Şimdi Ara

-----------NEDEN VARIZ------------ (39. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
872
Cevap
33
Favori
14.949
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
25 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 3738394041
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • kesnek kullanıcısına yanıt
    Yarısını okudum yarısını okumadım. Araştırmalarıma göre sorunun cevabı bu :
    Ben, insanları ve cinleri bana kulluk etmeleri için yarattım. Zariyat Suresi Ayet 56
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kesnek


    quote:

    Orijinalden alıntı: mustafalkoc123

    quote:

    Orijinalden alıntı: kesnek


    quote:

    Orijinalden alıntı: mustafalkoc123

    quote:

    Orijinalden alıntı: kesnek

    quote:

    Orijinalden alıntı: mustafalkoc123

    Bence cennet cehennem kavramı sandığımız gibi değil. Bence biz hiç ölmüyoruz. Öldüğümüz zaman yeniden yeni bir hayata canlanıyoruz. Yeni hayatımızın güzel veya kötü oluşu; yani örnek verecek olursak zengin veya fakir olmak önceki hayatımıza bağlı. Eğer önceki hayatımızda iyiysek bir sonraki hayatımızda zengin oluyoruz. Yani cennet bu. Eğer kötüysek bir sonraki hayatımızda fakiriz, bu da cehennem. Şu an yaşadığımız hayat da bir önceki hayatımızda yaptıklarımız sonucunda oluştu. Korkularımız da böyle. Karanlıktan korkan biri büyük ihtimalle daha önceki hayatlarında karanlıkta zarar gördüler veya öldüler.

    reenkarnasyon gibi mi?

    Aynen. Ama aynı gezegende olması gerekmiyor. Belki başka bir gezegende, başka bir boyutta da olabilir.

    Bunu da çok düşünmüştüm derinlemesine düşününce yine bir çıkmaza varılıyor.Yani şimdi eziyet çeken birisini düşünelim.Bu adam fakirlik,işkence falan görsün.Böyle bir yaşam gördüğü için bir sonraki hayatında zenginlik vs. görecek.Bir önceki hayatında ise demek ki kendisi insanlara eziyet çektirmişti ki sonrakinde kendisi de çekti.Zengin-fakir mutlu-mutsuz gibi zıtlıklarla kısır döngü içinde devam eder bu muhtemelen.

    Hayır. Eğer gördüğü muameleye rağmen iyi biri olursa zengin olur tamam. Ama kötü biri olursa olmaz. Ya da şöyle olur; hepimiz her yeni hayatta birbirimizin yerinde oluyoruz. Mesela ben başka bir hayatta senim, sen de bensin imkan vs. Olarak. Hayattaki tüm durumları yaşıyoruz ve genel olarak kötüysek bundan sonraki tüm yaşamlarımız kötü olur. İyi olursa geri kalan hayatımız iyi olur.

    İlk oluşum nasıldı peki? reenkarnasyonda da yaratıcı falan var mı? bilmediğimden soruyorum.

    Bak ilk yaratılışı ben de bilmiyorum :/ ama tek bir dine bağlı kalmak saçma. Yani her dinin belli bir kısmı doğru. Ama bahsettiğim olay kuranda geçiyor Müslümanlar da buna inanabilir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Lokomatif Portakal

    quote:

    Orijinalden alıntı: kesnek


    quote:

    Orijinalden alıntı: tyrant1907

    Allahın biz bahşettiği akıl bu kadar derin mevzuları anlamamız için yeterli değil maalesef, fazla derine inersem kaybolursun kardeş o yüzden boşver dalma bu kadar derinlere

    O zaman agnostisizm en mantıklısı gibi

    çünkü eğer aklımız tüm meseleleri anlamaya yetmiyorsa bilinemezcilik en mantıklısı gibi.Böylelikle öldüğümüzde varsa da deriz ki bu kadar akıl bahşettin bu kadar idrak edebildim.

