Şimdi Ara

Gelmiş Geçmiş En Zeki İnsanın Marksist Olması

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
129
Cevap
3
Favori
4.929
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • William James Sidis bazıları duymuştur bu ismi .

    William’ın garip ve bir o kadar da trajik olan hikayesi daha 6 aylık iken alfabeyi çözmesi ile başlıyor. 18 aylık olduğunda New York Times okuru olan William; 3 yaşına geldiğinde ise Latince öğreniyor. İlkokul çağına geldiğnde ise ilkokul birinci sınıfı birgün,ikinci sınıfı bir kaç gün, üçüncü sınıfı üç ay, dördüncü sınıfı bir hafta, beşinci sınıfı onbeş hafta; altı ve yedinci sınıfları beş buçuk hafta süreyle bitiren William, 8 yaşına gelmeden İngilizce, Latince, Yunanca, İbranice, Fransızca, Almanca ve Rusçayı konuşabiliyor üstüne anatomi üzerine makaleler yazıyor ve günlük gazeteleri okuyordu. Doğal olarak bu süre zarfında medyanın çok büyük ilgisine maruz kalıyor ve birçok kez New York Times’ın sayfalarında kendine yer buluyordu .

    William 8 yaşında Harvard'a başvurur bütün yazılı sınavları rahatlıkla geçer fakat Harvard yetkilileri kendisinin yeteri duygusal yoğunluğa ulaşamadığını söyleyince bu sefer 3 sene sonra 11 yaşında üniversiteye başlar .. 4 boyutlu obje ve nesneler hakkında dersler veren William'ı üniversite öğretim yetkilileri bile dinlemektedir . 16 yaşında üniversiteyi bitirir .. Sonra da hukuk okur ..

    Hayatında toplam 40 dil bildiği söylenmektedir ..

    Not : Kendisi küçük yaşta üstün zekası nedeniyle bir psikoloğa götürülür ve tahmini IQ'su 250-300 arası çıkar ..


    Hayat hikayesini anlattık asıl konuya gelirsek bu adam ateist ve MARKSİST/KOMUNİST bir görüşe sahip ..

    Böyle zeki bir insanın ateist olması normal fakat Marksizm gibi bir dogmaya tutulmuş benim baya ilgimi çekti .

    Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda ? Mutlak gerçek Marksizm olabilir mi ?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Irishman -- 7 Ekim 2017; 15:25:1 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >







  • O kadar da zeki değilmiş demek ki. Zaten zeka ölçümü şüpheli bir kavramdır.
  • Marksist komunist dusunce zeki insanlarin ( veya kendini zeki sanan) dusebildigi en buyuk tuzaklardan biridir. Bir insanin kendi eliyle kendi ozgurlugunu ve refahini tayin etme yetkisi bastaki bir zorbaya devretmesiyle sonuclanir.



    Bunun nedeni ise soyut dusunen zekanin hayatin gerceklerini hesaplamadan hareket etmesidir. Bu insanlar yedikleri haltin ne oldugunu komunist rejimler altında eziyet cekmeye basladiklarinda ancak anlarlar ki ama artik cok gectir...



    Eskiden kominist olup da devrimden sonra fikri degisen cok sahis vardir...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 8 Ekim 2017; 12:43:4 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Dünyanın en zeki insanı bence Sidis değildi, Atatürk'tü.
  • Abarttı bu da iyice ..



    250-300 IQ level diyoruz adam Atatürk diyor ..

