bugünkü piyasa koşullarında ortalama tahminlerdir. Tesise ve işletmeye göre değişir.

    Bina yapılıp daireler satıldığında ise;

    55.000 m2 inşaat yapılacak demektir. İnşaat maliyeti m2 başına 1500 TL olarak hesaplandığında ortaya 82,5 Milyon TL yatırım maliyeti çıkmaktadır. Satış fiyatları bu bölgede denize sıfır daireler için m2 başına 15.000 TL olacağı hesaplanmaktadır. Satıcılar daha fazla rakam istemekle beraber (30.000TL) oluşacak fiyatın daha düşük olması beklenmektedir. Bu durumda 15.000 TL m2 x 55.000 m2 = 825.000.000 TL hasılat ortaya çıkmaktadır.

    Üstelik bu proje iki yılda bitirilip satılabilir. Para dövize çevrilip mevduata yatırıldığında %3-4 faiz geliri elde eder. Bu rakam bile otelin gelirinden fazladır. Üstelik otel beş yılda bir mefruşat yatırımı ister 12 yılda bir ise komple modernizasyon yatırımı ister. İnşaat yapıp parayı cebine koyan yatırımcının ise tek kaygısı alacağı faiz ve yabancı paranın enflasyon riskidir.

    Bu durumda yatırımcıların Konyaaltı’na konut baskısı yapmaları kaçınılmazdır. Kamunun kaybı ise yapılmayan otelden yıllık 5 Milyon € döviz kaybı ile ortaya çıkmayan 500 istihdamdır. Elbette toplanabilecek KDV, ÖTV, Gelir ve Kurumlar vergileri de olmayacak ya da çok az olacaktır. Ancak bankada yatan paranın faizinden %10 stopaj kesilecektir.

    AKP'li değilim, Tayyipçi hiç değilim, ama bir sözünü savunuyorum, FAİZLER DÜŞMELİ

    Bizim ülkemizin insanı hem de her kesimden, okumuşu, cahili, aydını, alimi, yobazı, dindarı, dinsizi, ideolojisi farklı, düşüncesi farklı her insanı 1 fikirde birleşir, kolay yoldan, çok çalışmadan zengin olmak.

    Sen faizi yüksek tutarsan ne olur? Köyde Çiftçi, Şehirde mülk sahibi, elindeki kaynağı yatırıma dönüştürürken devlet ekonomisini düşünür mü? Düşünmez. Yüksek meblağda elinden çıkarmaya, aldığı parayı bankaya mevduata yatırmaya, onun faiz getirisi üzerinden yaşamaya bakar.

    Sen devlet olarak faiz getirisini, çalışıp kazandığında elde edeceğin gelirden daha düşük olması için faizi düşük tutarsan ancak o zaman insanlar çalışmaya, emek harcamaya yönelir. Yoksa oooh gel keyfim gel. Ne çiftçi çiftçilik yapar, ne turizmci arsasına otel diker, ne şehirde ki adam, arsasını belediyeye istimlak edip yeşil alan yapar nede başka şeyler.

    Faizin getirisini cezbedici durumdan çıkarana dek daha çok tarım arazisine AVM dikilir, çok Meralık alana residance yapılır, Zeytinlik alanlar istimlak edilir.

    @ lazer_ faizleri düşürüp, devlet otorite olarak vatandaşının elindeki gayri menkulü amacına uygun şekilde işletip ondan sağlayacağı geliri yüksek tutarsa, her şey değişebilir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi winwin35 -- 17 Şubat 2018; 14:28:32 >




  • Tarım bitmiş hamdolsun. Yakında beton yiyeceğiz..

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ecevit zamaninda tarim altin cagini yasadi sonraki donemde ise resmen bitirildi tarim. Bence biran once CKS sistemi elden gecirilmeli ve vergisiz akaryakit ve dusuk vergili tohum ve gubre ile ciftcilere yonelik en az 5 yillik bir kalkinma plani hazirlanmali ki bellerini dogrultup saglikli uretim yapabilsinler. Dediginiz gibi aracilar ivedi bir sekilde ortadan kaldirilmali. Ayrica sifir faizli krediler ile sulama ve islah yatirimlari yapilmali, her ciftciye bir ziraat muhendisi danisman atanmali ve bilimsel tarim tesvik esdlmelidir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • kusura bakmayın ama geçen gün tunceli ovacık tarım arazilerine inşaat için ranta açtı. sırf ovacık belediyesine.darbe vurmak için yapıldı.
    bu ülke kendi kalpine bıçak saplatı.David Rockeffeler bir sözü vardır
    tarımı kotrol edersem insanları kontrol ederim.tarım sektöründe yatırımları çok büyüktür.rockfellerin.biz napıyoruz canlarım ümmettttttt,ümmetttttttttt möhhhhlüyoruz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi fredydexter -- 17 Şubat 2018; 15:41:49 >
  • Aracıları iyi denetle..
    Hibrit tohumu bırak..
    Mazotun vergisini düşür..
    Tarım hammaddesinin vergisini düşür..
    Hayvancılığı kontrol altına al. Hayvanları koru..