    Bir insanın Tanrının varlığına ilişkin kesin yargıda bulunması imkansızdır. Ateizm bir inançtır. Tanrının olmadığına inanmaktır. Bilemez çünkü imkansız. Teizmde olduğuna inanmaktır. Deizm dinlere inanmamaktır Tanrıya inanmaktır. ki bu bilinebilir. Yani din var mı yok mu. Bunun için kesin bir yargıya varabiliriz. Belki şu an değil ama gelecekte. Ha bana kalırsa şu an bile varabiliriz. Ama yine Tanrı kısmı sadece bir inançtır.
    Agnostisizm tabiki en mantıklısı. Tanrı var mı yok mu bilemem. Kesin hiçbir yargıda bulunamam. Çok mantıklı. Ama bir şeye inanmak istersen o senin seçimin. İstersen yokluğuna inan istersen varlığına.
    Agnostisizm inanç değildir. Mantıktır. Zorunlu bir mantıksal çıkarımdır. Doğrudur. Kesindir.

    Yani bir de şu açıdan mantıklı,agnostik olup iyi bir hayat sürersek yani içimizdeki vicdan ve evrensel ahlaktan dolayı,öldüğümüzde bir yaratıcıyla karşılaşırsak aklımızın sınırlı olduğunu bu yüzden bilemediğimizi söyleriz ayrıca menfaat için değil de içimize koyduğun vicdanda dolayı iyi insanlar olduk deriz.

    Yani mantıklı derken her türlü olasılığa karşı hazır bir şekilde ölmüş olmak gibi bir şey.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • liberum kullanıcısına yanıt
    1. si Kuran'ı tefsirsiz direk türkçe çevirisiyle KENDİN OKU, kuran'da islamdaki şartlar islamla tanışmış müminler için geçerlidir ve asıl cennet cehennem ilişkisi insanın iyi veya kötü olmasına bakar.Ben kuran'da islamın şartlarını veya imanın şartlarını yerine getirmeyenler direk cehenneme gönderilecek diye bir şey okumadım.
    2.Her insanın bir vicdanı vardır değil mi ? Peki vicdan nedir? Neden içimizde vicdan diye bir his,oluşum taşıyoruz. Neden birine zarar vermeden önce düşünüyor veya verdikten sonra kahroluyoruz.(bu dediklerim akıl sağlığı yerinde olanlar için geçerli.)
    3.Sen bir insana yaklaşırken dost olmak mı istersin yoksa ona zarar vermek mi ? Karanlığa gömülmüş bir dünyada mı yaşamak istersin aydınlık ve huzurlu bir dünyada mı ?
    4.Neden bir insan haksızlık karşısında diğer canlılar gibi sinirlenir. Ve aynı kuran'da geçen kul hakkı durumuna benzer.
    Aslında bunların hepsi ve içimizde doğduğumuz andaki bütün duyguların hepsi tek bir kapıya çıkıyor. İyilik yapıldığında oluşan iç huzur
    Dip not: Tam hatırlamıyorum ama kuran'da Size bahşettiğim akılla beni bulamazsınız sadece beni anlamak için evrene bakın diye bir ayet vardı. Cümleyi tam hatırlamıyorum.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: 1881-1938

    Yarısını okudum yarısını okumadım. Araştırmalarıma göre sorunun cevabı bu :
    Ben, insanları ve cinleri bana kulluk etmeleri için yarattım. Zariyat Suresi Ayet 56

    İKRA İKRA İKRA.

    OKU OKU OKU.

    Komik oluyor böyle çünkü.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bizden öncekiler neden YOK un cevabın da gizli...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • neden yokuz demediğin için.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kesnek


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lokomatif Portakal

    quote:

    Orijinalden alıntı: kesnek


    quote:

    Orijinalden alıntı: tyrant1907

    Allahın biz bahşettiği akıl bu kadar derin mevzuları anlamamız için yeterli değil maalesef, fazla derine inersem kaybolursun kardeş o yüzden boşver dalma bu kadar derinlere

    O zaman agnostisizm en mantıklısı gibi

    çünkü eğer aklımız tüm meseleleri anlamaya yetmiyorsa bilinemezcilik en mantıklısı gibi.Böylelikle öldüğümüzde varsa da deriz ki bu kadar akıl bahşettin bu kadar idrak edebildim.