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Marksizmi cüzzamvari bir şeymiş gibi ele almışsınız. Kağıt üzerinde Marksizim gayet naif ve gayet de adil ve rasyonel temeller üzerine bina edilmiş bir ideolojiydi. Marksizmin sorunu geçmişin ilkel ve acımasız kapitalizmine (hoş, bugün de öyle) bir tepki olarak doğduğu için konjektürel ve tarihsel kaldı, evrensel olamadı. İkincisi bugün bile kapitalizmin doğuşunu ve dinamiklerini Marksizm kadar analitik ve gerçekçi bir biçimde ortaya koyan bu kadar kapsamlı çok az kuramsal çalışma vardır ve siyaset bilimciler de bunun hakkını teslim eder. Ancak Marksizm kapitalizm sonrasını maalesef iyi tanımlamadı ve detaylı kurgulamadı. Sırf vahşi kapitalizme tepki olarak doğduğu için de kapitalist sistemin bazı avantajlı mekanizmalarını (arz-talep ile fiyat belirleme gibi) görmezden geldi. Kapitalizm sonrası düzenin ayrıntılarını uygulamacılarına bıraktı. öyle olunca da - bazı başka nedenlerle birlikte - ortaya genellikle başarısız ve acımasız örnekler çıktı.

    kaldı ki Marksizmin başarılı olabilmesi ancak ve ancak tüm dünya ülkelerinin sosyalist olmasıyla mümkündü (sürekli devrim - Troçki). Orada burada bir kaç ülkenin sosyalist ekonomiye geçmiş olması aslında bir şey ifade etmiyordu. Küba 50 yıl boyunca ABD ablukası ve ambargosu altnda kaldı örneğin.

    Ben Marksizmin bize kapitalizm dışında alternatifler olabileceğini göstermesi ve yeni arayışlar için rehber ve kapitalizmi dizginleyip daha insani bir yapıya bürünmesini (sendikalar, işçi hakları, temel hak ve özgürlükler, sosyal devlet, sosyal-demokrasi vb.) sağlamada eşsiz katkıları olan bir ideoloji olarak görüyorum ama anladığım kadarıyla sizler Marksizmi bir çöp olarak görüyorsunuz.

    Bence çok yanılıyorsunuz...




  • Yaşadığı dönem itibari ile olabilir. Ayrıca iq konusunu çok fazla ciddiye almamak gerekir.
  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt
    Merhabalar. Marksizm hakkındaki yazınızı okudum. Ama inanın çok büyük bir yanlış içerisindesiniz. Sadece siz değil pek çok bilgili insanda aynı şekilde marksizmi sanki bir kurtarıcı olarak görmüş ama yarattıklşarı canavarı görünce 180 derece dönmüşlerdir. Örnek vermem gerekirse Nazım Hikmet'in örnek aldığı ünlü Rus şairi Mayakovski şiddetli bir devrim taraftarı ve komünistdi ama devrimden sonra ortaya çıkan durum onu sarsmış ve en sonunda intihara sürüklemiştir.

    Dikkat ederseniz dünyadaki bütün komünist rejimler istisnasız bir şekilde totaliter , baskıcı insan ve insan haklarını yok eden bir yapıya bürünmüştür. Bu durumun istisnası yok gibidir. Peki bunları tesadüf olarak mı ele alacağız yoksa bütün devrimlerin baskıcı rejimlere dönüşmesini daha akla yatkın bir biçimde komünist düşünce yapısının doğasındaki bir kusurda mı arayacağız ? Sizin burada bahsettiğiniz komünist düşünce ve bireysel hak, özgürlükler birbirine aşırı derecede ters şeylerdir. Çünkü komünizmin amacı bireyi ortadan kaldırıp onun yerine toplumu ortaya koymaktır. İnsan daha büyük birşeyin yaşaması için ortada olan bir araçtır. O nedenle bırakın bireysel hak ve özgürlüğü insanın yapacağı tek şey bu mekanizmanın başına geçen bir adamın isteğini yerine getirmek için çalışmak olacaktır.

    Komünizm doğası gereği insanların çok geniş bir uzlaşması üzerine kurulu olması gereken bir yapıdır. Ama insanlarda bu kadar geniş bir konsensüs olması savaş ve kıtlık gibi olağanüstü durumlar olmadıkça çok güçtür. Peki bu konsensüs olmadığı zaman komünist rejim insanları yönetimin tek amacına yönlendirmek için ne yapacaktır ? Yanıt çok basit şiddet ve baskı komünizmin istediği bu birliği sağlamanın tek yoludur çünkü insanın doğası kendi çıkarı ve kendi iyiliği için çalışmak istemektedir komünizm insanın kendi iyiliği için değilde tepedeki bir adamın veya bir grubun hayrına çalışılması düşüncesiyle zorlama yapmadan bu hedefe varamaz.