    ***

    Para babası olan kodamanlara yok 300 koyun al bilmemne köyden şunu yap bunu yap gibi abidik kubidik yasalarla onlara arka çıkmakla olmaz bu işler..

    Ovacık belediyesi örneğide karşınızda buyrun tartışın ama onlar komunistti değil mi?
  • Yazılanların büyük kısmını hollanda zaten uyguluyor.oyuzden küçücük ülke senin 10katın tarım eldesi alıyor



    Ama burası turkiye ve özalla gelen serbest piyasa ekonomisi altında talan hareketi 2001 sonrası keMAL derviş ve akp ile yapısal özellik kazanmıştır sizin bu yazdığınızın gerçekleşmesi milyar dolarlık rantın kazanılamaması demek ve bu rantı akp ye haracaç veren tüccarı öldürür

    Malesef kendini yönetici kesim olarak satanlar bilerek vatanıda satmakta bizlerin emeğini sarmakta



    Fazla bişey yazmaya gerek yok olması gerekeni konu sahibi yazmış

    Bizde olmaması gereken olan ne varsa var.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Sene olmuş 2018 hala bu tarz devletçi uygulamalar ile kalkınmanın sağlanabileceğini sanan var. Bir kere ülkedeki tarım arazileri bölünmüş , öncelikle bunların birleştirilmesi lazım. İnsanların kafasına silah mı dayayacaksın? Hadi bir şekilde hallettin... Dışarıda tarımın argesi yapılıyor özel sektör şirketlerince. Adamların en kötü verimi bizimkine 5 basıyor. Onların bir senede aldıklarını kaç senede alıyoruz. Durum buyken bu tarz devletçi düşünceler doğru değil. İlk düşünen de siz değilsiniz , işe yaramadığı tescilli bunların. Bunlar işe yarasa Kuzey Kore buğday ihracat şampiyonu olurdu , kendi halkını doyuramıyor.

    Olması gereken bu işin şirketlere vs. devredilmesi yani özel sektörün maks. kar diyerek buna atılması. Maks. kar oldu mu arge de olur , verim de artar , topraklar da birleşir... Devlet burnunu pek sokmasın yeter aslında.

    Ama bence asıl ticaret. Hollanda benzini 10 tl yapsın tarımcıya koymaz bence. Adamlar domatesi bizden daha pahalıya yiyor her ne kadar daha çok kazansalar da. Yani 1 birim domatesi daha pahalıya satıyorlar. Biz bunu yapamayız , ucuza satıyoruz yerliyi. 1 domatesi 1 liraya satarken biz onlar mesela 0.75 euroy satıyorlar. Bu durumda rekabet zor , hele hele bu işin kültürünün oturduğu argesinin olduğu Hollanda gibi ülkelerle imkansız gibi olur.

    Fakat her şeyin çözümü özel sektör bunu da halleder. Dövlöt baba karışmasın kafi.




  • Soner Yalçın'ın son kitabı bu konu hakkında detaylica bilgi veriyor.Tavsiye ederim.20.yüzyılın ikinci yarisindan bu yana zehirleniyoruz.Sadece biz değil ayrıca dünyada yaşadığı toprağın değerini,kıymetini bilmeyen tüm ülkeler de aynı kaderi yaşıyor bizimle.Bunun tek çözümünün acilen çıkartılması gereken bir ulusal tarım programın da yattığını zaten yukarıda ki açıklamanızda çok güzel bir şekilde dile getirmissiniz.Umarim en yakın zaman da bu şekilde bir tarim sistemine geçer ve halkımıza zehir yedirenlere karşı toprağımızın gücünü göstermiş oluruz.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • köyde sosyal hayat yok, okul yok, hastane yok. ayrıca tarımın riski yüksek, dolu yağar işin biter, yağmur yağmaz güneş çıkmaz verim düşer, bu yüzden insanlara büyük şehirde asgari ücretten çalışmak daha cazip geliyor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Köyde yasiyorum ama evime internet alamiyorum.



    iste size önemli bir sebep.