    Bir insanın Tanrının varlığına ilişkin kesin yargıda bulunması imkansızdır. Ateizm bir inançtır. Tanrının olmadığına inanmaktır. Bilemez çünkü imkansız. Teizmde olduğuna inanmaktır. Deizm dinlere inanmamaktır Tanrıya inanmaktır. ki bu bilinebilir. Yani din var mı yok mu. Bunun için kesin bir yargıya varabiliriz. Belki şu an değil ama gelecekte. Ha bana kalırsa şu an bile varabiliriz. Ama yine Tanrı kısmı sadece bir inançtır.
    Agnostisizm tabiki en mantıklısı. Tanrı var mı yok mu bilemem. Kesin hiçbir yargıda bulunamam. Çok mantıklı. Ama bir şeye inanmak istersen o senin seçimin. İstersen yokluğuna inan istersen varlığına.
    Agnostisizm inanç değildir. Mantıktır. Zorunlu bir mantıksal çıkarımdır. Doğrudur. Kesindir.

    Yani bir de şu açıdan mantıklı,agnostik olup iyi bir hayat sürersek yani içimizdeki vicdan ve evrensel ahlaktan dolayı,öldüğümüzde bir yaratıcıyla karşılaşırsak aklımızın sınırlı olduğunu bu yüzden bilemediğimizi söyleriz ayrıca menfaat için değil de içimize koyduğun vicdanda dolayı iyi insanlar olduk deriz.

    Yani mantıklı derken her türlü olasılığa karşı hazır bir şekilde ölmüş olmak gibi bir şey.

    Bir Tanrı varsa bizi karşısına çıkarıp ee naptın bakalım diyeceğini sanmıyorum. Ya direk cennete alır, ya döngüye falan sokar sürekli reankarne oluruz sonsuza kadar, ya da yok eder gideriz. İlk seçenek bence pek mantıklı değil o yuzden diğer ikisinden birinin olmasını bekliyorum.gsgshagfjafaa

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: JackGhosen

    quote:

    Orijinalden alıntı: kesnek

    Özet: Neden varız? Niye akıllıyız?

    Öncelikle adminlerden ricam konunun kapatılmaması.Yorum yapacak arkadaşlardan da ricam konunun kapatılmasına sebep olacak şeyler yazmamaları. Sadece biraz kafa yoralım istiyorum.

    1-yaratıldığımızı varsayalım. Yaratıldık ama neden? Niçin bir yaratıcı bizi yaratma gereği duydu? age of empires oynamak gibi bir şey mi bu. Can sıkıntısı mı nedir ?
    islama göre Kuranda ancak bana kulluk etsinler diye yarattım deniyor. Ama nedenbir Tanrı insanların ona kulluk etmesini istedi? Tanınmak mıydı amaç. Özellikle semavi dinlerde ödüle ulaşmanın koşulu iyi işler yapmaktan ziyade Tanrıyı tanımak,onun rızasını kazanmak. Bu koşul sağlandıktan sonra iyi işler yapıp kötülüklerden kaçınmamız isteniyor

    2-Evrim. Eğer canlılık herhangi bir şekilde kendiliğinden başladı diyelim. Evrildik ve bizler oluştuk.Yani en mükemmel zekaya sahip canlı biziz şuan dünyada.Peki bu bilince nasıl sahip olduk.Şuan sorgulayan gelişen bir biz varız dünyada.Dünyayı evreni sorguluyoruz ama neden? Evrim hakkında çok detaylı bilgim olmdığını belirteyim. Sadece şöyle bir teori duymuştum. Bir kaplanın keskin dişlri.bir çıtanın hızı vs. Doğada yaşamda kalması için gerekli özellikler ama insan hızlı koşmasıyla veya güçlü kollarıyla hayatta kalamazdı bu yüzden zekası geliştikçe gelişti ve kendini koruyacak aletler falan ysptı... ama burada da aklımıza şu geliyor. Neden bir king konga evrilmedik. Çok güçlü devasa bir canlı olabilirdik. Ya da ortak atalarımız iki kola ayrılmayıp sadefe şempanze yönünde evrilebilirdi