    Aynı şekilde bütün üretim araçları ve gelir kaynaklarının tek bir merkezde toplanmasına ve tek bir güç odağının ortaya çıkıp onu dengeleyecek yapıların ve başka güç odaklarının ortadan kaldırılmasıyla oluşacak bir sisteimn özgürlüğe veya özgürlükçülüğe mi yoksa baskıya ve baskıcılığa mı yol açacağını öngörmek zor olması gerek. Bir düşünün bu ülkedeki tüm üretim araçlar, tüm kurumlar, tüm şirketleri toplayıp Akp ve Recep Yayyip Erdoğan'ın emrine veriyoruz herşey istisnasız onun elinde böyle bir rejimin bize özgürlük ve kişisel hak getireceğine mi inanıyorsunuz ?

    Devletin içine konulan dengeleme mekanizmalarından bahsedebilirsiniz. Ama yine kendi yakın tarihimize baktığımızda. Akp ilk olarak iktidara geçtiğinde onu çok ciddi biçimde sınırlandıran ve dengede tutan başka güçler varken bugün baştaki kişinin iktiadarı uzadıkça bu dengeleyici unsurları nasıl yok ettiğini ve tek adama dönüştüğünü hepimiz görmedik mi ? İşin kötü yanı liberal bir sistemde bir insan yönetimle bozuşsa bile , bir güç odağı ile arası açılsa bile gidip başka bir yerde, başka bir güç odağının yanında çalışıp hayatını idame ettirebilir. Peki komünizm gereği herşeyi bir elde topladığımız zaman bu güç ile çatışan insanların hayatları ne olacak? Bu insanlara herhangi bir alternatif kalıyor mu ? Merkezle çatıştığınızda tek güç o olduğu için açsınız ve artık ölüme mahkumsunuz demektir. Bu özgürlük mü getirir yoksa kölelik mi ?

    Son olarak devlet gibi bürokratik, yozlaşmaya son derece açık ve şiddet kullanma yetkisine sahip bir yapının ekonominin kontrolünü ele almasını ele alalım. Devlet bürokratik olarak yapısında bir ağırlık, yeniliklere geç uyum sağlama ve yozlaşmaya eğilim barındırı. Ama devletin bir özelliğide kötü yönetilse bile özel bir şirket gibi batmaz çünkü halktan haraç keserek bozuk yapısını zorla düzeltebilir. Bu sistemn ilerde ne getireceğini az çok kestirebiliyor olmaznı gerekir. Komünizm belki para babalarını yok eder ama onların yerine zengin ve ceberrut bürokratlar getirir. Üstelik bu insanların elindeki güç o kadar fazladır ki insanları bile yokedebilir ki bu gerçekleşmiştir.

    Sadece tek ülkede değil dündaya komünizm fikri ise dünyada hiçbir alternatif kalmamasına neden olur ki bu komünizmin bir secenek olması değil komünizmin insanlara dayatılmasıdır. Özgür olduğunu ve özgürlükçü olduğunu iddia eden bir ideoloji kendi ideolojinin dünyada diğerleri yokedilmeden iyi bir ideoloji olduğunu iddia edemiyorsa burada tehlikeli birşeyler vardır. İnsanların alternatifsiz, fırsatsız, yaratıcılıktan uzak , adeta bir makineye dönüştürüldüğü kendi ayaklarıyla kafese girdiği bir sistem iyi değildir. Tarih boyunca yaşanan pekçok felaket bu durumu açıkca göstermiştir.

    Son olarak Nazım Hikmet'in makineleşmek şiirini buraya koymak istiyorum ki durumun vehametini açıkça görebilelim.