    Sosyal hayat yok. Gelecek nesiller icin koylerde yasam cok zor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Faizleri düşürmek cok mu zor. Bir tane KHK cikarsinlar olay bitsin. Aklimizla niye dalga geciyor bu insanlar.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • The SATANİST kullanıcısına yanıt
    Benim bir arkadaş var Über cahil. Adama diyorum ki özel günler olsun, büyük şehirlerin hepsinde birer hafta o il pazarı yapılsın. Atıyorum Malatya kayısı ürünü vs. Diyo devlet bunla mı uğraşıcak? Diyorum ki aracıyı kaldırıp lojistik sağlayacak devlet, diyor ki devlet para mı harcasın? Oğlum diyorum ürününü sattıktan sonra yol parasını öder. Devlet uğraşamaz diyor, ne salak adamsın aracı sayısını düşürsek tamam diyor. Böyle zeka işte, çözüm o kadar kolay ki aslında. Yani ambargo yemekten bu yüzden korkuyorum, kendi içimizde bir şey çözecek IQ dahi yok. Bu ülke elektrik dahil kendisine yeter. Ama o akıl olmadığı müddetçe böyle al gülüm ver gülüm.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • winwin35 kullanıcısına yanıt
    Turizm kesinlikle arka plana atılmayacak bir sektör. Tarım ile onu kıyas yapmak anlamsız olur. Ülkemizin ikisine de ihtiyacı var. Zaten turistik değeri olan araziler çok fazla değil. Her tarım arazisine de yapılaşma yapılamaz. Genel de şehir merkezine yakın tarım arazilerine yapılaşma yapılıyor. Doğru bence değil, ama o konuya da girersem iş şehir planlamacılığına girecek

    Benim genel olarak kastettiğim, turizm değeri olmayan verimli topraklarda yürütülen çiftçilik faaliyetleri. Faizler konusunda bende hem fikirim. Ekonominin çarklarının dönebilmesi için kesinlikle düşmeli.
  • Salvatuon kullanıcısına yanıt
    Yıllar önce TRT de Atilla ilhanın bir belgeseline denk gelmiştim. Ülkemizde Atatürk öldükten sonra tarım ve hayvancılığın seviyesini analiz etmişti. Sonuç olarak Cumhuriyetin ilk yıllarında atılım yapılan tarım ve hayvancılık ne yazık ki o günden bu güne hep düşüş çizgisinde.

    Aracılar aradın çıkıp, akaryakıt, tohum ve gübre desteği gelirse zaten tarım ve hayvancılığın kendisi uçuşa geçer. Ve kesinlikle dediğin gibi eğitim çok önemli.

    GAP (Güneydoğu Anadolu Sulama Projesi) Dünyanın en mükemmel projelerinden biriydi. Ama maalesef babadan deden gördüğü çiftçiliğin üzerine bir tane taş koymayan o bölgenin halkı bilinçsizce yaptıkları sulamalar ile toprakların tuzlanmasına neden oldular. Burada ziraat mühendisleri ile o halkı bilinçlendirmek gerekiyordu.
  • Maalesef size katılmıyorum. Gayette devletçi politikalar ile kalkınma sağlanır. Hatta devletçi olmayan politikalar ile kalkınmak daha zordur. Özel sektör sadece ama sadece kendi cebini düşünür. Kamu yararı, gelir dağılımı özel sektör ise sadece kendi cebini düşür.

    Devletçi politikalar ile sağlanan kalkınmanın en güzel örneği bizzat kendi tarihimiz olan Cumhuriyetin ilk yılları. Atatürk Orman çiftliğinin kuruluş amacını araştırmanızı öneririm. Diğer gelişmiş ülkeler de de devletler her türlü desteği vermekte.

    Bir yerlerden başlamak lazım. Gavur yapmış ben onunla yarışamam diye düşünürsek gerçekten de yarışamayız. Onlar yapmış, bizde iyi kötü bir şeyler yapalım demek gerekli.

    Özelleştirme elbette gerekli, Ama her şeyi özelleştirelim kafası faydadan çok zarar getirir. Devletin her zaman kural koyucu olarak kamunun yararına kuralları koyması gerekir.




  • Onur Köse kullanıcısına yanıt
    İşin sağlık yönüne ben değinmemiştim ama siz değinmişsiniz. Kesinlikle haklısınız. Son yıllarda artan kanser vakaları buna çok iyi bir örnek. Sağlıksız ve kalitesiz besleniyoruz.
  • Selçuk ALAGÖZ kullanıcısına yanıt
    saan turizmden verdiğim örnekteki hesaplamayı al;

    Bir çiftçinin ektiği ekine ve hasatına göre elde ettiği ile, onu ekini elde ederken harcadığı maliyeti hesapla, yani olayı mukayese et;

    Aynı mantık ortaya çıkar, Çiftçi tarlasını ekip hem eşek gibi çalışıp, hem zaten durumu ortadayken (yani kötüyken) birde üzerine yüksek maliyetlerle karşı karşıya kal, ektiğin para yapmasın;

    Sonuç: elde para yapan bir tek arazisi var, o zaman çiftçi de turizmci gibi yapacak, tarlayı müteahhite verecek. Hem durumu sıkıntıdayken ev sahibi olacak, hem eline para geçecek faizle geçinecek.

    O yüzden senin bahsettiğin turizm geliri olmayan topraklarda yürütülen çiftçilik faaliyetleri, cebinde para olmayan çiftçinin yüksek maliyetler, geçim derdi yüzünden, inşaat sektörüne yenilmiştir.

    Bu durum da kolay kolay düzelmez.




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.