    Şuan biz neden varız? Neden düşünebiliyoruz? Niye sorguluyoruz? Eğer biz de dşünemeyen varlıklar olsaydık bu dünyanın anlamı olur muydu? Ortalıkta dolaşan aslanlar zürafalar yaşayıp gidecekti. Ve hiçbiri yanımızdaki galaksileri bilemeyecekti. Hiçbir güneş sistemini bilmeyeceklerdi.Böyle de olsaydı çok anlamsız olurdu. Yani dnyanın ve evrenin akıllı bir varlık için oluşmuş-oluşturulmuş olması gerekiyor

    Bir de şu ihtimal var. İnsan daha uzuuun yılkar evrlmeye devam edip çok üstün varlıklr haline grlebilir. 1-2 milyar yıl sonraki insanlar evrene hükmedebili bile belki.

    Müslümanım çok şükür ama şunu düşününce kafayı yer gibi oluyorum beyin kıvrımlarım acıyor resmen...

    "Allah doğurmamış ve doğurulmamıştır" İhlas Suresi

    Allah insanları yaratmadan önce ne yapıyordu ?

    Eğer melekler, şeytanlar ve cinler varsa onları yaratmadan önce ne yapıyordu ?

    Hiç birşey yokken bile tek başına var olan bir varlık düşünüyorum sonra 1 milyar yıl geri gidiyorum, 1 daha...

    Onu doğuracak bir varlık bulamıyorum, daha geri gidiyorum, daha geri gidiyorum, en geriye gidiyorum.

    Zihnim daha geriye gidemiyor ama o varlığın nasıl oluştuğunu düşünürken kafayı yer gibi oluyorum.

    Düşünsenize zaman kavramı yok, yok kavramı bile yok ama bizleri yaratan yaratıcı var ve nasıl var oldu bilmiyoruz.

    Bu durumda VAR olmak ya da YOK olmak kavramı da yok demek geliyor içimden ama şuan klavyeye bastığım parmakları görüyorum.

    Şimdi bir ateistin bana zaten YARATICI diye birşey yok diyeceğini biliyorum o yüzden onlar da şunu düşünsün.

    İnsanlar evrim geçirmeden önce, dinazorlardan önce, big bangden önce, ilk maddeden önce ne vardı ?

    İlk madde yokken var olan yokluğu bana resmedebilecek ateist buyursun gelsin.



    hamburgerler fenaydı varmı başka tarif sen onu de hele

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Lamb0fGod kullanıcısına yanıt
    Gökten inmek kelimesini sizin tarif ettiğiniz gibi anladım bence çünkü siz gökten inme derken asıl amacınız bilinmeyen ve kanıtlanamayan
    bir yerden veya bir boyuttan gelen demek istiyordunuz ben de bunu kastettim sizce yanlış mı anlamışım?

    Alıntıladığım cümleler gayet açık ve nettir orjinal ingilizce kaynaklarıyla da kontrol edebilirsiniz.Einsteinın Tanrıya yazdığı mektup da gayet bir
    yaratıcı inancını göstermez mi?

    Ama onun inandığı Tanrı daha çok bir mühendis bir mimar tarzı dizayn edip imal eden bir gücü tasvir etmek anlamında kullanmıştır ve bir
    Yaratıcının varolduğu kapısına başka bir yoldan ışık tutar.


    Kuantum mekaniğinin temelini atanların başnda zaten einstein gelir nasıl inanmadığı sonucu çıkardınız anlayamadım.Einstein eğer ömrü ifa etseydi
    üzerinde çalıştığı son konu bileşik alanlar teorimiydi ve tüm sistemleri tek bir çatı altynda toplayıp açıklama amacı taşıyordu yani
    kuantumun belirsizliğini bu teoremle açıklamaya çalışıyordu ama ömrü yetmedi


    Son olarak bir Yaratıcının varlığını;bir problemi çözmek için kurulan denklemdeki x'i çözerek bulunmaz gerçekten bulmak için önce onun varolduğu
    katıp ihtimali de hesaba öyle aramanız gerekir.Eğer böyle bir gücün varolduğunu kabul edip Onu farklı isimlendiriyorsanız-misalen evrim gibi-
    o zaman tartışmamız daha farklı bir boyutta olması gerekir.
    Benim de şu sıralar foruma girmek için vaktim olmuyor fırsat buldukça konuşuruz.