    MAKİNALAŞMAK İSTİYORUM | Nazım Hikmet - 1923
    Makinalaşmak istiyorum / Nazım Hikmet- 1923
    trrrrum,
    trrrrum,
    trrrrum!
    trak tiki tak!
    makinalaşmak istiyorum!

    beynimden, etimden, iskeletimden geliyor bu!
    her dinamoyu
    altıma almak için çıldırıyorum!
    tükrüklü dilim bakır telleri yalıyor,
    damarlarımda kovalıyor
    oto-direzinler lokomotifleri!
    trrrrum,
    trrrrum,
    trak tiki tak
    makinalaşmak istiyorum!
    mutlak buna bir çare bulacağım
    ve ben ancak bahtiyar olacağım
    karnıma bir türbin oturtup
    kuyruğuma çift uskuru taktığım gün!
    trrrrum
    trrrrum
    trak tiki tak!
    makinalaşmak istiyorum!




  • İQ direk zekilik değildir aslında. Sadece öğrenme ve farketme hızını belirleyen bir koşul. Bildiği dillerden de anlayabilirsiniz aslında. Yani yüksek iq lu biri evet kültürlü ve harbi zekidir ama sadece öğrenme hızı aşırı gereksiz fazla olduğu için oda. Ayrıca olması gerekene inanmak ile aslında olanlara inanmak farklı şeyler. Bir ütopya hayali kurmak kötü bir şey değil ama gerçeklerin bu ütopyada nasıl olacağı gerçek hayatla ilgili.
  • Periah kullanıcısına yanıt
    Stirner'in Bireyci Anarşizm fikri hakkında ne düşümüyorsun ?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • O konu hakkında okuma yapmadığım için bir yorumda bulunamayacağım. Ama anarşizm üzerine konuşacaksak, anarşizmin bir topluma nasıl uygulanabileceği, bu toplumun topluma bu kadar aykırı bir görüşle nasıl yaşayabileceğini akla yatkın bir biçimde tasvir edebilmiş bir yazarın kitabını önerebilirim. Her nekadar yazarın görüşlerini paylaşmasamda okurken büyük keyif aldığım farklı bir eserdir. Yazarın en çok beğendiğim yanı sadece kendi ütopyasını anlatacak kusursuz bir anarşist toplum kurmamıştı aynı zamanda kendi anarşist toplumunun bile zaman çinde nasıl yozlaşabileceğini gösterme cesaretini bulmuştur. Ama tekrar ediyorum ki bu eserde anlatılanlar kesinlikle benim dünya görüşüme uygun değil ve onaylamıyorum. Kitabın adı Mülksüzler, yazarı ise Ursula K. Le Guin'dir.

    Bunun haricinde edebiyattan konuya girdiğimize göre bence ortaya atılan ideolojik öcüler aynı şu eserlerle özdeşleşmektedir.

    Komünizmin getireceği canavarı görmek istiyorsanız 1984'ü okumalısınız.
    Liberalizmin getireceği canavarı görmek istiyorsanız o zaman Cesur Yeni Dünya'yı okuyacaksınız.

    Bu iki eseri okuduktan sonra ise insanlara hangi canavarı seçmek istiyorsunuz diye sorulacak olursa bu görüşlerin uç noktasını yansıtan bu distopyalardan insanların en az yüzde 95'inin (bana göre...) Cesur Yeni Dünya ve liberalizm distopyasını seçeceğinden eminim. Tabi bu ideal durum değil ama bu görüşlerin bizi götürebileceği uç noktaları görmek açısından ufkumuzu genişleteceğine inandığım eserler. Eğer yeterince edebiyat okumadan, insanı görmeden sadece ideoloji ile hareket edersek katılaşacağımızı düşünüyorum o nedenle buradaki forumdaşlara önerim okuduğunuz ideoloji ve bilimsel kaynakların yanına o konuyla ilgili edebi eserleride ekleyin inanın kafanızdaki formüllerin daha bir somutlaşacağını göreceksiniz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Periah -- 8 Ekim 2017; 19:24:8 >




  • Periah kullanıcısına yanıt
    Bireyci Anarşizmde toplum diye bir yapı yok . Senin bahsettiğin anarşizm kavramları bambaşka ..



    Komunist Anarşizm bile var .. Benim dediğim Stirner Egoist ve Bireyci Anarşizmi ..



    Okumanı tavsiye ederim .. En azından vaktin yoksa kitapları yerine araştırma yapmanı ..

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Periah kullanıcısına yanıt
    O şiiri bilmemek imkansız. Gençliğim nazımın şiirleriyle geçti ama o şiirin dayandığı akımın komünizmle ilgisi yok. Nazım o şiiri Mayakovski'nin de içinde olduğu o dönemim popüler sanat akımı fütürizm etkisiyle yazmıştır. Anlattığı şeyin komünizmle doğrudan ilgisi yoktur. Nazım Mayakovski'den esinlenip fütürist akımın etkisinde kalarak bir deneme babında o şiiri yazmıştır. Yoksa Nazım'ın şiir anlayışının temsilcisi değildir o şiir.

    Fütürizm hakkında şuradan alıntı yaptım:http://www.edebiyatfakultesi.com/futurizm-akimi.htm
    Yaptığım alıntıyı okuyunca şiirin ne anlattığını anlayacaksın:

    quote:


    İtalyan edebiyatı şairi Marinetti (1876 – 1944)’nin 1909’da Fransa’da yayımladığı bildirgesiyle ortaya çıkan bu akım, yaşamın sürekli ve hızlı bir değişim içinde olduğunu, sanatın da bu değişime ve hıza ayak uydurması gerektiğini savunur.
    Fütürizm akımı, (gelecekçilik) geleneksel sanat anlayışına karşı çıkarak, yeni anlatım yollarının ve biçimlerinin bulunması gerektiği görüşünü benimser; sanatın her dalına makineyi, hızı ve dinamizmi sokmak ister. Fütürizm, bir bakıma makineye olan hayranlığın türküsünü söyler. Ölçülü, kafiyeli şiiri reddeder. Serbest nazım biçimleriyle ve yepyeni sözcüklerle eserler vermeyi amaçlar; geleneksel dilbilgisi kurallarını dışlar.
    Fütürist şairler geçmişe ait tüm değerleri yıkmak istemişler; geleneksel olan her şeye karşı çıkmışlardır. “Makineleşmeye hayranlık”, “hız”, “ataklık”,”gemilere, trenlere, uçaklara övgü”,”savaşın güzelliği” temaları fütürist şairlerin başlıca dayanakları olmuştur.
    Fütürizm resim, heykel, mimarlık alanlarını da etkilemiş, ancak uzun ömürlü olmamış ve I. Dünya Savaşı’ndan sonra yerini Dadaizme bırakmıştır. Bu akım, İtalyan milliyetçiliğine ve askeri işgalciliğine çanak tutmuş; Rusya’da Marksist şairler tarafından benimsenmiştir.


    Öte yandan 20 yy. da kurulan sosyalist devletlerin despotluğunu uzun uzun anlatmana gerek yoktu. Zaten biliyoruz ve yaşadık. Ancak benim anlatmak istediğim başka bir şeydi ve sen onu anlamamış görünüyorsun. Ben Marksizmin kapitalist dünyaya, felsefe ve siyaset bilimine yaptığı katkılara ve bıraktığı derin izlere vurgu yapmak istemiştim. Marksizm basit bir ideoloji değildir, arkasında pek çok düşünürü etkilemiş derin ve zengin bir külliyat bırakmıştır. kaç Marksist eseri okudun bilmiyorum ama sadece Karl Marks'ın "Feuerbach üzerine Tezler"ini bile okumuşsan, ne demek istediğimi anlayacaksın.

    Senin yazının özetini "Marksist ideoloji üzerine kurulu bir düzenin despot bir düzen olmaktan kurtulamayacağı çünkü bunun ideolojinin içkin bir karakteri olduğunu iddia etmen" olarak yaparsam, bunu hem doğru hem de yanlış olarak ele alabileceğimizi söyleyebilirim.