    Düzeltme:Yanlış bir şeye bastım galiba tüm Türkçe karakterler gitti anca bu kadar uğraşabildim düzeltebilmek için



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Gladyator] -- 6 Eylül 2015; 22:46:18 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Lokomatif Portakal


    quote:

    Orijinalden alıntı: kesnek


    quote:

    Orijinalden alıntı: Lokomatif Portakal

    quote:

    Orijinalden alıntı: kesnek


    quote:

    Orijinalden alıntı: tyrant1907

    Allahın biz bahşettiği akıl bu kadar derin mevzuları anlamamız için yeterli değil maalesef, fazla derine inersem kaybolursun kardeş o yüzden boşver dalma bu kadar derinlere

    O zaman agnostisizm en mantıklısı gibi

    çünkü eğer aklımız tüm meseleleri anlamaya yetmiyorsa bilinemezcilik en mantıklısı gibi.Böylelikle öldüğümüzde varsa da deriz ki bu kadar akıl bahşettin bu kadar idrak edebildim.

    Bir insanın Tanrının varlığına ilişkin kesin yargıda bulunması imkansızdır. Ateizm bir inançtır. Tanrının olmadığına inanmaktır. Bilemez çünkü imkansız. Teizmde olduğuna inanmaktır. Deizm dinlere inanmamaktır Tanrıya inanmaktır. ki bu bilinebilir. Yani din var mı yok mu. Bunun için kesin bir yargıya varabiliriz. Belki şu an değil ama gelecekte. Ha bana kalırsa şu an bile varabiliriz. Ama yine Tanrı kısmı sadece bir inançtır.
    Agnostisizm tabiki en mantıklısı. Tanrı var mı yok mu bilemem. Kesin hiçbir yargıda bulunamam. Çok mantıklı. Ama bir şeye inanmak istersen o senin seçimin. İstersen yokluğuna inan istersen varlığına.
    Agnostisizm inanç değildir. Mantıktır. Zorunlu bir mantıksal çıkarımdır. Doğrudur. Kesindir.

    Yani bir de şu açıdan mantıklı,agnostik olup iyi bir hayat sürersek yani içimizdeki vicdan ve evrensel ahlaktan dolayı,öldüğümüzde bir yaratıcıyla karşılaşırsak aklımızın sınırlı olduğunu bu yüzden bilemediğimizi söyleriz ayrıca menfaat için değil de içimize koyduğun vicdanda dolayı iyi insanlar olduk deriz.

    Yani mantıklı derken her türlü olasılığa karşı hazır bir şekilde ölmüş olmak gibi bir şey.

    Bir Tanrı varsa bizi karşısına çıkarıp ee naptın bakalım diyeceğini sanmıyorum. Ya direk cennete alır, ya döngüye falan sokar sürekli reankarne oluruz sonsuza kadar, ya da yok eder gideriz. İlk seçenek bence pek mantıklı değil o yuzden diğer ikisinden birinin olmasını bekliyorum.gsgshagfjafaa

    Şimdi bazıları ölünce hiç olacağına mı inanıyorsun diyor ya hani,e doğmadan önce de bir hiçtik.Buna bu kadar nasıl emin olabiliyorlar anlamıyorum.Yani dediğin 3. ihtimalin olması çok korkunç.HİÇLİK. düşünsene yoksun abi ya.yoksun resmen.Hani çok garip bir şey gerçekten.

    ilk dediğin ihtimalim olmasını isterim ben açıkçası




  • Yaradana kulluk etmek için. Dinden çıkmayı göze alıyorsan daha fazlasını sorgularsın.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • kesnek kullanıcısına yanıt
    Peki ya cinler? Onlar da insan gibi hatta insanlardan önce yaşayıp savaşlar bile yaptılarsa,insanda cinde kulsa Allah neden cinler varken insanı yarattı?

    Amaç kulluk edelim diyeyse cinlerde kulluk etti/ediyor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yaradana kulluk etmek için. Dinden çıkmayı göze alıyorsan daha fazlasını sorgularsın.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: güzelbirhikaye

    Peki ya cinler? Onlar da insan gibi hatta insanlardan önce yaşayıp savaşlar bile yaptılarsa,insanda cinde kulsa Allah neden cinler varken insanı yarattı?

    Amaç kulluk edelim diyeyse cinlerde kulluk etti/ediyor.


    ben de merak ediyorum hocam.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: alikiziltoprak

    Yaradana kulluk etmek için. Dinden çıkmayı göze alıyorsan daha fazlasını sorgularsın.

    konuyu az okuyun be az okuyun ALLAH için okuyun.
  • Şuan konuda yaşı küçük arkadaşlar da olabilir.Ricam bu konuyla ilgilenmemeleri.Zaten kapatılmasını isteyeceğim gibi gözüküyor.Yani buluğa ermemiş kardeşlerimin kafası karışsın da istemiyorum.İkilemde kaldım.
  • kesnek kullanıcısına yanıt
    3 İnsan daha uzuuun yılkar evrlmeye devam edip çok üstün varlıklr haline grlebilir. 1-2 milyar yıl sonraki insanlar evrene hükmedebili bile belki.

    - Hükmedemez çünkü Allah'ın belirlediği kapasite de ilerleyebilirsin. Piramitler yapılmasının amacı elektrik üretmekti. Mısır da yapılan altınlarda ki işlemeler bunun kanıtı. Teknoloji ilerlemişken tufan geldi hepsi yerle bir oldu.

    2 Evrim Teorisi tamamiyle hikaye.

    - Maymunlardan evrimleştiğimiz söylenmekte. Kuran diyor ki İsrailoğullarından bir kısmının lanetlendiği belirtilmekte bunların da maymuna döndüğü

    1 Yaratılışta ki amaç

    - Toprak ve suda ki elementlerin bir araya gelişinden oluştun. Cinler gibi insanlarda yaratıldı. HZ. Adem ile HZ Havanın yaratıldı buna şeytanın karşı çıktığı ve yasak meyveden yenildiği söylenmekte. Yasak meyve aslında cinselliğin olduğu bu cinsellikten de çocukların dünyaya geldiği ve şeytanın bunu sebep olduğu ve cezalandırılmak için dünyaya gönderildiğimiz ve dualarla affedilip yeryüzünde kaldığımız yönünde. Şeytan da Mısıra indirildi diye biliyorum. Şeytan Cenab-ı Allaktan izin isteyip yaratıklarını dinden çıkarma ve kendine çekmeyi talep ettiği söylenmekte. Ve son olarak Allah kimin iyi ve dine bağlı olup kimin günah işleyeceğine bağlı olarak Cennet ve Cehennemi yarattığı söylenmektedir.Ne kadar doğru ne kadar yanlış bilmiyorum. Allah bu yazılarımdan ve insanların kafasında oluşacak soru işaretlerinden dolayı beni affetsin.

    Kafanda ki bu sorular insanların dinden çıkmasına ve senin bu sorgulamaların maneviyatına zarar verir.
    Benden sana tavsiye. Allah'ın bizi yarattığını ve ona ibadet etmemiz gerektiği bil.
    Yapacağın acabalar dinine tehlikeye sokabilir. Düşüncede kalsa yine iyi sen yazıya döküp milleti etkiliyorsun Günah



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 1881-1938 -- 6 Eylül 2015; 22:46:50 >




  • kesnek kullanıcısına yanıt
    Sorularımızı ancak tek bir şey cevaplayabilir o da Allah Ama böyle bir ihtimal olmadığı için eğer hesap gününde yukarda dedikleri gibi "eeee naptin bakalım"diye sorguya çekilirsek belki sorarız (o aşamaya gelirsek zaten her şeyi anlamış oluruz orası ayrı :D )

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Allah, kainatı yaratmadan önce ne yapıyordu?
    Bu sorunun temelinde "zaman" ve "ezel" kavramlarının yanlış değerlendirilmesi yatmaktadır. İnsan, zaman ve mekân içerisinde yaşadığı için her hâdise ve hakikati zaman ölçüsüne göre değerlendirmekte ve ezel kavramını da zaman içinde düşünmekle yanlış bir kıyas yapmaktadır. Bu soru böyle yanlış bir kıyasın neticesidir.