    Doğrudur, ideolojinin özü bazı kazanımlar karşısında bazı özgürlüklerden ödün vermek üzerine kuruludur. Ancak kurulan düzenlerin bu kadar despot olmasının asıl nedeni bana göre Marksizmin ideolojisinin dayandığı özden ziyade ideolojinin kapitalizm sonrası düzenin uygulama ayrıntılarını içermiyor oluşu, dönemim karakteri ve kurulan düzenlerin emperyalist tehdide karşı aşırı hassas davranmalarından kaynaklandığını düşünüyorum. yani sosyalist devletler bir gül bahçesine kurulmadı.

    İkincisi; evet sosyalist aşamada birey değil toplum öne çıkarılır ideoloji tarafından ama bu durum ideolojinin öngörüsüne göre sosyalist aşama ile sınırlı kalacak, komünist aşamaya geçildiğinde ise bireyin ihtiyaçları esas alınacaktı.

    Yanlıştır, çünkü Marksizm ancak Troçki'nin ifade ettiği gibi "sürekli devrim" lokomotifiyle başarılı olabilecek bir toplumsal düzen vaad ediyordu. Bu olmayınca despotlaşması kaçınılmazdı.

    bazılarının iddiasının aksine komünist aşamaya hiç bir zaman geçilemedi, geçilemezdi de...

    O yüzden komünizm hep bir ideal olarak kaldı, proletarya diktatörlüğü aşamasından öteye geçilemedi.

    Neyse, uzatmak istemiyorum. Marksizm insanlık tarihinde belki de en derin iz bırakmış ideolojidir ve kapitalizmin bugünkü halini almasında eşsiz katkıları olmuştur. özellikle kıta Avrupasının sosyal devlet anlayışı Marksizm ideolojisi altında şekillenmiştir.

    Ve Marksizmin bir hastalıkmış gibi ele alınması özellikle felsefe bölümünde yazanlara pek de yakıştıramadığım bir tutumdur çünkü yüzlerce büyük düşünürü derinden etkilemiş böyle büyük bir felsefi akıma hastalık gözüyle bakmak felsefe ile ilgilenenlerin göstereceği bir tutum olmasa gerek.

    Ben yazımda esas olarak bunu vurgulamak istemiştim. Yoksa kurulan sosyalist devletlerin despotluğunu temize çıkarmaya çalışmadım.




  • IQ puanı zeka hakkında bir fikir verebilir ama zekayı ortaya koyan bir ölçüt değildir. Bilimsel olarak o testler güvenilir bulunmuyor.
  • Hümiyettin kullanıcısına yanıt
    Cep telefonunda kendine IQ testi uygularsan elbette o testler güvenilir değildir.

    Unilerde yapılan testler güvenilirdir. %95 doğruluk payı vardır.

    Cep telefonun da yapacağın testinde programa göre %20 yanılma payı olabilir.
  • yani iq yüksekse deha olmuyorsun

    einstein de 150-160 falandı bu arkadaş onun çok üstünde

    ama deha denince akla kim geliyor ?

    einstein

    kim insanlığa çok şey kattı ?

    einstein
  • Moşer kullanıcısına yanıt
    einstein dediğin adam abd ortaya sürdüğü şengör benzeri gerzek.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Arkedon

    einstein dediğin adam abd ortaya sürdüğü şengör benzeri gerzek.
  • konuyu üstün zekalılar basmış hiç değilse adama bir şans verip tekrar düşünseydik. öğrenme hızının zeka ile ilgisi yokmu yani? problem çözme hızın yüksekse zekisindir. eğer bir resetleme olmazsa insanlığın varacağı nokta komünizm. ya komünizme geçip gelişimi hızlandıracağız yada yeteri kadar geliştiğimizde komünizme geçeceğiz.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Moşer

    yani iq yüksekse deha olmuyorsun

    einstein de 150-160 falandı bu arkadaş onun çok üstünde

    ama deha denince akla kim geliyor ?

    einstein

    kim insanlığa çok şey kattı ?

    einstein
    Einstein'dan bahsedilir ama asil kisi Kuantum alaninda devrim yapan P.M Dirac'tir. Insanliga en cok sey katan diye bir sey olmaz he oldu farzedelim o da Dirac'tir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.