    "Zaman", mahlûkatın yaratılması ile başlayan ve içerisinde "olaylar zincirinin birbirini takip etmesi", "mahlûkatın birbiri ardınca akıp gitmesi" gibi hadiselerin cereyan ettiği mücerred bir kavramdır. Bütün mahluklar, bu zaman nehrinin içerisinde daima hareket etmekte ve akıp gitmektedirler. Mevcudatın yaratılması, değişimi, yaşlanması ve ölümü hep bu nehir içerisinde cereyan eder.


    "Geçmiş, şu an ve gelecek" olmak üzere üçe ayrılan zaman, nisbî yani göreceli bir ifadedir. Yaşadığımız an, bir an öncesine göre gelecek idi, bir an sonrasında ise geçmiş olarak isimlendirilecektir. Bu ve benzeri bütün nisbetler ve izafetler mahlûkata göredir. Yâni, "asır, sene, gün, dün, bugün, yarın..." ancak mahlûkat için söz konusudur.


    Ezel'e gelince, ezel zaman itibariyle bir sonsuzluk demek değildir.


    Ezelde "geçmiş, şu an, gelecek, mekân ve mahlûk" yoktur. Zihin ezel hakkında bir zaman silsilesi tasavvur edemez. Zaman "devir, asır, yıl, ay, gün, saat, saniye, an..." gibi birimlere taksim edildiği halde, ezel için böyle bir taksimat yapılamaz. Ezel için bir başlangıç noktası da tasavvur edilemez.

    Ezel, mutlak varlığın ancak mekân ve zamandan münezzeh olan Allah’a mahsus olmasından ibarettir. Bu gerçeği, Peygamber Efendimiz (asm.) "Allah vardı; beraberinde başka birşey yoktu."(1) hadîsi ile beyan buyurmuştur.


    O halde Cenâb-ı Hakk'ın ezelî olması demek, O'nun kıdemi demektir. Yâni, “yegâne ve tek bir" olan O Vâcib-ül Vücud'un“evveliyetine bir başlangıç olmadığı” manasındadır.

    Cenab-ı Hakk’ın ezeliyeti, devam ve bekası hâdiselerin zaman içerisinde akışı şeklinde düşünülemez. O’nun kıdem ve bekâsı hakkında zaman, boyut, silsile, geçmiş zaman, şu an ve gelecek söz konusu değildir. Öyleyse, zaman kavramı maziye doğru hayâlen ne kadar uzatılırsa uzatılsın Cenâb-ı Allah'ın ezeliyeti ile mukayese edilemez. Zamanın başlangıcından geriye doğru hayâlen gitsek ve şu kâinat gibi milyarlarca kâinat daha yaratıldığını düşünsek bu hayâli ve vehmî zaman yine Cenâb-ı Hakk'ın ezeliyeti ile beraber olamaz ve O'nunla kıyasa girmez. Zira, böyle bir mukayese, Kadîm'i (evveli olmayanı) hâdis (sonradan yaratılan) ile, mahlûku Hâlık ile, sonu olanı, sonsuzla mukayese etmek demektir.


    Bu açıklamalardan anlaşılacağı gibi; Cenâb-ı Hak Kadîm'dir, ezelîdir; zaman ise mevcudatın yaratılması ile başlamıştır. Mevcudat yaratılmadan önce zaman yoktu ki, Allah hakkında böyle bir soru sorulabilsin.


    Bu soru ancak şöyle sorulabilir:

    "Ezelde Allah vardı. O'nunla beraber hiçbir şey yoktu. O halde ezelde Allah ne yapıyordu?"

    Bu soruya cevap vermeden önce şunu ifade edelim ki, ezelde bir şey yapmak Cenâb-ı Hakk'a -hâşâ- vâcib olmadığı gibi, birşey yapmamak da O'nun için bir noksanlık değildir. Zira O, mahlûkatı yaratmasa da sonsuz kemâldedir. Yâni, mevcudatı yaratmakla kemâlinde bir artış, yaratmamakla da bir noksanlık olmaz.


    Bu kısa açıklamadan sonra, söz konusu soruyu iki maddede cevaplandıralım:


    1) Cenâb-ı Hak ezelde, kendi Zâtını, ulûhiyyetine mahsus izzet ve azametini, cemâl ve kemâlini bizzat müşahede ediyordu. Kudsî Zâtını ulûhiyetinin şanına uygun bir surette hamd, tenzih ve takdis ediyordu.


    Allah’ın zâtını kemâli ile bilmek ancak O'na mahsus olduğu gibi, kendisini kemâliyle takdis ve tahmid etmek de yine O'na mahsustur.


    Marifetullah'ta en ileri mertebede olan Peygamber Efendimiz (asm.) mi'râc mucizesi ile Allahü Azîmüşşân'ı bizzat gördüğü halde O’nu hakkıyla bilmek ve lâyıkıyla takdis ve tahmid etmekteki aczini şöyle itiraf etmiştir:


    "Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim. Ben seni lâyıkı vechi ile bilemedim. Sana hakkıyla şükredemedim. … "(2)


    Diğer bir hâdis-i şeriflerinde ise "Sen kendini sena ettiğin gibisin." buyurmuştur.(3)


    2) Cenâb-ı Hak mukaddes varlığına, kudsî sıfatlarına ve esmâ-i İlâhiyesine tecelligâh olacak eşyanın hakikatlarını, mahiyetlerini, plân ve programlarını, manevî miktar ve suretlerini ezelde dâire-i ilminde takdir ve müşahade etmekteydi. (4)


    O Zât-ı Zülcelâl, lütuf ve keremi ile dâire-i ilmindeki bu mahiyetlere harici vücud giydirmeyi irâde buyurdu. Ve "kün" emrini verip mevcudatı halk etti. Bu halk ve icad mahlûkat için bir ihsan, lütuf ve ikram idi. Yoksa, mahlûkatı yaratmakla O Zât-ı Akdesin kemâlinde bir artış olmamıştır.

    Şu hususu önemle belirtelim ki, Cenâb-ı Allah'ın gerek kendi zâtını müşahede etmesi, gerekse ilmindeki eşyanın mahiyetlerini takdir ve tanzim etmesi zaman içinde değildir. Yâni bunlar bir zaman silsilesi içerisinde düşünülemez. Ezeldeki bu müşahede, bu takdir ve tanzimi insan aklı idrak edemez. Bunun hakikatine ne bir melek-i mukarrebin, ne bir nebiyy-i mürselin idrâk ve marifeti kavuşabilir. Bu hakikat, ancak Allah’ın malûmdur.

    ipnotlar:
    ---------------------------------------
    (1) Buhârî, Megâzî, 67, 74, Bed'u'l-Halk 1, Tevhid 22; Tirmizî, Menâkıb, 3946.

    (2) Elmalılı Hamdi Yazır, H.D.K.D., Cilt 2, S:405.

    (3) Ebu Davud, Salat 340, (1427); Tirmizi, Da'avat 123, (3561); Nesai, Kıyamu'l-Leyl 51, (3, 248-249)

    (*) Merhum Elmalılı Hamdi Efendi'nin ifadesiyle, Allahü Azîmüşşân ezelde "inayet-i ezeliyesini, yani âlem-i takdir, halk ve icad fiillerini isdar ediyordu. Diğer bir tabirle "kün" emrini veriyordu. Âlemin yaratılması bunu takip etti. Binaenaleyh halk ezelî, mahlûk zamanî oldu."




  • 
Sayfa: önceki 3738394041
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.